Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHH ı IIAFTAMNNOTLARİDuvauAsena dasena@turk.net Liderler "erkekçe" konıışs K adınadaylartoplanıyorlar.neistediklenni anlatıyorlar, on üçüncü sıraya da koyulsalar, yırmi üçüncü sıraya da, kınlmamış, incinmemişgibiyapıyorlar. Bukez her zanıaııkinden beter bir tablo olduğu halde, büy ük bir iy i niyetle konuşuyorlar ve ne yazık ki kendi genel başkanlannı eleştiremeden, sadece genel durumdan söz ediyorlar. Haber saatlerinde sık sık Meclis'teki o çirkin erkek kavgaları göriintüyegeliyor. tçlerindc tek bir kadının bulunmadığı o erkekler topluluğu gerilmiş yüzleri, kitlenmiş çencleri, ateş saçan gözleri, sıkılmış yumruklanyla ayağa fırlamış, birbirlerini ezip yok ctmeye çalışıyorlar. Birbirlerine hakaretleryağdırıp, yumruklaşıyorlar. Zaten dokunulmazlıkları var... Kendileriniçokönemlibirşeysanıyorlar. Meclis'tebircinayetışlemediklerieksik, dokunulmazlık kapsamına bu da girse, birbirlerini öldürecekler. Zaten çoğu silah meraklısı, bellerindeki silahı birgüç sanan zihniyettengeliyorlar. Fikirmücadelesini bilebilmeyen bu insanlar, eşlerini de döverçocuklannı da. Bız de onlardan insan haklarına dair bir şeylerduyrnayı istiyoruz. Vekadınlankendileriyleeşitgörecekleriniumarak, kapılarını kadınlaraaçmalarınıbeklıyoruz!.. Üstelik bunu kendilerine sorduğunuz zaman, o, ağı/larından düşurmedıkleri erkeklik ve mertlik kavramlarını bir yana bırakıp, ı vınp kı vırıyor, dııımudan yalan söy lüyorlar. Sa decekendilerini, kendi unvanlarını.güçlerini düşünüyor, eriştikleri mertebeyi kaybedeceklerini anlay ınca, çocuk gibi küsiiyor, mızıklıyor, hatta yalvanp yakarıyorlar. Bundan böyle "Sen benim kim olduğumu biliyor musun" diyemeyecekleri sıradan insankatugorisine dahil olacakları fikrinedayanamıyorlar. "Ey yüce erkek, sen bunca yıl, o çatı altında ne yaptın, ne söyledin, hangi başanya, yeniliğe imza attın" diye sorduğunuzda verecek cevapları yok... Tek ses, teknefes, padişahgibi genel başkanlara sorsan; "Neden kadın adaylara yer vermediniz, neden seçilecek sıralara koymadınız, birinci sıradaki erkekler kadınlardan daha mı değerli?" diye, "erkekçe" cevap verebilirler mi acaba? Veremiyorlar. Neden dürüstçe şunlan söylemiyorlar? Tayyip Erdoğan: Ben nelerle uğraşıyorum, siz bu ayrıntılarla geliyorsunuz bana. Hangi kadını koyalım ön saflara? Biz onlara durmadan doğurmalannı öneriyoruz. Doğum kontrolünü önermek, vatan hainliğidir diyoruz. Durmadan doğuran kadının, parlamentoda ne işi var? Onlar çocuk bakacaklar, bİ7 çalışacağız. Hem biz kadınların kapannıalarından yanayız. Türbanlı kadınMeclis'e giremedığine göre, bir sürü başı açık kadını aday gösterip takıyye mi yapalım yani? Değiijtik diyorsak, o kadardadeğil. Deniz Baykal: Bız kadınları ikinci sınıf görmüyoru7, keşke daha fazla kadın aday gösterebilseydik. Amabuişbirerkeklertopluluğu işi birbirimize mecburuz, verilmişsözlerimiz, hesaplarımız var. Bunlar da erkekler arasında maalesef. Meselageçen seçimlerde aday göstermediğimiz birçok kadın bu yıl aday. Amayeterli değil, evet. Çünkü bu bizim partimizde de erkekler arası bir savaş. Artık birdahaki seçimlere... Tansu Çiller: Ben bir kadın ve en önemlisi bir ana olmama rağmen, ne yazık ki partimizde kadınlara pek önem veremiyoruz. Ben bir kadın olarak erkekler dünyasında liderliğimi kabulettirmişim. Ama benim dışımda herkes erkek ve onlarla kıran kırana erkek gibi savaşnıam gerekiyor. Mesela Iraksavaşı çıksa, ben ülkemibusavaşasokacağımgıımrla. Benim dışımda hangi kadın savaş ister? Ağlarlar filan. Bir de onlarla mıuğraşacağım? Mcsut Yılmaz: Off... Ben bıktımbu kadın aday laflanndan. Sanki kadınlarçok mubaşa nlı? lşte bir lider kadın var. Var da ne oldu yani? Demek kadın da olsa, onlar da aynı bizler gibi herşeyi berbat edecekler. Yok öyle yağma, tepeden inmegelmek istiyorlar. Uğraşsınlar, çabalasınlar, daha çok fınn ekmek... Recai Kutan: Valla bizim partimizin böyle birsorunu yok. Kadınların çalışmasını da pek istemeyiz biz zaten. Bir süre bize yardım edebilirler, kapı kapı dolaşıp oy toplayabilirler ama daha fazla ne yapacaklar ki? Hani bir türbanlı kadın alıponu Meclis'e sokmak için mücadele etsek, değer. Ama bu da olmuyor. O zamanbu bizim meselemiz değil. tsmailCem: Vallabizyenibirpartiyiz. Ve bunca olan biten karşısında sırtımızdan ter damlıyor. tnanın bana elimden gelse eşit sayıda kadın alırdıın partime. Ama bunu düşiinecekdurumdadeğilim. Birdahaki sefere, söz. Dfıık Uras: Bizde zaten çok aday var ama varda neoluyor sanki? ^ E Vurun edebiyatçılara., henneminde lağım çukurunun içindeki adamlara,başlannı çıkardıkça zebanilerkepçeyle vuruyorama Türk cehenneminde böyle bir tedbir yok. Meğerse bizim cehennemde başjarınıçıkartabilenkişilerinayaklarından içeri çekiyorlarmış. Aynen böyle işte. Gerçek bir başarı gördüğümüzde o kişinin ayağından tutup çekiveriyoruz. Öyle bir grup, öyle bir çete var ki, onlar karar veriyor sanki kimin ne kadar ne yapması gerektiğine. Edebi eleştiri durumu neredeyse hiç yok, ama satan adamlardan, kadınlardan bir nefret bir nefret. Neden? Bunu çözemiyo «^ ^ rum. Edebiyatçı edebiyatçıdan, sinemacısinemacıdan,gazetecigazeteciden, onlar birbirlerinden, yogun ve vahim nefret kokuyorortalık. Kuru kuru sevgi sözcüklerinden hoşlanmıyorum. "Herkesi sevelim"önerilerinden de. Ama durup dururken neden bu nefret? Butoplum ^ ^ ınutlu olabilir mi böy SEVGILIYI UMURSAMAK Yıllardır, ama çok uzun yıllardır sevgiyi, aşkı yazan birisi olarak, reyting uğruna sonradan olma değil yani, şu anda da yıne aşka dair bir şey söylemek istiyorum... Umursamak sozüne takıldı da aklım. Karşındakı erkeği ya da kadını, umursamaya başladıktan sonra ne yazık kı her şeyın bozulduğunu, değiştığinı söylemek birbirini beğenirsin, I W W W W n çıkmaya başlarsın, ama öylesine çıkıyorsundur ve pek aldırmazsın. İşte o zaman her şey çok heyecanlı, özenlı, cazıptir. Sürekli karşındakı için çabalar, hep hoş bir şeyler yapmak ihtiyacı içine girersin. Çünkü o şimdilik kendi dünyası içindedir ve senı pek umursamıyordur. Ama birden bire taraflardan birı ötekıni umursamaya başlar. Umursamaya başlayınca kendi dünyasını unutup, onunkinın ıçıne dalmaya çabalar. Sorular, sorgular, meraklar, uzülmeler, sıtemler de gelir ardından. Ve bu değışım karşı tarafın ilgisını yok etmeye başlar. Artık o kışı sıradanlaşmıştır. Çünku kendısini umursuyordur... Bıraz karışık mı oldu bilmiyorum ama şunu biliyorum: Bir kışıyı umursamadan kendını yalnız hissedersin, umursamaya başladığında da, ilginçlığıni yitirir, o kişinin ilgısinı kaybedersin.^ I debiyatâlemininbiriiyesiolmamanın huzuru ve mutluluğunu yaşıyomm... I Oh! Çoktandır yakamı bıraktılar. 15 yıl önce Kadının Adı Yok çıktığında benim yaşadıklarımın bir bölümünü, şimdi'edebiyatçı'lara yapıyorlar... Bir bölümünü diyorum çünkü kadınerkek, edebiyat âleminden olsun, maçonun maçosu Türk erkek basınından olsun yemediğim darbe kalmamıştı o yıllarda. Edebiyat âlemi beni aralarına almadıgından şimdi böyle huzurluyum işte... Evet, bana bilboard'lar yapılmıyor, iki tam sayfa röportajlarım da gırmıyor, her kitabımın anında Yunanistan'dabasılıpbestselleroldıığunun haberleri de yapılmıyor ama olsun ben mutluyum, huzurluyum. Şimdi bu 'asılacak adam'lara bakıyorum da içim sızlıyor. YıllardırTürkiye'de kitapsatılmadıgındanyakınılırken, şimdi OrhanPamuk, Ahmet Altan, Murathan Mungan gibi isiınlerin kitapları sattığı için, neden insanlar bu kadar kızıp kükrüyor? Yeni kitabı pıyasaya çıkan, hızla satan bir insan, medyanın gündeminegelince neden bununadı 'magazinleş.mek' oluyor? Kitap da bir ürün olduğıına göre, neden kıtabın reklamı yapıldığı için ates püskürülüyor? Kısaca sorayım, neden çok satan yazarlardan nefret edilıyor? Çoksatınca edebiyat dışı kalınıyor? Bunu "kıskançlık" diye tanımlaınak çok mıı haf ıt'olur? Hep aklıma o cehennenı fıkrası geliyor. Hani cehenneme giden adama hangi ülkenin cehennemine gitmok istersin diye soruyorlar. Adam da birgöreyim diyor. Birdebakıyorki,ötekiülkelerince istiyorum. Hani rapanâlrUP w Fotoğraf: Aktüel dergisinden