Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 EKİM 2002. SAY1864 yokmuş gibi. Ve bu durumun bizim gibi ülkelerde etkisi çok kötü oluyor. Ahmet de o kendi dardünyasından tiim bunları izlerken Italya'ya hayran. Onarüyasındabilegerçekleşemeyecek bir dünya yaratılıyor çünkii. Medyanın yarattığı o dünyanın Ahnıet'in dünyasmdan en önemli farklarından bırı de maddi olması ve sadece zekâ ile insanlan eldeedebilmesi.Zekâileyürekbağlantısımn kurulamadığı bir dünya olması. Ahmet ise sadece yüreğiyle hareket ediyor. Bizde daima bu tür insanlara salak muamelesi yapılır. Oysa o salak filan değil, sadece yüreğini izliyor,yüreğineinanıyor, içindehiçbirkötülükyok. Hatta filmin sonunda ttalyantoplumundan dışlanmasını, atılmasını bile sadece o tatil köyünde kendisine para yerine kullanması için verilen boncuklarda yaptığı bir hatazannediyor... Filmde olaylar nıesaj ve ticari kaygılarla bağırılmamış, öne sürülmemiş... Kesinlikle bu benim için çok önemliydi. Aksineçoksoftalındısorunlar. Italya'yabir toplum eleştirisi getirilirken bile bunu avaz avaz bağırarak degil sesini doğru düzgün, herkesiminalgılayabileceğışekildeverildi. Her kesimin kendince kokularalabilcceği birfilm. Hattabunoktadasıyasi bir film diyebiliriz. ltalyan sineması Avrupa Sinetnası'nın çok önemli birayaği. Çok önemli yönetmenler, oyuncular, yapımcılarçıkartmış bir toplum ki yılda 160 film çekilmesine karşın bu sektörün de eleştirisi yapılıyor. Filmde Armengistan adlı kurgusal bir ülke ve Türkçenin tersten konuşulduğu yine kurgusal bir dil yaratılmasının nedeni neydi? Avusturya'da "Doğum Yeri Absürdistan"ı çektiğimde "Acaba Kürdistan'ı mı çağrıştırıyor?"denildi. Ne isim koyarsak koyalım il le de bir şey leri çağnştınyor gibi algılanıyor. öyleolsaydı,birebirKürdistandenilirdi, Kürdü oynardım veya Ermenistan denilirdi Ermeni'yi oynardım. Bu beni bir oyuncu olarak hiç de kısıtlamıyor. Kürdü de oynayabilirim, Ermeni'yi de.Bu filmde de amacımızmilliyeti ve yeri belliolmayan bir adamyaratmaktı.Özelliklehiçbirşeyiçağrıştırmasın veya çok şey çağnştırsın dıye düşündük. Armengistan fikri debendençıktı, yönetmen de hemen kabul etti. Nasılbiryönetmenoyuncuilişkisihâkimdisette? Greco beni bu role seçmeden önce bana yabancıdeğildi. Diğerfilmlerimi izlemişti. Benim canlandırdığım role uygun olduğumu düşünmüş. Hatta senaryoda canlandırdığım karakterin adı, oyuncu olarak bana teklif getirilmesine karar verildiği zaman Ahmet olarak değiştiri Imiş. C îreco'nun bana anlattığına göre yeni bir Peter Sellers yaratrnak gibi birsevdası varmış. Filmlerimi gördükten sonra benim buna en yatkın oyuncu oldugumu düşünmüş. Senaryonun ba/ı bölümlerini bana göre biçimlendirdi, bazı mizansenlerdeönerilerimi kabul etti. Greco yalnız bana karşı değıl tüm oyunculara karşı çok açıktı. Ne yapmak istediğini çok iyi biliyordu. Kafasındaçekmişti filmi. Yeni projeleriniz? Film Italya'da şu an çok rağbet görüyor. Yönetmen benimle yeni bir film yapmak istediğini söyledi. Televizyoniçinbirşeydüşünüyorum. Necef in yazacağı bir şey olacak, ama henüz tam belirginleşmedi. Her zaman tiyatro yapmak istiyorum, ama benim ilgi alanım dahilinde olacak biroyun olursa... Uluslararası alanda da kendime kesin birhedefçizdim.Oyöndekendimigeliştiriyor, çalışıyorum... Bir kere şans faktörü ve zamanlama da çok önemli.^ filmi "Mies Vailla Menneisyyttâ" (Geçmişi Olmayan Adam); Macaristan'ın dünya sinemasına armağanı Istvân Szabö'nun yetkin erkek oyuncularıyla öne çıkan ustalık gösterisi "Taking Sides" (TarafOlmak); Yeni Dalga'nınher daim zirvede kalan ismi JeanLuc Godard'ınaşkı kendince yorumladığı"Elogcdc l'Amour"(AşkaÖvgü); "Kolya"nın genç Çek yönetmeni Jan Sverâk'ınaşkı vesavaşıbuluştıırduğu yapıtı "Dark Blue World" (Mavi Dünya); Avusturyah Ulrich Seidl'dan "Hundstage" (Cehennem Sıcağı); Hollanda sinemasından Eugenie Jansen'iıı IV filmi formatında çektiği yapıtı " Tussenland"(YalnızlıkÜlkesi);MacaristansemalarındanbizeuğrayanGyörgy Pâlfi'nin 75 dakikalık diyalogsuz filmi "Hukkle" (I lıçkırık); (,'ek ('umhuriyeti 'nden Vladimir Michâlek'in ödüllü filmi "BabiLeto"( Sonbahartlkbahar); Yugoslavya'nınbugünüüzerine keskin gözlemler içeren Dragan Marinkovic komedisi "Boomerang" (Bumerang) ve Arnavutluk sinemasından FarmirKoçi'nın"Tirana, AnneeZero"su(TiranSıfırYılı)gibiözenleseçilmişustaişi Avnıpa filmlerini izleme şansına sahipolacağız. Istvân Szabö'nun, ünlü filmi "Mephisto" ise festivalin "Sanatçı ve lktidar" bölümünü taçlandınyor. Yönctmenin 2001 tarihli filmi 'TarafTutmak" da benzer bir konuyu 20 yıl arayla beyazperdeye taşıyor. arkadaşı filmler Yedi yıl boyunca geze geze bugünlere gelen Avrupa Filmleri Festivali, bu yıl sekizinci kez izleyicilere merhaba diyor. 1131 Ekim tarihleri arasında düzenlenen etkinlikler dizisi; Ankara, Bursa ve Izmirli izleyicilere birbirinden önemli Avrupa filmlerini getiriyor. Sinemaseverler, bu filmlerden birçoğunu ise ilk kez bu festivalde görme şansına kavuşacaklar. MURAT ÖZER Gezici festival geleneğini yerleştirme çabası ıçinde, geçen yedi yılın ardından eminadımlarlayolunadevam eden Avrupa Filmleri Festivali, bu kez, önceki yıllara göre çok daha "dolu" birprogramlasinemaseverlerınkarşısınaçıkıyor. T.C.Kültür Bakanlığı, Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği, Bursa Büyükşehir Belediyesi, Bursa Kültür Sanat ve Tunzm Vakfı ile Europa Cinemas'ın katkılarıyla Ankara Sinema Derneği'nin gerçekleştireceği festival, 1117 Ekim'de Ankara Ankapol Sineması'nda; 1824 Ekim'de Bursa Tayyare Kültür Merkezi'nde; 2531 Ekim'de ise Izmir Sanat salonunda izleyicilere ulaşacak. Avrupa Avrupa '' Yüze yakın uzun ve kısa metraj filmden oluşan programın ilk ve belki de en önemli kısmı, yakın tarihli fılmlerinyer aldığı "Avrupa Avrupa" adını taşıyan geleneksel bölüm. Ünlü yöneünenlerin son filmlerinin ilk kezgösterileceği bu bölümde, Finlandiya sinemasının büyük ustası Aki Kaurismâki' nin Camıes 'dan üç ödülle dönen Avrupa'nın en lylleri Yine festivalin klasıkleşmişbölümlerin ' den olan ve sinema tarihinin "onaylanmış" yapıtlannın yeraldığı "Avrupa'nın En lyileri"nde ise, birbirinden önemli klasikleribulabileceğiz. Isveçliustalarınustası IngmarBergman'dan"Viskningaroch Rop" ((,'ığlıklar ve Fısıltılar; 1972); gerçeküstücülüğün belkı de sınemadaki tek ustası Luis Bunuel'in kısa belgeselı "Las Hurdes" (Ekmeksiz loprak; 1933) ve yönetmenin son dönem başyapıtlarından "Iristana"(Seni Sevmeyeceğim; 1970); Bertrand Blierimzalı unutulmaz birevlilik filmi olan "Notre 1 listoire"(AyrıOdalar; 1984); sıraııın ötesinde gezinen filmlerin yönetmeni Joseph L^osey'den "The GoBetween" (Arabulucu; 1970);GoranMarkovic'ten nefis bir komedi "Tito i Ja" (Tito ve Ben; 1992) ve bir Robert Bresson başyapıtı olan "Un Condamne a Mort s'est Echappe ou Le Vent Souffle oü i 1 Veut" (Bir Idam Mahkumu Kaçtı; 1956), bu bölümü zirveye taşıyan filmler. Avrupa'dan aşk filmleri Bu yıl festival kapsamında ilk kez yer alacak olan "Avrupa'dan Aşk Filmleri" adlı bölüm, birbirinden "dokunaklı" aşkları beyazperdeye taşıyan ürünlerden oluşuyor. Krzysztof Kicslovvski'nin "Dekalog"lannın doruk noktası diye de nitelendirebileceğimiz"KrotkiFilmoMilosci" (Aşk Üzerine Kısa Bir Film; 1988); Claude Sautet'nin aşk ve müziğin müthiş uyumunu resmettiği yapıtı "Un Coeur en Hiver" (Ayazda Bir Yürek; 1992); Isveçli Roy Andersson'dan "En Kârlekshistoria" (Bir lsveç Aşk Öykü •"