04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 PAZARIN PENCERESİNDEN SATRANÇ CUMHURİYET DERGt Rönesansı Idm engelledi? SELÇUK EREZ Ünlü Yunan şairi Seferfs, 1963 yılında Nobel Edebiyat ödülü'nü aldığında vermiş olduğu konferansta şunlan söylemişti: "Konstantinopolis düşmeden önce uzun süre can çekişmiştir. Nihayet zaptedildiğinde yıllarca sürecek bir esaret başlamış oldu. Bu sırada birçok bilge, 'atalannın külleriyle dolu ağır vazolan taşıyarak' Batı'ya dağıldılar ve Rönesans'ın tohumlannı serptiler. Ancak Rönesans, bu işgal sırasında Venedik yönetiminde olan, başta Glrit, birkaç ada dışında, Yunanistan'a uğramadı. Bu sırada, henüz Osmanlının eline geçmemiş olan Girit'te yüzyılın ortasına doğru, sonradan El Greco adıyla tanınacak olan büyük ressam Domenicos Theotocopoulos'un doğmuş ve büyümüş olması, Girit'in sonradan işgalini, Konstantinopolis'in düşüşünden daha acı venci bir olguya dönüştürür." Şu halde, Ozan'a göre, Konstantinopolis işgal edilince, bu kentten Batı'ya kaçan bilgeler, gittikleri yerlere Rönesans'ın tohumlannı serpmişler, ancak Osmanlı O tarirrte, bu Akademinin başında : Şam'da doğduğundan Damascius olarak anılan biri vardı ve bu kimse, Hıristiyanlığın "yaradılış"a ait görüşUyle çelişen Arteto'nun "maddenin ebediligi" doktrinini destekliyordu. Imparatorluğun ancak din de dahil her açıdan merkeze bağlı ve uyumlu bir ülke olarak yönetilebileceğine inanan Justinian için farkh düşünce ve görüşler bölücüluğe yol açardı. Damascius dahil birçok öğretmen Iran'a göç ettiler; Pers kralı Husrav, Yunan felsefesine meraklıydı. Bu öğretmenler ve öğrencileri daha sonra, Arap yanmadasında çalışabilecekleri Eski Yunan düşünürlerinin 6. yy'a aktanlmış «serieri Arapçaya çevrildi ve bu yapıtlann 7 ve 8. yy'larda sürdürülen çevirileri, o çağda dirilen, uyanan Arap yanmadasında birbiri ardından paıiayan ve sonra sönen kentlerde fen ve felsefe alanlannda gelışmelere yol açtı; önce Bağdat, sonra Halep, Şam, Kahire, nihayet 9. yy'da Ispanya'da Kordoba bu konuda başı çekti. Avrupa, eski Yunan felsefesini ve bilimini, Ispanya'ya ulaşan bu kaynaktan öğrendi. Norman F. Cantor, Ortaçağda Uygarlık (Thee Civilisation of the Middle Ages:HarperCollins 1993) başlıklı kitabında, "10. yy'da Kordoba, düşman LatinHıristiyan ülkelerinde bile pariak bir bilim merkezi olarak bellenmişti; o yıllarda Almanya'da yaşayan bir rahibe, Kordoba'dan "kültürün güzel süsü" olarak bahseder." Horefto'daki Yunanlı dostlanmız, Prof. Dalibor Vessely'nin söylediklerini eleştirip "Rönesans, Istanbul'dan kaçan bilim adamlarının başta Italya olmak üzere, Avrupa ülkelerine taşıdıklan bılgilerie doğdu ve geliştil" dediler. Bu sözleri Prof. Vessely, "Konstantiniye düştüğünde kaçan bilginlerin taşıdıklannın sadece, eski Yunan düşünürlerinin, Hıristiyanlıkla bağdaştırabilecekleri düşünülerek alıkonmuş olan yapıtlanydı ve bu r bilginlerin Avrupa'ya taşıdıklan bu ' • '• " Yunanca yaprtlarla, Arap yanmadasında çevrılarek gelmiş ve Lattnceye aktanlmış eserleri karşılaştırarak tercümelerin doğruluğuna ve mükemmelliğinirrj.» kavranmasına katkıda bulunmuş oldular." diye yanrtladı. Peki, Avrupa, böylece eski Yunan kaynaklannı yeniden keşfedince ne oldu? Edgar Morin'e göre (Avrupa'yı Düşünmek: Çev. Şirin Tekeli, Afa Yayını, 1988) akılcılıkla felsefeye ortak özerkliklerini kazandırdı: Imanın temelindeki metinlerin eleştirel bir gözle incelenmesi başladı.. Bu da zamanla Imanın kendisinin eleştirel bir şekilde ele alınmasına yol açtı ve Avrupa aydınlandı. Anlaşılıyor ki Bizanstan arta kalan topraklarda Rönesans'ın uzun süre görülmemesinin ana nedeni Osmanlının variığı değildi; ama neden, Bizans'ı yönetenlerin din dogmalannı aşamamalan ve felsefenin, aklın bağımsız üretiminin sijrdürülebilmesine imkân vermemeleridir. Aynen Osmanh'da olduğu gibi.. Osmanlı, bu kısrtlılığı yüzünden Bizans'ın, Rönesans'a elvermeyen atmosferini dağrtamamış, aydınlanma her iki ülke içln de başka bahariara kalmıştır. ^ . * • . . Nevzat Süer'i Annıa Turnuvası H. SERTAÇ DALKIRAN C umhuriyet gazetesinin ilk Satranç köşesi yazan veyine İlk uluslararası ustalanmızdanve Türkiye şampiyonlanmızdan Nevzat Süer'i (19251987) anma turnuvası 24 Eylül3 Ekim 2001 tarihleri arasında Istanbul Satranç Derneği salonlannda 18.3022.30 saatleri arasında yapılacak. Katılım payı üyelere 7.5 miryon, misafır oyunculara 10 milyon TL. Toplanacak katılım payının % 75'i nakit ödül olarak dereceye giren sporculara dağıtılacak. Isviçre sistemi 9 tur ve düşünme süresi 2 saat giyotin şeklinde olacak turnuvanın son kayıt tarihi 24 Eylül saat 17.30. İSD: Sakızağacı Cad. No: 19/4 Beyoğlulstanbul Tel/Faks: 0212 245 6457 Turnuvanın tüzüğünü okuduğumda önemli bir hususun atlandığını görmekteyim. ISD'de düzenlenen ilk Nevzat Süer'i anma turnuvasında Sayın Süer'in ablası Azra Süer vaktiyle Süer'in birturnuvada kazanmış olduğu Bronz At Kafası'nı derneğe emanet etmiş ve yapılacak Süer Anma turnuvalannda üç kez kazanan sporcuya bu Bronz Heykel'in verilmesıni istemişlerdi. Dernek Yönetim Kuaılutarafından benimsenen bu öneri üzerine bu bronz at sahibine gelecekte verilmek üzere dernek tarafından teslim alınmıştı. İki kez üst üste Hür Yasin tarafından kazanılan bu turnuvayı üçüncü kez Hür Yasin kazanmak üzereyken Bilgisayar'a kaybetmiş ve kupaya uzanamamıştı. Ancak İSD'nin 1943 yılından beri gelen gelenekleri düşünülecek olursa bu tüzükte bu ödül ile ilgili maddenin bulunması gerektiğini düşünmekteyim. Ancak her şeye rağmen Türk satrancına büyük hizmetler vermiş bu ustamızın anısını sürdürmekte olan İSD yönetimini kutluyorum. mizde ilk defayönetmeliklere aykın olarak düzenlendi. Katılıma hak kazanan sporcular itiraz etmediği ıçin bu konuda fazla bir şey yapmak mümkün olmadı. Ancak TC Resmi Gazetesi 31 Temmuz2001 tarih ve24479 sayılı nüshasmda bu yanşmalar yönetmeliğinde yapılan birçok değişiklik ilan edilerek yürüriüğe girdi. Bu yeni yönetmeliğin 10 ve 11 'inci maddelerinin iptali veyürütmenin durdurulması ile ilgili olarak tarafımdan 11.09.2001 tarihinde Istanbul Nöbetçi Idare Mahkemesi aracılığı ile Devlet Bakanlığı aleyhine Danıştay'da dava açmış bulunuyorum. özellikle madde 10'un büyük sakıncalar doğuracağı.suistimallereaçıkhalegelebileceği kuşkusu bu davanın açılmasını zorunlu kılmıştı. Davanın sonucunu şimdiden bilebilmek mümkün değil ancak TSF'yeTürkiye Birinciliğine katılım koşullannı daha açık ve günümüzgelişmelerine uygun hale getirerek düzeltmesinin Türk Satranç Sporunun geleceği açısından büyük önem taşıdığını ifade etmek isterim. Yanşmalar Yönetmelikleri adil ve açık olmalı, tartışılıryanı bulunmamalıdır. Sürekli değişebilecek teknik ve yönetim kurulu tekelinde bulunması halinde büyük sakıncalar yaratabileceği kuşkusuzdur. Bunun örneğini son derece açık bir şekilde bu yıl yönetmeliklere aykın olarak düzenlenen Türkiye Birinciliğine katılım listesinden de görebilmekteyiz. Milli takımın başansızlıklarının nedenini yanlış adres yerine doğru adreslerde aramalı, hastalığa doğru teşhls koyup iyileştirme yollannı hep beraber aramalıyız. Çünkü milli takımın başansı sadece yönetimi değil hepimizi, tüm ulusumuzu ilgilendiren bir husustur. TSF kurullanndayeralan üyelerin bu kurullardaki görevteri devam ettigi sürece hakem ve oyuncu olarak görev almamalannın daha doğru olacağı kanısındayız. , ,, • ; •, Nevzat Süer (Türkiye) V. HortGM (Çekoslavakya) Atina Zonal Turnuva 1969 Sicilya savunması 1.e4c52.c3Af63.e5Ad54.Af3Ac65.Aa3 d6 6. Ac4 Fg4 7. Fe2, Af4 8.00 dxe5 9. Acxe5 Axe2+10. Vxe2 Axe511. Vxe5Fxf312. gx13 e8 13. d4 Fd614. Ve4 cxd415. Kd1 Vc716 Kxd4 0017. Fg5 h618. Fe3 Fxh2+19. Şh1 Fe520. Kb4 b6 21. Kb5 f6 22 Kg1 Vf7 23. Vh4 Şh7 24. Ve4+ Şh8 25. Vh4 Kad8 26. Kb4 f5 27. Fxh6 gxh628.Vxh6+10^ Et üd J. Gunst, 1951 '" '" Beyaz oynar kazanır. Yanşma yönetm*llkl«rinde ı 1991 yılında GençlikveSpor GenelMüdürlüğü bünyesinde yeniden tesis edilen Türkiye Satranç Federasyonu 1996 yılına kadar dernekleryasasına göre daha önce kurulmuş olan TSF1954'ün yanşmalaryönetmeliklerini uygulamıştı. TSF, 1996 yılında TC Resmi Gazetesi 12 Haziran tarih ve 22664 sayılı nüshasında yay ımladığı yeni yönetmelikle Türkiye Şampiyonasını bu esaslaragöre düzenlemeye başladı. Ancak bu yıl 23 Haziran 1 Temmuz tarihleri arasında düzenlenen Türkiye Birinciliği tarihiKombinezon Van Scheltinga • Orbaan, Hollanda 1954 Beyaz oynar kazanır a 8 7 6 5 4 3 2 1 b <: El Greco 'nun fırçasmdan... işgalindeki Yunanistan bundan nasibini alamamıştır. Sadece Osmanlının o sıralarda zaptetmemiş olduğu adalardan Girit'te dünya çapında bir ressam çıkmıştı. Ozan demek ister ki, Osmanlıların Girit'i de almaterından sonra oradan artık dünya çapında bir ressamın ya da heykeltıraşın çıkmamış olması da düşünülürse Osmanlı yönetiminin nasıl toplumlan geri bıraktıncı bir karabasan olarak gelip geçmiş olduğu anlaşılır. Bu sav doğru muydu? Cevabını çok aradım ve bundan 15 gün önce Yunanistan'da, Horefto'da rastladığım Prof. Dallbor Vessely'den dinledim: Cambridge Üniversitesi Mimari Bölümü hocalanndan olan Prof. Vessely, "Hayır" dedi, "Bizans'da ve ardından Osmanlının işgalindeki eski Bizans topraklannda Rönesans'ın görülmemesinin nedeni, 529'da Justlnian'ın, "Hıristiyanlığın ilkeleriyle bağdaşmayacağı gerekçesiyle eski Yunan filozoflarının söylemlerini sürdüren, geliştiren Atina Felsefe Akademisinin kapatması ve üyelerini ülkesinden kovmasıdırl" •f wğ%i , ı mi 1 İ d e f 8 h 8 7 6 5 4 3 •'nn 7>zti w iî m İ i m İS ü M'. w '^P t a , b « 13.^t)*l9.« d e C$'% §111 m P 2 •f '" I \ •rjjn. 1 (M. SPX V 9PV S6X "£ SOd IİEOA Z 8PA l8Od " I. 'JIUEZEM 8A CqV İm<&9f ™4İ: ^ V VKfi: llıü mm 9m 9 § eov "9 /»d
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle