Katalog

16 Audrey Tatou, Amelie filminin peri kızı. Film gösterime girdikten sonra, yönetmen Jean Pierre Jeunet küs olduğu arkadaşlanndan "banşalım mektuplan" almış... Fransız sinemasından bir dargınlığa son filmi... Beyazperdenin iyflik meleği... ürkiye'de de vizyona giren son filmi "Amelie"de canlandırdığı kişilik insanların arasına sevgi tohumları serpiştirdi. Kendi ülkesi Fransa'da, filmi seyrettikten sonra yönetmen JeanPierre Jeunet' ye birbirinden ilginç mektuplar geldi. Kimileri yıllardırküs olduklan arkadaşlarını arayıp, "Bu dargınlığa bir son verelim" diyerek barışmıştı eski dostlanyla. Kimileri ise kendisindenyaşlı olan komşusunun bahçesindeki otları ayıklamayakoyulmuştuyardımistenmediğihalde.Mektuplarda anlatılanların hepsi filmle aynı adı taşıyan iyilik meleği Amelie'ninsayesindeydi. Monmartre doğumlu, ortagelirli bir garson kızın komşularına, iş arkadaşlarına, babasına gösterdiği sevgiden, yaptığı yardımlardan etkilenmişti sinemaseverler. Amelie'nin etrafa ışık saçan sevgi dolu bakış~"1arı birçok insanın kalplerinde tutan buzlan eritmişti... İnsanların yaşamını böylesine derinden etkilemeyi başaran Fransız aktrisin filmin özellikle Fransa'da hasılat rekorları kırmasından sonra perdenin unutulmay an isimlerinden Audrey Hepburn'e benzetilmesine yanıtı şöyle: "Aynı adı taşıdığım için bu benzetmeyi yapıyorlar." Premiere dergisinde yayımlanan röportaja göre 23 yaşındaki Audrey Tatou filmin mesajına seyirciden böylesine olumlu yanıt gelmesinden çok memnun. Ancak, ünlü olmaktan o kadar da hoşnut değil gibi görünüyor. "Her yerde tanınıyor olmak bazen beni çıldırtıyor" diyor. Filmin yönetmeni JeanPierre Jeunet Audrey Tautou'nun çocuksu, sevgi dolu bakış ve tavrrlannda bir iyilik meleğini görmenin mümkün olduğunu dile getiriyor. Ve, Amelie rolünün Hmily Watson için kaleme alındığını, ancak Ingiliz aktrisin kişisel nedenlerle projeyi reddetmesi nedeniyle Tautou'nunseçildiğinianlatıyor:"Watsonoynayamayacağım söy leyince iki gün uykulanm kaçtı. Sonra yolda yürürken T Audrey'in 'Venus beaute' adlı filmin posterindeki görüntüsü, özellikle yüzü gözüme çarptı. Büyük gözlü, mahsun bakışlı, incecik bir kadın. Aradığım oyuncuyu bulmuştum." Senaryoyu okuduğu akşam gözüne uyku girmemiş Tatou'nun... "Çokheyecanlandım. 'Gerçek hayat da böyle, sevgi dolu, yardımlaşmadoluolabilir' diyedüşündüm" diyor. Jeunet gerçek hayatta da iyilik meleği olduğuna ınandığı genç aktrisin aynı zamanda çok disiplinlı olduğunu anlatıyor. Tautou da yönetmenin kullandığı otomobillerin rengine kadar en ince ayrıntıları bile düşünen mükemmelliyetçi bir sinemacı olduğuna değiniyor: "Perimasallanndakini andırsın diye Paris'in semalannı bile değiştirdi" diyor. Amelie'nin çekimlerinden bugüne dek üç film daha çeviren genç oyuncu yurtdışından teklifler aldığuıı, ancak şimdilik Fransa'daki projelerle yetindiğini söy lüyor. lspanya, ABD veya tngiltere'de film çevirmenin güzel olacağına inanıyor. "Buna daha vakit var, acele etmek istemiyorum. Aynca şimdilik lngilizcem de yeterli değil" diyor. Sevdiği şey ler arasında kahveye süt konulduğunda oluşan görüntü... Purokokusundanveotelanahtarlanndanda nefretediyor. "Seyirciyemutluluğuneldeedilmesi mümkün bir şey olduğunu; sadece bunu gerçekleştirmek için çalışmak gerektiğini gösteriyorum" diyor. Böylece filmi seyretmeyenlere de mutlaka izlemelen konusundamesaj vermiş oluyor. ^ Türkçesi: SEÇİL TÜRESAY John Berger'in teröristi B ir öykü yazarı olarak son tartışmalara ben de bir katkıda bulunmak istiyorum. Tek bir süper güç olmak, stratejik askeri hamlelerin gücünü giderek azaltır. Stratejik düşünmek için, kendini düşmanm yerine koymak zorunludur. Bu yapılmazsa öngörmek, şaşırtmak, tuzağa düşürmek ünkânsızdır. Bir düşmanı yanlış anlamak yenilgiye yol açabilir. lmparatorluklar böyle yok olmadı mı? Bugünün kritik sorusu şudur: "Bir insanı terörist yapan nedir?" Hatta, "Bir insanı intihar komandosu yapan nedir?" {Burada gönüllüleri kastediyorum; terörist liderler başka bir yazının konusu.) Bir insanı terörist yapan, ilk olarak, bir tür umutsuzluk duygusudur. Ya da, daha açık ifade etmek gerekirse, bu böylece umutsuzluğu da aşan bir duygu yaratmaktadır. Bundan dolayı "intihar" kelimesi bir bakıma uygun değildir ; çünkü , bu "aşmak", "hâkim olmak" komandoya bir zafer tadı tanır. Bu zafer, onun nefret ettiklerine karşı kazarulmış olan bir zafer değil; ancak, umutsuzluğun derinliklerinde yeşeren pasifliğe, acıya, saçmalığa karşı kazanılmış bir zaferdir. Birinci dünya için böyle bir umutsuzluğu hayal etmek güç. Güç olan, görece zenginliğinden doğan umutsuzluğun (ki, , asıl zengüılik kendi umutsuzluğunu yaratır) bu kadannı hayal etmektir; birinci dünyanın sürekli rahatsız edilişi değil. Benim kastettiğim umutsuzluk, bu insanları tek bir amaca hizmet etmeye zorlayan koşullarda ortaya çıkandır. Örneğüı, bir mülteci kampında geçen on yıllann yarattığı koşullar. Bu umutsuzluğu besleyen, senin ve sana en yakın olan insanların hayatlannın bir "hiç" olduğu düşüncesidir. Ve bu öyle farklı seviyelerde hissedilir ki, sonunda kemikleşir. aramak her sabah bir başka giinü kurtaracak küçük kırıntıları. bilmek bu yasal sahrada hiçbir hakkın var olmadığım. tanık olmak yıllar içinde daha iyiye değil de sadece daha kötüye gittiğine her şeyin. aşağılanmak neredeyse hiçbir şeyi değiştiremeyeceğin için ve kapılmak umutsuzluğa bir çıkmaza sürüklenirken böylece. dinlemek senin ve senin vaatlerinin yanı sıra acımasızca söylenen binlercesini. işte örneği hiçliğin yaylım ateşine karşı direnenlehn. ağırlığı senin kendi ölülerinin masumiyeti sonsuza dek ezecek çünkü a kadar çok ki sayıları Bunlar umutsuzluğun yedi halidir her biri haftanın bir gününe denk düşer ki bu, şu demektir: Dünyayı bu gün olduğu yere itmiş olan şey, insanın yaşamını güçlerin yanşması için feda edebilmesidir ki bu, umutsuzluktan doğan yakarıştan daha büyük bir yakanştır. Böyle bir umutsuzluğun hayalini bile güç kuranlar tarafından planlanmış herhangi bir strateji, başansızlığa uğrayacaktır ve düşman safını arttıracaktır. ^ JOHN BERGER / The Guardian Türkçesi: SERPİL AKSOY