06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

II KASIM 2001. SAYI 816 ertesı sabah, bir katliam korkusuyla bunaltnış olan kent halkını, kilisesine ve kilise bahçesine çağırmış. üemiryolu boyunda ve sokak aralarında yatıp kalkan halk; onun bu erdemli davranışı karşısında, hemen kilise bahçesine gclipsığınmış.Sığınmışlar ama, ertesi gün o silahlı çeteler kilisenin önünde ve bahçe kapısında dikilmişler "Katliam.. lntikam..." diye bağırmaya başlamışlar. Amane varki, karşılannda Papaz Mösyö Pierre'i bulmuşlar. Silah sesleri arasında bağınp çağırmışlar, kent halkının kılınabiledokunamadançekipgitmişler. Gitmesine gitmişler ama, kent içinde yangınlar çıkarmışlar; kent varoşlannda da, bağında ve bahç esinde çalışmakta olan birçok silahsız/masumkişiyi öldürmüşlerdi. Ardlanndadabir"ŞehitlikMezarlığı" bırakmışlardı. O işgal günleri ve savaşların o korkunç yüzü. Kenthalki arasındayıllarboyukonuşulmuş, konuşulmakta; Fransız Papaz Pierre de, onun kadirşinaslığı da yad edilmiş ve edilmektedir. ••* 11 Türkiye'nin en iyi korunmuş kenti Muğla, tarihi mahallelerde yaşamın sürdüğü yegâne kentlerden. Böyle bir mahalleye yerleşen Aykın ailesi kültürel mirası koruyarak ilginç bir yaşam biçimi üretti... Aykın ailesi çok özel bir evdeyagıyoı. BETÜL PARLAK Muğla'dayaşamaknasılbirduygu? Son iki yıldır bana en sık sorulan sorulardan biri bu. Aynı soruyu, geçici bir serüven olarak geldikleri Muğla'da on altı yıldıryaşayan Aykın ailesine sormak gerekiyor. Çünkü, Aykın ailesinin bireyleri, Muğla'da en az bir on altı yıl daha yaşamayı planlamış olmalılar ki, yeni bir eve, üstelik çok özel bir eve taşındılar. Tarihi Muğla mahallelerinden biri olan Şeyh Mahallesi'nde, kentsel sit alanında, üç yıl önce satın aldıkları eski bir Muğla evini restore ederek bu yaz yerleştiler. Üç yıl boyunca neredeyse her an yeni evlerinin restorasyon projesinde tüm aynntıları birlikte planlayarak yaşama geçirdiler. Bu projenin en önemli yanı, Aykın ailesinin verdiği kararın gerekçesinde gizli. Mimarlar Odası'nın başlattığı, büyük kentleri saran beton canavarlarla mücadele duyarlı insanların çabalarıyla sürüyor. Aykın ailesinin karan da bu çabanın ürünlerinden biri. Toplumsal sorumluluk ve çevrebilincinienüstdüzeydeüstlenen Aykın çifti, kültürel mirasımızın en önemli parçalanndan olan tarihi evleri korumanın gelecek nesillere bırakılacak en önemli miras olduğunu düşünüyorlar. Koruma külrürünün devamlılık anlamına geldiğinin bilinciyle davranmışlar. Bu evde yaşamanın kültürel devamlılığı sürdürmeye, geçmişle gelecek arasında köprü oluşturmaya yönelik bir adım olduğunu söylüyorlar. Ev sahibesi avukat Sabahat Aykın, kendisine böyle bir evde yaşamanın yanlış bir tercih olduğunu, pahalı, yorucu ve tecritbiryaşam anlamına geldiğini söyleyenlere farklı bir yanıt veriyor... Muğla'da yaşamanın kentin korunmasına hizmet etmek anlamına geldiğini, bu düş kentinde bir düşü gerçekleştirmek için yaşamanın en öneml i amaç olduğunu söylüyor. Muğla'da yaşamak çok özel bir duygu, çünkü Türkiye "nin en iyi korunmuş kenti Muğla, tarihi mahallelerdc yaşamın sürdiiğü yegâne kentlerden... Bu mahallelerin sokaklan her sabah yeni bir güne başlamanın keyfini yaşatıyor insana. Gökyüzünü görebilmek, horoz seslerini duyabilmek, saatli kulenin çanı ile günün hangi zaman diliminde yaşıyor olduğunuz anımsamak... Yağmurdan sonra gökkuşağını izlemek, tarihi çarşı Arasta'dan alışveriş edebilmek, sokakta yürürken bahçelerden sarkan üzüm salkımlarım ve çeşitli meyveleri görmek, koklamak, onlara dokunabilmek büyük kentte yaşayan insanların tadamadığı keyifler. Canavardan uzağa kaçış Muğla sadece kent merkezi ile sınırlı değil, herkesin bildiği gibi, Türkiye'nin en güzel ormanlan, en güzel kıyıları, koy ları ile Muğla bir turizm kenti, kent merkezi kıyıya uzak olduğu için hızlı değişime karşı direnebiliyor. Muğla'nınMuğla'dandaha çok tanınan ve bilinen ılçeleri Marmaris, Bodrum, Göcek, Fethiye kendilerine özgü kimliklerinikaybettilervehızlabetonlaşıyorlar. Bu yörede betonlaşmanın ne anlama geldiğini temmuz ve ağustos aylannı Muğla'da geçirenler bilirler. Yaz sıcağını o beton canavarların içinde geçirmek gerçek bir cehennem azabıdır. Turizm adına, ikinci konut adına gerçekleşen bu betonlaşma, beton canavarın bir yok etme kültürüne dönüştüğü ülkemizde ne yazık ki bir değer sistemine dönüştü. Muğla'nın ilçelerinden Bodrum, bu süreçten en fazla etkilenen belde oldu. lstanbul zenginlerinin ayncalıklı eğlence mekânlanyla bu şirin ilçe, kendine özgü tüm değerlerini, yapılarını ve kimliğini ne yazık ki kaybetti. Büyük kentlerde yaşayan insanlarşimdi hızla kendi yarattıklan canavarlardan kaçma peşindeler. Ama onlara şunu söylemek gerek; gittiğiniz yere yaşam biçiminizi götürdüğünüzde, gittiğiniz yerin kendine özgü güzelliklerini, doğasını, tarihi mirasını kendi küçük çıkarlarınız için görmezden geldiğinizde bulunduğunuz yerden ayrıl^ manın size bir faydası olmayacak!!! <j O işgal giinleri! Bu kanlı ve dehşet verici katliamın (kent dışında yapılmış olan) ertesi günü, 28 Haziran 1921' in takvim yaprakları henüz koparılmamışken, Gazi Mustafa KemarinaskerleriveKuvayiMilliyeciler utku türküleri söyleyerek kent içine girmişlerdi. Büyükbirkâbusunardından halk, sevinçle hüznü bir arada yaşamıştı. "Ankara'nın taşına bak/Gözlerimin yaşına bak.." * ** "İstanbul/Polis Müdiriyeti Umumiyesi/Şubesi:2/Aded/Uususi:2365/Dahiliye Nezareti Celilesi Canibi Alisine Şehri halkın yirmi sekizinci günü saat yediyi on geçe Haydarpaşa rıhtımına muvasalat eden bir lngiliz kontrol vapuriyle lzmit'ten dört Türk ailesi ile altı Fransız rahibi ve iki de lngiliz tercümanı vürud (gelen) ederek bunlar meyanında maa'aile (bütün ev halkı) gelen lzmit Fransız mümessilliği Yüzbaşı Mösyö Delor maiyetinde müstahdem ve Fransız elbisei askeriyesini labis (giymiş) bir Türk'ün mevsuk (sağlam) ifadetına nazaran (...)" "Fi 30 Haziran sene 337 (1921 )/Fahri Yaveranı Hazrati Şehriyaridan/Polis Müdürü Umumisi/Bende/Miralay/(imza)" * ** Söz konusu edilen bu belge, katliamda öldürülmüş olanlann sayılannı da içeriyor. Aynızamandabu "katliam"olayını belgelemişoluyor. Belgede, "altı Fransız rahibi"nden söz edilmektedir. Bu (o) altı kişi, belki de kilisenin tüm görevlilerini kapsamış oluyordu. Muhakkakki bu kilisede hizmet görevlileri de bulunuyordu. Ama bir gerçek var ki, o altı kişidenbiri Papaz Pierre'di. O gün lzmit'i terk etmiş (30 Haziran 1921) olan Mösyö Pierrevearkadaşları;sanılırki, kilisenin geçmişine dönük kimi belgeleri ve kimi anılan da beraberlerinde götürmüşlerdi. Bu Türk dostu papazın adını biliyoruz ama, onun kişiliği ve kimliği hakkında bir bilgiye sahip değiliz. Umanz ki, Fransız dinsel odaklan (Kiliseler Birliği) bu sayın kişi hakkındabazı bilgilere sahiptir. •** Muğla 'nin tarihi mahallesindeki ev, tarihi dokusu bozulmadan onanldu Evet, hikâyemizi artık noktalayabiliriz. Sonuç olarak şu yargıya varmamızda herhaldebirsakıncayoktur: Oilkkiliseyi "cami"yeçevirenintorunları,Nikomedia'nın (lzmit) bu son kilisesini de depo gibi ya da başka amaçlarla kullanmayı başarmış oldular. ^ ff» fî <.. '\ . .*' '»1. Wm •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle