06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMHURİYET DERG 0 fta »l«,f]«Îİİ /te «kOlU »urduruyor Erguner Ekoiu Neyi başta Frans«ı olmak uz«î»fc dunyaya tanıtan i Kudsi Erguner, neydeki huznu "ahde vefa"ya bağlıyor. ı Çok ney kırdık ama... ŞULE ALTUNDAĞ 196O'lı yıllar... Yer Konya Mevlana Müzesi... Mevlana'yıanmatörenleriiçinhazırlanan müzik heyeti, Ref'i Cevad Ulunay'ın başkanlığında tstanbul 'dan kalkıp Konya'ya geliyor, burada düzenlenen Mevlevi ayinlerine müzikleriyle eşlik ediyordu. Bu birhayli görkemli törenlere yerli halkın ve yabancılann ilgisi büyüktü. Bu sayede Mevlana Müzesi ziyaretçilerle dolup taşıyordu. Bu törenlerde kimler görev almıyordu ki... Ünlü semazenler Mustafa Holat, Tahir Küçük, Celal Loras, Emrullah Nergis... Şeyh postunda Mevlevi bilgini Mithat Bahari Beytur. Müzik heyetinin başında ise Türk Tasavvufmuziğinin üstatlanndan Sadeddin Heper. Heyettejci neyzenlere gelince... Niyazi Sayın, Selami Bertuğ, Doğan Ergin, Andaç Arbaş, Ulvi Erguner, Akagündüz Kutbay ve Kudsi Erguner... Bugün ney sazını başta Fransa olmak üzere Avrupa'ya ve dünyaya tanıtan ve öğreten, dedesi Süleyman Erguner ile babası Ulvi Erguner'inbaşlattığı "Erguner Ekolü"nüdevam ettiren Kudsi Hoca'yla ney ve neyzenlik üzerinebirsohbet: Hiç ney kırdınız mı hocam? Oooo! Çok ney kırdık ama ney kıran iyi neyzenolurmuşpekala! Babamınneylerinden çok kırdım mesela. Ama tabii bunlar kazaydı. Hatta hiç unutmadığım bir olay vardır. 1415 yaşlanndayım, bir yere konsere gideceğim. ŞanSineması'ydıgaliba. Biramatör grupla, üniversite korosu muydu, tam olarak hatırlamıyorum. Yalvara yakara babamm bir neyini aldım yanuna. Fatih'ten minibüse bindik, minibüs bir kalktı, bir durdu derken ney ikiye bölündü. O zaman bir Bektaşi babası vardı, Yaşar Baba, tornacı... Fatih 'te Yaşar Baba'nın dükkânınagittim. Baba dedim, ben babamın neyini kırdım. Ne olurbir çaresini bul. Oturdu, gece on ikilere kadar, sabahl ara kadar. O zaman böyle tutkallar fılan yok. özel tutkallar hazırladı, tamir etti ama ney eskisi gibi olmadı tabii. Kolu kanadı kınlmış kadar üzülüyor insan, çünkü neyle neyzen birbirine kalpten bağlıdır. Erguner Ekolü'nden yola çıkarsak eğer, geçmişten günümüze Erguner Ekolö'nü kimler oluşturuyor? Neyin aileniz deki geçmişinden söz eder misiniz? Aılemizde önce bir Hafız Hasan Efenc var, Fatih'teki Yavuz Selim Camisi'nin d imamı. Sesi de çok güzel olsa gerek ki, de\ rinde hafızlıkta çok tanınmış biri. Onun o | lu, benim dedem Süleyman Erguner'dir. Dt dem Kütahya'da çok bulunuyor. Neye, il gençlik, talebelikzamanlanndamerak salı yor, bir süre neyzenbaşılık yapıyor. Sonra h tanbul'a geliyor, meşhur neyzen Emin De de'nintalebesi oluyor. Yani sondevirMevle vilerinin içerisinde ney ile iç içe yaşıyor. Süleyman Erguner, radyolann yeni açıldı ğı 40'h yıllarda, Türkmüziği olsun mu, ol masın mı gibi tartışmalar içerisinde, lstanbu Radyosu'ndaveMesutCemilBey'inkoro sunda ney sazını ilk üfleyen kimse oluyoı Ney üflemede kendine özgü bir tavrı olduğı için ortaya bugün " Erguner Ekolü" dediği miz bir ekol çıkıyor. Dedcmden sonra ba bam, babamdan dan sonra bcn ve kardeşirr Süleyman da bu ekolü devam ettiriyoruz. Dedemin Yavuz Selim'de birevi vardı. C ahşap evde salı günleri dönemin müzik vc cdebiyat camiasının katıldığı meclis toplan tılan olurdu. Dedemin yetiştirdiği çok talebt çıktı bu meclislerden. Bunlardan biri, Niyazi Sayın. Dedemleçokbiraradabulunmuş Eski tabire göre onun şakirtliğini (öğrenci. çırak)yapmış. Süleyman Erguner'in kendine özgü bir tavrı olduğunu söylediniz. Bu tavrın özelliğineydi? Tavnnın özelliği, seste aralıklan çok dengeli ve doğru üflcmekti. Yani sesler arasında doğruluğuaramak, doğru seslerbasmakgibi. Kendinden önceki nesilde, neyde pek aranmayan bir unsur bu. Neyin çok uhrevi bir sedası olduğu için biraz falso da çalınsa olurkabulediliyor.Fakatbudedemlemüzikal bir olaya dönüşüyor. Bir de pes, yani kaba seslerdeki yakıcılık özelliği, kuvvetli ve dolu sesler çıkarması tavnnın önemli özelliklerindenbiri olmuş. Ney üflemeye başlamadan önce özel bir eğitim sürecinden geçtiniz mi? Hayır, özel bir eğitim dönemi olmadı. Çocukken babamızı çalarken gördük. Devamlı birileri geliyor, bir şeylerçahnıyordu evde. Böyle bir doğal ortam içerisindeydik. Ara sıra elimize alıp oyun oynuyorduk, sonra oyun ciddileşti. Babam, hadi gel bakalım karşıma otur, sana şu eseri meşk edeyim demeye başladı. 1011 yaşlanndaciddibirçalışmayakoyuldum. Bunun önemli noktası şu, Türkiye 'de geleneksel dediğimiz eski kültürün yeni nesillere geçişi, bizdeaile ilişkileri içerisinde oldu. Ortam yaratı lmadığı için o nesilden birçokkimse bu konularla ilgilenemedi. Ney çalmaya karar veren herkes onu çalabilirmi?Hazırlıksüreci nasıl? " Iki şey var: llki, neyi herhangi bir müzik aleti olarak düşünebilirsiniz. Bircazenstrümanı gibi örneğin. Diğeri ise neyin kendi sesinin tınısından gelen, tarihte Mevlana gibi büyük şairlerin, tasavvufehlinin neyin sesinden duyduklan başka bir şiirsel, tasavvufi görüş. Onlan da eklediğimiz vakit neyin arkasında bir kültür birikimi oluşuyor. O kültür birikimi, neyi tasavvufmuziğinin aleti konumuna koyuyor. Ney, dinsel ve nihani bir müziğin sembolü haline gelmiş. Bu, neyi çalan herkesin tasavvufehli olması gerektiği anlamına gelmiyor tabii. Ney aletini elbette herkes kullanabilir. Yalnız sabırla ve düzenli aralıklarla çalışmak gerek. Aiieden biri olarak annenizin de neye ilgisi var mıydı? Annem kendi ailesi yönünden müzik camiasının dışında bir insan. Neyzen gelini olmuş, neyzen hanımı olmuş, neyzen annesi olmuş. Görüşlerinde ve zevklerinde müthiş bir doğruluk var. Annemin, çaldığımız bir eserle ilgili tenkitlerini de ciddiye alınz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle