Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET DERGİ Onlan hep görüyor ama bakmıyoruz. Bir yüzleri yok sanki, bir fener ve biletten ibaret gibiler. Oysa onlann işleri de ekmek parası kadar tutku üzerine kurulu... Onlar türü ne olursa olsun, her sinemada peşlerine takıldığımız teşrifatçılar.., Ama siz yine de bahşiş ' vermeyi unutmayın, çünkü tek gelirleri bahşiş. Yerinizi beğenmezseniz Alhazar Sineması, Serdar Baba... de onlara çıkışmayın... Yeriniz sağdan üçüncü sıra GÖKÇE ÇtÇEK ÇETtN B iz, bir büyüyü yaşamak için sinema salonlanndan içeri girerken, onlar | hayatlannıidameettirebılmekiçin hep oradadırlaj: Teşrifatçılar. Sinema aşkı bir yana teşrifatçılan sinema salonlannda tutan hayatın yalın gerçeğidir. Sinema denince akla sinema salonlan, patlamış mısır, bir de yer gösterenler gelir. Kendilerinin deyimiyle "teşrifatçılar" ya da "programcılar". Gışeden biletinizı alır, sinema salonunun kapısına gelene dek koltuk numaranıza bakar, belki telaşla cebinizde, çantanızda bozuk para ararsınız. Kapıda, yüzüne, duruşuna, sesine hiç dikkat etmediğinizbiri, elinde fenerle sizi karşılar. Numarayı uzatır, onun eşliğinde oturacağınız yere vanrsınız. Çoğu zaman size gösterdiği yeri beğenmezsiniz. lşte o zaman yüzüne, duruşuna, sesine dikkat etmediğiniz o kişiye döner: "Başkabiryere oturabilirmiyim?" diye sorarsımz. Eğerhayırcevabını alırsanız, ona daha dikka(li bakarsınız. Çünkü az sonra oturacağınız yer konusunda tartışma çıkacaktır ve siz muhatabınızı tanımak istersiniz. Teşrifatçılar da işte bu durumdan, seyircilerin yerbeğenmemesinden vebunun sonucunda çıkan tartışmalardan yakınıyorlar. Güven tnanlı 39 yaşında. Dile kolay tam yirmi dokuzyıldır Atlas Sineması'ndateşrifatçılık yapıyor. Çocuk denilen yaşta, Rüya Sineması 'nda şişe toplayarak işe başlamış. Bir kadın seyirciden yediği tokadı hâlâ unutamıyor. Geçen yı 1 lstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından düzenlenen film festivali zamanı birlcadın seyirci, kendi bildiği yere oturuyor. Koltuğun asıl sahıbi gelince, Güven lnanlı seyirciden kalkmasını istiyor. Istemesiyle yüzüne tokadı yemesi bir oluyor. "Sonra ne yaptınız?" diye soruyoruz: "Ne yapayım. Üç gün boyunca kadının geldığini görünce kaçtım!" Bu yıl yine film festjvali zamanı, kadının özürdilemesiylebanşmışlar. Işin aslı, kadının kocasına duyduğu öfke, deneyimli teşrifatçı Güven Inanlı'nın yüzüne tokat olarak patlamış. Teşrifatçılar günde yaklaşık on altı saat çalışıyorlar. Hafta sonu, bayram ve yılbaşı tatilleri yok. Yılda ancak 1520 gün tatil yapabihyorlar. Ailelerine zaman ayıramamak en büyüksıkıntılan. Kimi sadece ekmek parası uğruna, kimisi biraz da sinema aşkına bu meslekte. Sebep ne olursa olsun, onlar sinema salonlannın gerçek emekçileri. Çünkü yer göstermenin yanı sıra, afişleri asmak, salonu tcmizlemek, f ilmleri teslım almak da onlann sorumluluğunda. Teşrifatçılann birçoğunda Anadolu'nun farklı diyarlannm kokusu var. Gösterişsiz ama ilginç yaşam öyküleriyle, hayatın içinde hepsi ayrı birrenk. Muşlusu, Kahramanmaraşhsı, Kütahyalısı, Ordulusu... Osman Gümüşten, yüreğine düşen Yeşilçam aşkıyla Kütahya'dan kopup Istanbul'a geliyor. O da, bir umudun peşine takıhp gelen yüzlercesi gibi şehrin acımasız çarkına saplanıp kalıyor. Bir süre inşaat işçiliği yaptıktan sonra badanacılığı meslek ediniyor. 1993 senesinde, tesadüfen, Kemal Sunal'm Atlas Sineması, Güven tnanlu.. Beyoğlu Sineması, AUErkan Kardan...