Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26EYLÜL1999. SAYI705 mokrasi ve hukuk üzerine nutuk atarken görüyorum. Deniz'lerinidamı.Mahir'lerintoplukatliamısonrası 1970'lerdegerçekleşen örgütlenmeler ve eylemler, büyük olsun, küçük olsun, si lahlı olsun, silahsız olsun zıvanadan çıktı. Şöyle çıktı: Ondan sonraki örgütlenmeler, bizim 1 %8 'lerde başlayan süreç sonrası ortaya çıkan THKO, DEVGKNÇ gibi örgütlenmelerdeğildi.Bunlargenelliklekişiler veya küçük gruplar tarafından oluşturulmuş ve giderek büy üyen hareketler oldu. Bu hareketlerin bcnce temel özelliği de şuydu: Kerameti kesinlıkle kendinden menkul insanlar, "Proletaryanın öz örgütü, proletaryanın öncüsü" bunlardan bir tanesi de bizdikgibisıfatlarlakendilerinebirtakımmisyonlaredindiler. Biriçekertabancayı ötekini vurur, birisi diğerini dıştalamaya çalışır. Tabii burada Kurruluş'tan TKP'ye, DevYol'danAydınlıkçılarakadarherkesinhatası olduğunu kabul etmek gerekir. Hepimızin hatası oldu. I lerkeskendisinesırtınıdayayacak birülke aradı. Örneğin biz Arnavutluk'a dayadık, Kuzey Kore'ye bile sırtını dayamayakalkanlarçıktı. Türkiye'nin orlamında yalnızca hatalar biz sosyalistlcrindi demek tabii ki yanlış. Hatalarımızdaağırlıkhbiryandavardı. Buçokduygusalanılarımındışındaotobiyografik uzun bir roman çabası içındeyim. Romanda bütün bunları, özcllikle de insanlarınaralanndakiilis.kileri,güzelimduyguların THKO döncmınde, 1970 öncesi var olanduygularmnasılkoptuğunu,nasılsertleştiğini, nasıl duyguların yok olduğunu, her şeyınakkara olarak görülmeyebaşlandığını anlatmaya çalışıyorum. Insan ilişkileri açısından veideolojikaçıdan tabii. Romanı ölmez sağ kalırsam bitireceğim muhakkak. Bilıyorsunçok uzunsürebenTDKP'nin (THKO sonrası ortaya çıkan Türkiye DevrimciK.omünistPartısi)enöndegclcnlerinden birisi olarakyaşadım.Sonundacvimin önündebirtakımmaskcliadamlaryurtdışında beni dövmeyc kalktılar. lşler o noktaya kadargeldi. ODTU DEN ATILLA KESKIN 1945 Afyon doğumlu. Babası, Afyon'un köklü şekerci ailelerınden. Küçük kardeşi babasının şekercilik işini Afyon'da sürdürmeye devam ediyor. Liseyi Afyon'da iyi derece ile bitirdi. Orta Doğu Teknik Üniversitesi'ni kazandı. önce Atom Mühendisliği bölümünde okudu, sonra Idari Bilimler Fakültesi'ne geçti. Orta Doğu Teknik Üniversitesi'ne (ODTÜ) başladığında koyu bir dindar olduğunu söylüyor. Hatta ODTÜ'ye caml yapılması için imza bile topladığını gülerek anlatıyor. ODTÜ'nün o zamanki kültür ve sanat ortamında solcu bir çevrenin parçası halıne geldı. ODTÜ birinci sınıfında Iken Türkiye Işçi Partisi'ne üye oldu. Orta Doğu Teknik Üniversıtesi Sosyalist Fikir Kulübü Başkanhğı yaptı. ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü Başkanı iken, Hüseyin Inan ve birçok arkadaşıyla birlikte Filistin'e ElFetih kampına askeri eğitime gitti. Dönüşünde 10 arkadaşıyla birlikte yakalanıp tutuklandı. 8.5 ay Dıyarbakır Cezaevi'nde tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Çıkınca Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nun (THKO) kurulmasına katıldı. THKO'nun Kahramanmaraş civarındaki dağlara çıkma hazırlığı yapan ekibindeydi. 12 Mart 1971 askeri darbesinden sonra dağa ılk çıkan ekipten Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alparslan özdoğan Nurhak Dağlan'nda Jandarma tarafından öldürüldü. Mustafa Yalçıner, diğer birçok arkadaşıyla birlikte yaralı olarak yakalandı. Hüseyin Inan, Yusuf Aslan ve Deniz Gezmiş dağa doğru yola çıkmışlardı, yolda yakalandılar. Atılla Keskin, Cihan Alptekin'i dağa götürmek üzere Istanbul'a gelmişti. Istanbul'da Kumkapı'da yakalandı. THKO davasının savcısı, daha sonra DYP yöneticısi ve mılletvekili olan Baki Tuğ, Mahkeme Başkanı ıse 12 Mart'ın ünlü generali Ali Elverdi'ydi. Mahkeme Deniz Gezmiş ve 17 arkadaşını idama mahkum erti. Yargıtay, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin Inan'ın cezalarını onayladı. Atilla ise 15 yıla mahküm edilenler arasındaydı. Dört yıl hapiste kaldıktan sonra cezasını tamamlayarak tahliye oldu. Daha sonra yurtdışına gitti. THKO'yu eski haliyle sürdürmek istemeyenlerdendi. örgütten aynldı. O dönemden bu yana bir sosyalist olarak yaşamını Almanya'da sürdürüyor. Inan'ın ölümüyle... Atilla Keskin'in oğlu Inan, adını Keskin'in çok sevdiği arkadaşı 1972 yılında ıdam edilen Hüseyin Inan'dan almıştı. Inan, bundan 8 yıl önce 12 yaşında Almanya'nın Köln kentinde yaşamını yitirmişti. Atilla Keskin'in kaybettiği onca arkadaşından sonra, oğlunu yitirmesi, yaşamını çok etkiledi. Kitabın sonunda Atilla Keskin yitirdiği oğluna göndermeler yapıyor. "Çim hokeyi oynamaktan dönerken, bisikletine bir araba çarptı ve anında yaşamını yitirdi. 12 Eylül sonrasını ben yurtdışında geçirdim. İnsanlar Türkiye'de acı çekerken, biz yurtdışındakiler de acı çektik bir yanıyla. Karnımız aç değildi, polıse yakalanma korkumuz yoktu ama var olmak, insan olmak, aydın olmak mücadelesini yurtdışında da sürdürdük. Dil konusunda fevkalade şeyler yapacak yaşı geçtiğimiz için, örneğin ben birikımimi ve enerjimi çocuklanma Keskin'in ölen oğlu Inan... yönelttirn. O nedenle bana büyük bir şok oldu. Çok başanlı bir çocuktu. Sınıfın en iyisiydi. 34 ayn spor yapıyordu. Arkadaşları, öğretmenleri çok severdi. O nedenle onun bendeki izleri duygusal planda fazla oldu. Bu kitabın yazılmasında bile bu duyguların bir rolü oldu diyebilirim."^ SinanComgil Keskin'in Sinan Cemgil'e ilişkin izlenimleri isc şöyle: Sinan çok samimi olduğum arkadaşlanmdandı.Okulda.evlerindeçokberaberolurduk. Daha sonra evlendi,iliş,kimiz eskisi gibi sürdü. Mesela, Sinan kcsinlikle diycbilirim ki Türkiye'nin aydın olarak yetiştirdiğieniyiinsanlardanbirisiydi.Oyaşlarda aramızda nercdcy se birkaç dilen bilen nadirkişilerdendi.Sanıyonjm Sinan 3 veya 4 dil biliyordu. lyi bir mimarlık okulunda okuyordu. Müthişbirkonuşmayeteneğivardı. Sinan konuşurken çıt çıkmazdı. Türkiye'nin pırıl pırıl yetcneklerindcn birisiydi. Bu kadar bilgi ve kültür birikimine rağmen, dağlara çıkması bira/ da onuruna düşkünlüğündendi. Bize'Birakınbu türdeneylemleri' diye en çok nutuk çekenlerden birisi Sinan'dı." Ga7İantep Bclediye Başkanı Celal Doğan ise dağa çıkma düşünccsine son anda karşı çıktı. Oda bizimlebirliktedağagelebilirvc ölebılirdi.Halbukişimdi.çoketkilibirpolitika yapıyor, ülkenin önemli insanlarından birisi. Siyasetideçok başanlı yürütüyor." Atilla Keskin;odönemingençlerinin dağa çıkmalarının ve daha sonra da bu yönelişin büyük vcvahşi bir biçimdckanla bastınlmasının, birçokdeğcri yok ettiğive daha sonraki yıllar içinde, ey lemcilerin daha fazla sjddete yönclmesinde tayin etkici bir rol oynadığı düijüncesinde. Böylcolmasaydı, Türkiye bundan çok büyük kazançlarelde edecek bir noktaya gelebilirdi,diyor. Birkuşağınen iyilerininacımasızca yok edilmesinin sonraki yıllan da ipotek altına aldığına inanıyor.^ Atilla Keskin 25 yıl sonra Almanya 'da çocuklarla... SIRIN CEMGİL DEN. Sinan Cemgil'in eşi Şirin Cemgil, kitabın yayımlanmasından sonra Atilla Keskın'e bir mektup yazarak düşuncelerini aktardı. Mektupta ozetle şunlar yazılıydı: Sevgili Atilla, Kitabını bir solukta kimi zaman ağlayarak, kimı zaman kahkahalarla gulerek bir çırpıda okudum... Arkadaşlarımızı cansızlaştırıldıkları, mitleştirmelerle soluklaştırıldıkları duvarlardan indirıp yenıden yaşayan, soluk alan insan oluşlarına geri döndürdüğün için sağol Atillacığım. Onlar da bunu isterlerdı. Putlardan ve putlaştırmaktan hoşlanmazlardı. ...Ve sen onları kıtabında gülen, sevınen, korkan, susan, şaka yapan, acı çeken insanlar, yani bızım can arkadaşlarımız olarak, olağanlıkları ve olağanüstünlüklerıyle anlatmakla bir kez daha arkadaşlığını göstermiş oldun... Mehmet Asal ve Metin Yıldırımtürk Nurhak Dağları 'nda köylü kıhğtnda yakalandılar.