Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19EYLÜL 1999. SAY1704 birkâbus.Üzerindeyattığımyataklabirlikte aşagıya, dükkâna düştüm. Yatak odasının tavanı üstüme doğru büyük bir gürültü ve hızla gelirken içerisi bir anda karardı. Ardından ust katlann gümbürtüyle çöktüğünü duyumsadım. O an bitmek bilmedi. Gümbürtüye, kınlancamlannşangırtısıkanşmıştıvebütön bina üzerimize yıkılıyordu. Yıkımın tamamlanmasından sonra ilk yaptığım şey karanlık içinde sağı solu yoklayarak nasıl bir yerde kaldığımı anlamaya çalışmak oldu. Durum korkunçtu; tavan ve sağımda solumdakikirişlerinarasındabulunuyordum. Ardından gecenin o sessizliğinde yankılanan yardım feryatlannı duydum. Herkes can derdine düşmüştü. "Kurtann, Allah'ını seven bize yardım etsin"seslerineinsanınyüreğini parçalayan çocuklann haykınşlan kanşıyordu. Işte o an çok korktum ve panikledim. Çünkü hava alacağım bir del ik yoktu, her yer beton ve molozlarla doluydu. Biliyordum ki, bir hava deliği bulabilirsem, buradauzun süre kalabilirdim. Ben de herkes gibi can derdine düşmüştüm. O an kimse aklıma gelmedi, Nasıl ki, yere yapışan divanın üstündeki yatağın yanındaki molozlan temizleyip kendime bir hava deliği açtım. Birden deprem anında dışarı fırlayan eşim aklıma düştü. Büyük bir ihtimallc öldü diye düşündüm. Birkaç kez adını bağırdım. Yanıt yoktu. Sonra kızıma seslendim. Ama ne bir ses, ne de y aşadıklarına ilişkin bir işaret vardı. O zaman kahroldum. Orada sıkışmış kalmış olmanın veonlarayardımcıolamamanınçaresizliği ile sağa sola yumruk artım. Ben hariç herkes ölmüş olmahydı. Üzülmenin dışında yapacak bir şey yoktu. Buradan bir an önce çıkıp eğer yaralıysalar yardımcı olmalıydım. Var gücümle hava deliğini büyütmeye çalıştım. Bu arada Kocadere köylüleri çökmenin gümbürtüsünü duyarak yanına aldıklan kazma, kürck, balyoz ve keserlerle yardıma gelmişlerdi.Uzunbirçabanınsonundaelimi bıleğime kadardışan çikarmayı başardım. Biri, "Bakınburadabirinineli görünüyor" deyince içimi bir rahatlama sardı. Hemenel fenerlerini delikten içeri uzatıpbenimle iletişim kurdular. Kaç kişi olduğumuzu, yaralımız olup olmadığını sordular. Ben, iyi bir durumda olduğumu, asıl kurtarılması gerekenlerin yan tarafta olduğunu söy ledim. Onlara yakınlanmın isimlerini verdim. Köylüler tarif ettiğim tarafa yönelerek moloz yığınlanna doğru seslenmeye başladılar. Yakınlanmın tek tck isimlerini tekrarlayarak bağınyorlardı. Ancak anladığım kadanyla içeriden dışarı ses gitmiyordu. Birkaçı derinden boğuk seslerin geldiğini haykırdı. Anında köylüler oraya yöneldi. Gayret etmelerini, sabırlı olmalannı, kcndilerini kurtaracaklannısöylüyorlardı. Oaninsaniığın,dostluğun,dayanışmanın ve sevginin ne yüce duygular olduğunu anladım. Köylüler canla başla bir insan kurtarmak için çabalıyorlardı. Daha sonrabizienkaz altından çıkaran köylülerle konuştuğumda, kendileri bi le o moloz yığınının altına nasıl girdiklerine hayret ediyorlardı. "Abi şimdi milyar versen o enkazın altına girmem " diyordu hepsi. Yaklaşık iki saat sonra ben hariç tüm ai le fcrtleri kurtarılmıştı. Sıra bana geldiğinde benim beklemem gerektiğini, betonlar arasında kaldığım için şu an yapacak bir şey in olmadığını söylediler. Ben artık orada birkaç gün kalmayı göze almıştım. Fakat ne olduysa, birkaçı diğerleriniiknaetmişti. Beniçıkarmayakararverdiler. Yatak ilekirişarasında kalan molozlan, onlardışarıdan, ben ise içeriden temizleyerek bir insan başınıngirebileceği büyüklükte bir delik açtık. Çıkmayı denememi istediler. Amamümkündeğildi. Kafamısokuyordum ancak bacaklarımgel Cumhuriyet Gazetesi Habmr Merkezl çalışanlanndan YıMınm Boran Vell Göçor'ln Çınarcık'takl Bahçekent konutlannda allaslyla blriikte göçük altında kalanlardandı. Kocadara köylülarl çıkardı onlan enkaz aKından. Göçükte yaşadıgı Yıldırtm Borun: İnsan beyni çok ilginç. miyordu. Zar zor olduğum yerde dönüp bacaklanmı dışan uzattığımda ise bu kez vücudum ve başım içeride kalıyordu. Sonunda deliği, kirişi kazmalarla kırarak biraz daha büyüttüler. Gene geçmem imkânsızdı. İnsan beyni ilginç demiştim ya, yaşamaya programlanmışbeyinherriski,hertürlüyaralanmayı göze alarak son bir gayretle denememi emrediyordu. Can havliyle kollarımı dışarı uzatıp beni dışan çckmelerini istedim. Sağımın solumunkınktuğlaparçalarıylayaralanmasına ve canımın yanmasına aldınş etmeden dışan çıkmak için tüm enerjimi harcadım. Beni dışan çektiklerinde ilk yaptığım şey saatin kaç olduğunu sormak oldu. Saat 07.30'du, demek4.5 saat göçük altındakal saatleri yazdı. Aysel Boran önce çocuğuna koşmuştu. sordu. Şunu söy lemek gerekirse bu duyguyu anlatmak veya kelimelere dökmek çok zor. İnsan beyni çok ilginç. Böylc bir felaket anında insana duygulan karmakanşık olsa da olağanüstü güç, cesaret ve hızlı düşünme olanağı sağlıyor. öte yandan, kendin kurtulduğun için olsa gerek, aile fertlerinin ölmüş olabilcceği olasılığı karşısındabile seni dayanıklı.soğukkanlıbiriyapıpçıkıyor. Üzülüyorsun üzülmesine, kahroluyorsun, hatta onlara yardımcı olamamanın çaresizliği içinde ezilirken, sanki böyle bir olasılık yokmuş, hepsi kurtulmuş gibi içinde umut filizleri de yeşeriyor. Korkmuyorsun, yaralanmadan kurtulduğun için birşekilde scni buradan çıkaracaklanna ilişkin umut hiç tükenmiyor. ^ mıştım. tlginçtirbusüre bana sankiyanm saat gibi gelmişti. Evet hayallerimi ertelemedim. Veli Göçer'in "Hayallerinizi ertelemeyin" ilanına kanıp, benim de eşim ve çocuğumla mutlu güzel günler geçireceğim bir y azlığım olsun istemiştim. Ama mutlu günlerimi geçireceğimi düşündüğüm yazlık az kalsın mezanmızolacaktı. Çınarcık Kocadere köyü yakınlarındakı Veli Göçer'in yaptığı Bahçekent Konutlan, 17 Ağustos 1999'da 7.4 şiddetindeki depremle yerle bir oldu. Kocadere köylülerinin üstün çabalanyla 4.5 saat sonra enkaz altından çıkarıldıktan sonra benimle konuşan herkes göçük altındaki duygularımı ve neler düşündüğümü Boranlar'm kızı Nilgün, anneannesi Hatice Aktaş ile...