Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 Oksana. Ve devam etti. Mektup başkasının eliy le gönderilmiş. Asıl o adam öldürülmüş. Dzenalidze'nin kansı, Oksana'nın önünde dizlerinin üstüne çöktü. Hangi çocuğu bekliyorsan o çocuğun başı ıçin yemin et, dedi; Başınıkaldırarak Oksana'nın. Dzenalidze'nin kansınm sözlerini Oksana'ya tercüme edince Oksana donup kaldı. Korkudan gözleri parladı. Rengi değişti. Yüzündehiçbiranlamkalmadı. Veelleriylekarnınıkapattı. Bın lerı çocuğuna zarar verecekmış gibi korku ve endişe ile sağa solabakınıyordu. Sonra kendi kendine konuşarak karnını okşamay a başladı. Bence kutsal bir ayinin tam da ortasındaydi. Sanki çok kötü bir şey yapmış gibi kendi Allahından bağışlanmasını istiyordu. Kararmış yüzü aydınlandı. Rengi geldi. Gül ümseyerek bana: Söyle bu yaşlı, solucan karıya... "O'nun çocuğuyaşıyor. tşte bunun nişanı... Ben doğuruyorum... Oğlum olacak... Ona "Grişa" adını vereceğım. Titrek sesle söylenenleri Bebia Nina'ya aktardım. Bebia Nina, Oksana'nın çıplak ayaklannı öpüyordu. Bu anda Oksana'nın çığırtısı yerle gök arasında yankılanıyordu. Yarım saat içinde tam, Zenobani ile çingenelerin konak yerindeki insanlar Dzenalidze'nin evi önünde idiler. Çingeneler Oksana'yı ve Grişa'yı Meryem Ana gibi ellerinin üstünde götürdüler. Ben de onlarla beraberdim. Meydan ateşinin çevresinde sabaha kadar dansettiler, şarkı söylediler, oynadılar, içtiler, sarılıp öpüştüler, bağıraçağıra konuştular, kavgalaştılar... Asıl olaybu değil! DzenalıaVe'ninkarısınınverdiğialtınyüzük de öncmli değil. önemli olay daha sonra gerçekleşti. Güzel birgünün sabahında köy uyandığında, Laşa dercsinin kenannda en ufak bir ses yoktu. Çingeneler karavanlannı toplamışlardı. Hiçbirşeykalmamıştı. Köydenbirkeçi.ikidomuz yavrusu, bir buzağı, yirmi tavuk ve de ufak tefek ev eşyalarından çalmışlardı. Sessizce ve de iz bırakmadan gitmişlerdi. Şimdi size bu hırsızlık çok komik gelir. Ama o zamanda çok önemli ve değerli idi. Onlan yakalama düşuncemiz bile yoktu. Onların çok deli atlan vardı. Onlan yakalayabilmeyi kimseler düşünemiyordu. Asltnda nereye gittikleri biliniyordu. iki yol vardı. Biri Ozurgeti 'ye... diğeri Çohatavri' y c . Köylüler çalınan hayvan ve eşyalannın ardısırabağınpçağınrlarken köye bir adam geldi ve bir haber getirdi. Milislerçingcnelcri yakalamışlar. Çohatavri'de yakalamışlar. Eşyaları çalınanlan kasabaya çağınyorlar. Köyün yansı gittik. Kımıne gerçekten çok zarar vermişlerdi. Kimileri iseseyiriçingidiyorlardı. Vardık. Polis evininavlusundaduruyorduçingeneler.Gözlerimizebakamıyorlardı. Bendeöyleutanıyordumki... Ağlamak istiyordum. Odakika köylülerin yantnda durmaktansa çingenelerin yanında durmayı yeğlerdim. Bunian neden anlamıyorlar. Bunlar hırsız değiller.Hırsızlıkbunlarınkanında. Istemeselerde,ufaktefekşeyler de olsa, mıknatıs gibi kendilerine çekiyorlardı. Böy le düşünüyorum. Ama bana kimsorardıki!.. Nasıl olduysa, Polis Müdürü Kikitie Osepaişvili bürosundan zorlanarak çıktı. Ellerini merdiven korkuluklanna dayayarak, köylülere nutuk çekmeye başladı (Generalin askerlerine seslenişigibi.) Bu insanlan tanıyor musunuz? Tanımazolurmuyuz!.. tki haftakaldılarZenoba'da. Ortaya çıktı köyün uslusu, en akıllısı Levarsi Berejiani. Kikitie, karakol bahçesinin bir köşesinde duran çalıntı eşya ve hayvanlan parmağıyla göstererek... Bunlar sizinmi? . • . • Bubenım... . • Bubenim... Bubenim... Herkes kendi eşyası ve hayvanlannı göstererek onlara doğruyöneldi. Geri dönün bilgisiz, kültürsüzler... diye bağırdı Levarsi Berejiani. Köylüler, ellerini kaynar su yakmıs. gibi eşyalarını ve hayvanlannı bıraktılar. Ne oldu?.. Ne var. Kikitia Batono. Bizi niçin çağırdın? diye Polis Müdürü'ne sordu Levarsi Bejiani. Duymadın mı Levarsi Berjiani. Sizkendi malınızabakm. Daha sonra bunlaraben bakacağım! diyerek çingeneleri gösterdi. Hangi mallara Kikitia Batono?.. Adam!.. Bu mallar sizin değil mi dedi şaşırarak. İdi.. Batono Kikitia. Ne demek "idi"?.. diyerek köylüleri süzdü polis müdürü. İdi Batono Kikitia. Ama alışveriş edip değiştirdik. Kımini sacayağma...Kimınızincire!.. •* Çingeneleıim nekesmeşekergetirsin. •. Hcpsini Dzenalidze'ninkarısınatercüme ettim. O deli mi ne? Şekeri üç yıldır rüyamda bile görmedim. diye söylendi Büyükanne Nina umarsızlıkla. Dzenalidze'nin Kadını'nın söylediklerini Oksana'ya tercüe ettim. O kadar güldü ki yüreği duracak gibi oldu. Büyükanne Nina, şekerin dışında her şcyi getirdi Oksana'ya. jnra, düğününde takılan altın nişan yüzüğünü zorlanarak çıırdı paımağmdan. Onu da Oksana'ya verdi. Oksana, sobanın yanına ıhlay a ıhlaya, yayıhrcasına oturdu. ovaya su döktü. Bir avuç tuz attı içine. Şekersizçıkarmı? \ '' ' ' • diye korkarak sordu Dzenalidze'nin Karısı. Şekersizolmaz. . • dedi Oksana. •• Ohaldeneyapacağız? • * • »• ., ; „ . . •• ""•« • * Bebıa Nina sıkılmıştı. Oksana, kırmızı puanlı ve oldukça faraş şal vannın cebinden ;küçükşekilsizşekerçıkardı. Dzenalidze'nin Kansı: Allahım, bu melek gibi tatl ı kadına mutlu ve tatlı günler ver, diyerek istavrozçıkardı. Oksana'yı kutsadı. Oksana kaykılarak: Nc diyor? diye sordu. Seni kutsuyor, dedim ve kutsamayı anlattım. Oksana, elini uzun sürc kovanın içinde tuz ile şekereriyinceye kadar çevirdi. Sonra Dzenalidze'nin Kansı'nın yüzüğünü içine attı. Kime fal açayım? diye sordu Oksana. Oğlum!.. Oğlum!.. Oğlum Grişa için.diye iki kezyineledi Nina. "Başka derdim; düşüncem yok!" anlamında sesli düşündü. Oksana fal açmaya başladı. Kendi dilinde, kendi kendine yanm saat kadar söylendi durdu. "Tcrcüme et" diye yalvanyordu BebiaNina. Kendi dilinde ve mınldanıyor. Anlayamıyorum. Oksana, kendi kendine mırıldanmayı kesti ve Dzenalidze'ninkarısınadönerek: Görüyorum...Görüyorum...Sağ.Yabancıinsanlaria...Gelmekistiyor,bırakmıyorlar...Tutsak. Bebia Nina derindenbirnefesçekerek: Vayyy... Oğlum... Sağolsundakalsın.. Başı beyazbirtülbentle sanlı. Yaralı herhalde... Ama sağ.. Dzenalidze'nin kansı şüphey le öncebana sonra Oksana'ya baktı.Anidenkalktı.Kurşundeliklimektubugetirerek Oksana'ya verdi. Bunanedersin?!.. Kanı kurumus mektubu gören Oksana'nın rengi değişti. Sen beni nereye getirdin aptal adam? diye hırlayarak sordu