25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

28MART1999. SAYI 679 tone yakınlarındaki Poplar ve Stepney gibi bölgelere yerleşmeleriyle durum iyiden iyiyeçapraşıklaştı. Emma Hitchcock'un kocasının ölümünden sonra Leytonstonc'a döndüğü, Alfred'in Alma Reville ile evlendiği 26 yaşına dek annesiyle birlikte yaşadığı, Reville'in uzun süreli meslek yaşamıboyunca Hitchcock'un güvendiği tek kişi olduğu biliniyor. Ancak annesinin oradan taşındıktan sonra nereye gittiği ve neler yaptığı konusunda hiçbir şey bilinmiyor. KADIN KAHRAMANLARIM Alfred Hitchcock oyuncularından neler beklediğini şöyle dile getiriyor: Kadın kahramanlarımı seçerken öncelikle onların erkeklerden çok kadınların hoşuna gıdecek tipte olmalarına özen gösteririm. Çünkü kadınlar sinema izleyicilerinin üçte ikisini oluştururlar. Bu nedenle, kadınların gözüne hoş görünmedikleri sürece, hiçbir yıldız benim beklentilerime uygun olmaz. Cinsel albeni, bana göre, çok yanıltıcı bir kavramdır. Çok kişi buna gülebilır, ama cinselliği yüzünden göklere çıkartılan her oyuncunun belli bir süre sonra yıldızının söndüğü gerçeğini de kimse yadsıyamaz. Çoğu film yapımcılarının birlikte çalışmaya can attıkları oyuncular, ne yazık ki, hiç bana göre degiller. Bana kalırsa, yaşamın hangi aşamasında olurlarsa olsunlar, kadınların büyük bir çoğunluğu idealisrtir. Yaşamlarında bu ideallerine ulaşma olanağını bulamasalar da, ki çoğunlukla bulamazlar, bu ideallerinin en beğendikleri sinema yıldızları tarafından ete kemiğe büründürülmesi çok hoşlarına gider. Annelerin gözde sinema yıldızlarını ömek alarak kızlarını yetıştırdiklerine, en ufak bir benzerliğı yakaladıklarında gögüslerinı gere gere, "Kızımız nasıl da ...'nu andırıyor," dediklerine çok sık tanık oldum. Kadınlar ekranda kabalığa göz yumabilirler, ama böylesi bir davranışın kendı cinsleri tarafından sergilenmesine dayanamazlar. Çünkü kurallara öylesine bağlıdırlar ki, bu tür bir davranışın genelde tüm kadınları aşağıladığı duygusuna kapılırlar. Günümüzun kadın kahramanları, hem fiziksel hem ruhsal güzelliğe sahip olmakla kalmayıp, aynı zamanda görünümleri ve sesleriyle insana yaşam sevinci vermelldirler. Salt görselliği ağır basan kadın kahramanların dönemi tarihe karıştı. Artık sinema için bir kadın kahraman seçmek tiyatro için bir kadın kahraman seçmekten çok daha güç. Izleyici ile oyuncular arasında belli bir uzaklık olduğundan, sahnedeki çekicilik kaçınılmaz olarak yapay bir çekicılıktir. Bu uzaklık sayesinde ahım şahım bir güzelliği olmayan orta yaşlı bir oyuncu izleyıcıye genç ve güzel görünmeyı başarabilir. Gelgelelim, sinema ekranı böylesi bir büyülü etkiyi yaratacak uzaklığa sahıp degildir. Çünkü ekrana yansıtılan olaylar genellikle ızleyicinın öylesine yakınına getirılir ki, kahramanın yüzü en arka sıralarda oturanların bıle birkaç metre ötesindedir. Bu nedenle sınemadaki kadın kahramanların gerçekten güzel ve genç olmaları gerekir; herhangı bir yapaylık anında saptanır. Bu niteliklere ek olarak, kadın kahramanın boyu uzun olmamalıdır. Bana kalırsa, ufak tefek kadınlar bu iş için biçilmiş kaftandırlar. Çıtı pıtı bir kadın oyuncu, özellikle yakın çekimlerde, irl yarı bir oyuncudan daha iyi bir görüntü vermekle kalmaz, aynı zamanda kıvırcık başını erkek kahramanın güçlü göğsüne Sadistçe şakaları severdl Hitchcock'un gittiği KatolikokuluSt. Ignatius College başka biryere taşındı. Sınıf arkadaşlarından Robert Goold, Hitchcock'un özel yaşamında başlatıp daha sonra meslek yaşamında sürdürdüğü sadistçe şakalannınbelki de ilk kurbantydı. Bilgi almak için Goold'a ulaşmak istendiğindegeçen yıl Sldüğü öğrenildi. Ancak Goold ölmeden ön:e Spoto'ya bir şeyler anlatmıştı. Cocky [Hitchcock çocukluğundaböyleanılırdı)on ıkiyaşındaykendokuzyaşındakiGoold'un gözlerini ve kollarını sımsıkı bağlayıp onu Dkulun kazan dairesine indiımiş, ardından aantolonunu sıyınp donuna maytaplar iliş:irmişti.KatolikanababanınetkisiyadsınTiasa da, Hitchcock' un daha sonraları filmerine korku ve dehşct biçiminde yansıtaca*ı suçluluk duygusunu asıl aşılayan Cizvit jğretmenleroldu.IgnatiusCollege'nineski iğrencisi Hitchcock yetmişli yılların okul iergisi için yaptığı bir söyleşide Cizvit öğetmenlerin üzerinde ne gibi biretki yarattı\\ konusundaki bir soruya, "Ceza yöntemiıin son derece etkileyici olduğu kuşku göürmez bir gerçek. Çünkü öğretmen öğrenci^e yanlış davrandığını söyler, öğrenci de lasik bir kayışla kendisine vuranpapazın karşı»ına çıkmak zorunda kalırdı. öğrenci ne zanan papaza gideceğine kendi karar verdi*indcn, bunu sürekli ertcler, ancak günün soıunda kös kös gitmek zorunda kalırdı. Bu, )ir bakıma, idama gitmek gibi bir şeydi," yaıUınıveriyordu. Hitchcock ile ilgili vcrilcr, Spoto'nun >nun çocukluk ve ilk gençlik yıllarını anlaırken seçtiği tombul, utangaç, cingibi ve ar;adaşsız nitelemelerini doğruluyor. Daha .onra oy uncularla ilişkilerindc de görülcce\i gibi, Hitchcock saman altından su yürüten ıınzınn teki. Ne var ki bütün bunlara karşı ^tchcock bir kurbandı. Çok katı biri olan >abası yaramazlık yapan oğlunu cezalandırnak üzere bir seferindc, eline birkaç dakika lücreye kapatı Imasını rica eden bir not tutuşurup, onu karakola göndermişti. Hitchcock 'un pek çokfilminin başrol oyuncu.su Grace Kelly. \ r \ Tippi Hedren "Kuşlar" filminde... gömerek ızleyıcide hoş bir izlenim de yaratır. Kadın uzun olacak olsa, erkeğin yarattığı etkiye gölge düşürür. Bu yüzden duygusal ve romantik rollere damgasını vuran kadınların çoğu ufak tefektir. En önemlisı, kadın kahramanın yöne duyarlı olmasına bakarım. Onun kafamda düşlediğim kalıba sokabileceğim türde biri olup olmadığına bakarım. Amaçlanan böylesine ender bir bileşim olursa, birınci sınıf kadın kahramanların parmakla gösterilmesine ve film yapımcılarının genellikle bezgin olmalarına şaşmamak gerekir.^ lay HKchcock'u aramak... Hitchcock'un yaşadıklarıylafilmlerinde ıaksız yere suçlanan (ve hapsedilen) karakerlere sık sık yer vermesi arasında bir uyum tlduğu kuşkusuz. Bu, onun yaşamının kaanlıkta kalan kimi yönlerine ışık tutsa da, laha fazla kurcalamaya meydan vermeye;ekbiçimdetasarlanmı$ birşey. "Bay Hitch:ock'u Arama" ya, doğum yeri Leytonstone ^gh Road 519 numaradan başlanabilir; daıa doğrusu, orası yok olmasaydı başlanabiirdi. Bugün yerinde bir benzin istasyonu )lan alanda Hitchcock'un göstcrişten uzak içkatlıevinigörebilirdiniz. Ünlüyönetmen l936'daçevirdiği"Sabotaj"filmindeanar;ist ruhlu kahramanını önü dükkân, arkası ;iler biçiminde düzelenmiş bir emekçi evine /erleştirirken kafasından bu temiz ve donuk )dalangeçirmişolabilir. Alfred'in sıcak bir /uva ortamında yetiştiğini, annesinin ailesi çin saçını süpürge ettiğini, bu ilgisini geceeri Alfred'i yatağının ayak ucuna çağırıp runün nasıl geçtiğini anlatma noktasına varlıracakdenli abarttığını biliyoruz. Ama Ba/an Hitchcock' un tuvaleti onun yatak odaiindançok daha ilginçolabilir. Tuvaletcvin içinde miydi, yoksa dışanda mı? Bu boş yere birkafapatlatmadeğil,çünkü Hitchcock'un filmlerindeki tuvaletler üzerine koskoca bir tez yazılabilir. Spoto tuvaletlerin hemen hemen hiç ekrana yansıtılmadığı bir dönemde Hitchcock'un "Psycho", "Vertigo", "North By Northwest", "Marnie", "Torn Curtain" ve en az on başka filminde tuvalet sahnesine yer verdiğine dikkat çeker. Tuvaletin gizli hücresine girmek gözden kaybolmak anlamına gelir. Böylesi bir şey şişko ve yalnız çocuğu pekala büyülcmiş olabilir. Evin başkagizemli yerleri de vardı. Yeniyetme Hitch dükkânın arkasındaki evine ulaşabilmek için karanlıkta patates çuval larının arasından sıynlıp geçmek zorundaydı. Bu zorlu geçişler "Frenzy"deki patates y ığınlan arasındaki cesetlerin esin kaynağı olabilirmi? Leytonstone sokakları Hitchcock'ta böylesi ölümcül duyguları uyandınrken, bir yandandaonunbirbaşkabağımlılığmı.yani Neterden etkilaımişti Hitchcock? yiyecek tutkusunu da gündeme getirir. Hitchcock 1937'de ilk kez New York'agittiğinde bir öğünde üç bifteği midesine indirmiş;herbirbifteğinarasınıiscbirporsiyon dondurmayla değerlendirmişti. Sokaklar onun için artık cennetlc cehennem arasında biryerdi. Hitchcock doymakbilmezoburlan aratmayacak birbiçimde, kendisini yemcyevermişti. Spoto kitabının bir bölümünüşu sözcüklerle açıyor: "Yirmi birine neredeyse merdiven dayamıştı. Film endüstrisinin geçmişi de ancak o kadardı." tngiliz sineması göz kamaştıncı Amerikan sineması ile tngiliz tiyatrosunun etkisi arasında sıkışıp kalmıştı. Gelgelelim Hitchcock bu iki etki arasından sıynlıp sivrilmeyi başardı. Üne vebolluğakavuşuncada,ötekiLondralıyıldızlargibi,terk ettiği kent için kılını bile kıpırdaunadı. ^ The Guardian 'dan çeviren: RİTA URGAN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle