28 Mart 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 p» belirtiyorveckliyor: "Anadoluhisanlstanbul'unilkyerleşimbirimlerinden. Kültürel açıdan, Göksu Deresi'ni, Küçüksu Kasrı 'nı ve Küçüksu Mesiresi'ni görüyoruz. Doğal güzelliğiyletarihi vc kültürel ö/clliklcrini birarada göstcren, başkabiryerbulmakçok7ordur.Geçmişyıllarda yaptığımız paneller ve kampanyalar sonucuhalk,duyarlıhalegctirilmeyeçali3ildı. Bunu çok önernli ölçüde astık, ş. imdi sıra yctkililcrin kapalı kulaklarını açmakta." "Anadoluhisan'nın doğal yapısında bir bozulmavarmı?" "Mümkün mü ki, Türkiye'deki çarpık kentleşmeden, yapılasmadan Anadoluhisar'ıdactkilcnmesin. Gördünüzmübilmiyorum,Göksu evlcritam bir çirkinlikabidesi.Üstüstebirsürübetonyağını.Ülkemizde netuhaftırki demokrasi,yerel yönetimlerde kendinibulmayaçalışıyor. lştebukatliamın sorumlusudaonlardır. Buyaptıklannadoğa katliamı denmez de, nc denir?" "lkinci Grup Eski Eser Uygulaması 'nı nasıl değerlcndiriyorsunuz?" "lkinci Grup Eski Eser Uygulaması 'nı savunuyoruz. Belediyeler bu uygulamaya, kent rantını yağmalamak için karşı çıkıyor ama, doğal yapının korunabildiği yerler, çağdaş. kentlerdir." Dernek Başkanı Kaplan, Anadoluhisan ÇevreveKültürGünleridüzenleyerek,eski "Göksu alemleri"ni canlandırmay ı amaçladıklarını söylüyor. Bu amaçlarına yönclik hazırlanmışbroşürlerdcşunlaryazılı: "Tüyleri güneşte yaldiz gibi parıldayan mavikuşlarımi7(yalıçapkınları)vardı.Gecenin sessizliğinde ve şafak sökerken bülbiil sesleri yamaçlardayankılanırdı. Sandallardanyükselenhoşsedalar, maviliklerdeyükselirdi. Küçüksu'da çcmber çevirir, piknik yapar, bisiklete biner, mısır ycr, (iöksu'da pantolonumuzun paçalarını sı vayarak kefal avlardık. Erimiş, billurgibi birsu,bütünbir 7Ümrüt alemini yüzünde aynalaştırır, hepsini içerisinde eritir, yoğurur, özümser ve ta ilcrdeki tepelerden denize kadar her çeşit ycşili, sessizce usul usul beraberinde sürüklerdi. Bunlar bos. laf ürctmclcr değil, siisler, benzetmelerhiç değil. Göksu demek.budemckti... Şimdi sene 1998..." Scrmet Muhtar Alus, "Istanbul Kazan, Ben Kepçe"adlı kitabındaanlatıyor: "...Göksu oynaktır; kaç yerde kıvrım kı vrımkıvnlır,dönemeçlerıneçamurlaryığar. Bunlardandasaksılartcstiler.gırgırlar, Muharrcmiyelik toprak kupalaryapılır; kapı^ kapışkapışılırdı. Dilaltıçıkarılacakderecedesıcak bir yazgüııüpercereninönüne Göksu testicağızmı/ı koy; yarım saatçik geçcr gcçmez, bardak bardak ıç, disjerin donsun.Mübarcklcrozamanınadetafrijiderleri. ... Birtarafta laternalar.mandolinler.gitarlarlahoratepenler;kadril,polkaoynayanlar. Birtarafta zurna veçiflenaralarlaikitclliye kalkanlar..." Ahmed Rasim'in "Şchir Mektuplarf'ndan: "...Göksu, gölgeler içinde kaldığı zaman, batan güneşin son ışıkları, ohafifkaranlık içinde ayrı bir akisgüzelliğimeydana getiriyor. Sulara doğru egilen yaprakların uçları, toprağa doğru incn dalların heryanı karararak renk zıtlıkları ortaya çıkıyor. O zaman, ta içerilerden ağır ağır gelen, gittikçe hafifleşenuzakbirgürültü,birvakitoralarda raks edip kalan neşeli seslcrin gcri döndüğünühatırlatıyor. Sankihatıra,zayıfbirseshaline gelmis, gibi boyuna tekrarlanarak, gönül alcmlerinemahsusgaripbirhüzünduyuluyor. insan, ağlamaya bahane ararken, scviniyor. Sandal ilerlcdikçc, gölgeler koyulaşıyor. Biryeregeliniyorki.oradanöteyegeçilmiyor. Uzun,karanlık,titreş.imli,dcrinbirkoridoru andıran bir bo^luk, iç burukluğu veren bir ıssı/lık, gitmcmize ınani oluyor. Işte (iöksu'nıınsonsairancman7arası."^ CUMHURİYfcT DERCİ GÜRHAN TÜMER M imar, en kestirme tanımıyla, bina yapan adamdır ama, bu, "gemi mimarlığf'yine bir mesleğin varlığına engel değildir. Türkçe'de, gemi gemidir, bina binadır ama, Fransızca'da, "bâtiment" sözciiğü, hem "bina", hem de"gemi"anlamınagelir. Fransızca'da,"vaisseau" sözcüğünün de, biri "gemi", biri "tapınak"gibibüyükbinalarıni(;lerindekinefler"olmak üzere, iki anlamı vardır. Yunanca (la ise, "architecton" hem tapınakları, hem de kadırgalan yapan ahşap ustalarım belirtir. Yine bu dilde, "naus", gemi; "naos", bir tapınağın iç mekânı demektir. Örneğin, Ayasofya'nın"naos"undansözedilir. Oysa,"Tarihin babası", Bodrumlu I lerodotos, bu sözciiğü, taşınabilen bir tapınağı belirtmek için kullanır. Tapınaklarıniçmekânlarında.yani "naos"larındaki tanrı ya da tannça heykellcri, kolonilere, gemilcrle, yani "naus"larla taşındıkları için, kimilerine göre, bu heykelcikleribanndıran gemiler, karadaonlarıiçeren tapınaklarla özdeşleşir. Başka deyişle, "naus", "naos", yani "gemi", "bina" olur. Binalarlagemilerarasındabirtakımilis.kilerin,birtakımbenzerliklcrinbulunduğunu kanıtlamak için, elbette ki bu kadarla, yalnızcaetimolojikkanıtlarlayetinmeyeceğim. Bina gibi gemiler Nuh'un Gemisi ile başjamak belki de en doğrusu, çünkü o, dünyanın ilk gemisi, bu nedcnlcdc,ondanünlüsüyok. lştebugeminin, aslında bir gemi dcğilde,suya seledayanıklı bir bina olduğunu ileri sürenlcrin sayısı hiçdeaz değil. Yüzlerce, binlerce yılın, dağılmak bilmeyen yoğun birsisin sannaladığı bu savın doğruluk derecesi belli değil. Ama ünlcri, Nuh'un Gemisi'ninhemenardından gelen, "Titanik", "Normandıya" gibi transatlantiklerin,kocamanbinalardanfarklıolmadıklarını ileri sürmenin, çok kolay ve çok doğru olduğunu düşünüyorum. Gerçekten de, bu gemilerde, tıpkı kimi binalanla, örneğin otcllerde,kültürmerkezlerindeolduğugibı, yatak odaları, oyun.yemck, tiyatro, sinema salonları vardı. Örneğin, "Normandiya" adlıtransatlantikte.NedimGürserin biryazısındaki gibi, "ancak Versailles Sarayı'nın aynalıgalerisiylekarijilaijtınlabileeekgörkcmdekidekoruyla,seksenseki7mctreu7unluğunda.dokuzbuçukmetreyükseklığındekı birincimevkiycmcksalonu"yeralıyordu. Ben de bıından birkaç yıl önce, Helsinki'den Stockholm'a, müthiş, ama çok müthiş, devbirgemiylcgitmİ!}tiın.Sonra,.'>imdi adını anımsamadığım bir kitaptan ya da bir dergiden,grafikçi NeuılleBrody'nın,bugemidcnsözcdcrken, Helsinkı'dekıenbiiyük bina hcrgccc Stockholm'a gidiyor" decliğini öğrendim. Ancak, birgeminin,"bmagibi" olması için, "Normandiya" transatlantiği ya daHelsinkiStockholnıarasındaçalıs.anlar kadar büy ük boy utlaıa erişmesi gerekli değil. Amsterdam'ın ünlükanalları üzerinde, kıyıya bağlanmıij, hiç de büyiik olmayan tekneler ıninik gemiler olsada, evolarakkullanılırlar. "Boathouses", yani "gemievler" denilirbunlara. Buevlerin, tıpkı karadakı evlcrin,yanibinalarmkapılarındaolduğugıbı, numaraları ve posta kutuları vardır. Kinıilerinindebahçeleri,teraslanolur. Obahçelcrdeçiçekler, ve bizim yazlık evlerimizin bahçelerine, balkonlarmakoyduğumuztürden iskemlcler, masalar, vardır. 4 Aralık 1993 tarıhlı ('umhuriyetGazetesi'ndeçıkan.'jiıhaberianımsatalım: Iskoçya, cvsİ7İik.sorununaoldııkçailginçbiıçözüm buluyor. Flander.slskoçya Yardımla^ma DerneğiveRusdonanmaM.ülkeninev sorununaçözümolarakkruva/öralınmasınıöngören anla^mayla ilgili son görüşmelerı ya Bu bina, karaya oturınu} bir gemiyi anımsatmıyor mu? Gemi gibi binalar da var, bina gibi gemiler de. , Nuh'un gemisinden Hollanda'daki yüzer evlere... Binalar, kentler ve gemiler... Merih Karaaslan 'ın Nııh 'un gemisinden esinlenerek fasarladığı kültiir merkev (Mersin).
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle