Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 AGUSTOS I99S. SAYI 645 13 ğaziçi Mehtapları"nda, Boğaziçi yalılarını, "ölüme razı olmayan bütün vücutlar" diye tanımlar. Ona göre, "Bu eski yalıların birçoklarının görünüşlerinde, yüzlerınde artik ihtiyarların o için için durgun, dalgın, fersiz, hep maziyi sayıklayan, geçmiş bir devirden arta kalmış, şikayetli, somurtkan vc ölgün yüzlerinde ve gözlenndckı manalarpeyda olmuştu." Bugün de öyle mi acaba yalılar? Gidip, görmek la/ım. Ama Anadoluhisarı'ndaki ahşapcvlerıçin, IkinciGrupEski EserUygulaması başlatılmış. Böylece, eski evlerya da yalılar, esas görünümleri korunarak restoreediliyor. Semtibisikletleriyleturlayançocuklarla, daracık, ince, uzun bir yoldan ibaret, Otağıtepe C'addesi 'ne geldik. Bize doğru gelen yaşlı bir hanımla, yanmış, ahşap bir evin önünde konuşuyoruz. Hanımın adı, Nebahat Beşir, 65 yaşında. Komşuları Sebahatdadermiş. Söz, Otağıtepe Caddesi'ndeki, 31 numaralı evin sahibi Nebahat Hanım'da: "Ben 15 yaşındayken, Istanbul'un göbeğindengelinolarakgeldim.Boğaz'ınheriki yakasında da yaşadım. Beşiktaş, Ortaköy, Emırgan, Sarıyer, Sarıyer'den Anadolu Yakası'na geçtım. Kanlıca, (,'ubuklu derken Anadoluhisan'nademiriattık. Buranınyerlileriylebirailegibiyiz. Gelenlerlebirlikte eskılerdegıttiler, kalmadılar. Çocuklarırndanbıri Ankara'da,diğcri Üsküdar'dayaşıyor. Arada bir torunlarımla bırlikte, beni ziyaretegeliyorlar. Onlardaçocuklarına,büyüdükleriyerleri anlatıyorlar, ' Burada bunu yapmıştım, şunu yapmıştım' diye. Şinıdılcrdeeskievlerıyıkılıyor.ycrineyenileri yapılıyor. fju köprü olduktan sonra, zenginlerburayadaelattılarvelhasıl. Hepo köprüdür, buranın çanına ot tıkayan." 'Otağıtepe' adı kiminegöre, Fatih Sultan Mehmet'ın,kimınegörede, YıldırııııBayezid'ın tepede kurdurduğu otağıdan gcl iyor. lşet Hacı teyzenin cvı. Semtin yerlilcrınden 95 yaşındaki, Hacı teyzenin (asıl adı Sündüs)Kuran'ı I2kezhatmettiğisöyleniyor. Günde en az 4050 sayfa Kuran okurmuş. Mahallelinın dediğine göre, hep penceredeotururmuş. Amaogünyerındedeğildi. Otağıtepe'ninvillalıyenisakinleriarasında gazeteci Mehmet Barlas ile Mehnıet Ali Biranddavar.. 90yaşındakibabaannetorununun kızı Yaren Yaprak'la. Tuna'dan soğuk bir hava akımı gelmiş. Deniz,GöksuDeresi'ndenBebek'ekadarbuz tutmuş.lnsanlarkarsıtarafabuzüstündeyürüyerek geçmişler. Amane afetmiş. "Ben de burada doğdum, burada öleceğim." Tek tük geçen otomobillerin kaldırdığı tozunıçerısinde, Anadoluhisan'nınyollarını arijinlamaya dcvam edıyoruz. Sıcak ba^a bela, habire ter akıtıyoruz. Çimenlikte koyunlarını otlatan yaslı, kavruk yiizlü bir çoban görünce^anınayaklaşıyoıuz.Çoban^btoğrafınınçekılmesıni istemıyor,konu^mayıda. Hısarlıların, buraların yerİLsmdendirdedıkleri, Yaşar Amca çok koniüjkanmıs.. HisarlılarYaşarAmca'ylakonuşdıyorlarama, "ağzı bozuktur, dikkat et" ı>cklinde uyarmadan da edemıyorlar. Gerçekten de, Yaşar Aınca'ya, •Hısar'daya^arnaknasılbiı duygu?'diyesorarsormaz,açıyoragzını,yumuyorgözünü. Ellcrinisavurarak.yeniyapılan evleri gösteriyor, "Beleşci bunlar, beleşci p ler!Buralarabinayapılmaz,götürüyor Balık ağı onarmaya çalı$ıyor usta elleriyle Şefik Yurtsever. sineklerrahatvermiyor. "Apartman hayatı bana çok ürkütücü geliyor. Çocuğumun oynayacağı yeşil biralanın olmadığı,gürültülübirortamdayaşamayıistcmiyorum. En çok sevindiğim nokta, Yaren'in (kızı), dogal hayatı görerek yetışmcsi" olduğunu söyleyen Yaprak.korkularını sıralıyor: "Zenginlerburalarayerleşmeyebaşladı. Onların bize zararı yok ama, bir söylentiye göre, evini yenı lcyen yenı lesin, yapamayan satıpgitsin.hesabıyapılıyormuş. Bizimcvimiz gecekondu gibi kaldı, maddiyat işte. Türkiye'yibiliyorsunuz,hepuçsınırlarda." Son duragımız, Anadoluhisarı Turizm Kalkındırma Dcrncğı. Dernek, semtin tarihi KanijeSokağı'nda,yokuşundıbındc.Çevrc yemyeşil, yaprakları salkım saçak sarkan ağaçlaryollaraserilecek neredeyse. Bi?i karsılayan dernek başkanı Özkan Kaplan, üç yıldırGöksuDcrcsi'nintemizliği ve Anadolu Yakası'na çok yönlü bir kültür mcrkezi kazandırma çalışmaları yürüttüklerıni« larmilletinmalını..." Yaşar Amca'nın elindcn kurtulmak zor, sanki birilerinin duymasından sakınmak için yaklaşarak, "Bak kızını, kendine yazık etme, doğru yazanı vururlar." 'Teşekkürederim Yaşar Amca." "Sen gazetccisin ama, bendcn sana öğüt doğruları yazma." "Tamamamcatamamyazmam!" Bahçede ahır bile var... Yaşar Amca'nın clındcn kurtulduktan sonra,birbaşka Hisarlı, 35 yaşındaki Dilck Yaprak'la (kapak fotoğrafındaki Hisarsakinı)konuşuyoruz. Yaprak'ınevineulaşmak için, merdivenlerden aşağı iniliyor. Yolunalt tarafında,ağaçlararasındabirev. DilekFlanım, annesi öldüktcn sonra ailesiyle, 90 yaşındaki babaannesınc ve babasına bakmak için gelmiş, Hisar'a. Evleri, babaanncsinin babasmdan kalma. Komşusunun köpeği biz yabancılara havlayıp, duruyor. Bahçedeki ahırdan olsa gerek, havada uçuşan koca kara Havası temiz, gürültüsü yok... Muhammctbizimanzaralıbirycreçıkarmak istediğini söylüyor. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nükuş bakışı bir yerdengörecekmişiz. Yol düzenleme çalışmalarından dolayı mctruk. Kolay görünmüyor, üstümüz başımi7 toz duman. I lepimiz belli belirsiz seslerin geldiği, 59yaşındaki Elmas Büyükdcre'ninbahçesineçeviriyoruzyüzümüzü. Alüminyum bir tenccrede, tahta bir kaşık yardımıyla lahanaları ezen Elmas Hanım, karalahana yemeği yapacakmış. "Bu çevreden memnun musunuz?" "Eee,herhalde. Mcmnunolmasam,birdakikakalmamburalarda. Havası temiz, gürültüsü yok. Sen komşuna iy iysen, komşun da sana iyidir." Üzerindezchiryeşili vah^i otların bittiği, duvarlannkuytuköşelcrinden,kertenkcleler başlarını çıkarıyorlar. 29 numaralı cvde görüsjtüğümüz, 1337 Anadoluhisarı tevellütlü Ihsan Perihan Görk, gençliğinin Anadoluhisarı 'nda yolculuğa çıkıyor. "Gençlik yıllarımda, sokaklar fenerlerle aydınlatılırdı.Bırkomşuyagittiğimizvakit, elfenerlerini dcyanımızaalırdık. Hcrtaraf incirbağlarıyladoluyduoyıllar. Hattatepeterden aşağıya çakallar ınerdi. Ama korku yoktu kı o zamanlar, kapını aç yat. Asıl şimdi korkuyoruz. Insaneskıyıanyorcvladım. Yenilercahil,pckeskisıgibideğilılişkiler" O ünlü Istanbul kışını çok ıyi anımsıyor. Anadolu Hisan'nda bina yapılmayacak yerler de artık bina dolu. Geçmişin Göksu Deresi de tarihe kanşacakmış gibi bir renge bürünmüş. Semtin eski sakinleri huzursuz. Çünkü yoksullara yol gözükmüş. Müzisyen Nejat Yavafoğulları da Anadoluhisarı 'nın eski sakinlerinden..