06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMHURİYFT DF.RGİ BAŞKENT GUNLERI Yanıtsız kalmıyor MÜŞERREF HKKİMOĞLU a a r k e n ) e l)i/ı duyuyor tnuwuruı2? >trmliyc kjtdv scsiıni/i Idniscyt (tııyıırsnifidil. r^mtıkça boguMuk, boftuldukça ^itııüt ^ z G vt UafaffcMVfıMl dMI MH S evdaCenap And Vakfı'nın tüm üyelerini kutluyorum. 14. Festival güzel geceler yaşattı başkentlilere. Çoksesli müzik sevgisinde bir patlama oldu nerdeyse. Salonlar dolu her zaman, izleyiciler çok duyarlı, alkıştan geri kalmıyor, beğeniyi, tepkiyi güzel belirtiyor. Arada bir alkışlarda yanılgı var ama önemli değil. örneğin bir konçerto ya da başka bir yapıt sona ermeden alkışlanıyor. Müzikseverier blraz üzülüyor, kimi zaman çalgıcılar da şaşırıyor ama sevindirici yanı da var. Konser izleyenler giderek çoğalıyor başkentimizde, hiç gelmeyenler de geliyor artık. Alkışlarını zamanlamayı da dinleyerek öğrenirler bence. Biz nasıl öğrendik! Bilmemek değıl, öğrenmemek eleştirilir değil mi? Berlin Dörtlüsü'nde Piyanist Benal Tanrısever'in notalarını çeviren genç kızın da sahnede sakız çiğnememeyi öğrenmesi gerekiyor galiba. Tekçalgıcının zarif çizgilerine ters düşüyor o sakız. Sigara ıçmekten vazgeçtiği için mi sakız çiğnıyor diye soranlar var ama nedeni ne olursa olsun göze batıyor. Sakız sevenler sahneye çıkmamalı. Schuman'ın müziği, piyanistın parmakları çığnenır gibi rahatsızlık duyuyor insan. Kimi konserlerde alkışlar doruğa ulaştı ama Fransız şarkılarını alkışlamak kolay değil doğrusu. Büyük düş kırıklığı yaşadı başkentiler. Fransız Büyükelçisi ve eşi ne düşündü acaba? Çalgıcılar da, şarkıcı da Paris varoşlarından birinde, bir düğün salonunda çalar ve soyler gibi. Anlaşılan ülkemizi tanımayan kişılerin seçımi bu. Şarkıcının giysileri de Paris'in çizgilerini yalanlar gibi. Iki kez değıştırdi ama keşke değiştirmeseydi! Benım kuşağım da, sonrakıler de Fransız şarkılarını çok sever. Ne güzel şarkılar dinledık vaktiyle. Kimi dostlarım da çok güzel söyler Fransız şarkılarını. Mehmet AN Aybar, Mahmut Dlkerdem, Malike Akbay artık dünyarruzda değıl ama "Ölü Yapraklar" hâlâ kulağımızda. Çoktan emekli olan Büyükelçi Haluk Kura da en güzel şarkı söyleyenlerden bırı. Festivalde bir şarkı gecesıni o daha çok parlatırdı bence. Geçende bir akşam kaç kuşağı birden kucakladı eskimeyen şarkılarla. Kimi hüzünlü, kımı neşelı, çok renkli bir şarkı demeti sundu Yüksel Erimtan'a. Genç bir dıplomatken Paris'te geçen yıllann, güzel anıların çağrışımlarıyla. Başarılı bir ışadamı olmasına karşın piyanodan vazgeçip mühendisliğı meslek seçmesine hâlâ üzülen Yüksel Erimtan, "BlZ"cilerin hazırladıgı bir partide doğum gününü kutladı o akşam. Mum ışığında çiçeklı sofralar, "BİZ" mutfağının tadını, birikıminı sergıleyen yemekler, bir akordiyon ve kemanla nostaljik şarkılar, eski dostlar, eskimeyen çızgiler ve şıklıklarla her şey çok güzel. Yaşamına bir yıl daha katmanın sevinclnl güzel kutluyor Yüksel Erimtan, eşi, güzel kızı ve torunuyla üç kuşak bir arada, dansederek, şarkı söyleyerek, "BİZ" güzel bir köşe başkentimizde, bizbize oturarak tatlanır damağımız, masalarda bizden birilerine rastlarız, ama MBİZ"İ kuran ve yeşerten eller eğitim dalına tırmanıyor şimdi: O dalda bir üretkenliği amaçlıyor. Çünkü hepsi görevinin bilincini yaşayan kadınlar. Toplumda bir gerılım, beklenti var ama bu güzel olaylar, mutluluklar da var, yaşamak sevincini soldurmuyor insanlar, güzel otaylarla soluklanıyor. Büyükelçi Sönmez Köksal ve eşi Filiz Köksal da üç yıllık birlikteliğın sevincini paylaştı bir mayıs akşamı. Gökte küçük ay, dolunaya yönelmeyı kutlar gibi parlıyor, Köksal çifti de gözlerinde mutlu parıltılarla gülümsuyor, dolunaya yaklaşmanın sevincini kutluyor. Bu evliliği "buluşma" dıye nitelıyorum ben. Güzel ve özel bir buluşma diye. Mutlu, coşkulu bir olay. Sevgiyle, dostlukla oluşuyor, birbirine teşekkürle seslenerek, dünyaya gülümseyerek, tepelere tırmanıyor. Onları seyrederken düşündüm, üçuncu yılın yeni başlamış gibi tazeliğı, otuz yılı kutlar gibi yerleşmışlığı var. Mutluluğun resmini çizer gibi... Mutlu ilişkıler çevreyı de etkılıyor bence. O mutluluğu paylaşmaktan çok hoşlanıyor, güzel bir soluk alıyor ınsan... Degerli oyuncumuz Dilek Türker de Kuvayı Milliye kadınlarının soluğunu duyurdu geçen akşam. Küçük Tiyatro'da Atatürkçü Düşünce Derneği ve Barış Partisı'nin desteğiyle gerçekleşen bir gece. Nezihe Araz, böyle bir oyun yazmak gerekliydi, dıye çıkıyor yola, Dilek Türker de sanat gücünü, uzun soluğunu katıyor bu yolculuga. Bir kadın kaç kadın oluyor, dokuz kadını canlandırarak bir destana yeni dizeler ekliyor Dilek Türker. Kimini önceden tanıyorum, kimini ilk kez görüyorum, ama hepsi bizim kadınlarımız. Savaş alanlarında da erkekle yanyanalar. Kimi köylü, kimi kentli, kimlikleri değişiyor ama yüreklerı bir, vatan kurtarmak için çarpıyor. Nezihe Araz'ın hakkı var. Kuvayı Milliye kadınları için iyi bir zamanlama gerçekten. Bellekleri kireçlenenlere güzel bir uyarı bu oyun, itici gücüyle dikiliyor, onurlanıyor insan. Dünden bugüne, bugünden yarına ışık tutuyor. Kurtuluş Efavaşı doğrultusunda yeni atılımlara, demokrasi savaşına çağırıyor kadınları. Mutlu bir olay, o çağrı yanıtsız kalmıyor artık. 4 K.slaıılınu SESİMİ/JJİR İIHfeıt bu defüiyi ikı eibnzık' iırtarak \e ftnyanjıtnnnuı bir keıuırn knyar&k ukuvunuz fcfftartt l ı « 1 raln Mi v r u I k ı I ı ç însan Kaynağını Geliştirme Vakfı'nın Avrupa Birliği'nin desteğiyle yürüttüğü "Cinsel Yolla Bulaşan HastahklarveAIDS'in Önlenmesi Projesi" kapsamında bir dergi yayımlandı: Adı Gacı. Yazarlannın çoğu ise seks işçisi... "Hayat denen bu insafsız..." YA7J VE FOTOĞRAFLAR: YASEMİN BAV an sayfanın üzcrinc büyük puntolarladüşülmü^:"Hecyy! Bizi duyuyor musunuz? Şimdiye kadar kimseye sesimizi duyuramadık. Bağırdıkçaboğulduk,boğuldukçasesimiz kısıldı. Şimdi söz 'GACl'larda... Kalemimizscsimizdir. Lütfen bu dergiyi iki elinizle tutarak ve önyargılannızıbirkcnarakoyarak okuyunuz." Gacı Dergisi, seks işçileri, travestiler, transscksüeller, jigololar ve gay'lerin sorunlannı kamuoyuna yansıtabilmeyi amaçlıyor. Beyoğl u' nda bir apartman dairesinde hazırlanan derginin yazarlannın çoğu Şlmdilikbeleş... seks işçisi. Derginin Yayın Sorumlusu Şevval Kılıç, Sekizsapsarı A4sayfasınabasılı Gacı'yı kanştınbirtransseksüel. Ama seks yoruz. l.ogonun altında işçisi değil. Şevval Kılıç, P s i k o l N e v h a n Varol Yüce. "şimdilik beleş"yazılı. Ga Seks ışçılen ancak erkekcı,fotokopiyleçoğaltılıyor. Vebiralıntı... lerin ihtiyaçları olduğu zaman hatırlanan bir "Amacımız fuhuş sektörünü ve cinsel grup. Türkiye'deki yerleşik ahlak nedeniyle azınlık kültürünü teşvik etmek ya da topludaima itilmiş, kakılmış, görmezden gelinmiş, sorunları üzerine hiç kimse kafa yorma maempozcctmckdeğil. Yalnızca sorunları bir de bi/lerin açısından aktarmak, sorunlamış. Dergimizaracılığıyla seks işçileri için ra ortak çözüm yollan aramanın aracı olmak, bırşeyleryapabilmekistiyoruz,"diyor. Güneş (bu onun takmaadı), birköşede sus yaşadıklarımızıkendimizlevesizlerlepay+ laşmakistiyoruz." I pus otururken birden söze giriyor: "Biz de Dergi yazarlan içindc Psikolog Nevhan yaşıyoruz. Bizim deçocuklarımız var. TopVarol Yüce de var. Varol, derginin çıkış malumun biz seks işçilerini gözardı etmemesi nifestosunu destekliyor: "Seks ışçilcrinin gerek." üzerinde toplumsal bir baskı var. Nasıl ki Seks isçiliğine 18 'inde başlamış Güncş. herkes ckmeğini kazanmak için çalışıyorsa, Vesikasızçalışmışbirsüre.Biryıldırmaddi seks işçileri için de durum aynı. Ben seks İŞ| durumu iyi veçalışmıyor. Herannegibi çoçisi değilim. Ama olaylara onların gözüyli cuğu için iyi birgelecek istiyor.herşeyi onun debakmak gcrektiğinı düşünüyorum. Variçin yapıyor. lıklarını ortaya koyabilmeleri açısından (îaİki oğuldaAyşe'dc varmış... Büyük pcncı Dergisi büyük önem taşıyor. Dergi saye» cereli odaya bol ışık doluyor. Duvarlar sinde sorunlannı ve Cinsel Yolla Bulaşan AIDS'lcılgiliuyanlarladolu. Ayşe.yorgun Hastalıklar ile AIDS'in önlenmesi Projesi yüzüy le rahat birkoltukta söy lenenleri izlikapsamindakicalis.malannidahagenis.kityor, yüzünde hiç eksilmcycn bir gülünıselelereulaştırmaimkanınıbulacaklar." me... "îhtilaldensonrasokağa(Geneleve böyle diyorlar) düştüm. 1 hti laldcn sonra vesika çıkardım. İki oğlum, birdetorunum var. Çocuklarımbenim hayat kadını olduğumubilıniyor. Bilselerintiharederlerherhalde. Darmadağınoluruz.Birbirimizeokadarbağlıyızki" Dergi yazarlan gerçek isimlerini kullanmak istemiyorlar. "Sokakta da herkes takma isim kullanır. Kimsc kimsenin gerçek ismini bilmez. Bir de bizim çalışma ortamıj mız çok dağınık. Bu dergi saycsinde arkadaşlara ulaşmak, onun da ötesinde topluma bizleri, sorunlarımıj zı, nelcr yaşadığımızı anl latmak daha kolay olacak" diyorAyşegül. 1981 yılından beri genelevde.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle