Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AY1S 1997. SAYI 583 11 YAZMA DESTANI Sonra yazmalar serilir çimene kandil kandil Işıktan; renkten; nakıştan bir bayram kurulur Davul zurna sesleri gelir uzaktan Insan eliyle tabiat gücü başa güreşirler Daha sonra Bağlarbaşı'ndan denize inilir Yazma dediğin balık misali akar suya, diri suya bayılır Boğaz suları kutür kütür Has olmayan ne varsa söker götürür En sonunda yazmalar havalanır öbek öbek Istanbul'dan deniz kokan yosun kokan bir merhaba! Istanbul'dan deste deste nur, demet demet çiçek Yurdun her yanına uçup gidecek Yazmalar uçun yayladan geçin lyiyi, güzeli; temizi seçin yazmalar! Bedri Rahmi Eyüboğlu Ve gcriye oturup basmak kalıyor. Bu da, sar ve inanç işi. Peki nasıl geçiniyorsunuz, ızmacılıkparakazandırıyormudiyesorduımuzda,"Sevgiyle"ccvabı gelıyor. Evin ve ölyenin konumu, bahçedeki kuyu, sevgili »mşular, Şükriyeabla, Rızaef'cndi.asistanı ımilc vc cşi bayan I lughettc. Bu bir irncce. :dri Rahmi ile Eren Eyüboğlu'nunakıllarıgelmeyecekmotiflerinkalıplançıkanlıyor, .sılıyor, boyanıyor, yıkanıyor, asılıyor ve indörtbiryanınıdolduruyorlar. Hatta,başevleregidiyor,yasamıbaşkainsanlarlada ylaşıyorlar. Yazma kalcnderliğini koruyor. AsistanıKanıilcCeylan 12yaşındaykcnge'or yanına. Lise bittikten sonra ise bir ünirsitcgibi sürckli çalısmayabaslıyor. Meh2t Bey övüyorasistanını. İşinpüfnoktalarıöğrendiğini vc bu işı sevdiğinı gorerek içi lıatlıyor. En azından, bır kişi olsun sürdürek bu geleneği. Bunun gerçek olduğunıı gör^mckıçinkörolmakgerek.Kamile,yazma"i gostcrırkcnen az Mchrnct Bey kadar titi/ olur da bazı motiflcr atlanır diycrek, dikkatanlatıyorneyinneolduğunu. eştirenler de olmuş... Mchmet Lyüboğlu bu isi yapmaktan haz ıyuyor. Kımı kez cleştirenler olmus "Bu aın anncsinin babasının ışlerini sulandırır"diyerek.Kızıyorbuyoruma."Sulandınr diyenlerle aynı fikirdc değilim çünkii serck, inanarak yapıyorum. Babamınzamaidayapılanlar kadar şatafatlıolmasalardu... >skoca Bedri Rahmf ylcasıkatacakhalim k. Büyükşeylerkatmıyorolabılirimamabu isi çok sevmekten gelen büyüyle, eksiltmediğimi iyibiliyorunı." I jf Böylcce, Bedri Rahmi'nin, bir ' * \ . sanatçınıneserlcrininherevegi' rebilmesidüşüdcgcrçckoluyor. lsoboyutlaravarmışki,yazmaların alıcıları oııları kullanrnayarak «^ çerçevelıyor, duvara asıyorınu^. Bu, yazma geleneğinc tcrs dü.şüyor,yaşanmazkılıyoronlan. Mehjn met Eyüboğlu "Kullanılmalarını, hürü üstlcrinde çay lekelcri, sigara yanıkları olmasını tercih edcrdim, ama bu onlann Ö7Cİ scçımı"diyor. Yıllar önce Adana'da açtıklan yazma scrgisinin ardından, pamukve r lu bez üretcn Adanahlarla konusu^ yor. Habrikalarında bırer küçük atölyeaçmalarını,oralardaınsanlar yetistirmelcrini öneriyor. Nasıl olkumas hazır. Hem bu geleneğin yaşaması ğlanacak, hem de yeni bir is kolu açılmıs icak. Eğitim konusundaclimden geleni yarım, para falan da istemem diyorama ses sok çıkmıyor. Eii/e ait olan değerlere kimin sapçıkacağını merak ediyor. Konuşma arasında geçenlcrdc kcsfettiği ,dri Rahmi balıklarıgeliyoraklına"(ietirkınşubalıklan". Büyücckbirckmektahtası liyor, üstü balık dolu. Sönra bir sukabağı, ıda da balıklar. işte bu da ahtapot. Bu yılki nliktedcğilama, IWK'debubalıklarlaahta>tu rcnk rcnk uçusurken göreceğimiz kcsin. Ucryıldü/.cnlenen yazma senliğıninckıbı •kalabalık. Birdolugcnçyardımcı. Bahçekiocakyakıhyor,çöreklerpisiriliyor, ağaça gcrilcniplcre yazmalar asılıyor, bahçe dünleniyor. Buradaikigünboyuncagörijcüye <an ya7malar, 363 gün boyunca yapılacak nı ya7malann parasını kazanıyor. 31 mayıs1 ha7İrantarıhlerindcbasdöndüi çiçek kokuları arasında bir yazma senliği. anbullular, lğdeli gelinler, Ayşc gclinlcr, lıklar, ıbriklcr, Kızkulesi, Galatakulesi ve hanicelerikonuklarınıbckleyceek. Biryıı cnıcği,uzunyılların geleneği vesabırlı bir ınçla yaşamaya devam eden Eyüboğullanın descnleri. Istanbul'un eskitilemez ve siltilemc7İerinden olmaya aday Kalamış ızmaları.^ Karagözün Gemisi / Bedri Rahmi Eyüboğlu (1990). lğdeli Gelin/Bedri Rahmi Eyüboğlu (1990). Ayge Gelin / B. Rahmi Eyüboğlu (198H). HALK SANATI VE YAZMALAR "... Nakışlardakı renk ve biçimleri incelerken yolum yazmalara düştü. Bir seneden beri çeşitlı yazmalann, yazmacılığın, yazmacılann peşındeyım. Benı yazmalara çeken şunlar oldu: Evvela resim sanatına benzeyen tarafları var. Tabloların çoğu bez üzerine yapılır, yazma da öyle. Üzerine resim yapılacak bez, uzun emeklerle muşamba haline getirilir. Buna rağmen, ileride çatlayıp dökülmeyeceğini ve üzerine sürülen boyaları rahatsız etmeyeceğini hiç kimse garanti edemez. Halbuki bir tablonun hiçbir zaman katlanamayacağı işlerde kullamldığı halde yazma bezi boyasından aynlmaz. Yazma güneşten, yağmurdan, çamurdan korkmaz. Yazma Bedri Rahmi Eyüboğlu. boyası resim boyaları gibi bezın yalnız üstünde durmaz, onun ılıklerine kadar işler, onunla kaynaşır, bir bütün olur. En iyi malzeme ile yapılmış, en usta ellerden çıkmış bir tabloya, yazmalara gördürülen ışlerden yüzde bırini gördürseniz onda hayır kalmaz. Tabiı has renklerle boyanmış yazmalardan bahsedıyorum..." Has renklerin bir kısmına Istanbul yazmacılarında rastladım. Onlara kavuştuğum zaman o kadar sevindim ki günlerce üstüm, başım, elim, yüzüm has renklere bulandı. Yalnız üstüme, başıma değil cığerıme kadar işlediler, gündelik hayatıma konuştuğum dıle karıştılar. ..."^ Bedri Rahmi Eyüboğlu (Cumhuriyet, 25 Şubat 1952)