Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30MART 1997. SAYI 575 13 BASKENT GUNLERI Müzikli söyleşiler MİIŞKRREF HEKİMOĞLU ilmiyordum, CSO Müdürü Mehmet Ertel'in bir yazısından öğrendim. En iyi fagot gül ağacından yapılıyor, boru türü bir çalgı, inanılmaz sesler çıkarıyor! Artık dünyamızda değil ama Orhan Nuri Göktürk de fagottan en güzel sesleri çıkaran kişilerden bırı. Devlet Konservatuvarı Fagot Bölümü'nü birincılikle bıtiriyor 1955 yılında, önce Devlet Operası'nda, sonra CSO'da çalışıyor. Geçen yıl da Konservatuvara öğrencilerıne dönüyor yeniden. Ama çok geçmedi, kalbi duruverdi. Baba diye anılırdı dost çevresinde, babasını yitirmışlerin acısı, hüznüyle uğurlandı son yolculuğunda. Ankara Nefesli Sazlar Beşlisi'ni orta kuşaklar anımsar sanırım. Mükerrem Berk, Hayrullah Duygu, Şakir Yolaç, Erol Gömürgen ve Orhan Nuri Goktürk'ten oluşan beşli, nefesli çalgılarla güzel konserler dinletti başkentlilere. Osman Nuri Göktürk'ün fagotunun tınısı da hâlâ kalplerde. Güçlü, boyutlu, yumuşak bir tını. Yazık, genç kuşaklar yeterı kadar dinlemedi onu. Bir CD'si de yok! Bu konuya kim, ne zaman eğilecek, diye soruyor müziksverler! Müzik dalında çok kişiyi tanımıyor genç kuşaklar. CSO Derneği'nden Sıdıka Su. beklenıyor bu görev. Salonların yeşermesi ısteniyor. Kültür Bakanlığı çoksesli müzığe sağır kaldığı sürece görevi başka kuruluşların üstlenmesi kaçınılmaz oluyor galiba. Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakfı ilgisizliğe, duyarsızlığa karşın üreyen bir kuruluş değil mi? Sıdıka Su telefon etti açılıştan önce, mutlu gülüyordu sesi. Yıllar boyunca nasıl bir sevgi, direnç ile çalıştığını bilenlere çok şey anlatıyor o mutlu gülüş. Belli kuruluşların yokolduğu ortamlarda da yediveren gülü türu üretkenlikler yaşanabiliyor. Yıllar boyunca radyoda yok, TV'de yok Ruhl Su, dahası sesi var, adı yok! Ama işte bir Ruhi Su Vakfı var bugün. Halkımızın sesini, soluğunu duyurmak için çok yönlü çalışmalara yöneliyor. Beni çok duygulandıran bir olay bu. Damla damla oluşan bir gölü izler gibi yaşadım bu olayı. Okurlarımız da anımsar, yaz aylarında Körfeze gidince Sıdıka Su ile buluşur, ayrı geçen günlerin öyküsünü dinlerim ondan. Ruhi Su'nun yeni bir uzunçalannı dinletir bana, anılara kanat açarım türkülerle. Sıdıka Su'nun kanatlarının gücüne inanırım. Kesin karar verince tüm güçlükler aşılıyor, amaca varılıyor. Vakıf böyle bir olay bence. Güzel çalışmalar diliyorum. SevdaCenap And Müzik Vakfı da başkentin yaşamına yerleşen bir kuruluş artık. Altyapısını Kavaklıdere Şarapları oluşturuyor ama başta Merkez Bankası, belli kuruluşlardan da büyük ilgi ve destek görüyor. Teksesliliğe bir tepki belki de. Çoksesli klasik batı müziğine giderek ilgi duyuyor başkentliler. Her zaman yazarım, Bilkent tepesi bir müzik tepesine dönüşüyor. Mimar Erkut Şahinbaş bir de beş bin kişilik açıkhava tiyatrosu yapıyor. Gelecek nisanda açacak sahnesini. Dağlar, bayırlar çoksesli müzikle çınlayacak. Ruhi Su: Artık dünyamızda değil ama, vakfiyla yaşuyacak. Bilkent'in kurucusu Profesör Doğramacı'nın en büyük düşü bu. 30 Mart'ta başlayan festivale gösterilen ilgiyi tekseslilik eğilimine tepki diye yorumlayanlar da var. Belki de doğru bir yorum, ülkemizin gündemindeki yozlaşmayı güzel olaylarla aşmak iatiyor başkentliler. Güzel orkestralar, ünlü korolar, danslarla kirlı havadan arınmak istiyorlar. Fransız orkestra yöneticisi Jean Perisson ile konuştuk geçen akşam. Siyah saçları ağarmış ama hâlâ yakışıklı, sahnede dansediyor hâlâ, şarkılar söylüyor. Başkentli müzikseverler eski bir dosta kavuşmanın sevinciyle, dinlettıklerı guzel konserlerin teşekkürüyle kucakladı onu. Elbet çok duygulandı, izlenimleri de dinleyenleri duygulandırdı doğrusu. CSO'nun genç üyelerine de, salonun genç kalabalığına da umutla bakıyor Fransız yönetici. Elbet boşlukları da farkediyor. ö n sıralarda Inönü ve eşi otururdu geçmış yıllarda. Tum konserleri ilgıyle izler, sanatçılan içten desteklerdı, kutlardı Ismet Paşa. Sonra kimi bakanlar, yabancı diplomatlar da ilgiyle izlerdi konserleri. O diplomatlardan biri de Italyan Büyukelçisi Kont Alvira. Avusturyalı güzel eşiyle tüm konserleri izler, oturduğu yerden yönetirdi nerdeyse! Konser sonrası gece yemekleri verirdi elçi evinde. Baş çalgıcıları ve orkestra üyelerini güzel sofralarda ağırlardı. Kont Alvira büyük müzikseverdi. Ülkesine döndükten sonra güneydeki adalardan birinde bir müzik okulu açtığı söylendı. Kont Alvira çağdaş Türk bestecilerini de çok sever, dünyada yeterl kadar çahnmadıgına, tanınmadığına içten üzülürdü. Kimi yapıtların Roma Radyo Orkestrası'yla çahnması için çabaları oldu galiba. Kont Alvira şimdi nerede acaba, hâlâ dünyamızda mı? Yeniden elçi gelse Ankara'ya nasıl şaşırır kimbilir! Durmadan gündemi çarpıtanlarla biz de şaşırmıyor muyuz öz ülkemızde.^ l.lıasa 'da, köle emi'ğiylc < // vılda inşıı cdîlrn l'olııla Sıırayı. •/ Polis etirte geçirdiği bütün rahiplcri götürünce halk da karakolu kundaklamıştt. Altıncıyüzyılauzananbirgeçmis.ivarTibet'in. Lhasa'yaSOkmuzaklıktaki Yarlung Ovasf ndabirleşenbirmaymıınladişişeytanın soyundan geldiklerine inanıyorlar. I.S. (62765) yıllarındakrallıkyapanSongtstcn Gampo, üç Tibetli karısıyla yetinmeyip biri NepaldiğeriÇin'denikiprensesdealıncabu iki gelin sayesinde Tibet'e Budizm girmiş. Gampo, BudizmiTibetliler'in Şamanistdini Bon ilebağdaştınrtayaçalışmış. Ünlü Potala Sarayı 5. Dalai Lama tarafindan Songsten Gampo'nun kızıl sarayı üstüne kölelcrin cti kemiğiyle elli yılda kurıılmusjtu. 1000'i aşkırtodada 200.000 heykel vc 10.000 tapınak barındıran saray bugün en büyük turizmalbenisi. Tarihleyıldızıbirtürlübağdaşamayanbir kültürdür Tibct. Özcllikle ülkelcrine hcr fırsattasahipçıkmayaçalışanÇinliler'dençekmediklcri kalmami!}. Örneğin kcntin göbeğinc Songsten Gampo tarafindan yaptınlmış Jokhangtapınağına Kültür Devrimisırasında"Beşinci Konuk IZvi" adı verilmişti. "Konuk" ise avluda domuz besleyen Kızıl Ordu'ydu. Dahaönce, 1959başkaldırısındadircnişçiler ve hacılar, tapınağa dokunmazlar diyeburayasığınmiij.oysakısazamandahavada bombalar uçmuş, yüzyılların yıpratamadığı kapıları tanklaryerlebiretmiş,ti. 1959'adek var olan 2.711 manastırdanbugünc kalan ancak 89 manastırın durumu da pek farklı dcğil; 'Kayıp Kent' Samyc, DrepungManastın, I947ıleufakçaptabirdarbe sırasında bombalanan Sera, 1960'lardabombalanan, 3.300 rahibinin yaöldürülüp, yatutsak alındığı ya da püskürtüldüğü Ganden. Onarılanlar ise tarihe ve kültüre saygı duymadan 'Kitch'in tam anlamıyla onarılıyor. Turistcckebilmek için gözboyaması gibi. Nükleer deneyler... Son yıllarda Çin Halk Cumhuriyeti'nde görülcn ekonomik patlamadan nasibini alamayan yörelerin dc belki en başında Tibet var. Ordu için açılanyollarayada Çin kesimine harcanan para, çoğu göçebe olan y a da kırsal kesimin en uygarlıktan uzak köşelerinde yaşayan fakir halka ulaşmıyor. öbür yandan nükleer deneyler dünyanın en cşsiz bölgelerinden birinin ekolojik hakkını nice say ıyor. Tibet kültürüne gelince, ülkcyc sistematik olarak Çinli yerleştirerek nüfus kınlmayaçalışılıyor.Herşeyerağmenkimliğini korumayaçalışanlardaçeşitli yollarla sustııruluyor. Örneğin yazın sanatı ve sinema açısından üstün olan Çin Halk Cumhuriyeti 'nden neden bir Tibetli yazar, ya da y önetmen çıkmıyor? Şubat ayında yaşamını yitiren Çin lideri Deng Siaoping' in ardından en az yas tutanlardan biri Tibetliler'in tinscl önderi Dalai Lamaolmalı. 1951 yılında Tibet'i kuşatan ordunun komutanı Deng olduğu gibi Dalai Lama'nın daha genç yaşında ülkesinden kaçıp sürgün yaşamına başlamasıyla sonuçlanan 1959ayaklanmasını acımasızeabastıran da Deng'den başkası değildi çünkü. Deng Siaoping' in ardından şimdi bütün gözler daha ılımlı bir Tibet politikası güdeceği umulan CiangZemin'inüzerinde.^