Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 HAZİRAN 1996. SAYI 534 dan ancak işlerini takip etmek için çıkıyordu. 26 yaşına gcldiğinde mirası da koskoca bir endüstri imparatorluğunu da yüklenmeye her anlamda hazırdı. Ancak asla babasının izindc yürümeyecekti. O dünyayı düzeltmeye soyunuyordu ve ne istediğini biliyordu. Babasına Nazi Almanya'sı ve onu yaratan üst düzey canilerle olan bağlantı ve ilgisini aslasoramamıştı.Obunusormakistediğinde babası çoktan ölmüştü ve Reemtsma 68 olaylarını yaratan temel motife hiç yabancı olmadığını söylerdi. 1980yılındabaşındabulunduğubiravesıgara imparatorluğunu 300 milyon mark karşılığında Herz ailesinc (Tschibo) sattı. Bu komikbirrakamdı.Dedikodularbuparayla birde Sosyal Araştırmalar Enstitüsü kurulacağının duyulmasıyla ayyuka çıktı. Pis bir solcuydu Reemtsma.. Orada Marksist, feministvepsikoanalitikaraştırmalaryapacaktı. K.iminanırdı?..Enstitününkuruluşaşamasındakurucuolarakgeçcnisimlerarasında Troçkist olarak tanınan ve tçişlcri Bakanı Genscher' in giriş çikışlarım bile yasaklattığı Ernest Mandel da vardı. Bu tür insanlarla daElbekıyıIarındagezinilirkentanışılmazdı... Reemtsma hisseleri hızla değer kaybetmeyebaşlamıştı.Spekülasyonlarınönüarkası kesilmiyordu. Ancak Reemtsma'yı yaptığı işi iyi yapmak dışındapek debirşey ilgilendirmiyordu. Çünkü faizlerin faizleri hâlâ onu geçindirmeye yetiyordu.Tabuları yıkmaya kararlıydı. Miras aldığı şirketin ve onu denetleyen bankaların tarihin icinden gelen Nazi bağlantılannın araştırılması da kendi talebiydi. Yine de geleneklerin kırılışı ne kadar ani olursa olsun, itibar kaygısı onu bir noktada dizginledi. Ürkmüştü. Ailesi, geçmişi vc mal varlığı ile ilgili daha fazla şey bilinmesini istemiyordu. Bunu o dönemde 'gündemde olmayısevmemek' olarak niteledi.Oysagenclkuralşuydu:Parahakkında konuşulmaz, paraya sahip olunur. Arkadaşcanlısıdeğildi. Kurduğuenstitünün bugün başındaolan Reemtsma, 36 yaşı nageldiğindetekrariçinekapanmıştı.Onun yaşamındaki en büyük zorluk, bu roller celişkisiydi. O çok sıradan bir yaşam sürmek istemiş., aydınlığa, açıklığa ve topluma kayıtsızşartsızhizmeteinanmıştı. Sosyal anlamda hizmeti,bireysel ahlaklabağlantılıbulurdu. Birdüşünceadamı olma ideali vardı. Para bu imajıbo7uyordu. Çok para daha da fazla. .. Amaenstitüdcaçlığı,yoksulluğu, faşizmi veşiddcti irdeliyor veinceliyordu. Şiddeti Auschwitz'den ele almiij, Hiroşima'ya ve Gulag'akadaruzanmış, bugün yaşananyabancı düşmanlığınakadargetirmişti. Veşiddet tiim araştırmalarının belkemiğini oluşturmuştu... O şiddeti artık okuduklarından değil, yaşadıklarından tamyacaktı. Şiddetin amansız düşmanı ORAL ÇALIŞLAR A isan ayının son günleriydi. Kurban Bayramı sırasında AntalyaBelek'te bir otelin açılışındaydık. Sabahleyin otel lobisindeki yabancı gazetelere bakarken Alman gazetelerinin manşetinde tanıdık bir yüzle karşılaştım. Bu tanıdığım simanın eline bir günlük gazete tutuşturulmuş, yüzügözü kan içinde kameraya bakıyordu. Kaçırılmış ve fidyecıler tarafından çekilen bu resim ailesine gönderilmişti. Alman gazetelerinden birisini satın alarak Ipek'e koşturdum. Ikimizin de yakından tanıdığı resimdeki adam, Alman milyarderi Jan Philipp Reemtsma idi. Reemstma'yı 19901992 yıllarında bir davetle bulunduğumuz Hamburg'ta tanımıştık. Hamburg Parlamentosu Başkanı Klaus Von Donanhyi ile Jan Philip Reemtsma bir vakıf kurmuşlardı. Bu vakıf, dünyanın çeşitli yerlerinde, baskı altında tutuian yazarçizer ve aydınları Hamburg'a davet ederek bir yıl ağırlamayı kararlaştırmıştı. Türkiye'den de beni davet etmişlerdi. Bunu cezaevinden çıkınca öğrendim. b savunuyor ve sosyalizme ilişkin felsefi tartışmalara katılıyordu. Felsefe dergilerinde imzasına sık sık rastlamak mümkündü. Hambgrg'ta bulunduğumuz yıllarda bütün Almanya'da yoğun bir biçimde Hafenstrasse (Liman Caddesi) tartışması yapılıyordu. Liman Caddesi, Hamburg'un eski bir gemici sokağıydı. Tarihi yüzyıllara uzanıyordu. Liman, genişletilirken bu sokaktakı evler yıkılacak ve büyük bir yapılaşma gündeme gelecekti. Almanya'nın çevrecileri, anarşistleri, sosyalistleri hareke geçtiler ve projeyi engellemek için sokaktaki evleri işgal ettiler. Polisle kıyasıya bir mücadele ve kavga başladı. Şehrin yönetiminde bulunan Sosyal Demokrat hükümet, direniş karşısında tereddütler içinde kaldı. Yıllarca bu sokakla ilgili projeler hayata çalışıyor. Reemtsma, hep bunları adını duyurmadan ve kimseye görünmeden yapıyordu. Kurucusu olduğu ve finanse ettiği kurumlarda da diğer arkadaşlarıyla ortak yetkilerle çalışıyor, parası nedeniyle bir üstünlük sağlamamaya özel bir özen gösteriyordu. Reemtsma'nın bir diğer özelliği de sosyete sütunlarından uzak durmasıydı. Kaçırıldığında, basın onunla ilgili elinde doğru dürüst hiç bir fotoğraf bulunmadığını fark etti. Çünkü fotoğrafının çekilmesini istemez, hazırladığı etkinliklerde de kendi ismi yerine kurumun isminin geçmesini sağlardı. Arkadaşı gerllla lideri Uruguay'ın ünlü Tupamaro liderlerinden Mauricio Rosencof, Reemtsma'nın arkadaşıydı. Hamburg'a gittiğimiz ilk günlerde Rosencof'un bir kitabının Almanca baskısı yayımlanmıştı. Kitabın basımını da Reemtsma finanse etmişti. Kitabın piyasaya çıkması dolayısıyla Reemtsma ile Rosencof ortak bir basın toplantısı yaptdar. Basın toplantısı olduğu için teybimizi ve fotoğraf makinemizi de yanımıza almıştık. Toplantı başlayınca Ipek, alışkanlıkla deklanşöre bastı. Gelip hemen uyardılar, Reemtsma fotoğrafının çekilmesini istemiyordu. Reemtsma'nın kaçırıldığını öğrenince o rastgele çekilmiş fotoğrafı arşvimizden arayarak bulduk. Alman basınının o günlerde arayıp da bulamadığı fotoğraflardan biri elimizdeydi. (Bu sayfadaki fotoğraf) Reemtsma ancak serbest kalışının 15.gününde basından kaçmaktan vazgeçti. TV ve basının kameraları karşısına geçerek açıklamalarda bulundu. Reemtsma ile Hamburg'ta bulunurken, Cumhuriyet gazetesi için uzun bir söyleşi yapmıştım. Almanya'nın bu en tanınmış ve ilginç zengin adamıyla konuşan çok az gazeteciden birisiydim. Kendisine bir nazi işbirlikçisi babanın oğlu olmaktan gelen bir kompleks nedeniyle mi böyle davrandığını sordum. Türkiye'den göçler konusunu tartıştık. Her konuda çok rahattı. İşkenceye karşı olduğunu, insan haklarının kararlı bir savunucusu olarak elindeki olanakları kulanmaktan vazgeçmeyeceğini söyledi. Kendinden emin ve komplekssizdi.Tartışma sırasında derin bir entelektüel birikıme sahip olduğu anlaşılıyordu. Bu söyleşi ne yazık ki yayımlanmadı. Sanırım, Reemtsma o yıllarda Türkiye için ilginç bir isim değildi. Reemtsma kaçırıldıktan sonra yayımlamayı çok istedim ama ne yazık ki bulamadım. Solculara, insan haklan savunuculanna kararlı desteğiyle örnek çabalar gösteren, entelektüel birikimi ve felsefi derinliğiyle önde gelen şiddet karşıtı bir Alman aydını olan Reemtsma'nın yüzünü gözünü kan içinde görünce çok üzüldük. Nazi bir babanın, Marksist oğlu, ilginç Alman mültimilyarderi, Alman entelektüel dünyasını anlaşıldığı kadarıyla etkilemeye devam edecek. Türk aydını ise Reemtsma'yı Türkçe'ye yeni çevrilen ama henüz yayımlanmayan kitabıyla önümüzdeki aylarda daha yakından tanıyacak. Kendisine buradan bir kez daha geçrniş olsun dileklerimi toplantmnda. iletiyorum.^ 1990 yılında bu davet nedeniyle ailecek Hamburg'a gittik. Vakfın finansörü Reemtsma idi. Kendisiyle çeşitli sohbetleriımiz ve görüşmelerimiz oldu. Kişiliği ilgimizi çekmişti. Almanya'nın en ünlü tütün tekellerinden Reemtsma şirketinin tek varisiydi. Babası da, Nazi liderlerinden Göring'in yakın arkadaşı... Ikinci Dünya Savaşı sırasında bu dostluk, şirketin olağanüstü büyümesini sağlamıştı. Savaş biter bitmez baba Reemtsma tutuklanmış ve Nazi işbirlikçisi olduğu gerekçesiyle yargılanmıştı. Bir süre sonra da Baba Reemtsma ölmüş ve bütün servet küçük Jan Philpp'e kalmıştı. Şlddet, sosyal bllim... Jan Philipp, erken yaşlarda okumaya meraklı, insan haklarına duyarlı bir kişilik kazanmıştı. Gençliğinde Marksizmle tanışmış ve Troçki'ye hayranlık duymuştu. Belli bir yaşa gelince babasından kalan tüm mirası satmış ve ticaretle ilişkisini kesmişti. Elindeki parayı da bir mali uzmana vererek Amerikan ve Ingiliz borsalarına yatırmıştı. Dev mali olanaklarını ayrımcılığa, ırçıklığa ve işkenceye karşı mücadeleye harcamaya başlamıştı. Şıddet onun esas ilgi alanı olmuştu. Şiddeti bir sosyal bilim konusu olarak kabul ettirmek istiyordu. Kültür ve edebiyat kurumlarına, araştırma nedeniyle kendisine başvuranlara da her türlü maddı yardımı yapmaktan geri durmamıştı. Hamburg'ta kendisinin de yönetiminde bulunduğu Hamburg Sosyal Araştırmalar Enstitüsü'nü kurmuştu. Bu Enstitü'de, işkencenin tarihi, eşcınsellere yüzyıllar boyu yapılan baskı ve eziyetler araştırma konusu oluyor, Ikinci Dünya Savaşı sırasında Yahudilere uygulanan soykırıma ilişkin sergiler, filmler gösteriliyordu. Reemtsma'nın kendisi de bu ensitütüde araştırma yapıyordu. Latin Amerika ve Ortadoğu'daki askeri darbelerin yol açtığı insan haklan ihlallerı de yakın ilgi alanlarındandı. Reemstma, hâlâ Reemstma, Tupamaro Marksizmi Ogece... Gece yarısını biraz geçe, eşinin onu aramaması üzerinc telefon eden Ann, yanıt alamayınca endişelenerek çalışma binasına gitti. Kapı açıktı. tçerde masanın üzerinde bir mektupduruyordu.Üzerindebirelbombası... Mesaj açıktı. 20 milyon Mark fidye ve basınlapolisinişiniçinesokulmamasıisteniyordu. Reemtsma'nın hayatta kalmasının tckkoşulubuydu.Basınvepolisolayakarıştınlmayacaktı. Para alındıktan48sonra Reemtsma 'yı serbest bırakacaklardı. Ann Kathrin, odada kan izleri gördü. llk şoku atlattıktan sonra yakındaoturan kriminologağabeyi Sebastian Scheerer'i ve Frankfurtlubirpsikoterapistarkadaşınıaradı. O da gece saat 0.30 sularında, polisten 'güvendiği'birarkadaşını. Polis büyük bir gizlilik içinde devreyegirmişti. 200'den fazla sivilmemurbu olaydaözel bir timoluşturarak görevlendirildi. O saatten sonra Hamburg ve civarındaki tüm şüphe çeken olaylar tek tek incelendi. Sonuç alınamıyordu. El bombası, kan ve mektup dışında hiçbir ipucu bırakılmamıştı. Reemtsma'nın yaşadığına dair ilk ipu * r geçirilemedi ve sokak alternatif grupların kültür ve sanat merkezine dönüştü. Fakat bu evlerın mülkiyeti onlarda olmadığı için polisle çatışmalar sürüyordu. Tam bu sırada Reemtsma sahneye çıktı ve sokaktaki bütün evleri satın almak için talip oldu. Alternatif gruplara özgürce etkinliklerıni sürdürmeleri için verecekti burayı. Ancak Senato bu projeyi geri çevirdi ve hayata geçirilemedi. Reemtsma şiddet ve işkence kurbanlanna yönelırken Türkıye'yi de ihmal etmedi ve Işkence'nin Tarihi adlı araştırmayı destekledi. Taner Akçam'ın "Işkenceyi Durdurun" adıyla kitap haline getirdiği araştırma lletişim Yayınları'ndan çıkmıştı. Taner Akçam bu kez de yine Reemtsma'nın Sosyal Bilimler€nstitüsü için "Yakın Dönem Türkiye Tarihi Dokümantasyon Merkezi" kurulması için lideri Rosencof 'un kitabı için yapılan basın