Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 HAZİRAN 1996. SAYI 534 15 PAZARIN PENCERESINDEN ğını ifade eden Aydıner, de yapılan 15 milyonPERUĞUN TARİHÇESİ ünlülerin, kuaforlcri ken, tığla yapılan 30 urucılığıy la peruk aldıkmilyon lira. Günlük kira Kökeni Antik Çağ'a dayanan larını söylüyor. Reklam ise, 1 buçuk milyonla 2 peruğun, Asur, Fenike, olmak istemiyorlarmıs. milyon aıasında değisiYunanistan ve Roma'da "llk, orta ve lise öğyor." kullanıldığı biliniyor; saçlarını tıraş rencileri çokça geliyor. Antik Çağ'dan bu yaeden Eski Mısırlılar da güneşten Özellikle, okullarm kana, saç sorunu olanların korunmak amacıyla peruk panmasına yakın, karkurtarıcısı perıığu, satakmışlar. nelerinc zayıf geleceği nıldığının aksine yalAna Britannica'ya göre, Peruk, korkusuyla, saçlan bir nızcagözönündefazla16. yy'de, Avrupa'da kadınlar geeede dökülen o kadar cabulunankişilcrindcarasında yaygınlaştı. Erkekler ise çoköğrenci varki." 17. yüzyılda, Fransa Kralı XIII. ğil, 3 yaşındaki çoeulaLouıs'in öncülüğüyle, peruk rın bilc kullandıklarını Peki, Aydıner'in müijtakmaya başladılar. Yüzyıl söylüyor Aydmer. terileri arasında, sonraortalarında Fransa'da peruk dan saçı çıkanlarolmus "Bir hanım müşteri yapımcılığı oldukça gelışmiş, hatta mu? gelmiijti. llamilcykcn, bir perukçular loncası kurulmuştu. "Saç, tamamen psievinegirenhırsı/lakarSonraki yüzyılda, kadınlar kolojik nedenlerle döşılas/mışveçığ*lıkatmış. arasında kullanımı giderek külüryadaçıkar. Peruk O anda, bebegi kamınazalırken, peruk erkekler arasında kullandıktan sonra, kelda yana yatmış vc daha sınıf, statü ya da görev belırten bir likslresindenkurtulup, ana kaınındaykcn saçsimge durumuna geldi. Belli saçı çıkan çok müştcrim ları dökülmüş. (,'ocuk meslekler içın, resmi giysınin bir oldu!" doğustan saçsızmıs. parçası olarak, özel peruklar benımsendi. Bu uygulama, Ingiliz Annesi 3 yaşındayken Aydıner, aynı duruUluslar Topluluğu'na bağlı gctirdi, uygunbirpcrıık mun, saç çıkarmak için ülkelerin yargı görevleri arasında ha/ırladık. $imdi çokullanılanilaçlaıiçmde bugün de sürmektedir. cuk, 7yasmda vebenim geçerli uldıığunu söylü18. yy'de, peruğun başlangıç ınüijtcriın." yor. Aydıner'in ilginç çizgisini örterek, doğal bir bir iddiası daha var: Aydıııer, her peruk görünüm elde etmek amacıyla "ilaçların.hiçbiı faykullananın, pcruğa perçemler arkaya doğru dasmınolduguna ınanuyumsağlayamadığını, taranmaya başladı. Zamanla alnın mıyonını. (,'ogu doktogerckcn özcni gösterüstüne takılan, kabarık yapay saç run kaf'ası kel. ilaç çare mediğinibelirliyor: tomarları yapıldı. Giderek olsa kendileri kullanıı"Peruğun hergceetayüksekliği artan bu yarırn lar. Amakisi ilacı.saçıranması, boyası atınca peruklar, 1770'lerde en abartılı nın çıkaeağına inanarak biçimini aldı; öndeki saçlar tel boyannıası la/ım. Aıııa çerçeve ya da keçe bigudılere kullanırsa, o saç kesin pcrıık kııllananlar, kimsarılmaya başladı. Bu tür peruklar çıkar." scnin görmemesi içiıı, Fransız Devrimi'ne değin, tüm "Yasaçckimi? pcruklarını taranıak bir Batı'da kullanıldı. "Saç ekimindede, doyana,çıkarırçıkarmaz, 18. yy'den sonra, kadınların da ğal saç elde edilmediğiyataklannın altına sotakmaya başladığı peruk, artık ne inanıyorum" diyor kuijturuyorlar" doğal bir görünüm almıştı. 20. Aydıner. "Ekilen saç, fi"Bir mühendis müşyy'de, özellikle ucuz yapay dan dikilmis gibi, çok terim vardı. Biıgüncvsaçların geliştirilmesinden sonra sevimsiz görünüyor." leneccginisöylcyip.pekadınlar arasında yayılan peruk Şevket Aydıner, peruk sipari.^citi, hazırlamodası, 1970'lerden sonra ruk ve postisin bakımıılık. Aradanyıllargeçti, ortadan kalktı. Dogu'da ise, nın nasıl yapılınası gepcruğun tabiri yeringeleneksel Çin ve Japon tiyatrosu rektiğinideşöyleanlalıdcysc, ahı gitmi^ valıı dışında peruk çok az kullanıldı.^ yor: kalmıs, yalnızca filesi görünüyor. Adanıın, "Peruk veya posiis, 500 m.ileriden, peruk taktıği anlasjilırduru 200 gıam mavi ispirtonun içinde, en az yamagelmi.ş. Amao, 'Karım peruk taktığımı rımsaatbekletıliyor. Sonra, bu ispirtodöküanlamadı. Lütfen.yeniha/ırladığımzdaaylcrek.yenikonanispirto içinde durulanıyor. nenbunungibiolsun,özclliklecnscdckisaç(ierekirsebu işlem, 12 kez tekrarlanıyor. laryumuşakolsun.karımoradakisaçlarımı Sonra da şampuanlı sıcak suyun içinde, beş okşamayı çok seviyor' dcmczmi?" dakikabırakılıyor." Aydıner, gülerek devam ediyor: Aydıner, peruğun kesinlikleçitilenmemesi gerektiğini vurguluyor. "Anlasjilan eşi, fazla kibar bir hanımmış ve "Aksitakdirdekeçeleşir. Sıcak suda çalkakalbi kırılmasındiye, peruk kullandıgınıanlayıpduruladıktan sonra fırçaylataranması ladıgını söylememiş." gerekiyor. Tarak kesinlikle kullanılmamalı, Müşterilerinin, kemoterapi gören hastalardan, öğrencilere, sahne ve televizyon yıl keçcleşmeye neden olur. Son olarak da fön makinesiyle şekil verilmelidir. ^ dızlarına kadar gcniş bir yelpazcyeyayıldı Çıktık açık alınla Her on yılda bir raydan SELÇUK ERKZ . »* nerji Bakanı Husnü Doğan "Çok * ' • üzgünüm," demiş, "altı yıl aradan sonra ** * Bulgaristan'dan yeniden elektrik alıyoruz... Şu andaki kurulu gücümüzü yılda onıki milyar kilovat saat arttırmak gerekirken bugune kadar yerimizde saymışız!" Dışışlerı Bakanı Emre Gönensay ise üzüntülerıni, Kırgız Dışişleri Bakanı Otunbaeva'nın söyledıklerini aktararak vurguluyor: Otunbaeva "Türkiye eskiden bize heyecan ve şevk veriyordu, bizim ufkumuzdu... Şimdi ne oldu size?" diye sormuş. Gönensay, "Böyle giderse balon söner. Turkıye uluslararası alanda zemin kaybeder. Dış politıkamız olumsuzyönde etkılenir." dıyor. Sadece hükümet "erkânı" değil, tüm sıyasetçilerımız böyle ağlamaya başladılar. Oysa bızlerın yani vatandaşın ve vatandaşların gazete sütunlarına yansıtı olan habercılerin, yorumcuların gözleri bir hayli Aslında çözüm öyle Kaf Dağı'nın ardında, kolay bulunamayacak bir yerde değıl! Çözüme varmak için kendi aklımıza koyduğumuz cenderelerden sıyrılmak yeterlidir. Gelin, çözüm bulma, çözümü tanımlama yönünde bir girışimde bulunalım: Bu amaçla kendi kendımıze bazı sualleri sorup onları cevaplayalım: Seçim çare mıdir? Hayır. Seçımde Refah Partisi yüzde 2830 civarında oy alıp iktıdara çok yaklaşmış bir parti durumuna gelecektir. III. Sehm zamanından bu yana yüzünu Batı'ya çevirmiş olan Türkıye'nın pusulasını tersine çevirmeyi amaç edınmış olan bu partı, aynı zamanda şu anda ulusal bütünlüğumüzü tehdit eden bölücü unsurları besleyen, barındıran Müslüman ülkelerin avukathgını benimsemiş ınsanların yogunlaştığı bir partidir. Bu nedenle iktidara gelmesi de, ıktidara yaklaşması da ulusal çıkarlarîrnıza zarar verecektır. TBMM 'nden alifilmif bir görüntii... zamandır gülmedi, gülemedi. ölümünün 700. yılında Bırleşmiş Milletlerce anılan Nasreddin Hoca'nın fıkrasını anımsatıyor durumumuz: Timurlenk'in bir gözü körmüş, yüzü de hayli çirkinmış. Günün bırinde Nasreddin Hoca'yı yanına çagırmış... Bir yandan ona danışırken bir yandan da berberi, saçını, sakalını kesiyormuş. Traş bitince berber eline ayna vermiş kendi yüzünü gören Tatar padişahının gözleri dolmuş. Yanında duran Nasreddin ise hıçkırarak ağlamaya başlamış. Timur şaşırmış, "Ben bu çirkin yüzümü gördükçe üzülürüm," demiş, "Ama sana ne oluyor?" Nasreddin, "Siz" demiş, "aynayı iki dakikadır elinizde tutuyorsunuz. Oysa ben sabahtan beri size bakıp duruyorum!.." Durumumuz, tümümüzü depresyona sokmakla kalmıyor, dış âlemin de tüylerini ürpertiyor: Ertuğrul özkök, Elysee Sarayı'nda buluşan Chirac ile Kohl'un Türkiye'yi endişeyle tartıştıklarını söylüyordu. Ancak gözlerimiz böyle dolup taşarken elle tutulur bir çözüm önerenler o kadar az ki... RPANAPBBP mi? Yoksa DYPANAPSHP mi? Yoksa DSPSHPDYP'den ayrılacaklar ve ANAP mı? Her birinin olumsuz, her birinin verimsiz bir yönü daha ağır basıyor. Bu durumda ister bir gazetenin, derginin köşesinde veya ortasında yazan bıri olun, istersenız duş'üncelerını sadece ikiüç kişiyle paylaşan iyi bir vatandaş olun, lütfen artık ağlamayı ya da, batan gemi şakaları anlatmayı bir yana bırakıp çözümü tanımlamaya çalışın. (Fotoğraf: RIZA EZER) Türkiye bu anayasa ve seçim kanunlarıyla yeniden rayına oturtulabilir mi? Hayır! Bu yasalarla her ononbeş yılda bir raydan çıkmak ananemızi niçin sürdürür dururuz. Yeni bir anayasa ve yeni bir seçim kanunu hazırlamalı ve bu anayasaya ononbeş sene sonra çıkacak bunalımlarda sistemin yeniden rayına yerleştirilebılmesinı kabil kılan maddeler konmalıdır. Fransız Anayasası'nın 16. maddesi, cumhurbaşkanlarına olaganüstü olumsuzluklar karşısında tüm yetkileri ellerine alıp işleri düzeltme imkanını saglamaktadır. Bize de böyle bir madde gerekir! Bütün bunları anladık, kavradık! Peki bu yasaları kim hazırlayacak? Kim kabul edip yürürlüğe koyacak? Sorulardan sorulması gereken, ama cevaplandırılması en güç olanı budur. Ancak, çıkar yolun bu sorulann sorulmasıyla bulunacağını bilmenin ve yurttaşlarımızı bu yönde düşünmeye çağırmanın, dışında başka bir şey gelmez elimden! Ama size ikinci bir Nasreddin Hoca fıkrası anlatabilirim: Öğretmenlik yaptığı okulda öğrencileri kendısine sormuşlar: Hocam, sabahtanberi aramızda tartıştık ama çözemedik: Türkıstanı fethetmek mi güçtür yoksa dizüstünde Mekke'ye gıdip hacı olmak mı? Hoca yanıtlamış: Her ikisinin de kendine özgü güçlükleri vardır. Ama Türkistan'ı fethetmek de, dizüstünde hacca gidip gelmek de, size gerçekleri görmeyi öğretmeye kalkışmaktan daha kolaydır! <^ Makinede bir saatte hazırlanan peruklar, tığla yapıldığında en az bir hafta alıyor.