08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ŞUBAT 1996. SAYI 516 19 Görme özürlüler özellikle yollardan "Beyaz baston dayanmıyor ki dcn başka kimse yardım etmcz." Çolak, bunlan gerçckleijtırecek birikime sahip. lstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirmiş. Boş zamanlarında Ya^ar Kemal'in kitaplarınıdinliyor."DcmircilerÇarşısıCınayeti'V'lnce Memed", "Ağrı Dağı Efsanesi". Küçük Armutlu... Gecekondulardanoluşanbirköy. Bİr Hvlerin kapısında dizi di/ı çamaşırlar asılı.. Kadınlar, kızlar, yolun kcnarındakı çeşmeden kovalarla su taşıyorlar. Çolaklar'ın evindc laf lafı koval ıyor, tabaklar dol usu kakaolu kek, pcynirli börckcşliğınde. Anlatacakları o kadar çok şcy var ki... Remzi Bey, "Bakın, son olarak sizc birşey anlatayım ki, toplumun görmeyen kişiyebakışınıanlayın. Birdcfa vâtandaş, görmeyen kişiyi, cahil, hiçbir şey bilmeyen bıri sanıyor. Geçenlerde, duraktaotobüsbekliyorum. Bir otobüs geldi durdu. Kaç numaralı otobüse binmcm gcrektiğini biliyorum. Vatandaşa "Ducan otobüsün numarası kaç?' diye soruyorum. O da bana, "Siz nercyc gitmek istiyorsunuz?' diyor. Valandaşa durumu açıklayana kadar, otobüs kaçıyor. Oy sa, sorumu yanıtlasa, /aman kaybı olmayacak. Bunlarsizc küçük ayrıntılargibi gelebilir. Amabizim için son dcrcccöncmli. Birşey daha eklcmemeizinverin. Görmeyen kişi, sizden yardım isterse, edin. Geçenlerde başıma yine birolay geldi. Otobüs bckliyorum. Vatandaşın birı, 'Yardım edcbılır miyim?' diye sormadan, beni kolumdan tuttuğu gibi, palas pandıras karşıya geçirdi. Çoğu vatandaşımız gibi, görme özürlü birinı nasıl karsıyageçireceğini bilmiyordu. Kör biriniWarşıyageçirmek,yürümesinc yardım etmek istiyorsanız,kolundantutmayın. Bırakın, o sizin kolunuzdan tutsun. Siz, öndeki tchlikeyionahaberverebilmek için, hcr zaman biradımöndeolmalı,rchberlikctmclisınız. Sökak şarkıcılığı çok alifik olmadığımıt bir renk. Ama cesaret edenter ılgı goruyor. satranç taşlarım dizerkcn, konuşmasını da sürdürüyor. "Dernek olarak, türlü etkinliklerdüzenliyoruz. Enslrüman çalan arkadaşlarımız, solokonserlerveriyorlar. Yineçokscslikoromuzunkonserleri oluyor. Koronunclemanlarından bir de bcnim. Biratölycmı/ var. Atelycde ürctilcn iş, jcri sergiliyoruA" Hamdi Öğrctmen, basında lcndigi panoyu gösteriyor. Panoda inli uiaklı kupürler. Remzi Çolak, "Bu kupürlcrdc bİ7İm Bcdriyc dc olsa gerek. O zaman daha zayıf ve alımlıydr'diyor. Bcdriyc, Rcmzi Çolak'm cşi. 1987'dc cvlcnmişlcr. O da Altı Nokta Körler Vakfı'nın santralindc çalışıyor. Glokom hastalığı sonucu gözlerini kaybetmiş. "Bedriye santraldedir. Söyledcburayagelsin." lçeriye, orta boylu, kumral, çok güzel yüzlü bir kadın giriyor. Çolak çifti, kasik "merhaba, nasılsınız"lardan sonra, bizi evine davet ediyor. Küçük Armutlu'da mütcvazı birev.. Bedriye llanım küçük evindc çok mutlu. Bu, her halinden belli oluyor. "Günlük ev işlerini rahatlıklayapabiliyorum. Yalnızcapirinçvemercimekayıklarkenzorlanıyorum.Birdeiğneye iplik takarken vc ipliğin rengini bclirlcrken güçlük çekiyorum. Bu durumlarda, kızımdanyardımalıyorum. Seher, Bedriye'nin ilk evliliğinden, 20 yaşında, sarışın, mavi gözlü, dünya güzeli bir kız. Tuzla'daderi fabrikasındacalışıyor. Seher: "Anncm ve babam, çok duyarlıklı insanlar. Inanın, beni benden daha iyi tanıyorlar. Moralım bozulduğunda, sorunumun ne olduğunu öğrenmek istiyorlar. Sczgileri çok güçlü. Ben çok şanslıyım." Seher, toplumun, görmc özürlülere bakışını çok cahilce buluyor. "Geçenlerde, annem vc babamla otobüse bindik. Yanına oturduğum kadın, yüzütnc acı acı baktı, sonra' Bunlar senin annen baban mı?' diye sordu. Ben de 'evet' dedim. Kadın yazıklanmayabaşladı. 'Vahyavrum vah! Senin işinçokzor. Onlaranasıl bakıyorsun?' Içimdengüldüm. Evegeldiğimdesofra kurulmuş oluyor. Sağolsun, annem bana iş bırakmıyor." Remzi Çolak'ın da birinci evliliğinden bir oğluvarmış. Annesiylekalıyormuş. Çolak, gören insanların, görmeycnlcrin dünyasını anlayamadığını,biriletişimkopukluguyaşandığını anlatıyor. Birdcn gözlcri uzaklaradalıyor. "Eski eşimle, ailecek görüşüyoruz. Onlar Avcılar'da oturuyor. Oğlum, tatillerde bcni ziyaret ediyor. Onunla, kardeş gibiy iz." Seheratılıyor: "Kardeşimlc çok iyi anlaşıyoruz." Bedriye Hanım'ın hikâyesi ise, biraz dokunaklı. Bulgaristanlf ymış. Eskieşininiçki içmesine dayanamamiij, boşanmış. Daha sonraTürkiye'yegöçetmiş.Onyılyaşamla cebcllcşmiş. "Sonra Remzi çıktı karşıma. Evlendik. En mutlu yıllarım, Remzi 'ylcgeçirdiğimyıllar. Ama, Rcmzı 'nin, eve yctcrincc zaman ayıramamasından şikayctçiyim." Remzi: "Haklısın, vakıftaki çalışmalar zamanımmçoğunualıyor. Körlerinhaklarınısavunan, onların sorunlarına sahip çokan çok a/ kurum var. Özürlülcrin scsıni parlamcntoda duyurmakistıyoruz.Şımdıye kadar ikıncısınıf vatandaş muamelesi gördük. Bize, biz ycr alan ctkinliklcrin sergi dİyOrlai". insanlardan ricalan var: "Görmeyen birine yardımcı olmak için koluna girecekseniz, bir adım önde gidin ve onun koluna girmeyin. Bırakın o sizin kolunuzdan tutsun." Remzi ve Bedriye Çolak, kıziarı Seher 'te. Seher annesinin ve babasının sezgilerine çok güveniyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle