06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

12 SÖZ SOKAĞIN ÇOCUKLARINDA... "Ağır" sokak çocuğunu bunaltan medya sıkıntısı O hergün, aynı yerde oturup, yüzünde ağlamak üzere bir görüntüyle elindeki kurşun kalemleri satar. Genellikle hiç satamaz. Aynı yerde aynı biçimde, yaz kış, kar yağmur, değişmez. Tek bir şeye güler, yanında oturup ayakkabı boyayan yaşlı adamın sinirlenmesine. Geriye kalan bütün zamanlar, meslek raconu olarak kullandığı ağlamalar. En büyük sıkıntısı kalemleri satamamak değil aslında, Ankara basınının ayaküstünde çalışması. Şu "konuşan toplum meselesi" en çok onu sinirlendiriyor. Çünkü ağır çocuk, demeç meraklısı değil. "Ağır" sokak çocuğu ile kısa söyleşi: Niye ağlıyorsun? Kimse kalem almıyor. Adın ne senin? Gazeteci misin sen? Evet. Ben gazeteye çıkmak istemiyorum. Neden? Gazeteye çıkınca insanlar zengin oldum sanıyor. Zengin değilsin ki. Olsun. Burda herkes tanıyor beni. Konuşmuyorlar sonra. Niye konuşmuyorlar? Para aldım sanıyorlar. Kalem ne kadar? Otuz. Al 30 bin. Gazeteye çıkmam ama. Onun için alıyorsan... Otuz bin lirayı aldı. Elleri ilk kez göründü. Yaz sıcağında üst üste giydiği iki paltonun kollarından kirli, küçük elleri göründü. 8 yaşında olmalı, dişleri yamuk. Adını, yanındaki yaşlı ayakkabıcı da bilmiyor. 30 bin lirayı alıp toz olduktan sonra yaşlı boyacıya sorulan bütün sorular, boşver anlamına gelen bir el hareketiyle karşılanıyor. Belli ki çok sinirlendirmiş onu. Çocuk işte. Çocuk, ama ağır, gazetelere demeç vermiyor. Gazetecilerin ve televizyoncuların haber sıkıntısı çektikçe sokak röportajları yapmak için çıktıkları ' caddede oturmaktan olsa gerek, "medyatik" olmak ona ilginç gelmiyor. Yaşamıyla "ilgilenilmesi", birilerine ilginç gelmek, onu pek ilgilendirmiyor. Çünkü 30 bin lirayı alıp ortadan yokolmadan önce ayakkabısının önünü gösteriyor. Ayakkabısının önü yok. Ve ratingi, tirajı ne kadar yüksek olursa olsun verilen hiçbir demeç, geceleri ayağını ısıtmıyor satışı da artırıyor. öyleyse "konuşan toplum" neyime? Haklı mı, haklı...^ Kemal: Benimki de. Murat: Benimki kâğıt topluyor. Rambo: Benimki Çorumlu. Gülüşüyorlar. Çünkü Rambo'nun babası işsiz demek oluyor bu. Sokakta mı yaşıyorsunuz? Rambo: Yok. Eve gidiyoruz, ama sokaktayız hep. Kemal: Ben okula da gidiyorum. Ama ' bizim mahallede bir çocuk var Resso diye. O sokakta yaşıyor. Balici. Yanaşmayız. Neden? . . Orhan: Kötü huylu. Hırsızlık yapar üzerimize kalır falan diye. Geçenlerde araba çalmış, yakalanmış. Çıkmaz artık hapisten, orada öldürürler onu. Kimsesi de yok zaten. Rambo: Bizim okulda vardı bir tane uhucu. Disipline gitti, okuldan attılar. Eğlenmek için ne yapıyorsunuz? Kemal: Havuza gidiyoruz, Seğmenler'e. Ama bir bekçi var, gıcık bir herif. Bugün kovdu yine bizi. Rambo: Bazen Atakule'ye gidiyoruz. Orası iyi. Ama asıl maç yapıyoruz. Mahallede. Zaten yenildik Çorumlular'a. Ben de Çorumlu'yum ama olsun... Bak yenildiğimizi yazma ha! Hayatta en çok ne yapmak istiyorsunuz? Orhan: Bir tane kamyonum olsa, 2520 interkoler. Arkası yataklı olacak ama. Vuracağım gideceğim anasını satiim. Uzun yol şoförcüluğü iyi be abla. Kemal: Ben de pazarcı olmak istiyorum, babam gibi. Ama uzun yol şoförcüluğü daha iyi. Ben de bir tane Mercedes alsam, yatağı olsa arkasında... Gitsem, gitsem, uzun yola anlıyor musun? Murat: Ben futbolcu olacağım. Zaten gideceğim yazın Gençlerbirliği'ne alın beni diyeceğim. Almazlarsa subay olurum. Rambo: Ben dünyadaki herşeyi istiyorum. Kemal: Hadi len! Gülüşüp, Rambo'nun kafasına vuruyorlar, dalga geçiyorlar. Olur mu, onlann düşleri babalarının ya da muhtemelen Almanya'dan bir kamyonetle dönen dayıları kadar olmalı, fazlası kırgınlık, mutsuzluk, ne gerek var? Söyleşi böylece sona ermek zorunda kalıyor. Torbaları ellerinde yollarına düşüyorlar. Şimdilik evlerine gidiyorlar, ama bir de Mercedesleri olursa çıkmayacaksın yollarına... Arkasında mutlaka yatağı olacak ama...^ CUMHURİYETDERCl Uluslu sokak kızı Siruce'nin "kadınlaşmasının" kısa öyküsü Siruce, eskiden bir çocuktu. Uzun hesaplardan sonra 6 yaşında. Sakarya Caddesi'ndeki birahanelerin önünde, koltuğunun altında neredeyse boyu büyüklüğündeki çalışmayan tartısıyla dolaşıp, gülüp dururdu. Saçları sarı gibiydi, dalgalı. Yüzü gözü lekeli, çocuk işte! Büyümez sanırsınız, öyle bir çocuk. Masalara oturur, patates, beyaz peynir, domates yerdi ya da ne verirlerse. Anne ve babasına dair en az 10 tane yalan ve tuhaf öyküsü vardı, anlatıp kaçardı. Hepsi palavra, ama geceleri Siruce hep sokakta, kötü uykularda. Sakarya cumhuriyetinin tekmil ahalisini kandırmıştı gülüşüyle, gıdip gidip gelişiyle. Siruce, sokağın, sokakların kahramanı, deli kız. Aradan 7 yıl geçti. Siruce artık Ulus'a çıktı, dudakları ucuz, kırmızı boyalı. Opera Sahnesi'nin önünde, elinde plastik küçük bir çanta, içinde bir tek kimlik, en ucuzundan yeşil peçete. Yaşı artık 12, zamanıdır. Fiyatı, bir kaç 100'lük. Saçları artık gerçekten sarı, boyalı. Ruju akmış, güldüğü hiç belli olmuyor bu yüzden. Belli olan acemiliği. Ucuz mini eteğinin altında nasıl da çıplak ve cılız bacakları. Memeleri çıkmış. Korkak memeleri, hep daha zor bir hayatın habercisi, küçük kadınlığı en büyük zorunluluğu. Siruce, eskisi gibi bağıra çağıra gülmüyor, sessizce yaklaşıyor arabalara. Far ışıklarında kalbi çarpıyor. Bu gece kım olacak acaba? "Çok şişman olmasa" diyor içinden, "Biraz da temiz." Bizim Siruce, sokağın çocuğu, sokakta büyüdü. Alıştı gecelere ve daha başka nelere nelere. Siruce bizim küçük kız, hâlâ çocuk, sokağın çocuğu hem de. Bakmayın ruj sürdüğüne...^ Onlann da bir YAZI: ECE TEMELKURAN FOTOĞRAK: ERZADE ERTEM epsi bizim sokakların çocukları. Kara, kuru, kocaman gözlü, bağıris,çagıri!}(hesapsı/,bakımsız,bagımsızvebizler için hep "tehlikeli."Onlar, sokağın çocukları, sokaktaki... Ncdcn orada, sokaktalar? Bazıları bunu seemis gibi görünüyor, sonsuza kadar evc dönmek isteıııiyor. Fia/ılarına seçtirilmis,. Amahcpsininsözlcri "kes.ke"diyebas.lıyor. Onlarhcpburalardalar, karanlık izbelerde, tcrminallcrde, bankamatik kulübelerinin içinde, araba egzostlarının ağzında, soğukta, hep "dışarda" ve bu toplumun tam içinde. Onlar, daha iyi birdünyayı hcpimizden daha çok istiyorlar. (,'ünkü bu dünya, teeavüz, ölüm, açlık, soguk ve as,ağılanma demek, amaherzamansıkıbirdostluk. Herkes gibi onlann da bir yaşamları var, baş,a çıkmaya çalıştıkları. Ba/ıları beceremiyor,yol kenarları ndaölebiliyor diyelimki; bazıları beeeriyor, tıpkı bizim gibi. Acıınak falan gerekmiyor, belki gerekli olan onıuz vermek, dirsck destegi. Bunakar.şılık,hepsinin maceraları bizimkilcrdcn heyecanlı, çünkü sokak, ne olursa olsun kanvcbağımsızlıkrengi. Acaba, her dostluğun ölümüne birliktelik, her "yamugun"mutlakyalnızbırakılmaoldu Buralardan Mercedes bir kamyonla gitmek Ellerinde siyah naylon torbalar Cinnah'tan aşağıya vurmuşlar. Savruluyor torbalar, ayaklar, avare yıllar... Orhan, Murat, Kemal ve Rambo. Takma adlarını taktılar, sokaktaki hayatını anlattılar. Evleri var, ama sokakta olmak elbette daha eğlenceli. Şimdi Seğmenler Parkı'ndan, havuz sefasından dönüyorlar. Ta Dikmen'e yürüyecekler. Sokaktaki bütün çocuklar gibi kara kuru hepsi. Azgelişmiş ülkenin bedenleri küçük kalmış, gözleri büyümüş kara çocukları. Ellerinde ıslak donlarını koydukları siyah naylon torbaları sallıyorlar. Bağırış çağırış Cinnah'tan aşağı yürüyorlar. Dikmen'deki evlerine kadar yürüyecekler. Gelirken de yürüdüler, tam iki saat. Seğmenler Parkı'ndaki süs havuzunda yüzdüler, bekçi kovmuş şimdi evlerine gidiyorlar, keyifleri değme gitsin. Bizden de bir sigara yakıyorlar, buyrun sokaktaki çocukların söyleşi molasına. Takma adlarını taktılar, yaptıklarını, yapamadıklarını ve düşlerini anlattılar. Orhan: Benim adım Orhan olsun. Orhan abi gibi yani. "Batsın bu dünyaaa!" Murat: Ben Murat istiyorum. Kara Murat. Kemal: Ben Kemal olacağım ama televizyon falansa olmaz ha. RamboBenimki Rambo. Rambooo! Kemal: Hadi len! Babalarınız ne iş yapıyor? Orhan: Benimkisi pazarcı. Her Pazar JEEP SAFARİ Offroad safarilerde 4x4 araçlar bizden, Icullanması sizden. 27Arahk 1 Ocak YENİ YILDA Olimpos, Simena,Noel BabaJCaş... Peşin yaşayın 3 taksitte ödeyin 30 Arahk 1 Ocak Gölleri ve Yaylalarıyla Bolu lSAralık Pazar Keremali Dağı. Mis sok. 6/5 Beyoğlu Tel:(212) 245 15 93249 06 46 Fax:245 29 76 Çocuklanmız İçin Eskı Anadolu'dan Yeni Öykülcr ALA KİTAPLARI Yazan MİNE SOYSAL Çızen SERDAR SÖNMEZ 1 ALA 2 MERMER KENT PRİENE Mevlut Pehlıvan C«1 10li Ga/nrttcpe 80290 Isunbul lel. 0212212 9S /1 faks 0212 1U Vi 70 »ıtjplıjı I »I ginı;ı{|ı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle