Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C EPECEV R E 0 K T A Y E K I N C I Tarihsel cevre ve "heykel kültürü İstanbuVda başlayan "kent ve heykel" tartışmalarında, tarihsel dokunun önemi ve yaratıcıhğı bir kez daha gündeme geliyor... ir süredir, İstanburun kültür ve sanat çevrelerinde "kent ve heykel" tartışılıyor. Heykclsiz bir kentin "zararları", heykellerle bezenmiş bir kentin "yararlarr, heykelin kente kazandırdığı anlamlar. "heykelli kentin" kentliye kazandırdığı duyumlar... On milyonluk bir kentte sayıları kırkı, elliyi geçmeyen "duyarlı toplulukların" saatler süren söyleşilerinin önemli "alt başlıklarım" oluşturuyor. Geçenlerde, Levent'le yenı açılan Pimapen Kültür ve Sanat Evi'nde yaptığımız gibi, söyleşi bitip herkes evine gitmek üzere çıktığında ise o, saatler süren tartışmanın "gizemi", bir anda yerini "gerçeğe" bırakıyor. Istanbul'un, çeşitli meydanlanna dikilmek istenen heykeller bir yana, kendi "heykelsi" güzelliklerini bile koruyamayıp, yok ettiği gerçeğine... II B anda kentin tümündeki "tarihsel doku" ve yü/lerce yıllık "mimari kimlik" de korunuyor. Ustelik, 2. Dünya Savaşı'ndaki 900 günlük Alman kuşatmasının bombardımanı altında, 19411945 arasında "tamamen yıkılmış" ve tarihi binalan tam bir harabeye dönmüş olmasına karşın. 900 günlük kuşatma sonunda 1 milyondan fazla "kentlisini" yitiren kent, onca yıkıma, yokoluşa karşın Alman ordularına teslim olmadığı için "Kahraman Leningrad" unvanını aldığında, sadece özgürlüğünü değil, "heykellerini" de faşizmin bombalanna karşı koruyabilmiş olmanın gururunu yaşıyordu. Bir yandan yıkılan tarihi kent, türri binalanyla ve yeniden "St. Petersburg gibi" restore edilirken, diğer yandan ise kuşatma sırasında "kurtarılan" binlerce heykel "saklandıkları yerlerden" çıkartılıp, parklardakı, köprülerdeki, meydanlardaki yerlerine konuyordu. Leningrad'ın parfclannı, caddalarlnl v« maydanlannı sOsleyan 18. ve 19. yUzyıla an 3OOO haykal, Alman bombalanna karşt "kanallann Içlnd*" konıma altma ahndı. Belediyeııin heykel proles) Bu tartışma, birkaç ay önce interStar adlı TV kanalının, Nurcttin Sözen'e olan düşmanlığına Belediyenin "hcykel projcsini" de alet etmesiyle başladı. Haberden çok "yorumlanyla" etkili olmaya çalışan interStar, sapla samanı yine birbirine kanştınp "çöple heykeli" kıyaslamaya kalkıştı. Sözü öyle bir noktaya getirdi ki, sanki bu kentin heykellerle bezenmesini isteyenler, Sözen'in bu projesine destek verdiklerinde, kentin çöplük haline gelmesine de "katkıda bulunmuş" oluyorlardı!.. Bu garip yoruma, Plastik Sanatlar Derneği (PSD) haklı olarak tepki gösterdi. îslanbul'da, "altyapısız gökdelenlerden çöp dağınuı patlamasına dek" yaşanan birçok sorun arasında, hiç değilse "uygar bir proje" uygulanmaya çalışılıyor, belki de insanlan artık "bu kentin kimliğini konıma bilincine ulaştıracak" olumlu bir çaba sergileniyordu. Ne var ki, Gayrettepe'deki 15 bin m r lik arsalanna "Sö/en cngcl olduğu için" 100 katlı bir gökdeleni dikme olanağını yitiren Uzan Ailesi, tstanbul'un 8 mesine ve güçlenmesine önayak olabilirdi... Kentle heykelin "kucaklaşabilmesi" için, öncelikle o kentle "tarihinin" kucaklaşması; ve yine o tarihin de yerli yersiz gökdelenle, arazi yağmasıyla, "rant mimarisiyle" bo/ulmaması gerektiği, dünyanın "konınan kentlerinde" öteden beri kanıtlanıyor. Bir Roma, bir FloHeykel makyaj ohnanuıh ransa, bir Budapcşte, bir Prag... Hem Kamuoyuna pek yansımasa da, hey kendi "heykelsi" kent dokulannı yaşatıyorlar, hem de bu dokelle çöpü birbirine kuyla "bütünleşen" kanştıran bu anlayi!}. heykellerini. aralannda başka ncdenlerle Belediye'ye Bunlar arasında, kızanlar da bulunan hiç kuşkusuz en "çarduyarlı bir sanatçı pıcı" örneği ise "eski" çevre tarafından tepSovyetler Birliği'nin kiyle karşılandı. Pi"kahraman" kenti mapen Kültür Leningrad, ya dahem "en eski" adıyla, hem Evi'ndeki tartışmalade "şimdiki" adıyla, nn sonunda ise, "Istanbul ve heykel" a Laningrad Mvaftan aonra ytnMtn "SL Rus çarı I. Peter'in "kuzeyin Venediği" rasındaki dostluğun r«stor« •düdi. olarak 1700 yılında neden güçlcnmediği kurduğu St. Petersburg sergiliypr. ve bu kentte heykel bilincinin neden yaygınlaşamadığı konusunda şu ortak Neva Irmağı'nın Kuzey Denizi'ne kayargıya varıldı: "Kentin kültür kimliği, vuştuğu delta üzerinde, "kanallar kentarihsel karakteri vc doğal güzcllikleri ti" olarak kurulan St. Petersburg'da, korunmadan, toplumun heykel özlemi 18. yüzyıldan bu yana kentin açık alanduyması ulası değil." lannda, tarihi köprülerin üzerinde ve "halka açık" parklarda sergilenen, Blrörnek.St Petersburg 3000'e yakın heykel bulunuyor. ÜsteÇünkü heykel, yağmanın yarattığı lik, her biri en az yüz yaşında ve yine her çirkinliğe "makyaj" olamazdı: Tam ter biri, bugün fstanbul'da ancak "kapalı sine, büyük uygar kentlerde olduğu gibir müzede sergilenebilccek" değerde... bi, yaşatılan diğer kentsel değerlerin Ve yine St. Petersburg'da, 18. yüzyıl"güzelliğine katılarak" kültürün gelişdan bu yana salt o heykeller değil; aynı kimliğini koruyabilmek için öyle heykelden, ya da kültürden, sanattan "etkilenebilecek" durumda değildi. Ailenin televizyonu interStar, ne yapıp, edip "rant kulesine" engel olan bu yönetimin devrilmesini sağlamalıydı. Istanbul'a heykel projesi de, çöp dağlannın içine atılıp, kirletilmeliydi... Peki; 900 günlük acımasız bombardumının altında, onca kişi yaşamını yitirirken ve tarihi kentin tümü yerle bir olurken, heykeller nasıl kurtuluyor; "nereye" saklanıyorlardı?.. 1988'de Leningrad Mimarlar Birliği'ni ziyaret ettiğimizde, bu sorunun yanıtı dogrusu bizi hem utandırmış, hem de sarsmıştı. Kenti 1950'li yıllarda "St. Petersburg gibi" yeniden inşa eden mimarlar arasında yer aldığı için yakasında "Lenin Nişanı" taşıyan yaşlı mimar, son derece "olağan bir olayı" şöyle antatmıştr. "Bombardıman başlayınca, halk sokaklara fırladı vc heykeller toplanıp, Ncva Irmağı'nın kanalları içine atddı. Kuşatma bitince de, suyun altından onları topladık vc sapasağlam eski yerlerine koyduk..." Leningrad, işte bu tarih ve sanat bilinciyle, daha doğrusu "kentli bilinciylc" hep St. Petersburg olarak kaldı; ve yıllar sonra da kent halkı, "kimliklerini unutmadıklanndan" eski isimlcrini yeniden anımsadı. Şimdi, şu tstanbul'da "interStar sayesinde" başlayan "kent ve heykel" tartışmalan için bir an durup düşünelim. Savaş olmadığı halde kentin tarihsel kimliğini durmadan yıkan soygun projeleri TV kanallanndan desteklenirken, elin oğlundan "çöple heykeli birbirine kanştırmamasını" nasıl bckleyebiliriz ki?.. Neyse... Sözün kısası, lstanbul'da diğer tüm uygar dünya kentleri gibi, heykellerle donatılmalı. Donatılmalı ki "uygarlık bilinci" gelişsin, birileri hiç değilse o heykellerden utanıp, bu kentin üzerinden "yıkıcı ellerini" çeksin... < D E R O İ 3 0O C A K 1 9 9 4 S A Y I 4 1 0 Nepede saklandı? C U M H U R İ Y E T