Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B U R A K E L D E la, dünyanın herhangi bir yerinde, savunduklan değerlen yerle bir edecek uygulamalan gündeme getirdiğınde tavırlan ne oluyor? Kuşkusuz bundan Stipe'ı, Kurt Cobain'i, James Herfield'ı yargılayacak bir sonuç çıkarmak doğru olmaz. Çünkü yaptıklan malın gerçck sahibi değildir onlar ashnda; yalnızca toptancıdırlar. Kitlelere nerede, ne zaman ve nasıl ulaşacağına "medya" karar verir. Sistemin bu noktadakı usta parmaklan olan medya, şarkılan tavırlar ve dünya görüşlerinden; sözlen müzikten ve "mesaj"lan da sözlcrden koparıp soyutlayıverir. Geriye kalan, Lars Ullrich'in davulu, Mike Stipe'ın sevgilisi ya da Kurt Cobain'in takılandır yalnızca. Kitleler, medyanın starlanndan kendilerine doğru estirdiği rüzgârla yetindıkleri sürece de o müzik asla "kendilerinin müziği" olmaz; bir "moda" unsuru olarak takılır kalır kitle kültüründe. Pop müzikte değisen iklimler vustralyalı yazar Craig McGregor, popüler kültür üzerine serbest denemelenni bır araya getirdiği "Pop Kültür Oluyor" adlı kıtabında, "çok kiiçük bir azınlık tarafından denetlennıekte olan kitlc iletişim araçlannın kültürümüz ü/.crindcki cgcn menliği nden söz edip şöyle devam ediyor: "Televizyon, radyo, sinema ve gazeteler, çoğumu/un yaratıcı yönlerinİ yok ederek bizleri pasif birer izleyici haline soktu. Televizyonun önünc çöktüğümüzde bize pompaladıklan, son derece ticari ve yönlendirici görüntüler. Yaşamunızın her anında reklfim veya reklâmla ilgili program bombardnnanına tutuluyonız. Bu programlar bi/j reklâmcıların ve kitle iletişim araçları tekellcrinin istedikleri şekillerde davranmaya itiyor.n McGregor, sistemin empoze ettiği egemen kültürün kitle iletişim araçları yoluyla toplumu manipule etmesinin karşısında, ancak kendi muhalif kültürümüzü adım adım oluşturarak çıkabiliriz diyor. Yazara göre bunun yollanndan biri, kendi gruplanmızı oluşturup kendi şarkılanmı/j yazmak ve kendi pop müziğimizi geliştırmek. Ancak bunun hiç de söylendiğı kadar kolay olmadığıru da ekliyor sözlerine. Gerçekten de pop müziğin tarihinde çıkılacak küçük bir gezinti, kcndiliğinden bir nitelik taşıması beklenen hemen her evredeki karşı çıkış girişimlerinin, sistemin çarklannı işleten deneyimli eller tarafından nasıl ehlileştirilip kulla A Modı yı dı "dsğlşsn dsğsplsp" tstatistikteki tanımıyla moda, örneklenen grup içinde en sık tekrarlanan eleman. Giyim, dekorasyon, aksesuar, kozmetik ve otomobilde olduğu gibi, müzikte de bu tanım aynen geçerli. "Hedeflenen kitle içinde en sık satın altnan" biçiminde uyarlayabilıriz tanımı. Pop müzikte de doğal olarak toplumdaki diğer parametrelerden bagımsız hareket edemeyeceği için, sistemin öngördüğü "değişen degerler" ile birlikte akımlann yıldızı parlıyor ya da "out" oluyorlar. Bunlann bir kısmı, salt hızlı ve yoğun tüketilmek üzere piyasaya sürülmüş "maTlar. Bir kısmı da, doğuşu ya da gelişme süreci içinde bir biçimiyle karşı çıkış unsurunu kazanan ve alternatif kültür arayışlanna eklemlenenler. Aslına bakılacak olursa pop müzik daha ilk doğduğu andan itibaren "devrimd" bir öze sahipti. Popüler müzik üzerine kaleme alınmış en yetkin kitaplardan biri diyebileceğimiz "Müzik Bittiği ZamanMın yazarı Robin Denselow, müzisyenlerin böyle düşünmemelerine ve "ellikrin dinleyici kitlesinin politik ve toplıımsal değişim ve mücadele etme konusunda sessiz kuşak diye adlandınlacak denli kayıtsız olmasına karşın", bu önermeyi destekliyor. Müzisyenlerin "hamTlik müessesesinden sıynlıp yalnızca kendi şarkılannın insanlarca benımsenmesinin verdiği güce yaslanarak ayakta durmalan, kuşkusuz öncmli bir özgürleşmeydi. Rock'n'roll gibi ellili yıllar ABD'sinın moral değerlerine aykın ve cüretkâr bir müzik türünün dışlanmak ve silinıp gıtmek bir yana, tüm dünyayı etkisi altına alacak bır rüzgâra DEROİ 28 K A S I M 1 9 9 3 S A Y I 4 0 1 • r u o * Sprlnflsto*n w« Soorplona (yamte Urtte), Nlrvana (yanda altta). nıldığını göstermeye yeterli. Çoğu kez sinik yargılara götürüyor insanı bu tip gözlemler. tnsan kitlelerinin o çok sözü edilen "sağduyu"ya sahip olup olmadıklan yolunda kuşkuya düşürüyor. Her şeyden öte, kimi dönemlerde "sağduyu"nun bile tezgâhtan geçirilip sistemin kalite kontrol damgasını yediğini görüyorsunuz. Tabii karşı kültür girişimlerinin başanlı olduğu ya da en azından öyle göründüğü dönemler ve bu dönemlere ilişkin örnekler de var. Ama hâlâ sağ partilerin seçim kazandığı bir dünyada pop müzikteki alternatif çıkışlann doğru mesajı doğru yere sağlam biçimde ilettiğınden kuşku duymamak elde değil. Mike Stipe'ın R.E.M.İ artık bir albümünü milyonlarca satıyor. Aynı şey Nirvana için de, Metallica için de geçerlı. Ama bu albümleri satın alan insanlar, müzik setlerini kapatıp sokağa çıküklan zaman kime oy venyorlar acaba? Ya da hükümetlerinin aldığı militarist kararlar, onlann nzasıy CUMHURİYET