Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
M U R A T D Ü Z Y 0 L er şey o gun başladı. Gunlerden çarşamba, aylardan kuyruk titreten kasım. Nereden geldiğini bılmedığimiz bır kar kokusu çalındı bumumu/a. Dağlar bi/ı çağınyor. Bu bclki sara nöbeti, belkı sonsuzluğun sesi. Yüksel ve Ersan, lutkumu paylaşan dostlarım. Üçüınü/ün dc isteğı şehırden kaçmak. Bu mevsimde Yedigöller'in güzel olabileceğını, hem kafamızı dınleyip, hem de fotoğraf çekebıleccğimi/i söyledim. Tcklifimi olumlu karşıladılar arkadaşlar. Hazırlıklar ıçın işbölümü yaptık. Bana geziyi planlamak, gerekli bilgilerı ve haritayı hazırlama işi düştü. Gerekli ha/ırlıkları çok kısa sürede tamamladık. Geriye otobüsteki koltuklanmıza yaslanıp Bolu'ya, yiğitliği ve mertliğiyle dağlaıa nam salmış Köroğlu'nun şehrine varmak kalmışti. Yedigöller, Bolu'nun 42 km. 'kuzeyinde, ortalama 800900 m. yükseklikte bulunuyor. Buraya ulaşabilmek için mutlaka Bolu'dan bir araca binmemiz gerckiyordu. Bolu'ya vardığımızda etrafımızı taksi şoförlen çevirdi. Nereye gideccğimizi öğrenmek istiyorlardı. 'Yedigöller' deyince, sanki kötü bir söz duymuşcasına ürktüler ve teker teker dağıldılar. Sonra öğrendığımize göre yollar çoktan ka H panmış, oraya gitmek dcmek, mahsur kalıp kurda kuşa yem olmak anlamına geliyormus. Tabıi bu sözler bi/i vazgeçiremczdi. lnat ctmıştık, gidecektik. Garda bulunan minübüs duraklarına gıdip oradakilerle de konuştuktan sonra öylesine canımız sıkılmı^tı ki, neredeyse yönümüzü Abant'a çevirecektik. Tam o sırada şoförlerden biri 800 bin lıra yerirsek bizi götürebileceğini söyledi. Üçümüzün de aklı kanşmıştı. Eğer yollar gerçeltten kapalıysa şoför bizi nasıl götürecektı? Yollar acıksa biraz yürüyüş, bıraz otostopla göllere varabilirdik. Arkadaşlarla son bir kcz daha düşünüp taşındıktan sonra yürüyerck gitmeye karar verdik. Yolumuz oldukça uzundu. Zaman kaybetmeden yola koyulmalıydık. Çünkü hava beşaltı saat sonra kararacaktı. Yürüyebildiğimiz kadar yürüyecek, karanlık çöküncc de kampımızı kuracaktık. Yedigöller yazılı tabelalan izleycrek 1.5 saat kadar köylerin içinden geçen yollardan yürüdük. Yolun köy bitiminde karşımıza her iki tarafı da ağaçlarla kaplı bır orman yolu çıktı. Bir yandan yürüyor, diğer yandan da karanlık çökmeden kaç kılometrc ilcrlcycbilcceğimizi kestırmeye çalışıyorduk. Yürümeye başladık. tki saat kadar yoldan geçen pck çok aracı otostopla durdurmaya çaİıştık. Kimi hiç durmazkcn, kimi Yedigöller sözünü duyar duyma/ nasıhat çekiyordu. Neredeyse geri dönüyorduk. Bcrcket kcndımi/ı çabuk toparladık ve başaramasak bile denememiz gerektiğini düşündük. Biraz daha yürüyüp uygun bır ycrde kamp kurmaya karar verdik. Sırt çantalarımı/ ağirlıklarını lyiden iyiye hissettirmeyc başlayınca yakmımızda bulunan oduncu kulübelerini araştırmaya başladık. Anlaşılan bu gece buradayız. Yüksel tam kulübeleri kontrol etmek için gruptan kopuyordu ki, bize doğru bir cipin yaklaştığını farkettik. Araç yanımızda durunca kendımizi tanıttık ve Yedigöller'e gitmek istcdığimı/ı söyledik. Aldığımız yanıt kısaydı: ATLAYIN. Cip, Bolu Orman İşletme Şefliği'ne aitti. Içeride bizden başka üç kişi daha vardı. İşletme Şefi Yılına/ Bcdir, fotoğ rafçı Tuncel Tuğal vc şoFör Jsmail Kavakçıoğlu idi. Bızimle konuşan Yılmaz Bey, 4550 yaşlannda, sevccen biriydi. Konuşması o kadar dostçaydı ki, her sözü sıfınn altındaki sıcaklıktan üşüyen ıçimizi ısıtıyordu. Her birkaç kilometrede bir cıpi durduruyor; bizim fotoğraf çekmemizi, bu rcnklerin her aaman bulunamayacağını söylüyordu. C U M H U R İ Y E T D E R O İ 2 8 K A S I M 1 9 9 3 S A Y I 4 0 1 12