Katalog

BASKENT GUNLERI M 0 Ş E R R E F H E K İ M O f t L U Peribacalannda tiiten anıiar S açlarında gUmUş parıltılar, güzel çizgileri, güzel gülüşüyle bilim adamından çok beyazperde yıldızlarına benziyor DİE Başkanı Orhan Güvenen. Konuşurken şaşınyor insan. Dilimizi çok güzel an konuşuyor. Böylesine bir incelik ve zariflik var mı hâlâ, diye şaşınyor dinleyenler. Sözlüğü de hayli değişik, anlaması kolay değil, dikey değil yatay içeriği var. tstatistik biliminden söz ederken matematiğe, felsefeye, sanata açılıyorsunuz birden! Bilmediğim konulan dinlemekten çok hoşlanınm ben. Karanlık aydınlanır, yeni kapılar açılır önümde. DİE Başkanı öykü anlatır, şiir okur gibi anlatıyor en karmaşık sorunları. Dünyanın en Unlü matematikçisi Rene Thom'u da masal türü anlatıyor. Belli büyük sevgisi, saygısı, hayranlığı var. Yaşarken adına üniversite kurulan bir kişi Rene Thom. Matematik dalında bir kuyruklu yuldız; ama matematiğin ötesinde bir niteliği ve niceliği var. O kuyruklu yıldız Ankaradan da geçti, geçiş DtE'nin 65. yıldönümüne rastladı, ama Prof. Orhan Güvenen çağırmasa gelir miydi acaba? Geçen yıl Nobel ödülü alan Prof. Klein de Orhan Güvenen'den ötürü gelmedi mi? Rene Thom tüm ödülleri geride bırakan bir kişi bilim dünyasında. Bu düzeyde bir konuk başkent söyleşilerinde de parladı gün Ankara Oda Orkostrası Kapadokya'da konser sonrası, pori bacalarının önUnda... lerce. Konferanslarını Ankara'da verdi, ama yankıları tüm Üniversite kentlerinde. yon dallarında tırmanıyor. Kapadokya ben. Yıllarca önce Halikarnas Balıkçısı ile Çok sayıda bilim adamı izledi onu, ye daki onanm çalışmalannı da o yürütüyor. gezdiğim Bodrum'u belleğimde bile yitirmeklerde ilginç söyleşiler yapıldı. Orhan Halet Çambel'e "Karatepc Kraliçesi" der dim son gidişimde. Kapadokya'da da güGüvenen Cahit Arf Hoca'ya ulaşamama dik vaktiyle. Şimdi Domuztepe kazılarıyla zel anılarım var. Son kez Ankara Oda Ornın üzüntüsünü duyuyor yalnız. uğraşıyor. O tepeye yerleşti nerdeyse. Ara kestrası ile birlikte gittim. Vivaldi'nin müsıra sesini duyuyoruz ancak. Mesleğine ziği yankılar yaptı peribacalannda. Masalsı bir gece! Yabancı turistler inanamaO bilim adamları arasında Erdal Inö büyük tutkusu var, ama tutku olmadan dılar. Kapadokya'ya kaç kez gelmişler, nü de var. önce konferanslan izledi, sonra çalışılmıyor galiba. başbaşa konuştu ünlü Thom ile. CumhurKapadokya'yı yabancılar bizden iyi ta ama davul zurnadan başka ses duymamışbaşkanı Özal neler konuştu, diye merak nıyor sanırım. Rene Thom da ikinci kez lar. Tarihimizi, coğrafyamızı korumayı da, edenler var. Kaos matematiğini mi konuş gidiyor. O çarpık kentleşmeyi, Kapadok değerlendirmeyi de bilmiyoruz biz! Prof. Dr. Onur Or, Kapadokya sevdalısı kişilertular acaba? Arasıra bu tür kişilerle kar ya'nın özelliklerini, güzelliklerini yok eden şılaşmalı politikacılar. Nerede oldukları çirkin gelişmeleri nasıl yorumluyor aca den biri. Hafta sonlarında arabasına atnı, politikalarının boyutlarını anlarlar bel ba? Tarihimizi, coğrafyamızı koruyama lar bacalara koşardı yakın günlere kadar. ki. dığımız için acıyla gülümsedi belki de... Bir süredir gitmiyor. Sevgisiz, hoyrat elKimi zaman ters rastlantılar oluyor, gü Geçende Hacettepe Üniversitesi'ndc dü lerin ürettiği çirkinlikleri görmek istemizel bir olay yaşarken başka bir güzelliği zenlenen toplantılarda mimar Cengiz Bek yor. Beni de o etkiledi galiba. Ama Sayın kaçırıyor insan. Ziilfü Livaneli de böyle taş da altını çizdi bu gerçeğin. Füreya'nın Orhan Güvenen'i dinlerken yeniden gitbir olay yaşadı sanırım. Dünyaca Unlü bir Kuzgun Acar'ın ve Bedri Rahmi'nin ya mek geldi içimden. Prof. Revza özil'in matematikçi ile peribacalannda bir bel pıtlarının acı öyküsü de kanıtlıyor bu ger onarımını görmek istiyorum. Bir de Ava1 nos'taki çömlek ustasını tanımak. Dinlergesel film çevirmeyi düşlüyordu. Gerçek çeği. Kuzgun Acar'ın Kızılay'da GİMA leşemedi, Sis filminde birlikte çalıştığı ya nın alın duvannda yer alan yapıtı için kaç ken çok duygulandım. Ustanın ilginç bir bancı sanatçıların gelişi de aynı güne rast yazım var vaktiyle. "Bedros Reb"in Brük koleksiyonu var. Saç koleksiyonu, tutam ladı. Kapadokya'ya gidemedi. Rene sel fuarında yer alan güzel panosunun bir tutam saçlar. Kimbilir hangi kadınların, Thom'a Orhan Güvenen eşlik etti yalnız. parçası Kıbns'ta, ama ötekiler nerelerde esmerlerin, sarışınların saçları. Kumral bir Bir de Prof. Revza Özil. Arkeoloji dalın kimbilir. Bir sanat yapıtı Brüksel'den Kıb bukleden bir tutam, siyah bir örgüden bir da bir güzel kadın daha. Halet Çambel rıs'a nasıl gidiyor, rasgele bulunuyor son kesit. Hepsinin adı sanı kâğıtlarda yazılı. Dünyanın her köşesinden kadınların saçin öğrencisi. O da Arnavutköylü ve kolejli, ra. 1 ları birbirine dolaşıyor bir çömlekçide. Istanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Kimi zaman anıları da korumak istiyor Değişik ülkelerin, değişik renkli kadınlanü bitirdikten sonra Italya'da ve lngilte insan! Güzelliğini bozmaktan korkuyor re'de çalışıyor, restorasyon ve konsomas belki de. Bodrum'da korktuğumu yaşadım rı bir tutam saçla Avanos'a güzel bir anı bırakmak istiyorlar belki de! Hepimiz bu tür özlemler duyarız değil mi? Güzel bir günde, özel bir gecede mutlu bir olayda özümüzden bir parça bırakırız, başka bir yerde, başka bir zaman diliminde boy vermesini dileriz nerdeyse! Peribacalannda da Vivaldi'nin muziği hâlâ tütüyor belki de Mehtaplı gecelerde bacalarda dolaşanlar da Suna Kan'ın kemanını hâlâ dinliyor. Ertesi sabah kemaruyla tepelere tırmandı değerli sanatçımız. Sönmeyen bir müzik bacasını tüttürür gibi. Ankara Oda Orkestrası yok artfk. Ama sesi kulağımızda hâlâ. Ankara'da, lstanbul'da, Aya Irini'de, Iztnir'de, Londra'da, Hollanda'da, Almanya'da... Güzel konserlerini unutamıyor başkentliler. Bir gün yeniden dinlemeyi özlüyorlar. Oda Orkestrası'nın üyelerinden biri de Koral Çalgan. Onu dinlemiyoruz uzun süredir. Viyolasını yalnız öğrencileri için çalıyor, müzik dalında başka Urünler veriyor. Duyuşlar adlı kitabı yalnız müzikseverlerde değil eski başkentlilerde de güzel çağrışımlar yapıyor. Değerli bestecimiz Ulvi Cemal Erkin'i anlatıyor. Yazarın kişiliğine yaraşır düzeyde bir ürün. Salt bir yaşam öyküsünün ötesinde çok sesli müzik yaşamının serüvenini de anlatıyor. Benim kuşağım anılarla çeviriyor sayfaları, genç kuşaklar da Atatürk'ün müzik devriminin öncülerinden birini tanımanın ötesinde, gerçekler öğrenecek sanırım. Yarın 27 Mayıs Devrimi'nin de 31. yıldönümü. 27 Mayıs gecesi bir amaçta buluşanlar ilk kez bir araya geliyor bir öğle yemeğinde. lstanbul'da Levent Camii'nde Sezai Okan'ın cenaze töreninde Cemal Madanogltı, Numan Esin'den istedi bu buluşmayı. Çok ilginç değil mi? Zaman çok şeyi solduruyor, ama solduramadığı dostluklar, anıiar, yazgılar da var. Yarın Harbiye Orduevi'nde buluşanlar neler anımsayacak, 31 yılı nasıl değerlendirecekler acaba? 31 yılda çizgileri hayli değişen, ya da hiç değişmeyen kişiler var. Bir albay Türkeş var, siyasal bir partinin başkanı bugün. Bir Mehmel özgüneş var, ara rejimlerin değişmeyen devlet bakanı ve her zaman Diyanet Işleri'yle ilgili devlet bakanı. Biri ondörtler grubundan, öteki yirmiüçlerden, tabii senatörlüğü de var ama çizgisi hayli değişik. 13 Kasım olayı gerçek çizgileri tam belirtti mi, diye kuşku duyarım kimi zaman. 18 Eylül 1960 günü yayınlanan bildiride hepsinin imzası var. Amaçta birleştiler de yöntemde aynldılar galiba. Gerçek portrelerini de zaman çizdi giderek. Tarihin galerisinde o portreler daha iyi oturacak yerlerine. Çok yaşayınca, çok ilginç gözlemlere varıyor insan. Bir zaman diliminde yazılan övgüler yergiye dönüşüyor birden. Vantilatör türü dönüşler oluyor! O zaman diliminde yaşanan koşullar, verilen savaşlar unutuluveriyor! 31. yılında 27 Mayısçıları kutluyorum ben. önce hoşgörüleri için, unutkanlıklara gülümsüyorlar. Ama asıl özeleştiriden geri kalmıyorlar. Yarınki buluşma da özeleştirilerin bir sonucu bence. 4 DERBİ 2 6 M A Y I S 1 9 9 1 SAY1 2 7 2 C U M H U R İ Y E T