Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Hasan Kaçan Latif Damirci ErgUn GündUz Lütf en dikkat buyurun; şimdi önünüze olağanüstü heyecanlarla ve akıldışı tutkularla yaşanan bir dünya açılacak. Gizl i ve yasak bir sevda, tuhaf, çelişkilerle dolu, ama bir o kadar da bağlayıcı, yakıcı bir serüven bu. Bu serüvenin aşkı kahramanlarının kalbine kanlarını tutuşturan renkler halinde sokuluyor. Sarılacivert, siyahbeyaz, sarıkırmızı... öyle bir aşk ki bu akıl sır ermez. İnsan neye uğradığını şaşırır, çıldırıyorum sanır. Tutkusunu kimseyle paylaşamazsa kendinden vazgeçer. Tribünde, takımı sahaya çıktığında başka bir zamandadır ve toplu bir ayinin ortasındadır... Küfreder, haykırır, lanetler, kahrolur, sevinçten deliye döner, hayatta yanyana geimeyeceği insanlarla coşkusunun zirvesinde sarılıp onlarla doyasıyaöpüşür. C E Z M İ E R S Ü Z AYDINLAR DA KUFREDER şte size sinema yazarı ve bir bankanın hukuk şefi olan fanatik bir aydının gi/li notları: "Tanrım ne kadar yerinde, bunu pek kestiremiyorum, ama şimdilik en açıklayıcı olanı da bu herhalde: Çifte kişilik! Birincisi, Fenerbahçc taraftarlığımdaki asabi ve kavgacı kişiliğim, ikincisi ise, hayatının 25 yılında futbol oynamış, hâlâ da oynamaya devam eden biri olarak ve aydın olmaya çabalayan biri olarak sakin ve de hoşgörülü kişiliğim. Ancak bunlardan hangisinde gerçek kişiliğim ağırhklı olarak var, işte bunu bilcmiyorum... Fenerbahçc yenilmeve görsün 'dünyanın en tehlikeli teröristinden' daha tehlikeli olurum, 30 yıllık dostluklarımı bir anda şiddetle bo/.abilirim. Karıma, çocuğuma düşman kesilebilirim. Zaten boylesi durumlarda herkes yanımdan kaçıyor. Fenerbahçe maçlarında bizim evde Stephan King'i dahi kıskandıracak bir thriller, bir korku yaşanıyor. Kedim dahi saklanacak bir delik arıyor!" İflah olmaz bir Fenerbahçc fanatıği olan yazar ve avukat Taner Ay, duygularını böyle açıklıyor. Hatta daha da ileri gidip trıbünlerdeki şiddet öğelcriyle yüklenmiş tepkileri sağlıklı ve üretken buluyor. Ve eklıyor: I ^ "Tribünlerde özgür kişilikler var. Açığa vurulan bu çılgınlıklar, sinema ve riyatrolardaki zincirleme suskunluklardan daha çok hoşuma gidiyor." Bu saptamalar iyi hoş, ama Taner Ay her şeye karşın aydın kimliğiyle fafıatik yanını bir türlü birleştiremiyor. Ruhundaki o girilmesi güç ateşli bölgeye pck akıl sırerdiremıyor. "Çifte kişilik'1 deyip çıkıyor... Şair Kemal ö/er ise fanatik Beşiktaşlılığını daha akılcı, daha soylu bir sevdayla birleştirerek açıklamaya çalışıyor. Sosyalist Kemal Ozer, hiç şüphesiz emekçilerin, tamirci çıraklarının, lumpen proletaryanın takımı Beşiktaş'ı tutacaktır.onaaşklabağlanacaktır.Üstelik sadık bir âşıktır, tam elli senedir ezilenlerin takımını yalnız bırakmamış, soğuk karlı günlerınde tribünlerdeki bir avuç yoldaşıyla Beşiktaşını yalnız bırakmamış, y urtdışına gittiğinde günlerce Türk gazetelerinin peşinde koşmuş, takımının üzüntülerine, sevınçlerine ta uzaklardan kalbinin içten duygularını uçurmuş, aşkına sadakatini böyle belırtmiştir. Çünkü o bir karagün dostudur. Takımı yenildikçe, gözden düştükçe ona olan sevdası daha çok alevlenir. Çünkü o mağlupların, mazlumların misyonuna bağhdır. Ezileni terk etmek olmaz. Yenilgiler peşpeşe gelince hiç şüphesiz üzülür, dalgınlaşır, anahtarlarını kapının üzerine bırakır, eldivenlerini vapurda unutur. Ama bilır ki görecek mutlu günler vardır. 'Bir gün mutlaka'dır. Zafer yakındır. Neler görmüştür o neler. Tribünde bir yenilgi günü, Beşiktaş dergisini çıkaran Mustafa Kızıltan'ın kalbi gelecek mutlu günlere inancını yitirip durmuştur. Hem de tam yanıbaşında. Acılarla, anılarla beslenenbiraşktırbu. Anılardedik. İşte geçen senc Kıbrıs*ta düzenlenen bir uluslararası iktisat kongresinde profesör kadrosundan birçok fanatik aydın bir araya gelmiş, bu ciddi kongrenin atmosferini bir anda değiştirmişlerdir. O gün ezeli bir rekabetin amansız bir düellosu yaşanacaktır. FenerbahçeBeşiktaş maçı vardır. Panelin açış konuşmasını bir Beşiktaş fanatiği olan Profesör Erol Manisalı yapacaktır. Ayrıca davetliler arasında Yüksel Ülken, Mümtaz Soysal, Seyfi Taşhan, Nusret D E R G İ 1 5A R A L I K 1 9 9 1S A Y I 3 0 1 Q UTBOL BİLİM DİNLEMEZ 14 C U M H U R İ Y E T