04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

B A AŞKENT GÜNLERİ Müşerref Hekimoğlu labalık Beşlisi'ni Franz Schubert 1819 yılında besteliyor. önce bir lied, ardından beşli oluşuyor. 30 Nisan 1990 günü de bir gazeteciye armağan oluyor o beşli. Mesleğinde 40 yıla ulaşan bir gazeteciyi çalgıcı dostları alabalıkların şarkısıyla selamlıyor. O güzel müzik olayını yaşayanlar da sarmtın evrenseüiğini, sanatçının ölümsüzlüğünü bir kez daha hissediyorlar. Müzik dalında en eski dostlarımdan biri Suna Kan. Kırk yılın anılarında en çok yer alan sanatçı. Sanat düzeyine büyük saygım, kişiliğine hayranlığım var. Dostluğuyla övünür, güven duyarım. Sevgisini, coşkusunu çok yansıtmaz, ama birden kanatlanıverir! Kırkıncı yıldan söz ederken biraz durakladı, gözleri parladı sonra. Schubert'i anımsadı, güzel bir beşli ile seslenmekten söz etti bana. "Senin Için şarkı da söyleyebilirim (Suna Kan'ın sesi çok güzel, iyi bir soprano); ama Alabalıkların şarkısı ortak bir iirün, müzik dalından bir demet" diye gözlerimi yaşarttı. Yüzlerce başkentlinin dinlediği o güzel beşli böyle oluştu işte. Devlet sanatçılarının, CSO üyelerinin arasına çok genç bir kontrbasçının katılması beni ayrıca sevindirdi. Tahir Sümer'in yetenekli öğrencisini ilk kez dinledim 40. yılımda. Kimi dostlarım, "O beşli çalmayı sürdürecek mi?" diye soruyor. Üzgünüm, ama sürdürmeyecek. 40 yılda bir konser için oluştu o beşli. 40 yıl döneminde bir sevgi ürünü. Aslında tüm sevdiklerim sevgiyle oluşturdu o yıldönümünü. Alabalıklarla Ege'nin mavilikleri, kuşlar, kediler, çiçekler de ressam dostlarımın ortak sergisinde buluştular bence... Hkrel Mualla'lar, Orhan Peker'ler, Eren'ler, Bedri Rahmi'ler, Avni Arbaş'lar, Cihat Burak'lar, Dino'lar, Turan Erol'lar ve resim dalının yeni ustaları hep birlikte söylediler Alabalıkların şarkısını. Daha güzel bir yıldönümü düşünemezdim. Sevdiklerimi, sevdiklerimle kucaklamanın güzelliğini yaşadım o akşam. KUtahyalı çini ustası Sıtkı'nın mavi kuşlarıyla, Mehmet Aksoy'un, Merih Hızal'ın, Seyhun Topuz'un yontularıyla. Hilton salonunda bir sevgi galerisi oluştu denebilir. (Turan Erol, lsmet Akdeniz ve Yalçın Gökçebag hayli terlediler). Başkentli ressamlar en güzel ve en yeni tablolarıyla katıldı o sergiye, Mustafa Ayaz Doku'daki sergisini birkaç gün erteledi, Orhan Taylan Urart'taki sergisinden önce benim için oluşan sergiye geldi. Kırkıncı yılımın konuklarını hep birlikte ağırladık böylece. Hiç kimse konuk değil, herkes evsahibi aslında. Herkesi yanımda hissettim; sevginin, dostluğun sıcaklığını duydum her kucaklaşmada. Tiyatrocu, baleci dostlarım da sahnede değil, ama çok yanımdaydıtar. Genco Erkal'ın içten mektubunu yeniden okudum Alabalık Beşlisi'ni dinlerken. Değerli tiyatrocumuz o gün Berlin'e uçuyormuş, uçakta benim için kadeh kaldıracağını yazıyor, Alabalıkların şarkısını mırıldanarak... Konser boyunca Genco'nun sesini de duydum; sevincimi uzaktan paylaşan tdil Biret'in, Ayhan Aydan'ın, Ayla Erduran'ın, Haldun Dormen'in, Engin ve Gülriz'in, Yıldız Kenter ve Şiikran Güngör'un, Nisa Serezli'nin sıcak seslenişlerini de... Alabalıkların şarkısıyla selamlanmak bir 'ijahmeran' kestirdim gözüme, ayna üzerine yapmaya hazırlanıyor. Kimbilir nasıl parlayacak. Müşerref Hekimofllu'nun meslek yaşamının 40 yılının kutlandığı Ankara Hilton Otelı ndekı toplantıda. SHP Genel Başkanı E.dal Inönü, TBMM Başkanı Kaya Erdem ve Hekimoğlu bir arada . Müzik ve resım dünyasının ünlülerının de katılıdjjı ğecede, Hekımoğlu'na, "sanatçı dostlarının selamı" olarak bir resital ve bir sen sunuldu. DUnya Dans Günü de 30 nisanda kutlandı. Devlet Balesi'nde Duygu Aykal'ın balesini yeniden sahneleyen Merih Çimenler ve Erkan Çimenler o nedenle bana ulaşamadılar. Balenin üçüncü akşamı karşılaştık", beni çok duygulandırdılar. Kırkıncı yılda bir dans armağan etmeyi tasarlıyorlarmış meğer. Ne gü/.el değil mi? Erkan Çimenler sahnede ilk dansı için yazdıklarımı hâlâ anımsıyor. Ben de, Cüneyt Gökçer'in onun için söylcdiklerini anımsıyorum. Oytun Turfanda'dan sonra yeni bir yıldızın doğduğunu müjdcledi. Bir yazıyla bale dalında boyveren Çimen'i selamiadını ben de. "İnsan fnsan"daki danslarını da çok seviyorum doğrusu. Opera ve Bale Genel Müdürü Erol Gömürgen'i de kutluyorum. Zamanlama çok gü/.el, çağdaş yapıtlar da seyretmeli genç kuşaklar. "insan İnsan" da sahnede daha uzun kalmalı bence. Dünyamızdan ayrılan çağdaş bir baleciyi tanımayanlar tanısın ve onurlansınlar. 30 nisan akşamı sevincimi paylaşan tiyatrocu dostlarım arasında Ayten ve Cüneyt Gökçer de var elbet. Kimbilir neler anımsadılar. Bana "Don Kişot"un şarkısıyla sesfenmelerini çok istedim, ama olınadı. Belki ellinci yıldönümünde. Yıllar boyunca tiyatrocu dostlarımla güzel olaylar yaşadım. Gökçer'leri, Macide Tanır'ı, Bozkurt Kuruç'u, Gülgün Kutlu'yu kucaklarken perdeler acılıyor önümde; Shakespeare parlıyor, 'Hamlet' konuşuyor, "Cadı Kaıanı" kaynıyor! Kaç kişi birden kucaklıyorum, kaç oyundan sahneler canlanıyor gdzümde. "Agaçlar Ayakta Ölür" oyununu anımsar mısınız? Macide Tanır ne güzel bir büyükanne idi, Bozkurt Kuruç ve Gülgun Kutlu da Durrenmatt'ın 'Strindberg' oyununu tazeliyor belleğimde. Geçmiş yıllarda oyun çevresinden çok hoşlanırdım. Roman çevirisinden de vakit bulursam yeniden dönmek isterim o çalışmalara, ancak vakit daralıyor giderek. 1 kent'in yoğun trafiğinde istediği her şeyi yapamıyor insan. Ben de sanat olaylarına öncelik veriyorum ancak. Kırk yılı geride bıraktıktan sonra soluğu iki sergide aldım. Sonra festivalin ilk konserini dinledim. Turhan Selçuk'un karikatürlerini, Orhan Taylan'ın anti nostaljik tablolarını gördünüz mü? Turhan Selçuk sevdiğim, saygıyla izlediğim bir sanatçı her zaman. Sade çizgileriyle ne çok ses verir! Evimdeki duvarda sarı bir kadın var ondan, uzanıp duruyor sere serpe, türban polilikasına mcydan okur gibi. Bu sergisinde de Mustafa Ayaz'ın kadınları da 'Doku'da uzanıyorlar sereserpe. Çıplaklığın da başka bir gizi var. Kimi kadınlar soyunsalar da çıplak değiller! Bir baskıyı, içe dönüklüğü aşamamayı sergiler gibi. Orhan Taylan Osınanlı dönemine bir pencere açıyor Urart galerisinden. Bize neler seyrettirmek istiyor bil^ mem? Resimde yeni bir deney, bir anlatım biçimi belki. Romanda Orhan Pamuk'un yaptığına benzer bir deneme belki de ya da araştırma. Nasıl gelişeceğini hep birlikte göreceğiz. O sergiden çok güzel kadınlar ve çok yakışıklı Osmanlı paşaları yerleşti belleğime. Seyrederken gülümsedim başka paşalar da canlandı gözümde. 'Paşa' sozü, çocukluğumdan çağnşımlar yapar. Çanakkale'yi savunan Cevat Paşa'yı anımsarım. Çiftehavuzlar'daki komşumuz, babamın yakın dostu. Haftanın belli günlerinde ona gelen Yakup Şevki Paşa, ama asıl Gazi Mustafa Kemal Paşa, tsmel Paşa... Onları paşahklarıyla değil, Atatiırk ve tnönü diye tanıyorum. Osmanlı dönemini yaşamışlar, ama aşmışlar. Tarihi yeniden yazmaya koyulmuşlar. O eylem içinde 'Paşa' sözü çok geride kalıyor artık! Festivaiin ilk gecesi Milliyet'in 40. yılına rastladı, müzikseverler de itfaiyecilere benzediler. önce Devlet Konukevi'ne sonra konser salonuna. Kültür Bakanı Zeybek yetişemedi anlaşılan, "Leningrad Senfonisi" ile başlayan Ankara Festiyali bakanın değil, Genel Müdür Mehmet Özel'in konuşmasıyla açıldı. Neyse, festivalin konuşmacıları değil, müziği önemli. Leningrad Senfonisi de dünyanın güzel orkestralarından biri. O orkestrayı Ankara'da dinlemek müzikseverler için mutlu bir olay gerçekten. Yaylısazların güzelliği hâlâ kulağımda... H Genelkurmay Başkanı'nın eşı Türkân Torumtay da (sağ başta). Mekımoğlu ıçın düzenlenen sergıye bir tablosuyla katıldı: Fotoflratta, Hekimoğlu, Torumtay ve eşi. Arka planda, Mehmet Alı Kışlalı 8
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle