24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

S A 6 L I K Erdal Atabek RASGELERaifErtem İklimler, mevsimler ve sağlığımız Geçmişte hekimler, hastalannın tipine, hastalıklarına bakarak onlara "yumuşak deniz kıyısını" ya da "temiz hayalı orman bölgesini", "yüksek dağ iklimini" önerirlerdi. Bugünün hekimleri ise streslerden uzak bir yaşam, yağsız, kolesterolsüz bir beslenme ve hareket önehyorlar. m klimlerin sağlığımız üzerindeki etkilerine ilişkin önyargılanmız vardır. "Dag havasının (überkiiloza iy! geldigi", "deniz kıyısının romatizmayı arttırdığı", "yayla havasının astım hastalığı için yararlı olduğu" biçimindeki bilgilerimiz, geleneksel tıbbın iklimlerle hastalıklar konusundaki deneylerinden aktarılmış olmakla birlikte gerçekten önemli gözlemlerin ürünüdür. Kuşkusuz, bu bilgilerin olduğundan daha çok önem taşıması, hastalıkların sağaltımındaki çaresizlikten kaynaklanmaktadır. Tüberkülozda ilaç kullanımının bulunamadığı dönemlerde, hastalığı doğal çevreyi değiştirerek iyileştirmeye çalışmak kaçınılmazdı. Tıp biliminin bugünkü geltşkin bilgileri, doğal çevrenin hastalıklar Üzerindeki önemini azalttnakla birlikte, yeni bilgileri de arttırmıştır. Doğal çevre, kalın çizgilerle "deniz kıyısı", "orman iklimi", "yayla iklimi", "dag iklimi" diye ayrılabilir. "Deniz kıyısı iklimi"nin özellikleri, gündüz gece, yaz kış ısı farklarının az olması, havadaki nem oranının görece yüksekliği, ılımanlık olarak nitclenir. Bu iklimde mcvsimlerc uyumun daha rahat olduğu bilinmektedir. Yazdan kışa, kıştan yaza geçişler daha yumuşaktır. Dolaşım ve solunum sisteminin uyumu daha kolaydır. Buna karşın, bazı romatizmal hastalık tipleri havadaki aşırı nemden olumsuz etkilenir, enfeksiyon hastalıklarının yayılışı da daha kolay olur. Deniz kıyısındaki bölgelerin hava hareketleri nedeniyle temizlenen havası için bugün aynı sözleri söylemek güçleşmcktedir. Bu bölgelerin ticaret için taşıdığı kolayhklar, buralarda biiyük nüfus yerleşmeleri nedeniyle çeşitli kirlenmeleri de getirmektedir. Bugün, deniz kıyılarının kirlenmeye karşı korunması temel sağlık sorunlarından biri olmaktadır. "Orman iklimi", havasının hemen farkedilen temizliği nedeniyle sağlıklı bir ortam yaratır. Ama ormanların getirdiği yağışlar, bu bölgelerde de nem oranını yükseltir. Ağaç polenlerinin yarattığı "alerjik hastalıklar"ın bu bölgelerde olasılığı da daha yüksektir. Ormanlık bölseler, bugün yerleşme bölgeleri olmaktan çok, gezi, spor ve dinlenme amaçlanyla kullanılmaktadır. Aslında her kentin ormanlık bölgelerinin arttırılması, bu bölgelerin "kent havasını temizleyen akciğerler" olduğu unutulmaması, en azından hafta sonlarında buralarda gezi, spor yapılması artan bir önem taşımaktadır. "Yayla iklimi", deniz kıyısından uzakta ve yüksekte, nem oranı düşük buna karşın geiçin deniz kıyılannda oturanların yaz aylarında "yaylaya cıkmak" alışkanlıkları doğru bir yöntemdir. Buna karşın, yayla ikliminde kış ayları sert geçer ve daha iyi bir korunmayı gerektirir. "Dağ iklimi", deniz kıyısından yüksek, nem oranı düşük, temiz havalı bir iklimdir. Kafkasya'da yaşayanların uzun ömürlü olmaları, bu iklimin bir özelliği sayılmışsa da, "uzun yaşamak ve dinç kalmak" olayının sadece iklimle açıklanması yanlıştır. Başta genetik olmak üzere, birçok biyolojik, sosyolojik, kültürel etken bu olguda rol oynamaktadır. Deniz kıyısından yükseldikçe, havadaki oksijenin parsiyel basıncı azalmakta, bede Yaşatmayalım sanayi avcılannı imdi tam bıldırcın zamanı. İlk yağw mıırlar düştü. Romanya ovalarmO dan, Sibirya yaylalarından kalkan araylar Karadeniz'i geçerler, Anadolu üslerine... Hava güzelse, durgunsa, hele poyrazı arkasına almışsa aşar giderler, Toroslar'a doğru. Ama iodos çıkmışsa, bir de kanadına yağmur düşmuşse, ilk karaya atar kendini. Anız dibine, gündöndü içine saklanır. Orta Anadolu'da, pamuk tarlalarında. Avcılar sabah karanlığa atarlar kendilerini. Anızlar ıslak ıslak. Ya da akşamdan gelirler. Kılavuz sesi dinlerler... Bir sessiz bayram havasıdır bu bekieyiş. Sevinçle hüzün birlikte yaşanır. Umut ve umutsuzluk. lkisi dc güzeldir. Günümüzde bu duygusal güzellikler kalmadı. Sanayi çarkı yedi bitirdi. Av da kısmetini aldı... Şimdi tam bıldırcın zamanı. Edirne ovalannda, Ereğli sırtlarında. Bıldırcınlar alay alay geçer. Havanın önemi yok. tster iodos olsun, ister poyraz. lsterse yağmur hiç düşmesin. Bıldırcın ayağının dibindc. ttalyanlar'dan kaldı. Teyp! Özel yapılmış. Bıldırcın sesi doldurulmuş. Akşamdan güzel bir yere konur. Kıyıcığına çadır kurulur. Uyunur. Bant sabahlara dek döner. Bıldııcııı sesi dalga dalga gökyüzüne yayılır. Yükseklcrdcn geçen alaylar, işte bu sesi duyarlar. Döne döne inerler. Çadırın çevresine konarlar. Sabahı beklerler. Hava ısınır. Sıcakla birlikte yorgunluk çöker. Yiyecek varsa biraz da doyunmuşlardır. Saz altında, ot içinde uykuya dalarlar. İşte o zaman sanayi avcısı uyanır. Ge s rinir, yüzünü yıkar. Demli çayıııı da içer. Yavaş yavaş hazırlanır. Fişeklik, köpek, tüfek... K.uş sıksa köpeğini bağlar, sey reksc salar. Sözde av başlar. Kuş uykuludur, aldatılmıştır. Tck tek kalkar. Sıcaktır, uzaklara, gidemcz. Kalkınca atar, bulıınca atar. Geçen yıl, yarım günde 320 •'uş vuraııı duydum. Övıtnerek anlatıyordu. O zaman da yazdım. Yine yazıyorum. Tam bıldırcın zamanı. Ne olur ilgililer, J, ilgilenelim! Önleyelim bu kırımı. Karadeniz yöresinde ağla yakalayanlardan farkı yok bunların. Bir olay daha. Açılışa lzzettin'e gitmiştik. Üveyik beklerken bir çobanla karşılaştık. Sığırlarını otlatıyordu. Bizi görünce yaklaştı. Oturduk, konuştuk. O anlattı. Büyükçekmece kıyısında. Katırcı De . resi'nin kavuştuğu yerde. Bir elmabaş ailesi yuva yapmış. Ördek 16 yavru çıkarmış. Sabahın ilk ışıklarında dere ağzına yayılıyorlarmış. "Seyretmesine doyamıyordum" diyor. "Her gün sayıyordum. 16!' Geçen cuma günü (açılıştan üç gün önce). Geceymiş. Yatmış. Tüfek sesleriyle uyanmış. Güçlü ışıklar dereağ?ını yalıyormuş. Varıncaya kadar araba yürümüş. [şıkla sindirmişler. 16'sını birden toplayıp gitmişler. 22 kent plakalı bir minibüsmüş. Ne oluyor bize arkadaşlar? Yaşatmayalım bu sanayi avcılarını! Yakalayalım, yakalatalım. Doğa, doğa yaratıklarıyla güzel! Rasgele... D ce gündüz, kış yaz, ısı farklarının çok olduğu iklimdir. "Yayla iklimi"nin, hem enfeksiyonların mikrop yoğunluğunun azlığı nedeniyle azalması, hem de nem oranının düşüklüğü nedeniyle solunum sistemi için daha olumlu bir ortam yarattığı bilinir. Mevsim geçişleri daha belirgindir, iyi uyum sağlandığında beden direncinin artmasına yardımcı olur. Alergenlerin azlığı oranında "alerjik hastalık" olasılığı azalır. Yaz aylarının nemli sıcağından korunmak nin bu duruma uyum sağlaması için eritrosit (alyuvar) sayısı artmaktadır. Ayrıca, dağlık bölgelerde nUfus yoğunluğunun düşük olduğunu, aşırı nüfus yerleşimiııin getirdiği çevre kirliliğinin burada bulunmayışının üstünlUğUnü de unutmamak gerekir. Bugün giderek artan sorunumuz, doğal çevreyi doğal olmaktan çıkaran, çeşitli kimyasal, toksik ürünlerle çevreyi kirleten, kazandığı teknolojiyi yanlış kullanan davranışlarımızın artmasıdır. Bu arada atmosferi, stratosferi etkileyen, iklimleri, mevsimleri doğal gidişinden uzaklaştıran birçok etkeni insanların yarattığını da unutmamak gerekiyor. Geçmişte hekimler, hastalannın tipine, hastalıklarına bakarak onlara "yumuşak deniz kıyısını" ya da "temiz havalı orman bölgesini", "yüksek dağ iklimini" önerirlerdi. Bugünün hekimleri, hastalarına öncelikle sağlıklı kalabilmek içiri "streslerden uzak bir yaşam biçimi, yağı ve kolesterolu azaltılmtş beslenme, daha çok hareket" öneriyor. Kaygım, geleceğin hekimlerinin hastalarına "daha az zehirlenmiş kıyılar", "radyasyonlu yağmurlardan daha uzak bölgeler" gibi önerilerde bulunmak zorunda kalmalandır. İklimler ve mevsimler konusunu, teknolojinin bu denli yanlış kullanımı karşısında yeniden ve bu açıdan ele almak zorundayız. D Mevsimlerde dönemsel hastalıklar Peptik üJseTboyle bir hastalıktır. Romatoıd artrit böyle bir hastalıktır. irrltabl kolon, koroner yetmezliği gibi hastalıklarda da mevsimlerin etkisi görülür. Bu etkinln ne olduğu tam olarak anlaşılmamıştır. Ancak dikkatimizi çeken olgu, bu hastalıkların ortak yanının streslerden etkilenmek olduğudur. Mevsim değışmeleri de genel anlamda bir strestir. Böylece organizma yeni bir uyum içıne gırmeye zorlanmakta, bu da strese açık hastalıklarda alevlenmeye yol açmaktadır. Bu bakımdan, bu tür hastalıkları olanların bu mevsimde daha dikkatlı olmalarında yarar vardır. Ne yapılması doğru olur? Aslında son derece sade ve kolay 1 Diyetli hastalıklarda yaz aylarının gevşekliği bir yana bırakılmalı, uygun bir diyete geçHmelidlr. Peptik ulser, irrıtabl kolon, diyabetes mellitus, safra kesesi yangısı bu tur hastalıkEsansiyel hipertansiyonu olanlar tuz kısıtlamasını daha dıkkatli yapmalıdır. 2 Hastalığın kontrolu yaptırılmalıdır. Romatoıd artrit, hipertansiyon, koroner yetmezliği gibi hastalıkları olanlar hekımlerıne görünmeli, önümüzdekı ayların yıpratıcı soğuğuna, yağışlara daha çok efor harcamayı gerektıren koşullarına hazırlıklı olmalıdırlar. 3 Hastalık belirtileri bir yana itılmemeli, sağaltımla ilgilı ılaç alımına, hayat düzenine uyulmalıdır. Sonrası. hayatın keyfinl çıkarmaktan geri kalmamaktır. J Bazı hastalıkların özellikle ilkyaz ve güz gibi mevsimlerde alevlendiği dikkati çekmiştir. Bu hastalıkların mevsim değişmelerinde aktivite kazanmaları hekımlerin bilgileri 16
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle