Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Dolmahk bıber ya da şeftalı mı almak ıstıyorsunuz? Ustelık bunlar ucuz olsun dıye duşunuyorsanız "Fefer tazeee Fırzıh ucuuuz1' seslerıne kulak vermenız gerekıyor Nımpes Pazan'nda Nımpes Pazarı nda Hemd vada. 9un duydunuz mu bılın kı, orada ya ayakkabı ya da gömlek satılıyordur Köln'ün Nimpes Pazarı Insanın doğumundan ölümüne kadar her türlü ihtiyacını giderecek mağazalara alışmış olan Almanlar, yavaş yavaş bu mağazalardan vazgeçerek Türklerin yaygınlaştırdığı "semt pazarları"na yöneliyor. Taner Kutlay/KÖLN efer taze... Firzlh ucuz.." Dolmahk biberin taze, şeftalinin ucuz olduğunu; "Hemd var.. Şuh var" bağırtılarıyla da orada gömlek ve ayakkabı satıldığını öğrenir ve hiç şaşırmazsınız. Tabii Almanya'da yaşayan Türklerdenseniz. Yok, Türkiye1 den birkaç günlüğünc gitmiş de bu manzara ile karşılaşmışsanız, Kadıköy Altıyol'un UnIU Salıpazarı'nı Almanlar bastı sanabilirsiniz. Türklerin nüfus ve piyasa etkinliklerinin anmasına paralel olarak, Almanya'da günden güne gelişen bir sektör halini almış semt pazarları. Türkiye'deki istihdam darlığından kaçarak Almanya'da maişet sağlamanın yollarını arayan"gurbetçller" yeni yaşamlarında Almanlardan bir sürü şey öğrenmişler kuşkusuz. Ama bir o kadar öğrettikleri de yadsınamaz. örneğin yasa boşluklarından yararlanmak, rüşvet sayılamayacak küçük hediyelerle çıkmaza girmiş işleri yaptırmak, cumar Yoksa Salıpazarı'nı Almanlar mı bastı... F tesi ve pazar günleri sokaklarda in cin top oynarken, dUkkanları açık tutabilmenın yollarını bulmak ve ışte en sonunda banliyo sayılabilecek yerleşim yörelerinde "semt pazarian" oluşturmak, gurbetçilerimizin Alman yaşam biçimine kattığı yenilikler. özellıkle Türklerin yoğun bulunduğu Münih, Berlin, Köln ve Nord Rhein VVestfalia bölgesindekı yakın kentlerin hemen hepsinde rastlayabileceğiniz semt pazarlanndan birini enine boyuna gezerek gözlemledik: Kölndeki Nimpes Pazan'ydı bu.. Sabah saat 08.00'de açılıp, öğlen 14.00'te tenteleri dürülen açıkhava pazarında, sezonun taze meyvesebzeleri, günlük kesim tavukpiliç, bakliyatkuru yiyecek, gömlek, bluz, çamaşır, kadın ve erkek ayakkabıları, saksılar dolusu çiçek, evde kurulmuş tur$ular, özel soslu zeytinler, sucuk, pastırma, beyazpeynir ve benzeri ne ararsanız var; hem de alımlı dükkân vitrinlerındeki etiketlerinden oldukça ucuz fiyatlarla.. lşin gUzeli, başlarda TUrk alıcısatıcıların egemen olduğu bu pazarlarda şimdi Alman alıcısatıcıların da hatın sayılır bir kalabalığı gözlenmeye başlamış. Türk satıcılann, çağrı sözcüklerini kendi dillerinde, ama satılan metaın adını Almanca söyleyerek bağrışmaları yanında; giderek Almanların kendi sentakslarıyla bağırtı cümbüşune sürdükleri Türkçe sözcüklere de rastlanır olmuş. "Banane bugdaa..." cağrısını duyuyorsanız, bilin ki, o muzları satan bir Almandır. TUrk satıdlar da artık sadece yurttaşlarına mal beğendirmekle yetinmeyip, Alman müşterilere de hitap edecek satış sözcükleri kullanmaya başlamışlar. Yörede oturanların yadırgamadıgı, hatta mtlşterisi oluverdikleri bu semt pazarı, klasik çarşıpazar kültürünü aşamamış olanların ilgisini ve merakını uyandırmış olmalı ki, o gün WDR televizyonunun bir röportajcısı, bir kameramanı ve bir sesçisı de Nimpes Pazarı'ndan görüş ve görüntüler derliyordu. Gerçekten olaya gözleriyle tanık olamayan Almanların ilgisini çekecek bir program olacaktı bu. Gerçi Alman kamuoyu, insanın doğduğu andan, ölümüne dek gereksinimi olacak herşeyin satıldığı Kaufhof düzeninin yabancısı degildi, ama beşer altışar katlı, yürüyen merdivenli, her reyonunda kasiyer ve tazgâhtarlann cirit attığı, kafetaryalı, restoranlı bu süper marketlerin, istedikleri kadar tersini savİasınlar, yeterince ucuz satış yapamayacaklarını da biliyorlardı. Kazancı ne kadar yerinde olursa olsun, 5 feniği bile hesaplı harcamaya alışmış Alman tüketicisi için hiç de elinin tersiyle iteceği şeyler değil semt pazarları. ÇUnkU malın kalitesi standart, sağladığı doyum aynı, ama fiyatı belirgin miktar da ucuz... Ayrıca kent merkezine gidişdönüş masrafını da ortadan kaldırıyor. Işte gündengüne yayılan ve kabul gören semt pazarlarının yaşama ve hüsnU kabul görmelerinin sırrı bu. Bu küçücük gözlem de gösteriyor ki, ulusal alışkanlıklar ve kültürel etkiler ne olursa olsun "Alan memoun, satan ıtıemnun" ilkesi evrenseldir ve gelenekgörenekler, labular, akılcı girişimler karşısında uzun süre ayak direme gücüne sahip değildir. \~\