24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Gerçeğin resimlerinde Girit Ege adalarının en büyüğü, Knossos Sarayı'nın ve Nikos Kazancakis'in yurdu. Anlatılamaz güzelliklerle M.Ö. 3000 yıllarından günümüze uzanan bir uygarlık adası. Selçuk gibi, Side gibi en eski ile en yeninin birlikte yaşandığı bir yer Girit Adası. Şükran Kurdakul irit her saniye biraz daha büyüyor uçağın penceresinde. Ve ben kafam daki haritalara inat, gerçeğin kendini somutlamasındaki güzelliğe ressamların ve çocukların şaşkınlığı ile bakıyorum. tndikçe büyüyerek sizi teslim alan bir değişme bu. Her saniye evrensel öğelerin sürekli değişimi, "Adalann büyük arhontıT'na yaklaştırıyor beni. Eraklion (Kandıya) Havaalanı'na inince, her şey somuttan soyuta dönüşüveriyor. Evrensel olan bendeki birikimde yaşıyor artık. Nikos Kazancakis, "Ölmeden Ege Denizi'ni gezene ne mutlu..." diyordu "Aleksi Zorba"nın bir yerinde. "Bu dunyanın birçok zevkleri vardır: Kadınlar, meyveler, fikirler. Ama tatlı bir sonbahar vakti her adanın ismini mınldanarak bu denizi yarmak..." Nedır kı, bir ıki yolculukla kendini ele vermeyecek kadar evrenin gızlerını ve çeşitliliğini içinde taşır Ege. Okudukça okuma, dinledikçe dinleme hevesi uyandıran yapıtlar gıbidir. Sevenlerini, görkemınin tadına varanları yıızde yıız isıer. Her parça önce kendisidir, sonra Ege ile bütunlcşmıştır çünkü. Assos, önce Assos sonra Ege'dir. Birkaç deniz mili karşısındaki Lesbos (Midilli) da öyle. Arikanda'da Side'yi, Sedir Adası'nda Kekova'yi görmezsinız. Mikonos, Sanlorini aynı çağları yaşamış öteki adalarla kimi özelliklerinı hiç mi hiç paylaşmaz. Bu nedenle masalını, öyküsünü, tarihini, guzelliğini en kuytıı köşelerinden itibaren yavaş yavaş duyumsatmaya başlar Ege. Dızelerden şıirın tümüne çıktığınız yolculuk aslında ilk tutkuya dönüşme aşamasıdır. Benı de Eraklion'lara kadar getiren bu tutkudur kuşkusuz. Çantayı otele birakıp adım adım çarşısını, pazarını, kahvesini, parklarını, meyhanesini, çeşmesini, insanını aramaya çıkarken göz göze gelmeye başladığım Eraklion, yalnız Knossos Sarayı'nın kalıntılanndan ibaret değil elbet. Knossos'taki krallarla, prenslerle birlikte başka insanlar yaşadı Girit'te. Belkı de kırbaç altında yarattılar o güzellikleri. Celal Üsler'in dilimize kazandırdığı "Tarih Öncesi Ege" adlı yapıtında George Thomson şöyle anlatıyor bu ınsanların kökenini: "Girit Adası'na ilk yerlesenler kimi Anadolu'dan, kimi Nil deltasından gelen cilalı tas çağı insanlanydı. Runlar adanın dogusuna ve güneyine yerleşliler. Bu arada bakır kullanımı Anadolu'nun içlerinden gecerek Ege kıyılanna ulaştı. Bakır kullanımı ile birlikte niifus giderek arttı. Ve bunlardan bazıları t . ö . 3000 dolaylannda denize açılarak Kyklad'lara ve Giril Adası'na yerleştiler. t . ö . IV. yüzyıla gelinceye degin adanın kimi yerlerine hâla Yunanca olmayan bir dil kontışuluyordu." (I. cilt, s. 182) Girit'te yerlesenler çevreyle uyum sağlayarak denızcılık ve ticaretle uğraştılar. Bu nedenle toprak az sayıda kişinin elinde toplan Hayalin, hazzın ve yaratıcı gücün oynaştığı yer G Mımarısıyle, ınsanlarıyla, kulturuyle tıpiK oır AKdenız Aoası Girit Burada rastladığınız insanlara Turkıye'nin herhangl bir sahi! kentınde rastlayabılırsınız Çunku aynı sıcakkanlılık Ege'nın butün adalarında mevcut Ege adalarını en buyüjü Girit bir uygarlık merkezı olmuş tarihte, bu sıcak kanlı insanların sayesınde madığı için kentleşme sUrecine çabuk girildi. Ve Knossos'un yarattığı uygarlık ada dışında Miken gibi yeni büyük uygarlıkların oluşumuna yol açtı. lokantalar. Kentin büyük parkına hemşerileri ünlü ressam VI Greco'nun adını vermişler. Parkın yöresindeki sokaklarda başka kentlerin çarçılannda görebileceğiniz dükkânlar, işyerleri var. Bu kesimdeki konutların da bir özgünlüğü olduğu söylenemez. Birkaç kez dolaşma hevesi duyduğunTiki yer oldu Eraklion'da. Pazar yeri. Meyhaneler Sokağı. Pazardaki bildik bılmedik otların, sebze ve meyvelerin sergilendiği cümbüşe bayıldım. Meyhanelerin sıralandığı sokakta uzo içmeye giderken bilerek yolu uzattım kaç kez. Yavaş yürüdüm. Oturmayacağımı bildiğim halde kimilerinin içine girdim. Belki tam algılayamadığım bir şeylerin tadına varmak için. Eraklion'da eski ile yeninin birlikte yaşadığını belirtmiştim. Kazancakis'in merkeze yaklaşık bir buçuk kilometre uzakta bir tepedeki gömütlüğüne giderken karşıma çıkıveren bir yapıda, bir çeşmede eskiyi yaşamın içine karışmış gördüm yer yer. lşte arkeoloji müzesi. Işte kiliseler, Vene dik Limanı, kale. Ve "efsanevî kral Minos"un yaşadığı Knossos Sarayf ndan kalanlar. Tarihlerin orta bronz çağında ( l . ö . 22001600) denize beş kilometre uzaktaki Kairatos vadisinin tepelerinde kurulduğunu yazdıkları Knossos Sarayı, l . ö . 1700 ve 1600'de iki kez deprcm sonucu yıkıldığı için yeniden düzenlenmişti. Bu düzenlemelerden kalan yapıları, avluları, tiyatro alanını, merdıvenleri, sütunları, kral odasını, görkemli şarap fıçılarını, freskleri bizler de yaşıyoruz. Gezenler, özellikle Minos'un yarı kartal, yarı arslan resimleriyle bezenmiş tahtı ile boğa resimlerirtin önunde duruyorlar. Knossos döneminde Giritliler de güreşir Eraklion: Eski ile yeninin birlikteliği Bugün onu ajkın yerleşme merkezi var Girit'te... Kraklion, (Kandiya) Kania (Hanya), Aya Nikolas, Kastelli, Relhimnon, Stia, Kandanos... Knossos Sarayı'nın kalıntıları Eraklion'da. Ayrıca "Aleksi Zorba" adlı romanı ile Girit'i dünyaya tanıtan Nikos Kazancakis'in gömütü de Eraklion'da. Selçuk gibi, Side gibi en eski ile en yeninin birlikte yaşandığı kentlerden bıri burası. Merkezde oldukça genı^ bir alan var. Dört beş cadde ve sokak burada birleşiyor. Uzaktan denizi gören kesimde oteller, kahveler, 10
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle