Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Her nabza göre şerbet Cannes'88'de 13 günde 5O'yi aşkın film seyretmişfzf. Hepsinin blrdökümünü çıkaracak değiliz. Belki kimisinden yeri gelince söz etme fırsatı olur. Şimdi değ/şlk bölümlerden s&çtiğimiz bir avuç filmi değişik baçlıklar altında kısaca tanıtalım... Atillâ Dorsay olmayan bir sOzdeoperayı çekebilenler, filmi ilginç buluyorlar. Ama, 80 yaşında bir yönetmenin hâlâ böyle deneysel işler yapmasındaki ozgunlıık bir yana, bu film de sinemasına hiçbir zaman ısınamadığım bu "usta"yı bana sevdirecek değıl... YARIŞMALIBÖLÜMDEN Bu bölumde yer alan 20 fılnıin çoğundan ben veya Basutçu arkadaşım, gazetedeki sutunlarda sizlere yeteıince söz ettik. işte geri kalanlardan biıkaç ızlenım: Ve GörkemliBir Masal S i n e m a ve S i y a s e t Bu başlık altında toplanabılir birkaç film... tşte Macar ııstası tstvan S/abo'nun son filmi, buyuk oyuncu Klaııs Maria Brandauer'le yaptıkları gorkemli isbirlığının dc uçuncu halkası: "Hanussen"... llk savaşıa yaralanan ve bir doktor sayesinde kendisindeki "hipnotizma" ve "geleceği gorme" yeteneklerini keşfeden bir adamın öyküsu. Ancak böyle bir adam, Hitler'in de bir tur "yeni zaman peygamberi" rolu oynamaya kalktığı 1930'lar Almanyası'nda Nazilerce nasıl karşılanabılır? Nefis bir siyasal alegori, usta işi bir anlatını.. Ama "bizbu filmi daha öncegörmuştuk", dedırtırcesıne "Mefisto"yu tema ve sinema olarak yınelemesı bağışlanabilir mi? Ve işte kapanış filmi "Willow" George l.ucas ve kumpanyasının elinden çıkma gorkemli bir masal... Düşsel bir ülkede kötü bir kraliçenin saltanatına son vereceği kâhinlerce bildirilen bir bebeğin, bir cüceler ülkesinin halkı ve güçlü bir savaşçı tarafından korunarak kötulerin yenilmesi... Bir basın toplantısıyla gazctecilerin karşısına çıkaıı yapımcı Lueas, yönetmen Bon Howard ve takımı, elbette filmi savundular. Ayrıca "Willow"un buyuk bir keyifle izlenen nefis bir masal vc görsel bir şölen olduğu da söylenebilir. Ancak kutsal kitaplardan "Gulliver"e, Panıuk Prenses'ten ortaçağ efsanelerine bırçok şeyden açıkça yararlanan bu fılmin içerik olarak yoksunluğunu unutturmaya onca "ozel efekt" bile yeterli olamıyor. "Welcome to Germany" ... Ytiiar sonra toplama kamplarındakı genç Yahudiler uzerine biı film çevirmek üzere Almanya'ya gelen ünlü Amerikalı yapımcıyönetmen Cornfıeld'in (Tony Curtis) gı/ı nedır? Fn yakın arkadaşım feda etmek pahasına kaçıp kuılulan genç Yahudi çocuğu, yoksa Cornfield'ın kendısi mıdir? Genç yönetmen Thomas Brasch'ın bir kez daha Nazi sorumluluklarına ve toplama kamplarının boğucu atmosferine gerı donduğu bir Alman l'ılmı. Ama bu ilginç konu niye böylesıne karışık, özentili biçimde anlatılmış? Cornfield'in gençliğini oynayan genç Turk oyuneusu Birol Ünel'in başarısı, bu filmi bizim ıçın ayrıca ılgınç kılıyor. Alman yönetmen Thomas Brasch'ın filmi "Welcome to Germany"de, genç Türk oyuncusu Birol Ünel (solda) başarılı bir kompozisyon çiziyor. du ve özel TV istasyonlarının arşivlerinin taranmasıyla elde edileıı malzeme, Vietnam'ın gerçek yuzu üzerine bırçok konulu filmden daha çok fikir veriyor. Mektupların De Niro, Michal Fox, Kathleen Turner vb. unlü adlarca okunması da ayrı bir boyut katıyor. Ama yine de her şeyin bir kez daha "Amerikan gözlukleriyle" gorulduğunu yadsımak zor... Sanatın Çocukluğu L'Enfance de l'Art"da, bir grup tıyatro okulu öğrencisiyle, bir film dolayısıyla aralarma karışan bir film yönetmeninin seruvenlerini anlatıyor. Yönetmeni oynayan Andre Dussolier'nin yanı sıra, tüm oyuncuları gerçek konservatuar öğrencilerinden seçilmiş, bir tür yeni yıldız adayları geçidi... Ama belli bir tazeliğe karşın, yeni seyler söylediği savlanamaz. y • Os Canibais"... 80 yaşına merdıven dayamı^ Portekizli sinema ustası Manuel de Olıvıera'nin son filmi... Bir opera biçiminde anlatılmış, soylular arasında geçen bir aşk ve tutku öykusu... Sıncmadaen ünlü operalara bılezor dayanırken, bu tilm için bestelenmiş hiç de melodik YAN BOLUMLERDEN Büyük Kent Sorunları Üç kent, uç yaklaşım... Fransız filmlerinin gösterildiğı "Perspectives" bölümünün en çok ilgi çeken ve bu bölumun kapsamında duzenlenen bir yarışmanın galibi "Güriiltü ve Öfkeyle De Bruit et de Fureur"... Paris banliyosunde gunlerini avarelikle geçiren bir başıboş getıçlık grubu, aralarındaki yaş farkına karşın yalnı/lıklarını paylaşan biri daha çocuk yaşta iki genç adam, "büyük'Merın ve yasanın dünyasına karşı trajediyle sonuçlanan bir başkaldırı... Öğretmenlikten gelme Jean Claude Brisseau'nun taptaze sinenıası kadar " 1 8 yaşındakilerden küçüklere yasaklanması" ile de büyük tepkiler alan çok ilginç bir film. "ÎOkyO P o p " ... ABD'de çalışan Japon kızı Fran Rubel Kuzui'nin ilk filmi, "Elc&lirmenlerin Haftası"nın da belkı cn "canlı" yapıtı... Fokyo'ya gelen gencecik bir Amerikalı kız, bir pop şarkıcısı olan Hiro ile tanışır ve 2 genç, bu "dunvanın en kalabalık keniı"nde çılgın bir gençlık ve muzik seruveni yaşarlar. Faze, genç, hoş bir film. S i n e m a ve S a n a t Fransa Cannes'da ba^arısız bir yıl gcçirdi. Iştc başarısızlığı açık bir "Engınlerin Mavısi" ve bir tur denenıe sayılabilecek olan "Çukulata"nın yanı sıra yarı^an üçüncü Fransız filmi... lranci', üirod, "Vietnam Mektuplan" ... BHI comurie, vıetnam'dan yazan askerlerin mektuplarından derlenmiş bir belgeselle karşımızda... Bınleree mektubun yanı sıra, bunlara eşlik edecek, özellikle or ABD'de çalışan Japon kızı Fran Rubel Kuzui'nin ilk filmi "Tokyo Pop", "Eleştirmenlerin Haftası"ndaki 'canlı' yapıtlardan. "Selam Bombay".. Bu kez Londra'da yaşayan Hintli bir kadın yönetmen, Mira Nair ve binbir guçlukle çekliği ilk filnıı Bombay sokaklarmda inanılmaz bir yoksulluk ve düşkünlük içinde bile kısa mutluluklar bulmasını bılcn bir avuç sokak çocuğunun seruveni.. "Pixote"den "Yıısııf ile Ken a n " a , buyuk kentin çıkmazı içinde yakalaıımış çocuk portrclerı vercn bırçok lılmı dc çağrıştıran, ama kendi soluğunu alan önemli bir tilm Altın Kamera ödulunun de galibi. A ş k m Binbir Yüzü .. Amansız bir mutluluk arayışıııı surdureıı ve "yaiamının kadını"nı bulmaya kararlı genç François, bu mutluluğun aynı evi paylaştığı ve kendisini gizliden gizliye seven 2 kızkardeşle olduğunu acaba nasıl anlayacak? Sevgi, yalnızlık, mutluluk arayıjı temaları üzerine Eric Roh