Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
karım pazarda hırsızlık yapıyormuş. Gercgindcn fazla para verdiğim halde bunu neden yapıyordu, anlayamıyordum. Dünyam başıma yıkılmış, beş paralık olmuştum." Üç çocuğunun annesinin "hırsız" olduğunu öğrenmesi, onuruna dokunmuştu Ali'nin. Geçirdiği bunalım sonucu, kendini asmıştı bu yüzden. Ancak büyük kızı olayı görmüş, komşular da zamanında gelerek onu mutlak bir ölümden kurtarmıştı. önce devlet hastanesinde, sonra ruh hastalıkları hastanesinde üç ay silreylc tedavi olmuştu Ali. Haslaneden çıktıktan sonra ilk işi eşinden ayrılmak oldu Ali'nin. Mahkeme, kanıtları yctcrli bulmuş ve çocukları babalarına vermişti. Parasal sorunu yoktu Ali'nin. lki evi, bir arsası ve bankada on iki milyon lira parası vardı. Geçen yıl yatırdığı paranın faiziyle birlikte ne kadar olduğunu bilmiyor. "O para çocukların; dokunmuyorum" diyor. flk gunler, çocuklar için ucretli bakıcı kadınlar bulmuş. Onlar da hırsız çıkmış, çocuklarını aç bırakmış. Bakmış olacak gibi değil, bu kez çocukları bakım yurduna vermiş. Kendisi de gelip baraj kıyısına bir kulübe kondurmuş. "Ekmek elden, balık gölden" tıpkı Robenson gibi yaşamaya başlamış. R A S G E I E Raif Erteın Doğa însanla güzel oğa insanla güzel! Setcuk Togul'un resim scrgisini gezince bir kere daha düşündüm. Cumalı Sanat Galerisi'nde. Doğa insanla güzel... Düşündüklerimi, belki de yazamadıklarımı resmetmiş, Selçuk Togul. Orman, deniz ve insan. Nasıl da uyum içinde. Uzun, kalın gövdeleriyle çam ağaçlan. lnce uzun vücuduyla bir kız. Tutunmuş, yaslanmış. Hafiften bir rüzgâr esmiş. Etekleri açılmış. Birlikte sallanıyorlar. Sanki sevişiyorlar... Su basmıs mağaralar. Karşıda deniz gözüküyor. Gencecik bir kız. Eteklerini hafif sıvamış. Çıplak ayaklarıyla şıpır şıpır... Soğuk mağaralar ısınıvermiş. Selçuk Togul'un resim sergisinde... Bu doğa değil mi bizi de avcı yapan? Enez'de, çeltikte, bogazına dek suda dolaştıran. Buz kıra kıra... Balçığı yara yara... Karda, fırtınada. Kimsenin parmağını çıkarmak istemediği havalarda! Dağ bayır dolaştıran. Domumn geçemediği ormarrları aştıran. Tehlikelerle burun buruna yaşatan, evdekilerle kavga ettiren tutku. Doğa!.. Duşünmuşümdür. F.n sıkışık anda. En bunaldığın zamanda. Belki de biraz sonra sakat kalacaksın, öleceksin. Aklına hep sevdiklerin gelir. Sevdiğin k'imseleri düşünürsün. Canlanırlar. Kırgınlıklar, kızgınlıklar kaybolur. Doğada, insanın!.. Ormanda yolıınu şaşırıp kaybolmayan, denize açıhp dalgalarla boğuşmayan, hele bunları çocukluğunda yaşamayan kimsenin sevecen olması ondan zor. Doğa insanla güzel. Güzellıği gören insan gözü. Gören gözler, görebilen insanlar! Mutlu... Sözüm denizle kucaklaşanlar, dağla bütünleşenler için... Vücut göstermek için denize girenlerden, dağda tatil yapmakla övünenlerden dışarı. • •• Doğayı rezil eden de insan. Buna ne diyeceksin? Gökova'yı 'Karaova' yapan! Aliağa'ya gemi söküm koyan! Deniz, göl kıyılarına beton döken! Ormanları ateşe veren! Ağaçları kesip bina diken! Atom bombasını atan! İnsan... Kendi mezarım kazan! Mutluluğu dört duvar arasında, süslü eşyalarda arar hale geldik. Bu duruma geldi kentlerde yaşayanlar. Bir avuç ağacı bile çok görmeye başladık. Park diye beton tavalar yapıyoruz. Bir de övünüyoruz... Çarpık sanayi, düzensiz kentleşme, yersiz tarım kısa sürede doğayı yaşanmaz duruma getirecek. Geldi bile! Çocuklarımızın çocukları Selçuk Togulların resimlerinde görecekler doğayı. Eğer yaşama şansları olursa... Bir çözüm bulmalıyız. Çünkü doğa insanla güzel!.. Rasgele!.. D üneş ve cildiniz gerçek birer dost mu? Hemen hepimiz güneşlenme ve bronzlaşmayı "tatil" ve "sağlık" kavrjamları ile eşleştiririz. Ancak bilinçsiz veya aşırı güneşlenme sağhğımızın en yakın dostu olan güneşi cildimizin bir numaralı düşmanı haline getirir. Hiçbir önlem almadan ve korunmaksızın güneş altında kalındığında, güneş ışığında bulunan ultraviyok (mor ötesi) ışınlarının etkisi ile cilt kurur, esnekliği azalır, dokusunda bozulmalar ortaya çıkar, zamanından çok önce yaşlanır ve hızla kırışır. Güneşte kalındığında alınması gerçken Önlemleri bilmediklerinden tüm yaz güneş altında tarlalarda çalışan çiftçilerimizin yüzleri ile enselerinde çok erken yaşlardaki kırışma buna güzel bir örnektir. Tedricen güneşe çıkıldığı zaman cildin bronzlaşması aslında kendini korumak için geliştirdiği bir olaydır. Bronzlaşma güneş ışınları ve ultraviyoleye cevaben cildin Tirozin denen bir madde üretmesi ile oluşur. Dünyanın TİROZİN içeıen tek güneş serisini üretmiş olnıakla gurur duyan VICHY Laboratuarlan bugün yararlılığını kanıtlamış F vitamini ve güneş filtresi sayesinde hem cildin derinden nemlendirilmesim hem de ultraviyole ışınhrının zararlı etkilerinden korunmasını sağlayan ürünlerini lekesiz ve kırışıKsız yanmak isteyen ve genç kalmak isteyen günümüz insanına öneriyor. Uzman Doktor ve Eczacıları her zaman 141 27 77 141 16 58 tel.den arayabilirsiniz. Ali Avcı, kamyon iç lastlklerinden kendi Imaiatı salla, Seyhan Baraı Gölü'nde balık avından dönüyor Şair bir Robenson Halen dördüncü evliliğini sürdUren eski karısından boşandıktan sonra çocukluk hastalığı "insanlardan korkmak", yerini "kadınlardan korkmak" duygusuna bırakmış. Küçücük kulübesinde fotoğraflarını çam kabuklarıyla çerçevelediği çocuklarının düşleriyle avuTiuyor şimdi Ali. Amatör balıkçılıktan kazandığı üç beş kuruşla da şeker, çikolata ve meyve alıyor, çocuklarıyla arkadaşları yesin diyc. Haftada bir, çocuklarını görcbilmcnin mutluluğuyla, sadece çocukları için yazdığı "Yuvamsı" adlı kitabının üçüncü ve son cildi üzerinde çalışıyor. Çocuklanndan başka kimsenin okumasına izin vermediği kitabında Ali Avcı, sevgi, şefkat, paylaşmak ve aile kavramlarını işlediğini söyluyor. Halen 9 yaşında olan büyük kızının ilkokulu bitirmesini özlemle bekliyor. "Makbule, kardeşleri Kbrıı ile Mustafa'ya annelik eder. O zaman gerçek yuvamızı kurarız" diyor baba Ali Avcı. ü 15