07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

7. TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı'nın 'Onur Yazan' Nadir Nadi: Kendimi yayınevinde doğmuş sayabilirim' Dokuz gün boyunca Istanbullulara bir kitap şenliği yaşatacak 7. TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı'nın bu yılki "Onur Yazan", Nadir Nadi. Biz de, basınımızın son gazete sahibi başyazarı Nadir Nadi'nin 80 yıllık yaşamından kimi kesitleri kısa bir söyleşi çerçevesine sığdırmaya çalıştık. 80. yaşında Nadir Nadi I ÜYAP, başyazarımız Nadir Nadi'yl 7. Kitap Fuarı'nın "onur konuğu" ilan etmesl nedeniyle, "Sekseninci Yaşında Nadir Nadi" adlı bir kitap yayımladı. Alpay KabacaJı'nın hazırladığı kitap şu bölümlerden oluşuyor: İlhan Selçuk'un "Nadir Nadi Olabilmek" başlıklı sunuş yazısım, Nadir Nadi'nin Perde Aralığından ve Sil Baştan adlı anı kltapları başta olmak üzere çeşitli kaynaklara başvurularak Alpay Kabacalı tarafından hazırlanan ve fotoğraflar eklenen "Yaşamöyküsü" bölümü izliyor. "Kitapları" başlıklı ikinci bölümde, başyazarımızın 19431985 arasında yayımlanan dokuz kitabı (Sokakta Gürültü Var, Atatürk İlkeleri Işığında Uyarmalar, Perde Aralığından, Iki Sovyet Rusya, 27 Mayıs'tan 12 Mart'a, Sil Baştan, Olur Şey Değll, Ben Atatürkçü Değilim, Dostum Mozart) tanıtılıyor. Nadir Nadi ile sekseninci yaş gününde yapılmış kısa bir konuşmamn da yer aldığı kitabın son bölümü "Yazılarından Örnekler" başlığını taşıyor. Alpay Kabacalı, hazırladığı "Sekseninci Yaşında Nadir Nadi" adlı kltaba Ilişkin sorumuzu yamtlarken şunları söyledl: "Nadir Nadi, başyazar ve gazete yöneticisi yönüyle, basın tarıhimiz ıçındokı yerine oturtularak ve getirdıği katkıların altı çizilerek incelenmesi gereken önemli bir kişi. Başyazılarının da, düşünce tarihimız açısından üzerinde durulmaya değer ürünler olduğu açık. Bu yönleriyle, geniş araştırmalara, akademik tezlere konu olmalıydı. Gelecek kuşakların bu tür çalışmalar ortaya koyacaklarına ve yaşadığımız çağın değerbilmezliğini, daha doğrusu değerler piramidini tersine çevirme çabalarını ibretle izleyeceklerine inanıyorum. Yayımlanan kitap, ne yazık ki bu tür bir çalışma niteliği taşımıyor. Sayfa sayısının ve sürenin kısıtlı oluşu, yayıınlanış amacı gibi nedenler dolayısıyla, ancak derli toplu bir tanıtma kitabı olabildi ve ilk kez geniş bir yaşamöyküsü yazıldı, o kadar." Ali Sirmen ürkıye'deki gazete ',ahiplerinin vc başyazarların en kıdemlisi, Frenkleriıı deyimiyle, "dııayeni" Nadir Nadi, biz Cıımhııriyel çalışanları tarafından, patron değil, başyazarımız olarak gorulur. Ama acaba gcnış topluluklar karşısında neyi simgelcr? Duşuncesinde tutarlılık, cumhurıyet ilkeleı inin yılmaz savunuculuğu, düşünce namusu ve doğru gazetecilik dcsek, yanılır nııyız?.. Basınımızın son gazete sahibi başyazarı ile bu yıl TÜYAP İstanbul Kilap Fuarı'na "Onur Ya/.an" scçilişi dolayısıyla yaptığımız soyleşiyi sunuyoruz. • E/endim, söyleşilcrdc, once konuşulan kişiyi tanılucak bir gıri) yapılır. Sızi tanıtmaya gerek olmadığına gore, henıcn soruya geçebiliriz: Gazetecilik ve yazarlık yaşatnınız nasıl başladı? • Bu soruyu bana çok sordular. Gazeteci oğlu olduğum için, aşağı yukan yayınevinde doğmuş sayabilirim kendimi. Sonraları anlatırlardı; daha 23 yaşımdaykerı gazeteleri kultuğumuıı altına alır, "Akşuın, Havadis. Tebecan... gaıete, gazete!" diye bağırarak, sözum ona gazete satarmışım. O zamanlar biliyorsıınuz, gazeteler sokakta çocuklar tarafından bağırarak satıhrdı. Gazete burada, tstanbul'dayken, mürcttiphaneye, idarehaneye gider gelirdim. Çok küçüktüm, pek bir şey anlamazdım. (Jazctc Ankaradayken de ben hep gider eve 3 dakika uzaklıktaki kuçük matbaayı gezer, gazetenin nasıl basıldığına bakardım. Hatta bir aralık, Sakaıya Savaşı sırasında Yenigün Kayseri'ye nakledilmişti vc çok kısa bir süre için orada çıktı. tşte o kısa süre içinde, bir gece ben de "Çavuş" denen makinistimizin yanında pek ilkel olan baskı makinesinin merdanesini çevirirken, kol beni aldı havada tam bir turla perende attırdıktan sonra fırlattı. Yani ben, cimnastikvi bir takla ile, hoop karşı tarafa... Bunu gayet iyi hatırlarım. Daha sonra Galatasaray Liscsi'ndc orU'okulu okurken, kendi başıma sınıf gazetesini çıkarırdım. Bunun başyazarı da köşe yazan da muhabiri dc hcr şeyi bendim. Tek başıma çıkardığım bu gazetenin resinılerini bile yapardım. Bu arada ga/eteye de gidip geliyordunı; ama fa/.la ilgilennıiyordum. Sonra 11 ve 12. sııııflarda lstanbul'a gelip giden sanatçılarla müzisyenlerle konuşmalar yapardım. Onları doğrudan yazı işleri müdürüne verirdim. • tmzalı mı çıkardı vazdarınız? • " N " harfiyle çıkardı. • Peki sürekli gazetecilik?., • O, 1930 yılı soııbahannda Viyana'da okıımaya gidişimle başladı. Viyana'da sosyal bilimler okııyor, aynı zamanda da Cumhuriyet'in Viyana özel muhabirliğini yürütmeye çalışıyordum. • Peki, ya ilk başyazınız ne zaman yayımlandı? • 1 Nisan 1936'da yazdım. Çok özenerek yazdım; "tnşallah babam beğenir de yayımlar" diye bekliyordum. Yayımladı da. T • O yazıya gelmeden once, bir nokiaya de&inmek ıstiyorun. Sızm babamzın başyazı sutununda çok daha once yayımlanmış baska bir yazınız, daha do&rusu, bir mektubunuz var. • Evet... Kubilay olayı ile ilgiliydi. Ben o sırada Viyana'da idım ve Kubilay olayı karşısında nıutlıiş bir tepki dııymuştum. Bu durumda ne yapabilııim diye dıışıınmeye başladım. Olsa olsa bir ya/.ı ya/abilirdim. Ama yazsaydım acaba koyarlar mıydı? Ayrıca acaba yazı olur mu? Bütıın hunları duşunuyordum. Sonra oturdum yoba7İarı eleştiren vc Kubilay ıçiıı bir anıt dikilmesini öneren "Sevgili babacığım," diye başlayan bir nıekıııp yazdım. Doğrusu, ben bu mektubıı, babam yayımlar ıımuduyla yazmıştım. Nitekim lOMart 1932 tarihli C'umhuııyet'te de yayımlandı. Sonradan öncrı de kabul goıdu ve bugun Menemen'de var olan anıt dikildi. redir dilimizi kapsayan devrim hareketine bilimsel bir yön vermek ve böylece kendimizi bulmak demek olan uluslaşma sureciınizi daha vcrimli kılmaktı. Bunu sonradan öğrendim ve öğrendiğimden beri de bu konuda özen gösteriyorum. • Sizi herkes. ba$vazar, anı ve gezi yazan olarak lanıyor, bıliyordu. "Dostum Mozart" kitabı çıkana kadar da cok kişi, sizin müzikle ılgınızı bilmiyordu. Muzik ile ilginiz nasıl basladı? • Müziğc babamın zoruyla başlamıştım. Sckiz yaşında iken beni elinuleıı tutımış \e o zamanki adıyla, "Mızıkai Humayun" Orkestrası şefi kcmancı Zeki Bey'e goiurerek, "Buna keman öjret," dcnıişli. Daha once bi/im evde nıüzık yapılına/dı. Nf alaturka, nc alafranga. Doğrusu, u/un /aman muziği pek scvmedim. Babam ise, bu konuda dircnçlı ıdı. Ankara'ya giderken, daha doğrusu, kaçaıken bırkaç parça Nadir Nadi Cumhunyet Gazetesı'ndekı çalışma odasında • Konu uçılmi}ken bir noktayı sormak istiyorum: Babanız yazılarınıza hiç karışır mıydı? Size şöyle yaz, böyle yaz der miydi? • Hayır; babam yazılarıma hiç karışmazdı. Yalnız bir kez, o da yazı çıktıktan sonra, dil sorununda bir konuya dokunmuş ne olduğunu şimdi anımsamıyorunı "Öyle ya/mayıp da şöylc yazsaydın daha iyi olurdu," demişti. llepsi budur. Ve ben de arkadaşlarımın yazılarına hiç karışmadıın. Bu davranışı ilke edindim. • Efendim, siz bu yıl bir de Dil Derneği'nin onur plaketini aldınız. Cerçekten de yıllar hoyu gerek gazete yazılarırıızda gerek kitaplannızda, dil konusundu çok özenlisiniz. Bu özeniniz nereden kaynaklanıyor? • Doğrusunu ıstersen, ilk Dil Kurultayı'nm Dolmabnhçe Sarayı'nda toplandığı gün, orada idim; ama o sııalarda da olayın büyüklüğünü kavranıamıştım. Bunda, belki de bilgisizliğimin, belki de o gün orada toplananların çoğunluğunun Atatürk'e yaranıcılık yarışına girmelerinin etkisi olmuştu. Oysa AtatUrk'ün orada açtığı çığır, uzun sü eşya içinde, üç çeyrek boyundak; keınaııım da götürülmüştü ve orada da dersleıimc devam ettim. Babam bunu niye yaplı? Kendisi ınuzikten fazla anlamazdı. Sonradan bunu çok düşündüm ve anladım ki beninı Balı müziğini öğrenmcm için yaptı. Çünku Batı uygarhğına inanmış bir politikacı olan babam için bizi oraya ulaştıracak yollardan biri de sanattı, müzikti. • Yarım yuzyılı aşkın suredir özgürlükler ve demokrasi uğrunu yazılar yazıyorsunuz. Vardtğtmız nokta zaman zaman sizde bezginlik uyandırmıyor mu? Turkiye'nın geleceğini nasıl göruyorsunuz? • Elbette, zaman zaman yorgunluk ve be/ginlik duyuyor insan; ama yine de sürdüruyor ve sürdürmek zorunda. Bazen birkaç kıışağın birden savaşıma katılması gerekiyor. tstediğimiz toplum düzenine ulaşılmaz belki de... Çünkü insan lıer zaman daha iyiye ulaşmak istiyor. Bu beni zaman zaman üzüntüye, umutsuzluğa sürüklüyor. Anıa bunun aşılmaz bir şey olduğu kanısında değilim. Türkiye'nin gelcccği açısından ise, uzun vadede iyimserim. • Tkşekkür ederim efendim. U 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle