Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kaldmmlardaki Nevv York New York'ta sokaklar ve kaldınmlar, yalnızca bir noktadan diğerine gitmeye yarayan yollar olmanın çok ötesinde, yaşamın kaynaştığı odaklar. Haldun Aydmgün / NEVV YORK lağanüslü sefil görünüşlü genç bir adam, büyük çöp kutusunun kapagım kaldırıp ıçıne eğildi ve yiyecek bir şeyler aramaya başladı. Kaldırımda gerçekleşen bu olayı, birkaç metre mesafeden, ama lüks sayılabilecek bir restoranın camları arkasmdan ılgiyle izliyorduk. Çöp tenekesinin hemen yanında park etmii pırıl pırıl Cadillac Limouzin'in şoförüyse belli ki ahşkanlığın verdiği kayıtsızlıkla sakin sakin bakıyordu. Birkaç saat öncc geldiğimiz Nevv York'un sokaklarında, bizi ne degişik görüntülerin beklediğinin ilk işareliydi bu olay... Açık söylemek gerekirse Nevv York sokaklannın bize aşıladığı ilk duygu, korkudan başka bir şey değildi. Daha gitmeden başlayan bir kampanyayla, "oraları bilen" herkes, sanki sOz birliği etmiş gibi, sokakların ne kadar tehlikcli olduğundan, gece kesinlikle dışarda yürümemek geıektıgınden bahsedip durdu... Kennedy Havaalanı'na iner inmez bizı karşılayan, duvarlarında "Yankcsiciiere dlkkat edint" yazılarıyla, pejmurde bir terminal binası; hemcn dışarda kilitlenmiş bir trafik, ilk kez geldiğimiz bu kentin hiç de Avrupa'da görmeye alışık olduğumuz düzenli, temiz, derli toplu şehirlere benzemediğini anlattı. Hele bizı alıp otelimize götüren ve yol boyunca da New York'la ilgılı "korku hikâyeleri" anlatan rehberimiz, tüm önyargılarımızı biraz daha pekiştirdi. En sonunda, 50 katlı, 2500 odalı otelimi/.e yerleşıp oda kapısını kapayınca, şu tür standarl uyarıları gördük: "Goz deliginden bakmadan kapınızı kesinlikle kimseye açmayın!", "Kapınızı odaya girer girmez iki kez kilitleyin ve zinciri takın"!.. Gökdelen saltanatının altındaki kılcal damarlar O Wall Streettekl binalarda, blr yıl sonra hala borsadakl "Kara Pazartesi" çöküsü tartısılırken kaldırımlarda caz var... Akşam saat dokuzda, yol arkadaşım Berra Dinçkok ile Nevv York sokaklanyla ilgili ilk gerçek maceramız başlamak Uzere, lobide buluştuk. Seçtiğimiz hedef, son derece mütevazı olmakla birlikte, gene de uzun süren bir kararsızlık geçırdik ve sonunda otelin karşısında, 50 metre uzakta bulunan restorana gitmeyi gözc alabildik; hem de yürüyerek!.. Oraya vardığımızda, üzerimize eroinman bir katilin saldırmamış olmasından dolayı, seviniyorduk... Ertesi sabah, eski tstanbullu, yenı Nevv York'lu Bay Mora Erkohen ortağıyla birlikte gelip "gün ışığında" bıraz daha dost görünmeye başlayan Nevv York sokaklarında gczmeye başladık... Dostlarımızın ikisi de Manhatlan'da oturuyur vc burayı çok seviyorlardı: "Buradan korkmak gereksi/, nasıl ki sen istanbul'da gecenin ikisinde, Bcyoglu'nun arka sokaklarından geçmezsen burada da gece bazı semtlere gilmeyeceksin. Zalen senin gibi birinin oralarda işi yok" diyorlardı. Sözlerindeki mantık, çok tanıdık gelmişli; ancak gene de 'Beyoğlu'nun arka sokaklannın1 Manhattan'da nerelere dUştügUnü, haritada bir gUzel işaretlettım. Ne de olsa yabancılık zor zenaatti... GUneşli ve çok güzel bir sonbahar gününde, Nevv York'un pek çok sokağında ilginç gösteriler oluyordu. Bu sanatçıların ba/ıları, Avrupa şehirlerinden aşina oldugumuz aç kalmış çalgıcı görUntUsüne uyarken bazıları da topladıkları seyircınin ve paranın miktarıyla orantılı olsa gcrek, gerçek profesyonellere yaraşır edalarla icrai sanat eylıyorlardı. Bunlardan en güzelı, Wall Slreel'te dinlediğinıiz bir caz dörtlüsüydü. Tartışılabilir akuslik koşullarda yaptıkları müziğe hayran kalmıştık. Ayrıca kuklacı bir çıft ve balonlarıyla ilginç çiçek ve hayvanlar yapan bir saııatçı da hem çok ılgi ve sempati çekıyor, hem dc yaplıkları ışi gururla sürdürür görünüyorlardı Ancak gene de tahtadan yapılmış dev bir vıbrafonu çalan genç bir adam, buı en çok ctkıleyen kişiydi. Enslrümanıyla, kımsenin yuzüne bakmadan, kusursuz derecede guzel klasik muzık parçalan çalarken hepsı sıyah takım elbise, şapka ve kravalından ve tabıı sakalından kendı sının Yahudi Cemaatinin en Orlodoks uyclerinc mcnsııp olduğıı hemen anlaşılıyordu.