Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
zenlenen dans gösterileri bunun açık ifadesidir. Çılgıtı Neron da Roma'yı yaktıkton sonra, yükselen alevler karşısında "aşka gelip" dans etmemiş miydi?.. Ama eski Senegal cumhurbaşkanı ve şair Leopold Sedar Senghor'un dizelerine kulak verirsek, çağlar boyunca dansın ana dürtüsünün cinsellik olduğunu teslim etmemek elde mi: "Yalnızca ritm tahrik edebilir, bedeniıt şiirselliğini/Ve pirinç madenini altına, sözcükleri eyleme dönüştiırür"... Zarafeti yakalamak.. Fred Astaire'lerin, Gene Kelly'lerin, Ginger Rogers'ların o güzelim dansları, o sanki tanrısal, gerçeküstü zarafetlerini yakalayıp bir kare süresince, bir sekans boyunca perdede ölümsüz kılmak, sinemayı sinema yapan öğelerin en ihmale gelmezi.. Sinemada dans sahneleri: Her dans, çağının aynası Dans her zaman, çağının bir "ayna"sı olmuştur. Uluslararası tstanbul Sinema Günleri '87'de Ettore Scola'nın " B a l o " filmini izlemiş olanlar, yönetmenin, bir dans salonunun duvarları arasından dışarı taşmadan, tarihin kilometre taşlarını, en dramatik bir toplumsal olaydan, en sıradan bir "moda"ya kadar dans yoluyla ne kadar güzel aktardığını anımsarlarsa, bu gerçeği en çarpıcı bir biçimde kavrayacaklardır. Köy diığünlerinden saray balolarına doğru tırmanan dans, 19. yüzyılın büyük kentlerine iyice yerleştiğinde, baleden Can Can dansına, büyük bir çeşitlilik içinde "gecelerin kraliçesi" olmayı başardı. Elbette dans başka şeylcr de başardı: Kadınların ayak bileklerinin bile görünmesinin büyük bir coşku uyandırdığı 19. yuzyıl Paris'inde ctekleri havada dans "edcn Can Can'cı kızlar, ToulouseLautrec'in ünlü afişlerine konu olmasaydılar bile dansta yeni bir çığır açacakları kuşkusuzdu. Günümüzde çıplak bedenle sahnelenen "modern bale" de yine aynı dönemlerde, Paris'te doğdu. Dansöz Isodora Dııncan, çıplak vücudu üzerine doladığı ipek kuma!> ve çıplak ayakları ile sahneye çıktı. Böylece insanoğlu, yuzyıllar sonra eski Yunatı dansının geleneğini yenidcn yakaladı. S Bayanlar ve baylar: y Bir... ki... ü üç Müzikhollerde, opera ve tiyatro sahnelcrinde, kabarelerde bir "gösteri" olarak dansı izleyen çift ler, "beden bedene" ikili dansın tadını çıkarmanın zarif yollarını bulan dansları da öğrcndiler. Birinci Dunya Savaşı ile birlikte vals yapınanın romantizmi unululurken "charleston" liırü 'harekeıli' dansların rüzgârı esmeyc başladı; bugüne kadar da hiç arkası kesilmedi. Ve nasıl vals, charleston ile başa çıkamadıysa, "slow" dans da rock'ın roll'un yukselişini engelleyemedi. "Toplu dans" anlayışı, 196O'lı yıllarda, "Beatnic" akımının doğuşuyla yeni bir biçime bürünürken, 1962 yılında "Aşkın Yazı" adı verilen törende San Francisco'daki HaightAshbury parkında ve Calil'ornia'da "Love in" adı verilen cümbüşlü törende, beat müziğinin ritnıi, bedenlerinin üst kısmı çıplak hippileri çılgm bir dans havasına sokuyordu. Daha sonraki yıllarda gelişen "akrobatik" danslar ise "beden bedene" çiftlerin danslarına en büyük darbeleri indirdi. Ve şimdi, uzay çağının uğultuları içinde artık herkes "kendi başına" dans ediyor... Dans için yazılabilecek bir tarihin uzun öyküsünü Metropoliian Museum'un dııvarlarında yer alan tablolarla özetlenemeyeeeği, Mısır'ın piramitlerindcn Viyana saraylarına kadar, insan eli değmiş her yerde bu renkli tarihin izlerini görmek mümkün elbette... Ama Metropolitan'daki tablolar da bu uzun geçmişin çarpıcı kesitlerini veriyor... I'arklı dönemlerde yükselmi*, değişik nağnıelerin ritmi kulaklarda çınlıyor... l 1 ve de unutulmaz Cyd Charisse giAtillâ Dorsay bi yıldızlarla eşsiz danslar yapıyorinemada dans sahneleri... du. Zarafeti yakalayıp bir kare Astaire / Rogers çifti ile kaysüresince, bir sekans bobolduğu sanılan 'zarafet', yeniden yunca dondurma ve perdeyakalanır gibi olmuştu. Charisse, de ölümsüz kılma sanatı. Sinemayı üstelik (tıpkı Kelly gibi) daha etli sinema yapan çok çeşitli öğelerden canlı, daha yaşayan, daha belki yalnızca bir tanesi, ama asıl 'sensuel' bir yaratıktı ve danşa, zaamacı güzellik olan bir anlayışla rafetin yanı sıra, belli bir baştan yaklaştığınız takdirde, kuşkusuz çıkarıcıhk da eklemesini biliyordu. hiç ihmale gelmez bir öğe.... Bakalım, bu küçük yazı boyunca, sizAma dans bir gulduru aracı da lere hatmnızda kalan dans sahneolabilirdi. Nitekim oldu. Laurel / lerini yaşatmayı başarabilecek Hardy çifti, "Lorel Hardi Dans miyiz? Ögrelmeni" filminde modern Daha öncesini bilmiyorum, ama dansları öğretirlerken devirmedik "sinemada dans" deyince, ilk akçam bırakmadılar... "Bazıları Sıla gelen sahnelerden biri, "Rucak Sever"de ise, kadın kılığına dolph Valentino'nun "Mahşerin 4 girmiş bir Jack Lemmon, kendiAılısfnda yaptığı ünlü tango olsine askıniı olan milyarder Joe E. malı... Bu sahne, o yılların özellikBrown'la "hatır için" ateşli bir le kadın seyircisini öylesine etkiletango yapmayı reddetmedi. Bu mişti ki, Valentino, ondan sonrasahne, kendi içinde taşıdığı komik ki fllmlerinin çoguna da kıvrak bir kadar, sinemada gelmiş geçmiş tango eklemeyi ihmal etmemişti... butün dans sahnelerini (özellikle 1930'larda, sesli filmle birlikte, 'tango'lan) alaya almasıyla da sidansın aynlmaz bir parçası olan nema tarihindeki yeriııi aldı. müziğin de işin içine girmesiyle Müzikal öldü, zarafet yok oldu dans sahnelerinin önemi arttı. denilen yıllarda, muzikal film yeGreta Garbo, "Mata Hari"de ünniden ayaklandı zaman zaman... lü casus kadının, seyircileri büyüVe bizlere en güzel dans sahneleleyen danslarını perdede canlandırrinden bazılarını armağan etti. mayı denedi... George Raft, "Batı Yakasının Hikâyesi West "Rumba" ve Bolero" gibi filmlerSide Story"nin gençlik balelerini, de koluna taktığı sanşın güzeli Cao güzelim stilize sokak danslarını role Lombard'la birlikte kıvrak nasıl unutabilirsiniz ki? Sonraki danslar yapıyordu. Ama o yılların en büyük dans ustası, artık Fred Ginger Rogers ve Fred Astaire. Birlikte çevirdikleri bir avuş filmde bu ben yıllarda, muzikal gerçekten de yok Astaire'di kuşkusuz... Ginger Ro zersiz çift, sanki yerçekimi yasalarını hiçe sayarak, perdede o zamana oluşa doğru giden yolu tuttu. Aragers da benzersiz bir partner bul dek görülmedik uyumda bir ikili oluşturuyor, zerafetin, hafifliğin, güzelli da sırada yetenekli biri çıkıyor, bir müzikal yapmanın risklerini göze muştu: Astaire... Birlikte çevirdik ğin canlı simgeleri haline geliyorlardı. alıyor ve bize o eski tadı yeniden leri bir avuç filmde bu benzersiz tattırır gibi oluyor: Özellikle Bob çift, sanki yerçekimi yasalarını hiçe sayarak, "Salome"de ise bu kez, dinsel tarihin ünlü "7 Fosse'un "Tatlı Charity", "Kabare" veya perdede o zamana dek görülmemiş uyumda "All That Jazz"ını, Gene Kelly'nin "Hello bir ikili oluşturuyor, zarafetin, hafifliğin, gü Tül Dansı"nı, kral Herod'u uyutmak ve aziz zelliğin sanki canlı simgeleri haline geliyor Jean'ın kellesini kurtarmak için yapmayı de Dolly'sini, Coppola'nın "One from the Helardı... Astaire, perdenin yetiştirdigi, gelmiş nedi (ama başaramadı). Silvana Mangano, arf'ını, John Travolta'nın gençlik muzikal"Anna" ve "Bambo" filmlerinde tam bir Ak lerini anımsamak mümkün... Ama yine de geçmlşcn büyük dansördü kuşkusuz... G İ P ger'dan ayrıldıktan sonra da, Lucille Bremer, deniz kışkırtıcılığı örneği verdi... Brigitte Bar tüm bu filmler, artık belki de tümüyle ölmüş Rita Hayworth, Vera EUen vb. partnerlerle yi dot'nun "Benimle Dans Eder misiniz?" vb. bir türün, yok olmuş bir sinema anlayışının ne çok başarıh danslar yaptı. Ama As filmlerindeki danslarına en uygun karşılık, son çırpınışları... Fred Astaire'lerin, Gene taireRogers çiftinin yarattığı mucize bir da aynı yıllarda Amerika'dan geliyor ve Marilyn Kelly'lerin, Ginger Rogers'ların, Eleanor PoMonroe, "Niy«gara"daki kırmızı giysisiyle er well'ların, Cesar Romero'ların, G e o r f ",haha asla yinelenmedi... keklerin aklını başından alan bir dans göste kiris'lerin, Ann Miller'larin, Cyd Charisse'Bu arada, güzel kadınlar, dansı, baştan çı risi sergiliyordu... Ama aynı yıllarda, bu kış lerin o güzelim dansları, o sanki tanrısal, gerkarma eylemlerinin aynlmaz bir parçası ola kırtıcıhkların yanı sıra estetiği amaçlayan çeküstü zarafetleri artık yok... lnsanlık başrak kullanmayı sürdürdüler... Rita Hayworth, danslar da vardı... Astaire'in yanı sıra yetişen ka şeylerin yanı sıra, dans etmesini de unut"Gilda" veya "Trinidad Âşıklan"nda yalnız Gene Kelly, "Paris'te Bir Amerikalı", "Yag tu sanki...Ve sinemada, oeski filmlerin dans Glenn Ford'u değil, tüm erkekleri kışkırtmak murda Şarkı" veya "Denizciler Geliyor"da, sahneierine sığınmaktan başka yapacak bir için kıvrak, baştan çıkartıcı danslar yaptı... Leslie Caron, Debbie Reynolds, Ann Miller şey yok...U Derleyen: Eren Soley Eleanor PowellRay Bolger Fred AstaireRita Hayworth Marilyn MonroeJane Russel Gene KellyLeslie Caron 19