Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
de bu çeşmeleri akar kılmak ve suyun boşa gitmesine seyirci kalmak büyük haksı/lık sayılmayacak mıdır? Peki, Roma, Paris, Viyansr, Londra Istanbul'dan daha az kalabalık şehirler midir ki, çeşmelerinden ve havuzlarından her gün renk renk sular akıtmaktadırlar? Hele Roma'nın ünlü 'Aşk Çeşmcsi'nin suyu birgün akmayacak olsa ne olur? Sanırız ki Roma Belediyesi çok güç durumda kalır. tstanbul'un bu güzelim 'çeşme ve sebil'lerinden sular akmayınca, şehrin kendine özgü güzelliklerinden, hele çocukların bir çeşit sevinç kaynağı olan, kuşları da gorünmez olmuşlardır. Cami avlularında, korularda, bağ ve bahçelerde, dem çeken, cıvıldayıp ötüşen, şakıyan kuşları da, ne yazık ki yokluğa karıştılar. Nerede kanat seslerinin şehrin gürültüsüne bir başka güzellik katan güvcrcinleri? Ya o küçük serçeleri? Evlerin, konakların, köşklerin kafesli pencerelerine kadar sokulan ve hiç yerinde duramayan sevimli yaratıkları? Yuvalarını büyük han girişlerine, kahve kapılarının üstüne, çarşı kubbelerinin aliına yapan kırlangıçları? Tarihi camilerin değişmez güzellikleri arasında güvercinleri bugun Yeni Cami, Beyazıd, Eyüp Sultan avlularında gorüyorsak; yarın, şehrin büyük erozyonu içinde; gelecek kuşakların onları bizler gibi yakından görmesi vc tanıması, onlarla birlikte olması sanırız ki çok zorlaşacaktır. O kadar uzak değil, yakın zamanlarda, tstanbul'un mavi göklerinde kumrular sevişir, kargalar ötüşür, kırlangıçlar uçuşurdu. Dcniz kırlangıçları ki, bunlara şehir halkı 'Yelkovan Kuşlan°da derdi, Boğaz'ın Karadeniz'le Marmara arasında hızla dönerek, sanki yukarıdan aşağılara haberler getirirlerdi. Ya takırtılarını unuttuğumuz 'Haeı Leylek'ler? (,'ok uzaklardan geldiler mi acaba? iç kuşkusuz lstanbul renkler ve ışıklar şehridir. Siz hiç Galata Köprüsü'nün üstünde güneşin doğuşunu, Çamlıca lepesinden batışını izlediniz mi? Bir başkadır doğrusu. Hele bir, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte lstanbul göklerinin Üsküdar'dan yıldı/lanmaya başlaması vardır ki, görülmeye değer. Karacaahmed selvilerinin arkasından yüksclen güııeş Ayasofya'nın minarelerini kırmıAsırlık çınarların gölgesi o kadar azaldı ki htanbuVda zıya dönüştürdükten başka, Sarayburnu'ndan sındaki kıyılarda ve Adalar'da görebilirsiniz. leşme adına, uygarlaşma uğruna; inen balta Eyüp'e kadar her biri bir tepenin simgesi olan Hele Büyükada'nın, herbiri sivil mimarinin fil lara seyirci kalmıştır, bırakılmıştır. O kadar camilerini pembeleştirip, kurşun kubbelerini dişi biblolan olan yalılarını ve köşklerini, her uzak değil, daha XIX. yy. ortalannda, İstan gümüş rengine çevirir. Gün yükscldikçe, ilk nc kadar yasal koruma altına almış bulunu bui'da görev yapan Avusturyalı diplomat An ışıklar giderek aydınlığa dönüşür. Şehir akşayorsak da, yine de bunlara belde ve şehir ola ton Von Prokeschosten anılarında, "...Ağaç ma kadar bu beyazlığı yaşar. tşte o zaman Sulrak gereken özeni göstermek zorundayız. Yok kesmek, Türkler için bir cinayet işlemek ka tanahmed'den Kadıköy'ün göıünümü insana sa kuçük bir ihmalle çıkacak büyük bir yan dar büyük suçlur" diye yazmaktadır. Bu bü heyecan verir. Beyberbeyi Emirgân, Kandilli Istinye arasında bile, günün her saatinde, birbigın, bu mimarinin en son örneklerini de tari yük cinayeti kim ya da kimler işlemiştir? rinden çok başka, ceşitli, binlerce ışık ve renk hin sonsuz karanlıklarına götürebilir. Sanırız, bu güzelim ağaçları günümüz insan• sianbul halkının cn çok scvdiği ağaç ları yalnızca Bclgrad Ormanlan'nda, Ciülha vardır. Beykoz'un Çubuklu'nun yeşilini, Yenihangisidir, diye düşünülürse, çınara dıı ne Parkı'nda, Topkapı, Yıldız ve Emirgân ei köy'de Büyükderc'de de görebilirsiniz, ama yulan yakınlığın diğerlerinden daha ağır bi saray bahçelerinde görmektediı ler. Oysa Ts Kuzguncuk'ta Boğaz'ın sularının mavisinin bibasiığı görülür. Bunu, selvi, sakız, ce tanbul'ıın Çamlıca'dan Erenköy'e, Yeşilköy'den raz daha koyulaşıp menekşe rengini aldığını viz, çanı gibi köklü ve u/un ömürlü Çekmece'ye kadar uzanan sıra sıra asırlık ağaç pek göremezsiniz. tstanbul'un bu birbirinden ağaçlar i/lcrse dc, çınarın şehir halkının yaşa larını; eskiler değil, bi/.im kuşak bile; yakın güzel renklerini ve ışıklarını bir de Evliyâ Çemında çok değişik bir yeri, giderek önemi var dan görüp tanımıştır. O eski bağların, bahçe lebi'nin denizden anlatmasından dinleyelim. "...güzel bir havada, kayıklarla Isıanbul'un dır. Belki bunda, yaprakları Adem'le Havva lerin, koruların yeniden yaşanır kılınmasının Yedikule burnundan Üskudar tarafında Kadtııın bir tfrtü olarak kullanmalanndan gelen olanaksızlığını bilmiyor değili/, ama Istanbııl mistik söylentinin de büyıık eikisi olsa gerek. gibi bir şehrin bir uçtan bir uca yeniden ağaç köy denilen yörenin Kalumış burnunu kadar Hiçbir Isianbııl semti ve yoresi yoklur ki, kerı landırılması pek o kadar çok zor ve büyük ya denizde gezip çevreyi seyreltik. Yedikule burdisini, bu yuzyılları aşıp gelen çınarlanıı ko ıırım gerektiren birşey olmasa gerek. Haııi di nundan Kalamış burnuna varınca, deniz uzeyu ve serin gölgesine bırakmamış olsun. Bu ko kilecek bu fidanlar, insanın içine ve yureğine r'mde kırmızı bir çizgi çekilrni}tir ki. sanki kııdnu gerçekten ilgimizi çekmiştir. Niçin çınar ru/gârla gelen kokularıyla bir başka güzcllik rvi elin çizgısidir. Bu çizginin Kuzey'ı Islanbul a ağacı Istanbul'da bu kadar yaygın ve saygın veren ıhlamur, aka.sya, manolya, hanımeli, iğde dogrudur ki, Karadeniz'dir. Yine bu çizginin Güney'i aşağı "Kızıl Adalar'a ve diğer adaladır? Acaba bu, yeşilin Kııran'da kutsal sayıl gibi ağaçlar olmasa da olur. Ağaç olması yeter. ra doğru çivit renginden beyaz olmak üzere, masının çınar yaprağıyla o/deş kılınmasındanAkdeniz'dir. Bu iki ayn renkli deniz arasına mı kayııaklanmaktadır? Yoksa lslanbul topu guzel belde, Ziya Osınan Sa kırmızı bir perde çekilmiştir ki, Tanrı'nın bir ııığıııııı çınaıın daha kolay ve zahmetsi/. yetijba'nııı dediği gibi bir çeşit, "Sebil yapısıdır. Burası yine deniz olmastna denizdir, ınusinc elverisli olmasından nıı gelmektedir' ve Güvercinler" şehridir. O kadar ama sekiz rüzgârm esmesinden değişmesi yokBilemeyi/. Anıa şurası bir gerçektir ki, ağaç ki, Fatih'ih Nakşidil Sulian, Lyüp1 lur. Ancak lodos rüzgârı Adalar'dan doğru dikmenin ve yctiştirınenin her Musluman için ün Valide Mihrişah, kabataş'ın Koesip geldiği zaman bu çizginin rengi ve iki de'hayır yapmak' anlanıına gclmcsinin ve bunıııı ca Yusut Paşa, Dolmabahçe'nin Hacı Kmin nizin araları değişir. Durgun havada ben, nice lıal'k arasında yaygın olmasının büyük önemi Ağa 'Sebil'lerini bir yana bırakalım; ki çoğu kaptanlara bu yeri gösterdiğimde çoğunun hove etkisi vardır. ya kahve ocağı ya da turistik eşya satan küşuna gitmişti. Bu çizginin Karadeniz tarafı az Bu gıızel şehir, ne yazık ki, u/un yıllarııı ih çuk dııkkânlaı olımışlardır; her biri bir sanat tuzlu, Akdeniz tarafıysa aadır. Boğaz'ın Hi ıuulciliği, sorumsuzluğu ve dcnetimsi/liği so haı ikası olan, Tııı k taş işçiliğinin ben/ersiz oısar'dan sonrası da aadır..." nueu ağaçsız kulmı^tır. Çok acıdır ki, o fstan nekleri arasında sayılan III. Ahmed, TophaBebek'ien Aınavutköy'e doğru yürürken, bul halkı yörcsinde ve çevresinde o kadar çok ne, A/.apkapı Saliha Sultan, Üsküdar Iskele, gördüğü çınar ağacını bile arar, özler olnıuş Oalata Berekei/âde çeşnıelerinin hangisi gu çok /aman, lstanbuFun o güzelim konaklarıntur. Çünkü halk, bu güzelim ağaçlara sahip nümu/.de birer sııs olmaktan öte gerçek çeş da, yalı ve köşklerinde yaşanan geçmişin bizçıkınamıştır, çıkamamıştır. Onlara uzanan cl medirler? Bir belde halkı için, bu çeşmeleri su lerden bir şeyler sakladığını, nice gerçek aşkları, sevdaları gizleyip, sonsuzluğun o masmavi lere Mehmet Enıin Yıırdakul gibi "Sakın Kes ları gürül güıül olmasa da, akar yapmak çok me!" diye bağıımamış, bağıratnamışiır. Onu zor bir iş midir doğrusu? Deneeektir ki, Istan dünyasına alıp götürdüğünü ve onlardan, o iri gövdesinin yılları aşıp gelen köküne; şehir bul halkı içmck için suyunu zor bulurken. bir günlerden bugün bizlere çok az güzellikler kal dığını duşünür ve üzülürseniz, kendinizi, hiç farkında olmadan Dolmabahçe rıhtımıııın, akşamın binbir renk ışığına hazırlanan sularında bulursunuz ki, çok şaşırırsınız. Çünkü biraz sonra akşam olacaknr ve balan güneşin ışıklarıyla birlikte Üsküdar size yanıyormuş gibi gelecektir. Işte o zaman Yahya Kemal'in "Hayal Şehri"ne gidebilirsiniz: Git bu mevsimde, Kiırııp vakti, (ihanyir'dcn bak! Bir zaman kendini karşındaki rüyâya bırak! İstanbul'un arması B H I B ilindiğ! gibi istanbul'un şehir olarak arması minareleri. kuleleri ve kubbeleri içeren bir figürler düzenıriir; renkleri »arısiyahtır Ona bu renkleri kim vermiştir? Niçin bu renkler 'Güzel istanbul'a uygun görulmüştür? Sarı renkle ne amaçlanmaktadır? Sıyah ne aniama gelmektedir? Bunu, bugün bile açık seçık ve tam olarak bilemeyiz Bu renklerle neyin amaçlandığını ve ne anlama geldtğinı kaç gerçek Istanbullu bil:r. doğrusu merak konusudur. Oysa İstanbul'un doğat renklerinden biri mavl Ise, diğerı de hiç kuşkusuz yeşil'dır. Çünkü burası, üç yanı mavinin çeşitli ayrıntılarıyla çevrili bir şehirdir ki; şairlerın "Bln türlü mavi akar Boğaz'dan" dedıkleri gibi; kendine özgü. kendi yapısında benzerslz bir elmastır. Şehrin bu 'bln türlü mavi'sıne bir başka güzellik katan renk de yeşil'dır. İstanbul'a gerçek yeşılliğıni veren, gökyüzünün sonsuz maviliklerine uzanan asırlık ağaçlarıyla birlikte. bir halı. bir• kilim gibi şehnn zemınine yayılmış, içinde binlerce çeşit çiçeğin hergün bir başka rengiyle açtığı benzersiz bahçeleridir. Bılinmektedir ki bu asırlık ağaçlar ve bahçeler şehnn görkemlı ve ölümsüz mımarısine çok değişik güzelükler ve özellikler katmaktadır. Çok az mımaride yeşil istanbul'da olduğu kadar, şehnn tarihsel yapılarıyla böylesine bir uyum sağlâyabilmiştir. istanbul'un şehir olarak kendine özgü bir arması var mıdır? Varsa hanglsidir? Beyaz zemin üzerindeki kırmızı "Lâle'si midir? Yoksa, şu aralar çokça gorülen minareleri, kuleleri ve kubbeleri içeren yuvarlak figürler düzeni midir? Çok ilglmi çekmiştir. Bir konuşmada, bu merakımı, eskl İstanbul Beledtycr Başkanlarından Ahmet isvan'a sçrmaktan da kendimi alıkoyamamışımdır. İsvan'ın söylemesine göre, İstanbul'un şehir olarak resmi bir arması yokmuş, yalnız, Curnhuriyet'in 50. yıl kutlamalarında lstanbul ll Genel Meclisı'nin yaptırdığı bir arması bulunmaktaymış kı, bu da, minareleri, kuleleri ve kubbeleri içeren figürleridır. Bilinmektedir ki şehir armaları o betdenin, o yorenin doğal, tarihsel ve toplumsal güzelliklerini, yapısını ve yaşamını yansıtmaktadırlar. Bu armalar, bir çeşit o şehrin kendine özgü renkleriyle figürlerin özümsenmesinden oluşan bir rozet, giderek bir sımgedir. Doğu'nun ve Batı'nın tarihi büyük şehtrlerınin armalarına bakıldığında; o belde ve yöre, en ince ayrıntılarla, yoğun ve anlamlı bir biçimde ve kendisıne uygun. yaraşır renklerle süslenip, bezenmiştir kı; her biri bir çeşit sanat yaratmasıdır. Belki o armalar 'Güzel istanbul'unkl kadar yoğun ve anlamlı değıllerdır, ama onun kadar da çizgileri kalın, renklerin ve figürlerin yerleştirilmesi ve düzenlenmesi böylesine göze hoş gelmeyen bir görünüm de taşımamaktadırlar. O istanbul ki; dünya grafik tarihi sanatına; Şeyh Hamdullah, Ahmed Karahısari, Mustafa izzet Efendi, Hafız Osman gıbı buyük hat ve yazı ustaları armağan etmiştir ve onların torunları onların büyüklüğüne ve ustalığına yaraşır bir 'Güzel lstanbul' armasını çizmemış, çızememiş olsunlar? Gerçekten çok ilginç. Bu arma böyle kaldıkça ve olur olmaz yerde kullanıldıkça çeşitli ve değişik eleştirileri de birlikte getirecektir. Beyoğlu ilçesinin arması bile, bugün, İstanbul'unkinden çok daha güzel, çok daha anlamlı bir nitelik taşırnaktadır Hiç olmazsa o küçük armada Pera'nın binlerce yıllık ünlü 'Galata Kulesl' natür bir figür olarak yer almaktadır. ı 25