Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
geçmeden, ılçeye yaklaşık 40 km uzaktd olan köye gıden bır araç bulmanın olanaksızlığmı anlıyorum Öyle kalakalmı^ken, bır pazarcı, "Ziraalçiler her gun Altay'a gıderler, nnlarla bir konuşun," dıyor Oerçekten de ertesı sabah fazla zorlanmadan Altay'a hareket edıyoruz Yolda, ılk bılgılerı zıraat teknısyenlerınden alıyoruz "Kvel, çok ilginç bir yerdir Altay koyıı," dıye başiıyorlar, "Biz onlarla senelerdir beraberiz, bir çeşit yaşam ogretmenligı yapanz onlara." "Nasıl yanı? Pek anlayamadım''" dıye soruyorum Pakistan 'a geldiklerinde, Atalayhan Bilgin, Yahya Kemal Beyatlı ile görüşmüş. Yahya Kemal onlara, "Türkiye, Bulgaristan 'dan 250 bın göçmen alıyor. Siz biraz bekleyin," demiş. "(,ok basıl," dıyor lUerınden bııısı "Bın.ok alı>kanlıklarıyla ozellıkle yaşlılar hâlâ kendilerinı Orta Asya'da saımorlar. Bclkı oralan >>imdı bıle oyledir, ama burası çok farklı, bvnce ilgisı bile \ok." "Orta Asya'da," dıyoı de vamla, "Her şey hayvan luenne kurulınu^lur, ama bunıda çok tarklı. lirlki ha>vanrılık Anadolu'dti da oneınlı bır \tr lıılar, takal en onenılisi çiflçıliklir; ziraatçiliktir bi/im ulkemizde. Kaldı ki bizde hayvancılıkla ugraşan bir kimşc, hvr lurlu ckıın vc larım ı^lerini de yapar Işte bunlar, bunıı bılınıyoriar. Bizler de yardımcı olmaya çalışıyoruz" "Ama ne yardım" dıyor bır başkası, "Ko> dedigin kendi seb/.esini, meyvesinı, yiyecegini kendı yetiştirir. Koyıın avantajı buradadır. Al(aylılar ısc buna pck meraklı degiller. Hay vanlarla çok ha>ır ne^ır olduklarından seb/.evlc Toroslarm eteklertn* yerkşmlf Altayblar, Doğu TürkiıUm'dakl gibi ytne hayvanabkla UgüenlyoHar. Bir Türkmen köyünün uzun öyküsü Sinkiâng bozkırlarından Toros dağlarına Doğu Türkistan 'dan 1934 yılında yola çıktıklarında, 18.600 kişilik bir aşiret oluşturuyormuş bugünün 'Altay köyü" sakinleri. Himalaya dağlarını aşıp Keşmir'e yerleşmişler. Yazı ve fotoğraflar Sonundd, ılvcnın pazan ılc termınalı arası sayılabılecek bır alana geldım Nıyetım, hakkında gunlerdır çok şey dınledığım, Çın'den, Sınkıang bolgesınden geimış Iürkmenlerın kurduğu "Altay" köyune gıtmek. Fakat çok araları yoklur. Övle kı, palalcs, domates, mısır ve lahana gibi seb/eleri pck yemediklerı gibı dikmesını hıç bılmezler." "Onların ara/isi," dcdı yanınddkı, "Bolgenin en verimli arazisidir. Oyleyken ncredeysc zorla larım yaplırıyoruz. Duşunun, agaç dikmesini bile ncredeyse yenı ogrendiler." Konuşmaları dınlerken Altay kdyu de u/ak tan göründü Köylüler tarafından ydpılnidmış olduğu bellı, evlerın tamamı da duzgun asker sıraları gıbı dızılmışlur Hepsı bırbırının benzerı, tek katlı, kıremıtlı, bahçelı ve beyaz Tck İRFAN UNUTMAZ S 16 aatlerdır Toroslar'a doğru uçarcasına gıdıyor arabamız Ardı arkd sı kesılmeyen tepelerı geçıyoruz bır bır, fakat onlar, yme hep aynı yerlerınde öylece duruyorlar dımdık ve gururlu öyle farklı, öylesıne görkemlıler kı gö7İerınıi7i onlardan bır turlü ayıramıyoruz ve bu ınatçı ızleyış bızı yorgun düşurüyor, sonunda uyuyakalıyoruz Neden sonra muavının sarsmasıyla uyanıyo ruz, "Abi," dıyor yavaşça, "Sen Ulukışla'da inmeyecek miydin?" "Lvet." "Geçtik abi orasını." "Yapma yahu, öyleyse benı ilk benzin istas yonunda ındırin" "Tamam abi merak etme," dıye tesellı edıyoı ınuavın, "Zalen en çok on beş kilometre kadar geçtik, çok degil" Arabadan ınıyoru? Her yan sankı bır ışık sclı. Adeta ınsanın gözlerını boğuyor Bırden henıen yanı başımızda loroslar'ı tekrar fark edıyoruz Sonunda ıyıce yaklaştnı^ız onlara ve kızgınlığımıza rağmen, yıne de çok güzel olduklarını düşıinmeden edemıyorıız Az sonra, tıklım tıklım dolu bır özel araba da, nasıl olduysa bız de kendımıze bır yer bulabıldık Ulukışla'ya kadar emur lojmanı olduğunu sandı ğımız beton bınaları sayma/sak, küçük şırın bır yer Ulukışla ılçesı Nığde'ye bağlı olan Ulukışla'nın güneyındc, Orta Toroslar yükselıyor ılçe, KonyaAdana demır yolunun, Nığde'den gelen demıryoluyla bırles tığı notanın doğusunda Ayrıca, Ulukışla'dan KonyaAdana karayolu da geçıyor. Ulukışla önemlı bır geçıt merkezı olduğun dan, tren ıstasyonunun kapladığı alan bıle kendısınden büyük ayrıca ılçenın tam ortasında koskoca bır Osmanlı kervansarayı da var Ulııkışlalılar, bunu ve Almanların Osmanlı dönemınde ınşa ettıklcrı Bağdat demıryolu sırasın da yapılan ılgınç tahta evlerı, ilçenın ulaşımsal konumu ıle bırleştırıp bır turızm atılımı yapmayı duşünuyorlar M Anadobt'dapek buhınmayan 6ı*l bir tatuhrda ekmek plfiren Altaylı kadtn ve ktzı. Altay Köyu'nde yapüan 'boğurtak' adb küçük ekmekler, utun sürt botubnadm korunabtliyor.