Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
'Kimbu Türkler?' 2 O Türkiye ve Yunanistan'da iki yıl kalan Amerikalı tarihçt Tulsa Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyelerinden Yardımcı Doçent Paul Rahe, "Türkler için, 'gururlu olmak* bile bir gurur vesilesi... "diyor. pay sınırlarının perde arkasındaki ressamları arasında yer almıştı; ama bu, Türklere ilgi duymasına engel değildi. Tulsa Üniversitesi Tarih bölümü ögretım üyelerinden Yrd. Doç. Paul Rahe 1984'te Türkiye'ye geldi, bölgenin antik ve modern manzarasını anlatacağı ıncclemeye temel oluşturacak "Kim bu Türkler?" sorusuna cevap aramaya başladı. Rahe'ye sorduk: Türkiye modernizasyonun neresinde? Eski teokratik devletlerde bırey varlığını Allah, devlet veya padişaha borçludur. Yani devlet bireye hızmet için değil de birey devlete hizmet için vardır. Oysa modern devletlerde devlet birey için vardır. Modern Ama Türkiye'deki modernizasyonun beni en çok çarpan yönü, "devletin modernizmin oneüsıi olması". Fakal bu öncülük devletin ekonomiyı sıkı bir şekilde denetimi altına alması ile sonuçlanmış. Ekonomik özgürlük devlet tarafından kontrol edilince düşünce özgürlüğü de devlet tarafından kontrol edilir hale gelmiş. lşyerlerinin patronu devlet olunca, bireylerin siyasi düşüncelerinin patronun resmi görüşünden yana olması istenmiş. Bunun sonucunda devlet yatak odanıza kadar girmiş, evlenmek için dahi güvenlik soruşturması gerekmeye başlamış. Ve nihayet bugün, "resmi sol" dışındaki sol entellijansiya, "Serbest piyasa ekonomisi olmayan mekflnlarda serbest düşünce özgurluğu yesermez" dıye, "Kıırulu düzene karşı çıkmaya" başlamış. Sol böylece sağdan daha çok "serbest girişimci" olunca da, ortaya yıne bu coğrafyaya özgü, bir antik komedya çıkmıs. Bu çözumlemenizin sosyal plandaki uzantılan nedir? Sizde aıleye bağlılık ve "Arkadaşım için canımı veririm" meselesi de antiktir. Modern devletlerde dostluk mantık süzgecinden geçer; ama antik toplumlarda kalpten geçer, örneğin, bir şoför arkadaşım, sarhoşken haksız olarak bir çocuğa arabayla çarpsa dahi, mahkeme huzurunda "haklıyı degil de arkadaşı tutmak" esastır. Bu antikite, siyaset anlayışında da var; örneğin siyasi partilere siz, "bir aile" olarak bakıyorsunuz. Bu bakış, siyaseti kavramanıza yardımcı oluyor. Çünkü antik toplumlarda, dışardan gelen bir yabancının cemiyete kabulü ancak o yabancıyı, "Ailenin içinde bir yere oturtmakla" mümkün olur. Yani ya onu birisiyle evlendirerek ya da "baba" gibi sıfatlar vererek kavramanız kolaylaşıyor. Eğer yabancı, aile içinde bir çerçeveye oturmuyorsa onu anlamak zorlaşıyor. Amazon'da Kuykuru kabilesine misat'ir nlabilmek için bir ailenin bizi "evlat" olarak kabullenmesi gerekmişti. Bunun gibi bir şey mi? Tıpkısı... Bir ay önce bir Türk hanım ile evlendiğim de, bir başka Türk arkadaşım bana, "Artık bir ayagın bizim evde" dedi. Bu benim artık, onlardan bırisi sayıldığımın doğrulanması idi. Buna karşılık, evlenme işlemi miz sırasında güvenlik soruşturması yapan polis. "Yabancıya gittigi" için, bu evlılikten rahatsızlık duyduğunu müstehzi sözcüklerle hissettirmişti. Bu durumda, kahraman asker kavramını da mı antikitc çerçevesinde yorıımlayacagı/? Yani sizi n çozumleınenizc gore en kahraman nıilletler aslında en antik olanlar mı? Bu böyle de söylenebilir. örneğin sizin gurur duyduğunuz kavramlarla, sosyalist blok vatandaşlarının gurur duyduğu şeyler hemen hemen aynı. Dostluk, arkadaşlık, hatta başlı başına "gururlu olmak" bir gurur vesilesi. Bu yüzden, sorduğunuz çerçeve içinde, Türkleı Amerikalılardan daha kahraman bir millet, çünku Türklerin kahramanlığa daha çok ihtiyacı var. Tabii gururun iyiliği de, en mahrem konular, evlilik dahil, her şeye burnunu sokan bir devletle yönelılmenize karşın, rüşvetin akıl almaz biçımde az olması. işte antik gurur kavramı burada devreye giriyor ve sızi rüşvet isteyemeyecek kadar guruılu insanlar yapıyor. Buna karşılık Kıbns'taki gerek Türk, gerekse Rum kanatlarında yaşayanlar Ankaralarda yaşayan ırkdaşlarından, bu çerçevede daha az gururlu. Ki bu da onları daha modern devletler yapıyor. örneğin Kıbrısın hem Rum hcm de Türk kanatlaıı, "Anavatanlan" Türkiye ve Yunanistan'dan daha demokratik. Askeri darbeler lıiçbir zaman başarılı olamamış, her iki kanatta da Komunist partiler var; ama kati bir komünizme sürüklenme ihtimali yok. Demokrasi olduğu için mi bu ihtimal yok, >oksa bu ihtimal olmadıgı için mi demokrasi var? Açık konuşmak gerekirse, ömürlerinin bir bölümünü tngiliz yonetimi altında gcçirdikleri için, bugün var olanlar var. Türkiye ve Yunanistan'daki taksi şolörleri birbirlerine nasıl bakıyor, farklar ncler? Yunanistan'da ıkı taksi dar bir sokakta karşılaşırsa, her ikisi de arabasından fırlayarak 15 dakika süreyle birbirlerine diğcrinin geri gitmesi için bağırırlar, arabalardaki yolcular da inerek koroya katılır.. Buna karşılık aynı durum Türkiye'de meydana gelirse, taksilerden birisi sessizce geri gider. Ama eğer Türkler arabadan inerlerse kan akar ve çok akar. I HrTürkle evlendiğimde, güvenlik soruşturması yapan polis, "yabancıya gittiği" için rahatsızhk duyduğunu müstehzi sözcüklerle hissettirmişti. politikamn odak noktasını ekonominin oluşturmasının nedeni de budur. Antik devletlerde, birey devlet için var olduğundan ekonomi ikinci plandadır. Bu bölgeye bakarsak, Iran hariç, hepsinin modern anlamda birer anayasası vardır; ama devletin halkı yönetiminde anayasa her zaman esas değildir. Anayasa, rüzgârlara göre farklı yorumlanabilir. Yani bir gün ara ile devlet, anayasada öngörüldüğü gibi hukuk devleti de olabilir, despotik devlet de olabilir. Bu bakımdan, bana kalırsa, sizi yöneten, yazılı metinlerden ziyade esen rüzgârlardır ki, bu rüzgârlar çok antiktir. Örneğin, Doğunun en modern devleti Yunanistan'ı ele alalım, burada anayasa vardır; ama Ortodoks Kilisesi aynı zamanda siyasi bir din olduğundan, din rüzgârları devleti etkiler; siyasi bir dindir çünkü. Rumların varlıkları Rum olmalanna değil, Ortodoks olmalarına bağhdır. Osmanlıların "millet sistemi, onlara Rum oldukları için değil, 'Ortodoks' oldukları için yasama izni vermiştir. O halde bir millet varlığını dinine borçluysa bu borç, dinin siyaset üzeriııde egemen olmasıyla ödenir. Bu bakıından, Ortodoks Kilisesi olmasaydı, bugün Yunanlılar dıye bir millet bulunmazdı. Gerçi siz Türkler biraz abartıyorsunuz; ama Rum Ortodoks Kilisesi'nin lstanbul'a "Konstantinopl" olarak baktığı, imrendiği de doğrudur. Bu bakışın Yunan devleiini etkilemesi dc doğaldır. Bilimscl anlamda, Tiirk devleti mi daha modern, Yunan devleti ıni? Bencc Türk devleti daha modeın. Çunku yeryü7ündeki tek Sılnni Musluınan ülke, Türkiye değil. Buna karşılık Yunaııistan yeryü/ündeki tek Runı Ortodoks ülke. Yunanistan'da din, Turkiye'dekınden çok daha fazla devlet yönetimınc katılır. UFUK GÜLDEMİR • aul Rahe'nin posta kutusundan yaklaşık 3 yıl önce bir mektup çıktı. Peter Martin adlı arkadaşı, Turkiye ve Yunanistan'da iki yıi burslu kalarak karşılaştırmalı bir inceleme yazabilecek birisini tanıyıp tanımadığını soruyordu. Yrd. Doç. Paul Rahe'nin, kendi deyişiyle "Duyar duymaz üslüne atladığı" bursu veren Crane Vakfı, Basra Körfezi havzasında petrol kuyulan bularak milyoner olduktan sonra kazancının büyük bir bölümünü istikbal vaat eden gençlcre ayıran Charles Crane adında bir Amerikalı tarafından kurulmuştu. örneğin, Crane'nin Amerıka'da araştırnıa yapması için burs verdiğı Mozarek adlı genç Çekoslovak, Ulkesinin ilk cumhurbaşkanı olmuştu. Bu arada Crane'nin bursla Çekoslovakya'ya gönderdiği Amerikalı genç ise Mozarek in özel danışmanlığını takıben kızı ile evlenerek Çekoslovakya cumhurbaşkanının damadı olmuştu. Crane ölmeden önce özcl ilgı duyduğu bazı ülkelerin adlarını belirleyerek vakfa bırakmış, bu listede yer alan Turkiye'nin kaışısına ise, "Arap diyarlarıııdaki su aramalarımı/ sırasında Sullan Abdulazi/'in gosterdigi yakın ilgi dolayısıyla Türklerle mulıabbetimiı vardır" notu düşülmüştü. Crane'in servetini petrolden elde ettiği düşunulürse, kimbilir, belki de su izniyle petrol arayarak o coğrafyanın bugün harıtaya bakıldığında duz çizgiler halinde uzanan ya