Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 Üretin, paylaşın u Kapitalist sistem, öyle bir dönemi yaşatıyor ki, insanlar yalnızca kendini düşünüyor. Kendi çıkarı, kendi isteği, kendi ihtiyaçları... Bu “ben”lerin ucu bucağı bitmez olunca artık daha fazla çalışır, daha fazla tüketir olduk. İhtiyaçlarımızdan fazlasıydı artık ihtiyacımız olan. Peki buna bir dur demenin zamanı gelmedi mi? Daha fazla tüketmemek, doğadan çalmamak, ihtiyaç sahiplerinden esirgememek örneğin.. Ama nasıl? Artık son yıllarda sayıları az da olsa, bilinçli bir kesim paylaşarak çoğalmayı seçiyor, ihtiyacı kadar tüketiyor, fazlasını ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyor. Bu ister kıyafet, ister kitap, ister araç isterseniz tohumlarınız olsun... Yeter ki yaşanılabilir bir dünya için siz de elinizi uzatın. ! 29 Temmuz 2014 Salı P o ZUHAL AYTOLUN aylaşım ekonomisi, aslında bizlere hiç de uzak bir kavram değil. Komşuyla paylaşmak, arkadaşla değiştokuş yapmak, akrabalarla birlikte evde kimin televizyonu varsa onda izlemek gibi... Ama gün değişti, kapitalist sistem bir çok seçenek koydu önümüze. Yalnızca koymakla kalmadı, onları satın almamız için beynimize işledi bazı şeyleri. Tüket, tüket, tüket... Artık kimse paylaşmaz oldu. Komşudan bir kase şeker istemek ne demek, komşusunu tanımayan ve hatta yıllarca karşılaşmamış olanlarımız var... Peki günümüz koşulları bizim önümüze böylesi bir hayatı sundu diye, bunu kabullenmemiz mi gerekiyor? Gelin tersine çevirelim bu ekonomiyi. Tüketim çılgınlığı ve ‘sahip olma’ arzusunu kenara koyun. Bunun kimseye fayda etmediğini acı bir şekilde görüyoruz. Çözüm aslında paylaşım ekonomisinde. Bu bilinci artırmayı hedefleyen www. paylasimekonomisi.com oluşumu çözümler üretip bunları hayata geçiriyor. Anlatıyorlar: “Bizler, 2008’den bu yana Geri Dönüşüm temalı bir mail grubunu ve 2013’ten beri de Facebook grubunu yönetiyorduk. Yönetimimizin başarısını rakamlarla vermek gerekirse, Facebook grubumuzu bin 500 kişiden 22 bin kişiye 15 ayda çıkardık. Sonrası bizim için Türkiye’ye yayılma zamanıydı ve mail grubu kurucu üyesi ile fikir ayrılığına düştüğümüz için yıllarını bu harekete adamış, üç gönüllü olarak yeni bir oluşum hazırladık. Büyüme ivmemiz aylık 3 bin kişi ve şimdilik ikinci ayımızda 6 bin kişi olduk bile. Yılımızı tamamladığımızda 50 bin kişiyi kesinlikle geçeceğiz.” Peki bu güne kadar neler yapıldı? Onbinlerce insanın etkileşime geçmesi önemli bir durum. Yüz binlerce eşya ve canlının ev bulmasına, onlara sahip çıkılmasına ve yeniden kullanılmasına aracılık etmiş oluşum. Sokak kedilerinden tutun da yalıda oturan zengin kesime kadar ulaştıklarını söylüyor. Kedilere yuva bulunmuş, para sıkıntısı olmayan kişilerin gruptan bir şeyler talep etmesini sağlamışlar. Yeni eve çıkmış kişilere, evlerde bulunan ve kullanılmayan bir çok eşya paylaştırılmış. Bomboş evler dolmuş, eşya yığınından hareket edilmeyen evler ferahlamış. İnsanlar, başlarda “nasıl yani?” şeklinde tepkiler vermiş. Eşyaların bedelsiz olarak el değiştirmesi fikri ilk etapta bazı kişiler için garip karşılansa da işin felsefesini anladıkları anda teklif ve taleplerle gelmişler. Oluşum, “Topluma ve dünyaya faydalı bireyler olarak teşekkürlerini esirgemiyorlar” diyor. Fikir, hizmet, eşya... Öyle geniş bir yelpaze ki bu. “Ana dalımız eşyanın devamını sağlama, tüketimin önüne geçme olduğu için eşya paylaşımı çok daha fazla. Genelde ev eşyası, oyuncaklar, kitap, elbise ve ayakkabı paylaşımları daha çok oluyor. Elektrogitar, laptop, patik gibi geniş bir paylaşım alanı bu.” Akşama yemeği olmayan gelsin! Günümüz kapitalist sisteminde insanlar bireyselleşiyor, kendini düşünmeye başlıyor, bencilleşiyor. Peki paylaşmayı nasıl öğrenebiliriz? Yanıtlıyorlar: “Öncelikle sevgiyi, insani değerleri tekrar paylaşmayı öğretiyoruz birbirimize. Geçmişimizde olan imece, komşuluk gibi değerleri Paylaşım Ekonomisi oluşumu, hızlı büyümesini sürdürüyor. Onbinlerce kişiyle etkileşim halinde, paylaşarak çoğalıyorlar.