23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Siemens özel çalışmasıdır Siemens özel çalışmasıdır Çevreye karşı sorumluluklarımız var PEKİ ÇÖZÜM NEREDE? Günümüzde hayat giderek zorlaşıyor. Teknoloji ise bu zorlukları kolaylaştırmaya yarıyor. Ancak burada önemli bir nokta var: Çevrenin korunması. Artık şirketler çevreye karşı sorumluluklarının farkında. Siemens de, çevre dostu ürünleri tanımlayan çevreci ürün portföyüne sahip şirketlerden. Bu portföyde enerji alanında etkin olmasının yanı sıra, ulaşımdan bina teknolojilerine ve şehirlerin modernleşmesine kadar çok sayıda çalışmayla birlikte çevreye karşı sorumluluğunu yerine getiriyor. ünyamızın yaşıyla insanlığın içinde olduğu dönemi karşılaştırdığımızda karşımıza yok denecek kadar kısa bir bölüm çıkıyor. Ancak özellikle sanayi devrimi sonrası yaşanan hızlı gelişim, 20. yüzyılın belki de tek başına geride kalan tüm dönemlerden daha fazla yeniliği içeriyor. İçinde bulunduğumuz 21. yüzyıl ise, bu hızlı dönem sırasında yeterince önem gösterilmeyen bir dönemin karşılığı. Yeterince önem gösterilmeyen çevrenin ve tabii dünyanın farkına varıldığı dönem... İşte bu nedenle artık pek çok şirket, gelecek hedeflerinde doğayı koruyan, daha az kaynakla daha fazla verim elde edilmesini sağlayan çözümlerin peşinde. Siemens, artık gıda ve barınma gibi doğal ihtiyaçlardan biri haline gelen enerji alanında etkin olmasının yanında, içinde bulunduğumuz şehirlerin modernleşmesi için de önemli bir çaba sarfediyor. Enerjiden ulaşıma, sağlıktan bina teknolojilerine kadar Siemens’in ürün ve teknoloji sunduğu onlarca çözüm, Siemens’i bugün dünyanın en büyük çevreci ürün portföyüne sahip şirketlerinden biri haline getirmiş durumda. Bakın Siemens’in portföyünde neler var... yapılacak çalışmaları daha da önemli hale getiriyor. 2050 yılına gelindiğinde dünya nüfusunun yüzde 70’inin şehirlerde yaşayacağı öngörülüyor. Bu durum, şehir yönetimlerini daha etkin ve verimli çözümler bulmaya itiyor. Siemens, sahip olduğu zengin çevreci portföyle bu alanda da şehirlerin gelişimine çevre dostu katkılarda bulunuyor. Günümüzde hemen her şehrin öne çıkan ortak sorunu ulaşım. Şehir içi raylı ulaşımda frenleme sırasında oluşan enerjiyi depolayarak yeniden kullanıma sunan modern tramvaylarıyla adından söz ettiren Siemens, bu sayede yüzde 30’a varan enerji tasarrufu sağlayabiliyor. Siemens’in ürettiği lokomotiflerdeki yüksek geri dönüşüm oranıyla da çevreye katkıda bulunuyor. Örneğin, Oslo metrosunda çalışan trenlerdeki geri dönüşüm oranı yüzde 95’i buluyor. Vectron serisi lokomotiflerde ise bu oran yüzde 98’e kadar çıkıyor. Siemens’in şehirlerdeki raylı ulaşıma olan katkısı yalnızca bunlarla sınırlı değil. Trainguard MT gibi sistemler sürücüsüz metroların kullanımının önünü açarken, gelişmiş otomasyon sistemleri tüm sistemin optimize edilmesini sağlayarak yılda 10 bin tona varan karbon salımı azalımı sağlayabiliyor. Tren yolları üzerinde bulunan ve yine Siemens tarafından geliştirilen LED sinyal ışıkları ise, ihtiyaç duyduğu enerjiyi üzerindeki fotovoltaik panellerden sağlayarak konvansiyonel modellere oranla yüzde 90’a varan enerji tasarrufu elde edilmesini sağlıyor. Siemens, Türkiye’nin de gündeminde bulunan şehirlerarası hızlı tren sistemlerinde ise Velaro serisi trenlerle adından söz ettiriyor. Bugün Almanya’dan İspanya’ya, Rusya’dan Çin’e dünyanın dört bir yanında kullanılan Velaro’nun ‘E’ modeli, 100 kilometrede koltuk başına 0,33 litre benzine eşdeğer tüketimiyle göz dolduruyor. Süratiyle adeta uçaklarla yarışan ve saatte 500 kilometre hıza çıkabilen Transrapid ise temassız sürüş yeteneğiyle orta menzilli hava taşıtlarıyla karşılaştırıldığında koltuk başına kilometrede yüzde 75 daha az karbondioksit üretebilmesinin yanında 250 kilometrelik hıza ulaştığında bile yalnızca 81,5 db(A)’lık ses değerine sahip olduğundan gürültü kirliliği de yaratmıyor. Siemens’le başlıyor Elektrikli otomobil dönemi inalarda enerji verimliliğinin önemi artıyor Dünyanın pek çok şehri adeta şantiye görünümünde. Binaların sayısı hızla artarken modern yüksek binalar da şehir panoramasındaki yerlerini alıyor. Ancak binalar, şehir manzarasındaki yerlerini alırken şehrin karbon ayak izine de olumsuz etkide bulunuyor. Siemens, Bina Teknolojileri bölümü ile binaların daha verimli kullanılabilmesinin yolunu açıyor. Binalarda kullanılan otomasyon sistemleri, ortam ısısına göre havalandırmayı ayarlayıp gereksiz tüketimin önüne geçerken, aydınlatma otomasyonları sayesinde ise güneş ışığına göre iç aydınlatmalar açılıp kapanabiliyor ya da ışığın şiddeti ayarlanabiliyor. Tüm bunlar, elektrik tüketimini doğrudan azaltırken şehirlerin karbon ayak izlerini küçültmelerine de yardımcı oluyor. B D Enerjide yenilenebilir dönem Enerji üretimi için dünyada iki farklı yöntemden bahsetmek mümkün: Fosil kaynaklı enerji üretimi ile yenilenebilir enerji kaynaklarından enerji üretimi. Siemens’in yenilenebilir enerjiye yönelik Türkiye’de de uygulamaya geçmiş çözümleri geleceğe daha umutla bakılmasını sağlarken fosil kaynaklı enerji üretimindeki verimliliğin yükselmesini sağlayarak da önemli bir katkıda bulunuyor. Yenilenebilir enerjide Türkiye’deki ilk örnek Çanakkale Mahmudiye Rüzgar Santrali’nde kendini göstermeye başladı. Bu santrali, kurulumları devam eden Mersin Dağpazarı Rüzgar Santrali ile Afyonkarahisar Dinar Rüzgar Santrali izliyor. Siemens, onshore olarak tanımlanan kara tipi rüzgar türbinlerinin kullanıldığı bu projelerin haricinde yurt dışında offshore olarak nitelendirilen ve dünya lideri olduğu deniz tipi rüzgar santralleri ile de adından söz ettiriyor. İstanbul ve Çanakkale Boğazları’nda görülen dip akıntılarından enerji üretimi ise, Siemens’in teknolojisine sahip olduğu bir diğer yenilik olarak dikkat çekiyor. Yapılan araştırmalara göre sadece İstanbul Boğazı’nın Karadeniz çıkışında deniz tabanına kurulacak bir tesis ile 5 GW’lık, yani bir nükleer santrale eş enerji üretimi gerçekleştirmek mümkün. Siemens’in dünya genelinde kurduğu rüzgar türbinlerinin sayısı şimdiden üç bini geçmiş durumda... Türkiye’deki duruma baktığımızda ise Çanakkale, Mersin ve Afyonkarahisar’daki projelerin tamamlanmasıyla 120 MW’lık bir kurulu güce ulaşılmış olacak. Yenilenebilir enerji dendiğinde akla gelen bir diğer konu ise elbette güneş. İçinde bulunduğumuz 2012 içinde lisans dağıtımının gerçekleşmesi beklenen güneş, yani fotovoltaik enerji üretimi çözümler Şehir ulaşımında çevre dostu İnsanoğlunun, yerleşik hayata geçtiği günden bu yana şehir yaşamı etkisini kesintisiz artırıyor. Dünya nüfusunun yedi milyar barajını aştığı şu dönemde şehirlerde yaşayan nüfus, kırsal nüfusu geride bırakmış durumda. 21. yüzyılın ortalarında dünya nüfusunun 9 milyara ulaşacak olması, şimdi Siemens’in çevre portföyünden notlar Siemens’in sahip olduğu bir diğer teknoloji. Çalışmaları süren, Kuzey Afrika’daki sahra bölgesi ülkelerinin tümünü kapsayacak DESERTEC Projesi’nin önemli aktörlerinden biri de Siemens. Güneş ve rüzgardan enerji üretimini bir arada sunan bu dev projeyle üretilecek enerjinin, Akdeniz altından geçirilecek olan kablolarla Avrupa’ya taşınması planlanıyor. Bölge ülkelerinin ekonomik gelişimine de katkıda bulunacak olan projede hedef, 2050’de Avrupa’nın elektrik ihtiyacının yüzde 17’sini karşılamak. Siemens, şu an 150 MW’a ulaşan kurulu fotovoltaik enerji kapasitesiyle elde ettiği tecrübeyi, lisans dağıtımı sonrası Türkiye’deki yatırımcılara da sunmayı planlıyor. Siemens, Türkiye’de yenilenebilir enerji üretiminin bir diğer alanı olan jeotermalde de ilerleyen dönemlerde benzer bir gelişime yardımcı olmak için çalışmalarını sürdürüyor. Türkiye’de de ilk örneklerini yollarda görmeye başladığımız elektrikli otomobiller Siemens’in zengin çevre portföyündeki bir diğer başlık. Elektrikli otomobillerin ihtiyaç duyduğu tahrik sistemlerinden şarj istasyonlarına kadar pek çok alanda ürün ve teknoloji sunan Siemens, bu sayede şehirlerin karbon ayak izlerini küçültmede önemli bir katkı sağlıyor. Gelişimine küresel ölçekte öncülük ettiği “Akıllı Şebekeler”le elektrikli otomobil kullanımını ve şehirlerin enerji yönetimini bir araya getiriyor. Siemens’in şehir içi ulaşım çözümlerinin bir diğer örneği ise hibrid otobüslerde kendini gösteriyor. Türkiye’de ilk çalışmaları TEMSA ile birlikte gerçekleştirilen ve önde gelen diğer otobüs üreticileriyle de çalışmaları sürdürülen bu teknoloji sayesinde, Siemens’in dizel elektrik tahrik sistemini kullanan otobüsler, standart dizel versiyonlara oranla yüzde 25 daha düşük yakıt tüketimi ve karbondioksit emisyonu değerlerine sahip bulunuyor. Amerika ve Japonya’da yaygın olarak kullanılan hibrid otobüslerin kullanımı Avrupa’da da hızla yaygınlaşıyor. Örneğin, 2012 Yaz Olimpiyatları’na Siemens’in Sürdürülebilir Şehirler yaklaşımıyla hazırlanan Londra, olimpiyatlar sırasında şehirde yalnızca hibrid otobüslerin kullanımını hedefliyor. Olimpiyatları hedefleyen İstanbul’da şehir içi ulaşım için halen 5 bine yakın otobüs kullanıldığı düşünüldüğünde elde edilecek tasarrufun önemi daha net ortaya çıkıyor. Endüstri için çevreci çözümler Siemens’in dünyanın en büyük çevre portföyüne sahip olmasında yukarıdakiler haricinde de pek çok çözüm bulunuyor. Örneğin yüksek verimli motorlarla üretim yapan şirketlerin verimlilik oranları yükseltilebiliyor. Bugün üretilen enerjinin yüzde 70’i sanayide kullanılıyor. Türkiye’deki duruma baktığımızda, sanayide kullanımda olan motorların yüksek verimli motorlarla değiştirilmesi halinde, önümüzde 45 yılda yapılması gereken enerji üretimi yatırımı karşılanabiliyor. Siemens, yüksek verimli motorları üretmenin yanında kullanımı konusunda Türk şirketlerine destek olmayı da sürdürüyor. çevreci ürün ve teknolojilerin yaygınlaştırılması için çalışıyor. H Siemens’in akıllı bina çözümleriyle yılda 5 milyar dolarlık enerji kaybını geri kazanmak mümkün. H Siemens Bina Teknolojileri, Avrupa’da binden fazla bina ve tesiste enerji sistemlerini yeniden düzenleyerek 110 milyon Euro’luk tasarruf sağladı. Bu, aynı zamanda 430 bin ton daha az CO2 üretildiği anlamına geliyor. H Antalya’daki 5 yıldızlı otellerin yaklaşık yüzde 70’i Siemens DESIGO Bina Otomasyon Sistemleri’ni kullanıyor. H Enerji sektöründe 600 bin MW kurulu güçte imzası var. Bu gücün 11 bin MW’ı rüzgar enerjisindan sağlanıyor. H İş ortaklarının CO2 emisyonlarında 317 milyon ton düşüş sağladı. Bu değer, 2009 yılında 210 milyon tondu. H Tümü enerji verimliliği sağlayan çevreci ürün portföyünden 2011 mali yılında 29,9 milyar Euro gelir sağladı. 2014 mali yılı hedefi 40 milyar Euro. H CO2 ve su verimliliğini küresel ölçekte yüzde 20 artırmayı hedefliyor. H Dünya genelinde 100 bin çalışan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle