Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 26 Haziran 2012 Salı Rio+20'den koca bir 'Kara Delik' çıktı J ÖZLEM YÜZAK A düzeyli bir kuruma dönüştürmek ve küresel çevre sorunlarına gelecek kuşaklar adına sahip çıkacak bir omdudsman düzeni kurmak planlanıyordu. Keza hedeflerde de gelişmekte olan ülkeler ile gelişmiş ülkeler arasındaki görüş ayrılıklarında en küçük bir uzlaşı olmadı. Hatırlarsanız, 1994 Kyoto Protokolü sanayileşmiş ülkelerin sera gazı salımını 2012'ye kadar yüzde 5,2 oranında düşürmeyi hedefliyordu. Protokolün amacı küresel ısınmanın sebeplerinden hava kirliliğini azaltmaktı. ABD hala bu protokolü onaylamadı. BM Çevre Programı ve Dünya Bankası'nın baskıları ile gündeme gelen Yeşil Ekonomi de zirvenin sorunlu başlıklarından biri oldu. Gelişmekte olan ülkeler kendi büyüme hedeflerini frenleyeceği gerekçesiyle net bir tavır sergilemezken, sivil toplum kuruluşları da var olan ekonomik model ile yeşil ekonomi oluşturma yerine yeşil badana yapılarak göz boyanmakta olduğunu ileri sürüyorlar. Rio+20 Dünya Zirvesi’nden çıkması umut edilen en önemli anlaşma da rafa kaldırıldı. Üzerinde anlaşılan taslak metin artık, Açık Denizleri Kurtarma Planı’nı içermiyor. Greenpeace’e göre, ‘Ortak vizyon’ olarak üzerinde anlaşılan metinde elle tutulur hiçbir somut kazanım yok. Rio’da bulunan Greenpeace Genel Direktörü, Kumi Naidoo, taslakla ilgili olarak, “Hayal ettiğimiz gelecek bugün biraz daha ileriye atıldı. Rio+20 büyük bir başarısızlığa dönüştü. Adalet ve hakkaniyet alanında başarısızlık, ekolojide başarısızlık, ekonomide başarısızlık. Bize ‘istediğimiz gibi bir gelecek’ sözü verilmişti ancak burada oluşturulan şey kirleticilerin ‘ortak vizyon’ tablosuna dönüştü. Bu vizyonla, gezegeni daha çok ısıtacak, denizlerin içini boşaltacak, yağmur ormanlarını istedikleri gibi kazımaya devam edecekler. Üzerinde ekonomilerin gelişeceği veya yoksulluğun giderileceği temel bu olamaz. Bu 20. yüzyılın yıkıcı kalkınma modelinin son çırpınışı” nitelemesini yaptı. Naidoo, masada kalan tek umut verici anlaşma olan ‘Açık denizleri Kurtarma Planı’nın, ABD, Rusya, Kanada ve Venezuela gibi ülkelerin kimsenin sahibi olamayacağı açık denizleri şirketlere maden alanı gibi kullandırma niyetleri yüzünden öldürüldüğünü kaydetti. Genel kurul, önümüzdeki 3 gün boyunca devam edecek. Son 20 yıl içinde çevresel denge iyice bozuldu. Sera gazı salınımları yüzde 40 arttı. Greenpeace, bu üç gün boyunca devletlerin ‘yeşil Nature Dergisi'nde 7 haziranda yayınlanan Michigan Üniversitesi'ni bir araştırmasına göre yerkürede biyolojik çeşitlilik kaybı ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Dünya badana’ hikayelerini dinlemekten öteye nüfusunun altıda biri aç. Önümüzdeki 40 yıl içinde dünya nüfusunun 2 milyar daha geçilemeyeceğini belirtiyor. artarak 9 milyara çıkacak olması açlığı daha da arttıracak. slında anlamı çok büyüktü. Geleceğin yeniden inşa edilmesinde, insan eliyle bozulan ekolojik dengenin iyileştirilmesinde küresel bir işbirliğinin taşları döşenecekti. Üstelik Brezilya'nın başkenti Rio'da 1992'de yapılan BM Çevre ve Kalkınma Konferansı'nın 20. yıl dönümüne, 2002'de Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde düzenlenen Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi'nin 10. yıl dönümüne denk geliyordu Rio+20 zirvesi.. Tam da ekonomik krizlerin tam ortasında, yerkürenin ekolojik düzeninin darmadağın olduğu, küresel iklim değişikliğinin doğrudan etkilerinin görüldüğü bir döneme.. . Az buz değil 193 ülke katıldı, 130 ülkede devlet başkanı ya da başbakan düzeyinde temsil edildi. ABD Başkanı Barack Obama, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Çin Devlet Başkanı Hu Jintao zirveye katılmaya bile tenezzül etmediler. Geçen 20 yıl içinde belirlenen hedeflerde bugün nerede durduğumuz masaya yatırılacak ve saptanan yeni başlıklarda yol haritaları belirlenecekti. Diğer zirvelerde olduğu gibi bunda da istenilen sonuç alınamadı. 4 ana başlıkta toplanmıştı müzakere konuları Küresel yönetişim, Yeşil Ekonomi, Sürdürülebilir Kalkınmanın hedefleri ve Okyanusların daha iyi korunması. AB heyeti hem sürdürülebilir kalkınma hedeflerinde hem de küresel yönetişimde 'hırs eksikliği' olduğunu ileri sürerek salı günkü görüşmeleri tıkadı. BM Çevre Programının daha yüksek 1992 Rio konferansının en somut sonuçlarından biri de Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi'nin imzaya açılması olmuştu. 193 ülkenin onaylamasıyla 1994'de yürürlüğe giren sözleşme, biyolojik çeşitliliğin mevcut ve gelecek nesillerin yararına korunmasını ve sürdürülebilir şekilde kullanılmasını hedef almaktaydı. 1994'de yürürlüğe giren BM Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi'nin amacı da toprak kaybını önlemek ve kuraklığın etkilerini hafifletmekti. Rio zirvesinden doğan 2000 tarihli Cartagena Protokolü'nde ise genleriyle oynanmış organizmaların serbest bırakılmasının doğaya, insan sağlığına ve biyoçeşitliliğe karşı önemli bir risk olarak değerlendirmişti. Kyoto'nun hedefine ulaşılamadı İklim değişikliği anlaşması Kyoto'nun 1990'da 22,7 milyar ton olan karbondioksit emisyonunu 2010'da 21,5'e düşürme hedefine ulaşılamadı. 2010'da bu sayı 33 milyar ton oldu. Küresel emisyon 1990 ila 2010'da yüzde 45 artarken, tek başına ABD'de artış yüzde 11, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 54'ü buldu. Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi başarısız 1994'de yürürlüğe giren sözleşmenin toprak kaybının önlenmesi hedefi tutmadı. 150 milyon kilometrekare kara parçasına sahip Yeryüzü'nde toprak kaybı 1991'de 11,7 milyon kilometrekareyken bu sayı 2008'de 31,3 milyon kilometrekareye çıktı. Türler tehlike altında Bitkilerin yüzde 68'i, omurgasızların yüzde 30'u, amfibilerin yüzde 30'u, memelilerin yüzde 22'si, kuşların yüzde 21'i, sürüngenlerin yüzde 21'i ve balıkların yüzde 21'inin türü yok olma tehlikesi altında bulunuyor. Bilinen 48 bin 770 türün ortalama yüzde 37'siyse hala tehdit altında. 20 yılda neler oldu?