02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

27 Eylül 2011 Salı 5 Haberler Dünyanın en büyük çevre projelerinden biri olan Karbon Saydamlık Projesi'nin Global 500 listesi açıklandı Finans edil(mey)en beslenmeye ekolojik bakış Bu ay beslenmesağlık ilişkisi konusunda yirmiyedi yıllık bilimsel araştırmanın sonuçları olarak kitaplaşmış bir rapordan söz edeceğiz: Çin Etüdü(*). T.C. Campbell, Çin kırsalında yaptığı uzun süreli bir araştırma sonucunda yazdığı kitapta egemen kapitalist sistem ve popüler kültüre aykırı bilgileri aktarmaktadır. Bu kitap gerek bireysel sağlığı gerekse Amerikan tipi beslenmenin hasta edici neden ve sonuçlarını öğrenmek isteyenlere önerilmektedir. Cornell Üniversitesi, Oxford Üniversitesi ve Çin Önleyici Tıp Akademisi’nin ortaklaşa çalışması olan bu projeyle elde edilen sonuçlar başka bilimsel çalışmaların sonuçlarıyla da desteklenerek aktarılmaktadır. Bugüne dek toplumlara dayatılan, hasta edici ve çoğu zaman kafa karıştırıcı beslenme önerilerinin kimler ve hangi kuruluşlar tarafından akçalandırıldığı (finanse edildiği), gerçek ve halk sağlığını geliştirici araştırmaların nasıl engellendiğini de kanıtlarla anlatan Campbell şunları söylüyor önsözünde:” Devlet, sanayi, bilim ve tıp arasındaki ayrımlar belirsizleşti. Kâr etmek ve sağlığı iyileştirmek arasındaki ayrımlar belirsizleşti.” Başta Ulusal Kanser Enstitüsü ve Ulusal Kalp, Akciğer ve Kan Enstitüsü olmak üzere yirmiyedi merkezden / kuruluştan oluşan ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri (NIH), bilimsel alanyazında yayımlanan biyomedikal ve beslenmeyle ilgili tüm araştırmaların en az yüzde 8090’ını akçalandırmaktan sorumlu. Ancak gelgör ki, 2005 bütçesi 29 milyar dolar olmasına karşın, kamu yararını ilgilendiren beslenmenin sağlık konusundaki esas doğasına hiçbir merkez tahsis edilmemiş. Doç. Dr. Beslenmeyle ilgili projelere ayrılan bütçe MEL H payının sadece yüzde 3,6, önlemeyle ilgili olanların ise yüzde 24 olduğu belirtiliyor. Bu BAŞ payların da ilaç ve besin destekleri geliştirmek için ayrıldığı, sözde önlemlerin hepsinin yalıtılmış kimyasalların kullanımıyla ilgili olduğunun vurgulanması, son yıllarda ülkemizde de popüler kitle iletişim araçlarında yazılan, konuşulan, reklamı yapılan, sözde uzmanlarca halkın kafasını karıştıran onlarca ürünü göz önüne aldığımızda daha da inandırıcı gelmektedir. Örneğin, domatesteki likopen adlı maddenin prostat kanserine iyi geldiği reklamına dayalı üretilen ticari preparatlar eşdeyişle ürünler! Araştırmacı şöyle soruyor: “Eğer vergilerimizin çok azı beslenme araştırmalarını akçalandırmak için kullanılıyorsa, o zaman neyi akçalandırıyorlar? ”. Yanıtı da peşinden “ilaç, besin destekleri ve mekanik aletleri geliştirmeye yönelik fon projeleri” olarak geliyor. Kapitalizmin, önce hasta et kazan, sonra tetkik et kazan, en sonunda da sağaltmaya (tedavi etmeye) çalışarak kazan felsefesine cuk oturuyor bu sözler değil mi? Dr. Campbell’in beslenmesağlık ilişkisiyle ilgili çalışmasının bilimsel olarak anlamlı sonuçları çeşitli hastalıklar için ayrı başlıklarda anlatılmakla birlikte özü şu yaklaşımdan oluşuyor:” Ne kadar az hayvansal protein alınırsa süreğen (kronik) hastalıklara o denli az yakalanırız”. Ancak kitabı ayrıntılı okumadan yanlış algılamalara da kapılmamalı. Çünkü vejeteryan beslenme insan doğasına da uygun beslenme türü olmakla birlikte doğallığından koparılmış, pek çok hileyle hızla büyütülmüş ve kimyasallarla kirletilmiş, market raflarındaki bitkisel yiyeceklere bel bağlayarak sağlığımızı koruyamayız. Akıllı veya başka bir deyişle akılcı beslenme türünde doğallık ve çeşitlilik temel ilke olması gerekmektedir. Akılsız beslenmenin insandışı ekolojik etkileri de var. Örneğin, insanların etoburluğunun hayvanın çiftlikteki doğumundan yemek masasına dek geçen tüm sürede (beşikten mezara) ekolojik etkisi de müthiş! ABD’den Environmental Working Group’un araştırmasında, haftada dört kez biftek yiyen bir ailenin üç ay arabayla yol katetmiş kadar karbonsal ekolojik kirliliğe neden olduğu belirtiliyor! (*): Çin Mucizesi, T.Colin Campbell ve Thomas M. Campbell II, Martı Yayıncılık, İstanbul, 2010. Keza bir kaynak daha: Gıda Emperyalizmini Kıskacında Akıllı Beslenme DVD seti, Ulusal Kanal Yayını,2011. Akbank ve Garanti de listede abancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından Türkiye ayağının yürütüldüğü dünyanın en büyük çevre projelerinden Karbon Saydamlık Projesi’nin (Carbon Disclosure Project – CDP) Global 500 2011 Raporu açıklandı. Dünyanın en büyük şirketlerinin karbon azaltım faaliyetlerini inceleyen Global 500 Raporu iklim değişikliği ile ilgili dünyanın en kapsamlı özel sektör raporu olma özelliğini taşıyor. Bu sene Türkiye’den davet alan üç şirketten ikisi rapora dahil olmayı başardı. 2010 senesinde Global 500 raporuna Türkiye’den katılan ilk şirket olma özelliğini taşıyan Akbank 2011 senesinde de Global 500 raporunda yer alırken, Garanti Bankası ise ilk kez bu sene Global 500 şirketleri arasında yer aldı. PricewaterhouseCoopers tarafından Karbon Saydamlık Projesi için geliştirilen özel derecelendirme metodolojisine göre Akbank puanlamada 72 C alırken Garanti Bankası da 74 C aldı. Bu puanlar iki şirketin de genel ortalamanın üstünde başarı gösterdiğini ortaya koyuyor. Karbon Saydamlık Projesi Türkiye Direktörü Melsa Ararat'ın verdiğ ibilgiye göre, raporun bu seneki en olumlu sonucu yanıt veren şirketlerin çoğunun iklim değişikliği faaliyetlerinin iş stratejilerine dahil edilmiş olması. 2010 senesinde şirketlerin %48’i iş stratejilerine iklim değişikliği faaliyetlerini dahil ederken, bu rakamın 2011’de %68’e çıktığı görülüyor. Bir diğer S ilgi çeken konu ise emisyon azaltım faaliyetleri vasıtasıyla sera gazı salımlarını azaltan şirketlerin sayısındaki artış. Bu rakam 2010’da %19’ken 2011’de %45’e yükselmiş.“Düşük karbonlu büyümeyi hızlandırma” başlığı ile yayınlanan rapor dünyanın en büyük şirketlerinden 396 tanesinin CDP’ye verdiği yanıtlarının analizini içeriyor. Geçen sene %65 olan yanıt verme oranının 2011 yılında %74’e ulaştığı görülüyor. Altyapı sektörü iklim değişikliği performansı açısından en iyi sektör olarak karşımıza çıkarken enerji sektörünün en az azaltım taahhüdü veren sektör olduğu görülüyor. 2011 yılında CDP tarafından başlatılan “Karbon Hareketi” (Carbon Action) kapsamında azaltım taahhüdü veren 30 yeni şirketin daha Global 500 raporuna dahil edildiği görülüyor. Doğuş Otomotiv ikinci sosyal sorumluluk raporunu hazırladı oğuş Otomotiv, uluslararası GRI stardartlarında hazırladığı Kurumsal Sosyal Sorumluluk Raporu'nun ikincisini yayınladı. KSS raponuna göre alınan önlemlerle 2010 yılında Doğuş Otomotiv'in araç başı su tüketimi yüzde 34, araç başı karbon emisyonu ise yüzde 4 oranında azaltıldı. Ayrıca çalışanların tavsiyesi dikkate alınarak yaklaşık D 285 bin TL tasarruf edildiği bildirildi. Rapor ile ilgili bilgi veren Doğuş Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Aclan Acar raporun sektörde bir ilk olma özelliğini taşıdığını belirterek bir yıl içinde raporlama düzeylerini de C'den B'ye çıkarttıklarını, en az 10 performans göstergesine yanıt verilmesi gerekiyorken bunu 49'a yükselttiklerini söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle