22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

27 Eylül 2011 Salı 15 Bir gün herkes unutabilir... Bilim İlaç ve Mersin Üniversitesi 'Yaşlılığın kâbusu: Alzheimer' hastalığı konusunda toplumsal bilinci arttırmak ve hasta yakınlarının yaşam kalitesini yükseltmek amacıyla '40 Işık40 Hayat' projesini yaşama geçirdi nce farkettirmeden başlıyor. Telefon numarasını unutmak, eş dostun ismini hatırlarken zorlanmak...Sonra sinsice ilerliyor; mantık yürütme, yer ve zaman tayini, okuduğunu anlama, konuşma gibi beyinsel tüm konularda takılıp kalıyor en basit işleri bile yapamaz hale geliyor insan. Geri dönüşü şimdilik mümkün olmayan bir hastalık Alzeimer. Başta unutkanlık olmak üzere pek çok işlev kaybına yol açan Alzheimer'in yaşlanmayla birlikte giderek arttığı belirtiliyor. Hasta için süreç zorlu ama hasta yakınları için çok çok daha zorlu.. Sevdiğiniz insan gözlerinizin önünde önce kendi varoluşunu sonra da sizinkini unuturken buna tahamül edebilmek...Alzheimer gibi bir hastalıkla hazırlıksız kitap Doğal Tarımın Yolu/ Masanobu Fukuoka Kaos Yayınları Doğal Tarımın Yolu doğayla bütünleşmek isteyenler için eşsiz bir yol kitabı Masanobu Fukuoka, bilim dünyasını terk edip, doksan beş yıllık ömrünün yetmiş yılını doğal yaşamın bütünlüklü temeli olan doğal tarımı keşfedip uygulamaya adamış ender insanlardan biri. Yaşadığımız şu “yeteneksizleştirici uzmanlıklar çağı”nda, insan toplumu ve doğanın tüm yönlerinin birbiriyle son derece karmaşık şekilde bağıntılı olduğunu kavramış ve bunu, kendi doğal tarım pratiğiyle, yadsınamaz şekilde gözler önüne sermiştir. Paradoksal bilgeliği nedeniyle Japonya’da “günümüzün LaoTzu”su olarak adlandırılan Fukuoka, bu kitabıyla bize doğayla uyumlu, sağlık, huzur ve haz dolu bir yaşamın felsefî/pratik yolunu gösterir. Fukuoka bizi çiftliğindeki arpa, çeltik ve buğday tarlalarında, bin bir çeşit meyve ve sebzenin bir arada gelişip serpildiği bahçelerinde gezdirirken sanki ince bir serzenişte bulunur: Yeryüzüyle barışmanın yolu beton, metal ve plastik esaretindeki kentli yaşam tarzının değiştirilmesinden geçer. Bu, doğayla olduğu kadar kendimizle de barışık olacağımız yoldur. İnsan medeniyetinin tüm “başarılarının” doğa karşısındaki acizliğini gören ve hepimiz için görünür kılan Fukuoka, toprağı sürmeden, gübrelemeden, ilaçlama yapmadan, ağacı budamadan tarım yapmanın yöntemlerini gayet ayrıntılı şekilde gösterirken, her şeyi kendi yurdunda ve mevsiminde, yalnızca ihtiyacımız kadar yetiştirmenin önemini vurgular. Bilimin doğayı örseleyen müdahalelerinden kendini kurtarmış hakikî bir tarımın ve yaşamın izini süren Fukuoka, bize felsefî olduğu kadar gerçekçi de olan bir yaşam imkânı sunar. Doğal Tarımın Yolu, kapsamlı içeriği ve akıcı anlatımıyla herkesin yararlanıp uygulayabileceği rehber niteliğinde bir kitaptır. Ö olarak karşılaştıklarında hasta yakınlarının olağan hayatları da aniden kesintiye uğruyor.. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, hasta yakınlarının yüzde 7082’sinde depresyon, uyku bozukluğu, kaygı bozukluğu gibi ruhsal ve pekçok fiziksel rahatsızlık görülüyor. Dünya genelinde 35,6 milyon Alzheimer hastası bulunuyor. 2030 yılında hasta sayısının 65.7 milyona, 2050 yılında ise 115.4 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor. Hastalığa yakalanan kadınların oranı erkeklere göre daha yüksek. Türkiye'de tanısı konan Alzheimerlı hasta sayısının 500 bine yakın olduğu, ancak tanı almayan ve tedaviye ulaşmayan hastaların 1 milyona çıktığı tahmin ediliyor. Türkiye’deki hastaların kentlerde yüzde 7079’u, kırsal alanlanda ise yüzde 9094’ü evlerinde bakılıyor. 2009 yılında Türkiye'de bir ilki gerçekleştirerek Alzheimer Çağrı Merkezini hayata getiren Bilim İlaç hasta ve hasta yakınlarının yaşam kalitesini yükseltmek amacıyla bu kez de Mersin Üniversitesi ile işbirliği ile "40 Işık40 hayat" projesini başlattı. Projenin fikir sahibi Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Bölümü'nden Prof Dr Aynur Özge "40 Işık 40 Hayat projesini, profesyonel alanda yaşlı bakımı ile ilgili konularda çalışmak üzere eğitim alan 40 üniversite öğrencisini, bu alanda hizmet ihtiyacı olan 40 aile ile bir program çerçevesinde eşleştirip, oluşacak karşılıklı etkileşimi gözlemek üzere oluşturduk. Proje sayesinde Alzheimer hastalığı ile baş etme konusunda bilgi ve desteğe ihtiyaç duyan aileler konunun uzmanlarından yerinde destek aldılar. Kendileri ile benzer sorunu paylaşan diğer aileler ile tanıştılar ve tecrübelerini paylaştılar. 40 Işık 40 Hayat ekibinin amatör bir heyecan ve profesyonel bir çaba içinde gerçekleştirdiği bu anlamlı projeyle; gerek hastalar ve hasta yakınları, gerekse öğrenci ve eğitimcilerden son derece olumlu geri bildirimler aldık. Türkiye’de ilk defa uygulanan bu projenin aynı zamanda üniversitesanayi iş birliği kapsamında örnek bir çalışma olarak değerlendirileceğini düşünüyorum" diyor. Proje sürecini yansıtan belgesel ve canlı deneyimleri ise "damdan Düşenler'' adıyla kitaplaştırıldı bile.. Bilim İlaç Genel Müdürü Erhan Baş ise, Mersin Üniversitesi’nin ardından Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Yaşlı Bakım Hizmetleri programı olan diğer üniversitelerle de projeyi uygulamaya devam etmek istediklerini belirtti. Çevreleme : Çevre Üzerine Sessiz Tartışmalar Yücel Çağlar / mge Kitapevi “Çevre sorunu” sayılan oluşumlar yalnızca teknik ve teknolojik sorunlar mıdır? “Çevre sorunu” sayılan oluşumlar yalnızca kişilerin, kuruluşların, hükümetlerin sorumsuzluklarından, bilgisizlik ve bilinçsizliklerinden mi kaynaklanıyor? “Çevre sorunu” sayılan oluşumların gündeme gelmesinden “herkes” aynı düzeyde mi sorumludur? “Çevre sorunu” sayılan oluşumların önlenmesine “herkes” aynı düzeyde mi katkıda bulunmalıdır? Görünüşe göre herkes “çevrenin” korunmasını, “çevre sorunu” sayılan oluşumların önlenmesini istiyor; bu amaçla konulmuş onlarca anayasal ve yasal yaptırım, etkinlikte bulunan binlerce kişi ve kuruluş var; öyleyse çevre, neden gerektiğince korunamıyor? “Çevre” yalnızca gönüllü kişi ve kuruluşların, meslek örgütlerinin özverili çabalarıyla korunabilir mi? Siyasal partiler, sendikalar, üretici kooperatif ve birlikleri “çevre sorunu” sayılan oluşumların önlenmesi ve çözümlenmesini gerektiğince dert ediniyor mu? Orman mühendisi ve araştırmacı Yücel Çağlar kitabında bu soruların yanıtını arıyor.. Bir hasta yakını: “40 Hayat”ı temsilen annesi Alzheimer hastası olan Şenay Topal: Öğrenciler, tam da projenin ismine uygun olarak her bir hasta yakınının evine ışık getirdi, renk getirdi. Proje bittiğinde öğrencilerin her biri ziyaret ettiği evin kızı, oğlu olarak kabul ediliyordu. Çok yorulduğumuz, yıprandığımız bir hastalıkla uğraşıp dengemizi sağlamaya çalışırken, eğitimli gençler, hiçbir karşılık beklemeksizin 12 hafta boyunca evimize misafir oldu. 40 Işık 40 Hayat projesi gençlerin enerjisinin bize yansımasını sağlayarak, yalnız olmadığımızı gösterdi ve paylaşımla yüklerin hafifleyeceğini bir kez daha kanıtlayıp bizi bundan sonra yaşayacaklarımız için cesaretlendirdi”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle