02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 27 Eylül 2011 Salı Büyümenin tanımı artık sürdürülebilirlikten geçiyor slında günümüzde insanlık, gezegenimizde iyi yaşamak için bilimsel bilgi altyapısı, gelişen teknolojileri, finansal varlıkları ve anında iletişim gibi tüm gereksinimlere sahip. Ne var ki, bugün hâlâ sürdürülebilir olmayan bir yolda tehlikeli bir şekilde ilerlemekteyiz. Bu aslında, nüfus ve tüketimdeki artışla ve artışı yönetmek için yetersiz yönetişim ve Dünya Sürdürülebilir politik tepkilerden kaynaklanan Kalkınma İş Konseyi ataletle (WBCSD) üyesi 29 açıklanabilir. küresel şirket ile Vizyon Bedelini ise yine 2050 Projesi’ni hazırladı. bizler ödemekteyiz. Vizyon 2050 aslında Birleşmiş sürdürülebilirliğin ikili Milletler'in hedefine ulaşmak için tahminlerine göre, 2050 yılına kadar bir yol haritası küresel nüfusun niteliğinde. İkili hedefin 6.9 milyardan “Yüksek insani gelişim dokuz milyara ve düşük ekolojik etki” çıkması ve bu artışın yüzde olarak belirlendiği bu yol 98’inin gelişmekte haritasında önümüzdeki olan dünyada 40 yıl içinde olacağı tamamlanması gereken öngörülüyor. Küresel kentsel kritik konular 9 başlık nüfusun ise iki altında ayrıntıları ile ele katına çıkacağı alınıyor. Ele alınan tahmin ediliyor. dokuz alan; değer ve Bu arada birçok gelişmiş ülkede davranışlar, insani nüfus yaşlanıyor gelişim, ekonomi, tarım, ve durağan hale ormanlar, enerji, binalar, geliyor. Birçok A mobilite ve malzemeler insanın, orta sınıf yaşam standardına doğru 2050’ye kadar, ilk on yılda oluşan özellikler daha tutarlı bilgi, davranış ve çözümler çıkmasıyla, kişi başına çok daha fazla şelinde olgunlaşacak. kaynak tüketilecek. Dolayısıyla dokuz Bu dönem mutabakatın artacağı, milyar insanın 2050 yılında gezegenin sınırları içinde iyi yaşaması için, bütün toplumda kapsamlı değişikliklerin (iklim, ekonomik güç, nüfus) gerçekleşeceği ve ülkelerde kökten değişiklikler şart. piyasalarda değerlerin, karın ve başarının Tüm bu gerçekler küresel iş dünyasını da yeniden tanımlanacağı köklü değişim harekete geçmeye zorladı. Önce Dünya dönemi olarak Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi (WBCSD) kendi üyesi 29 küresel şirket ile tanımlanıyor. Vizyon 2050 Projesi’ni hazırladı. Vizyon 2050 aslında sürdürülebilirliğin ikili hedefine ulaşmak için bir yol haritası niteliğinde. İkili hedefin “Yüksek insani gelişim ve düşük ekolojik etki” olarak belirlendiği bu yol haritasında önümüzdeki 40 yıl içinde tamamlanması gereken kritik konular 9 başlık altında ayrıntıları ile ele alınıyor. Ele alınan dokuz alan; değer ve davranışlar, insani gelişim, ekonomi, tarım, ormanlar, enerji, binalar, mobilite ve malzemeler. Vizyon 2050, sürecin iki farklı bölümde gelişeceğini öngörüyor. Raporda 2010’dan 2020’ye kadar olan Çalkantılı Yıllar ve 2020’den 2050’ye kadar olan Dönüşüm Zamanı olmak üzere iki zaman çerçevesi görmekteyiz: Çalkantılı Yıllar, küresel sürdürülebilirlik vizyonu için bir enerji ve dinamizm dönemi olarak tanımlanıyor. Bu dönem, sonraki otuz yıl içinde gerçekleşecek fikir ve ilişilerin biçimleneceği zaman dilimi olarak da Vizyon 2050 Türkiye Raporu iş dünyasının bakış açısıyla adlandırılıyor. hazırlanan bir çalışma. Rapor, insani kalkınma, enerji, şehirleşme, kentsel ulaştırma, üretim ve tüketim eğilimleri çerçevesinde 2050 Rapora göre yılında sürdürülebilir bir Türkiye’ye ulaşmaya yönelik öneriler 2020’den veriyor. Boyner’in verdiği bilgiye göre orta düzeyde projeksiyonlara göre 2050 yılındaki Türkiye tablosu ise şöyle: Nüfusunun 100 milyona ulaşması bekleniyor. Çalışma çağındaki nüfus olan 15 – 64 yaş nüfus oranı 2000’de yüzde 64.5’luk seviyeden 2020’de yüzde 68.6 ile en yüksek değerine ulaşacak ve bu tarihten sonra yavaşça azalarak 2050 yılında yeniden yüzde 64.5 değerine ulaşacak. Nüfus artış hızı yavaşlarken çalışma çağındaki nüfusun artmaya devam etmesi “demografik fırsat penceresi”dir. Öte yandan istihdamı teşvik edici ve kayıt dışı çalışmayı caydırıcı önlemler alınmaması halinde bunun “demografik tehdit penceresi”ne dönüşeceği açıktır. Türkiye’nin sosyal ve ekonomik refahını arttırmak için yıllık yüzde 56 büyümesi gerekmektedir. Bu bağlamda Türkiye, ekonomik ve sınai kalkınmasını sürdürme noktasında zorlu bir denklemle karşı karşıyadır. Türkiye’nin zorlu denklemi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle