Katalog

12 31 Aralık 2011 Cumartesi En verimli güneş santralı Sevilla’da ünyanın en verimli güneş santralı İspanya’da Sevilla’da çalışmaya başladı. Bir yılda 270 gün tam verimli çalışabiliyor ve binlerce konuta elektrik veriyor. “Gemasolar”ın (adı böyle) en büyük özelliği geceleri de elektrik üretebilmesi. Burada fotovoltaik teknoloji kullanılmıyor. Onun yerine sistem ayna temelli. Bildiğimiz, hani evlerimizdeki gibi (ama çok gelişmiş) 2.650 adet ayna. Bunların her biri 120 m2 yüzeyli. 195 hektarlık bir araziye D yerleştirilmişler. Bunlar güneşe uygun olarak hareket ederek aldıkları ışınları kolektör denilen 140 metre yüksekliğindeki bir kuleye yansıtıyorlar. Kulede depolanmış olan erimiş tuz kütlesi elde edilen ısıyı hapsediyor. Bu noktadan sonrası klasik bir santral gibi çalışıyor. Kulede yağmurlardan biriktirilmiş su var. Bu su ısınıyor ve buhar türbinlerini hareket ettirerek güneş olmadığı zaman bile üretim yapıyor. Çok ileri bir teknoloji uygulaması olan Gemasolar İspanya’nın yıllık gaz ithalatında 2 milyon dolarlık tasarruf sağlayacak. Öte yandan gaz karbonik salımında 30 bin tonluk azalma getirecek. [Martine Valo, Le Monde, 19.11.2011] Meksiko’nun çevre dostu taksileri M Avrupa Birliği’nin 2050 için enerji hedefleri vrupa Birliği Komisyonu 15 Aralık’ta bir yol haritası taslağı açıkladı: “Energy 2050”. AB’ye 2050 için enerji hedefleri öneren bu 20 sayfalık rapor Avrupa Parlementosu’nun ve Avrupa Birliği Konseyi’nin görüşlerine sunulup 2013 sonuna kadar resmi ve bağlayıcı bir nitelik kazanacak. Komisyonun enerjiden sorumlu üyesi Günther Oettinger hazırladıkları bu metin hakkında şu açıklamaları yaptı: Gaz karbonik salımlarımızı 2050’ye kadar (1990’a kıyasla) %80 azaltmayı hedefliyoruz. Hazırladığımız yol haritası bu hedefe ulaşmamıza yardımcı olacak senaryoları işliyor. Salımlarımızın %50’si enerji ile ilgili. 2050’ye kadar enerji güvenliğini sağlayarak ve enerji fiyatlarında çalkantı yaratmadan adeta tamamen karbonsuzlaştırılmış bir enerji üretimi gerçekleştirmek istiyoruz. Zaten daha önce kararlaştırılmış hedefler var. 2020’ye A kadar salımları %20 azaltmak, toplam enerjinin %20’sini yenilenir kaynaklardan elde etmek ve enerji tüketimimizi %20 azaltmak gibi. Bu metin sayesinde 2050’nin hedefleri de ortaya çıkmış olacak. Bu arada enerji şebekelerimizin modernize edilmesi ve “akıllı” dediğimiz teknolojiyi kazanması gerekiyor. Öte yandan enerji tasarrufu girişimleri zor işliyor. Çünkü içinde olduğumuz kriz ortamında hükümetler sonucu 1520 yıl sonra görülecek yatırımlara fazla yanaşmıyorlar. Öte yandan “hareketlilik” faktörünün enerji tüketimindeki büyük ağırlığını göz önüne alırsak, elektrikli otomobile hızlı bir geçiş olacağını, ama bunun da elektrik tüketimini %1520 oranında arttıracağını düşünüyoruz. [Hervé Kempf, Le Monde, 16.12.2011 “Energy 2050” raporunun adresi şöyle:] http://ec.europa.eu/energy/energy2020/roadmap /doc/com20118852en.pdf Bina tepelerinde yeşil bir dünya yaratmak aris’in göbeğinde bir bina. Üstündeki 600 metrekarelik terasta küçük parsellere bölünmüş bir bahçe. Yaşlılar, gençler, çocuklar, o mahallenin insanları bu terasa çıkıp orada oluşmuş ve kendilerine tahsis edilmiş olan parselleri işliyorlar. Çiçek ekiyorlar, sebze ekiyorlar, suluyorlar. Zaman zaman orada hep birlikte keyfine yemek bile yiyorlar. Bu, Paris’in damlarında şimdi tamamı 3,7 hektara varan yeşilliklerin küçük bir örneği. 8 yıl içinde bu alanı 3 katına çıkarmayı arzulayan Paris Belediye Meclisi 15 Kasım’da bu yaklaşımı karara bağlayıp “biyolojik eksika’nın başkenti Meksiko’nun artık yepyeni taksileri var. Bunlar elektrikle çalışıyor ve bu 20 milyonluk dev yerleşmenin hava kirliliği sorununa bir yanıt getirmeyi hedefliyor. Bu araçlar bir elektrik yüklemesinde 164 kilometre yol alabiliyor. Yükleme 6–8 saat sürüyor. Bunlarda vitese gerek yok; bir düğmeye bastınız mı çalışıyorlar. Gerektiği zaman 145 km.lik hıza bile ulaşıyorlar. Ayrıca son derecede de sessizler. Belediye yakın bir zamanda bunların sayısını 3.000’e çıkaracak. Aslında bu girişim çok anlamlı. Meksiko’da her gün 4 milyon özel otomobil ve 132 bin taksi trafiğe çıkıyor. Kent, her yıl 180 gün kadar bir süre Dünya Sağlık Örgütü’nün öngördüğü tehlikeli hava kirliliği sınırının üstünde yaşıyor. Konunun eneri boyutu da var. Araç trafiği akaryakıt kullanımının %48’ini kapatıyor. Taksilerin payı ise %18. “Temiz taksi” sayısı, belediyenin destekleme fonlarının ve parasal yardımlarının sayesinde önümüzdeki 3 yıl içinde 3.000’e ulaşacak. Bu girişim, dört yıl önce uygulamaya konulmuş olan “Yeşil Plan”ın 113 adet ekolojik eylemiyle bütünleşiyor. Elektrikli otobüsler, Paris’teki gibi kiralık bisikletler ve otomobiller, mevcut 11 metro hattına ek olarak inşa edilecek yeni bir metro hattı ve benzerleri bu planın ana öğeleri. Sorumlular “Bu önlemlerin hava kirliliği denizine atılmış birer damla olduğunu biliyoruz. Ama esas amacımız kentte yaşayanların arasında temiz araç anlayış ve kültürünü geliştirmek” diyorlar. [Frédéric Saliba, Le Monde, 2.11.2011] P çeşitlilik” planına dahil etti. Paris’in yeşil alanlarından sorumlu olan görevli “Geleceğin kentlerini ve yaşam tarzını başka türlü düşünmeye ve doğayı binalara getirmeye başlamalıyız.” diyor. “Mimarların, şehircilerin, doğacıların, peyjaz ve bahçecilik uzmanlarının arasındaki duvarları yok etmeliyiz.” Böylesi bir yaklaşımı savunanlara göre bunun çeşitli avantajları var. Yağmur sularını bir ölçüde düzen altına almak, binalara ısı izalasyonu getirmek, daha çekici bir görsel ortam yaratmak gibi. Buraları, örneğin arı kovanlarına bile ev sahipliği yapabiliyor. Tabii, dikkate alınacak bazı teknik kısıtlamalar da var. Yapının yukarıya gelecek ek yükü kaldırabilmesi gerekiyor. Yerleştirilecek yeşilliklerin (fazla özen istememeleri, aşırı hava koşullarına dayanıklıkları, vb. gibi) niteliği de düşünülmeli. [Catherine Vincent, Le Monde, 15.12.2011]