22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

31 Aralık 2011 Cumartesi 11 Kentteki uzlaşı sadece rant üzerinde rojenin yürütücüsü Prof. Dr. Fatma Ünsal, yaptıkları çalışmada ortaya çıkan planlı ama çarpık sürece dikkat çekerek ekolojik eşiklerin ötesinde gelişen konut alanlarının toplum konut alanlarına oranının yüzde 24 olduğunu belirtti. Ünsal, orman ve su havzalarındaki planlı gelişmenin, plansız gelişmenin 2 katına denk düştüğünü vurguladı. Jeolojik risk taşıyan alanların toplam konut alanlarına oranının da yüzde 20.4 olduğunu ifade eden Ünsal, “Jeolojik risk taşıyan düzenli konut alanları 12 bin 170 hektar. Düzensiz konut alanları 3 bin 809 hektar. Yani riskli bölgedeki planlı gelişme plansız gelişmenin 4 katı” dedi. Karadeniz kıyılarındaki kumul alanların jeolojik açıdan sakıncalı durumda olduğunu ancak gerek 3. köprü gerek Başbakan’ın açıkladığı kuzeye doğru yapılaşmayı öngören projelerin büyük risk taşıdığını söyledi. İstanbul’da bu tür risk taşıyan alanlarda iddialı plan kararları bulunduğunu vurgulayan Ünsal “Nüfus merkezden çepere doğru baskı yapıyor. 2B’ler, orman ve tarım toprakları üzerinde ilçeler var” dedi. İstanbul makro formunun ortaya çıkmasında en belirleyici aktörlerin köprüler ve çevre yolları olduğuna dikkat çeken Ünsal, toplu konutlar ve organize sanayi bölgelerinin de makro formu etkilediğini söyledi. Ünsal, yaptıkları çalışmanın yıllardır söylenen “İstanbul plansız bir kent, kaçak yapılaşıyor” argümanını çürüttüğünü belirterek Anadolu yakasında plansız alanların oranı yüzde 1, Avrupa yakasında ise yüzde 0.1. düzeyinde olduğunu ifade etti. İstanbul’da ortaya çıkan durumun artık “planlı ve programlı” olarak yürüdüğünü vurgulayan Ünsal “Kentte bir uzlaşı var ama rant üzerine. Çevresel değerlerden ödün vererek rant elde etmek eskisi gibi sadece belli bir gruba ait değil. Artık herkes rant elde etme çabasında” diye konuştu. Artık devletin zihniyetinin de değiştiğini söyleyen Ünsal şu örneği verdi: “Kent çeperlerinde kamu arazi stoğunun en yoğun olduğu alanlar en düşük yaşam kalitesinin görüldüğü ve sosyas donatı açısından en yetersiz alanlar. Devlet kamu yararı hedefinde uzaklaşıp kârlılık hedefine odaklandı.” Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. Hasan Süel: P “Toplumda değer yaratmak için yola çıktık” Özellikle teknoloji eğitimi, okul öncesi eğitim, kültür ve sanat aracılığıyla engelli bireylerin yaşama dahil edilmesi gibi konulara odaklanan Türkiye Vodafone Vakfı, bir yandan da kendi ekosistemini iklim değişikliği konusunda bilinçlendirerek çevresel etkilerini en aza indirmek amacıyla çeşitli projeler hayata geçiriyor. osyal yatırımlarımız aracılığıyla yarattığımız toplumsal değerler bütününün, en az ticari performansımız kadar önemli olduğuna inanıyor, ticari ve sosyal yatırımlarımızı paralel eksende değerlendiriyoruz” diyen Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. Hasan Süel sürdürülebilirlilik stratejileri doğrultusunda projelerini anlattı: ? Vodafone Çiftçi Klübü: Tarım Bakanlığı işbirliği ile hayata geçirdiğimiz Vodafone Çiftçi Kulübü Projesi kapsamında çiftçilerimizin bütçelerine destek olmak amacı ile ekonomik mobil iletişim tarifeleri sunarken, aynı zamanda onların ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak, ucuz ve dayanıklı cep telefonu kampanyaları yapıyoruz. ? Teknolojide Kadın Hareketi: Bu proje, KAGİDER ve Türkiye Bilişim Vakfı ile mobil iletişimin gücüyle kadınların sosyal ve ekonomik yaşama katılımını sağlamak amacıyla hayata geçirdiğimiz mWomen Programı’nın Türkiye ayağını oluşturuyor. “Teknolojide Kadın Hareketi” projesi, Türkiye’de kadınları iletişim teknolojilerinin sunduğu imkanlarla tanıştırarak, ekonomiye katılımlarına yönelik fırsat eşitliği yaratmayı amaçlıyor. ? Yeşil Teknoloji Programı: Bu program ile bugüne kadar faaliyetlerimizden kaynaklanan sera gazlarının salımını azaltırken, yıllık yaklaşık 10.000 apartman dairesinin elektrik tüketimine eşit enerji tasarrufu sağladık. Bu rakam 10.5 milyon TL’lik tasarruf anlamına geliyor. Bu programın temelinde, İklim Değişikliği stratejimizin de temelini oluşturan baz istasyonları yer alıyor. 2010/11 mali yılı içinde 5 adet hibrid (güneşrüzgaryakıt pili) ve 55 adet rüzgar türbinli baz istasyonunu faaliyete aldık. Yenilenebilir enerji uygulamaları sayesinde, enerji tüketimi ve karbondioksit salımı verilerinde yüzde 20 oranında azalma sağlarken, Hasan Süel aynı zamanda baz istasyonlarında hidrojen ve oksijeni birleştirerek enerji üreten ve sera gazları dahil herhangi bir emisyona sebep vermeyen yakıt pili (fuel cell) teknolojisini kullanan ilk telekom operatorü olduk. ? Karbon salımımızın azaltılması: Vodafone Türkiye olarak artan kapasitemize paralel olarak yükselen enerji ihtiyacımıza rağmen karbon salımımızı azaltmak üzere çalışıyoruz. Enerji verimliliği ve tasaruffu için 2009 ve 2010 yıllarında 4 bin baz istasyonunda doğal havalandırma sistemi tesis ettik; 1950 baz istasyonumuzda eski ve yüksek enerji tüketimli klimaları, düşük enerji tüketimi olanlarla değiştirdik. Vodafone Türkiye’nin enerji tüketiminden kaynaklanan karbondioksit salımı değerleri 2009/10 mali yılında 136.556 ton karbon olarak gerçekleşirken, 2010/11 mali yılında enerji tüketimine paralel şekilde 136.173 tona düştü. 2011/2012 mali yılı hedefimiz ise 2010/11 mali yılını baz alarak, 2015 yılına kadar CO² salımımızı yüzde 20 oranında azaltmak. “S
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle