02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 30 Ekim 2010 Cumartesi Şirketler çevreci muhasebeye mi dönüyor? İşletmelerin değer belirleme araçları değişmedikçe, sürdürülebilir kalkınma, yöneticiler tarafından yok sayılacak. İşletmelerin, çevresel ve sosyal faaliyetlerinin etkileri, finansal bilançolarına nasıl dahil edilebilir? Uzman, denetici ve araştırmacılar, bazı toplumların deneyimlemeye başladığı yeni alanları inceliyor. Mayıs 2010’da, 72 ülkenin sivil toplum temsilcilerinin, “kurumsal sosyal sorumluluğun” ana hatlarını belirleyen “ISO 26000” standardını kabul etmesi, büyük işletmelere yöneltilen, kamu çıkarına saygı beklentisinin önemli bir simgesi. Bu beklenti, kurumlar için sadece bir dış faktör değil. “Yöneticiler finansal bilançonun, işletmenin gerçek değerini gittikçe daha az yansıttığını ve müşterilerin güveni, çalışanların bağlılığı gibi maddi olmayan girdileri yok saydığını fark ettiler” diyor Fransa’da kamu girişimleri için sürdürülebilir kalkınma seçenekleri sunmakla görevli bir çalışma grubunu yöneten JeanRené Brunetière. Finansal krizde, uluslararası finansal raporlama standartlarının (UFRS) etkisiz ve (erken alarm vermede) yetersiz kaldığı görülmüştü. Bunun yarattığı memnuniyetsizlik sonucunda, Nestlé, EDF, Tata, Aviva ve HSBC’nin aralarında bulunduğu birçok kurum, 2 Ağustos’ta, dört büyük uluslararası denetim firmasıyla (Deloitte, Ernst & Young, KPMG ve PwC) ve Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu’nun desteğiyle “Uluslararası Entegre Raporlama Komitesi”ni (International Integrated Reporting Committee) oluşturdu. Komitenin amacı, 2010 sonundaki G20 Zirvesi’nde, uluslararası finansal raporlama standartlarına çevresel, sosyal ve yönetişime ilişkin konuları dahil eden bir reform önerisi sunmak. Bu, şirketlerin raporlarında, toplumun farklı bileşenlerinin yer alması anlamına geliyor. Amaç, daha önce ABD’de de gündeme gelen şekilde, şirketlerin finansal ve finansal olmayan aktivitelerinin bütününün tek bir raporda toplanması. Şimdiye kadar finansal raporlar ve sürdürülebilir kalkınma raporları paralel olarak tutuluyordu. Fransa’da çıkarılan “Grenelle II” yasasının 225. maddesi “yönetim raporları”na kurumsal sosyal 13 “Sürdürülebilir kalkınma iyi hoş da, bütçenin tam olarak neresinde yer alıyor?” Bu soru firmaların, faaliyetleri konusunda kamuoyunun onayını almakta giderek zorlanmaları gibi baskılarla bugünün ekonomi modelinin bir açmazı mı? sorumluluk unsurlarının dahil edilmesini öngörüyor. Sürdürülebilir kalkınma, şimdiye kadar, genelde, büyük firmalarım halkla ilişkiler departmanlarının yürüttüğü ve “greenwashing” politikasıyla, çevreye olumsuz etkilerin, münferit olumlu girişimlerle dengelenmesi/örtbas edilmesi şeklinde uygulama bulan bir konuydu. Daha detaylı standartlar Yatırımcıların kuşkuları ve güvensizlikleri, söz konusu olumsuz etkilere bağlı oluşabilecek değer kaybı riski endişesi, finans dışı konulardaki kuruluşların ve sivil toplum kuruluşlarının eylemleri ve özellikle yasal zorunluluklar, firmaları, gittikçe, faaliyetleri konusunda şeffaflaşmaya ve daha detaylı bilgiler vermeye itti. Ama her zaman, para, sömürü ve kâr getiren “gerçek” faaliyete paralel, gülen bir “tablo” oluşturulmuş oldu. “Sürdürülebilir” muhasebenin amacı, bundan farklı olarak, firmaların faaliyetlerinin toplum üzerindeki etkisini bütünüyle ele almak. ParisDauphine Üniversitesi muhasebe profesörü Jacques Richard’a göre sürdürülebilir kalkınmanın iki düzeyi var. Birinci seviyede, var olan harcamaların içinde saklı olan çevresel ve sosyal harcamalar yer alıyor. Buna, birçok firmanın enerji tasarrufu yapması örnek verilebilir. Fakat bu yaklaşım tek başına finansal sonucu değiştirmez. İkinci seviyeyse, şimdiye dek raporlanamamış dış unsurları muhasebeye dahil ediyor. Böylece sonuç değişiyor. Finans dışı verilerin kimisi “klasik” finansal değerlendirmeler gibi kayıt altına alınabiliyor. Ama bunların çoğu soyutlukları nedeniyle ölçülemeyecekleri için ya da geçicilikleri nedeniyle, zayıflamaları, hesaplamayı zorlaştıracağı için bu olasılıktan kurtuluyorlar. Jacques de SaintFront, çözüm olarak, dünyayı ya da gelecek kuşakları temsilen “hayali bir müşteri” yaratmayı, bu hayali unsur üzerinden, toplumun hesabını, bugünkünün aynısı bir bilanço içerisinde göstermeyi öneriyor. Ama bilançodaki aktif ve pasiflere nasıl bir değer atfedilecek? Örneğin doğal kaynaklar gibi, babadan miras alınmış bir varlık nasıl hesaba katılacak? Bu varlığı, şirketin mi yoksa tüm planetin mi mevcut stoklarının değeriyle karşılaştırmak gerekecek? Tüketimini, yenilenme ya da yenilenememesinin maliyetini değerlendirmek gerekecek mi? Bir şirketin işgücü sermayesi nasıl değerlendirilmeli? Michel Veillard’ın önerdiği gibi, her çalışanın yeterliliğinin çalışma süresiyle çarpımına bir değer yükleyerek mi? Yoksa bir işçinin söz konusu şirkette çalışması ya da çalışmaması durumlarındaki istihdam edilebilirlik ayrımının hesaplanmasıyla mı? Sonuçta “Çevreci muhasebe” yolu uzun ve zorlu olacak gibi görünüyor. Kaynak: Le Monde Economi 21 Eylül 2010 Derleyen, Nihan Gürdenli ISO 26000’in getirdiği 7 Kurumsal Sosyal Sorumluluk İlkesi 1)Hesap verme sorumluluğu 2)Şeffaflık 3)Etik davranma 4)İlgili kesimlerin çıkarlarına saygı 5)Yasallık ilkesine uyma 6)Uluslararası davranış standartlarına uyma 7)İnsan haklarına saygı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle