09 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Tarihi ve kültürel mirasa sahip çıkmayı beceremedik bir türlü .... UNESCO’nun “Dünya Mirası Listesi”nde yer almak Türkiye için son derece önemli. Bugün Türkiye’den 9 kültürel varlık bu listenin içinde: Ancak listede yer alan eserlere yönelik yeterli korumanın sağlanması da şart. UNESCO'nun tarihi mirasa sahip çıkma konusunda yaptığı çalışmada ne yazık ki Türkiye bir türlü başarılı olamıyor. 9 tarihi yerden 5'inde notumuz kırık çıktı. Yalnızca 2 yerde kriterlere uygun durumdayız. Üstelik UNESCO İstanbul’un tarihî alanlarını korumak için acilen harekete geçilmezse eserleri ‘Tehlike Altındaki Dünya Mirası Listesi’ne alacağı uyarısında bulundu. Biz de bu konuyu Doç. Dr. Deniz İncedayı ile konuştuk. İncedayı Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Akademisi’nde Öğretim Üyesi . Aynı zamanda UNESCO İstanbul Dünya Mirası İzleme Komitesi Üyesi...ÖZLEM YÜZAK Sizce neden Türkiye tarihi ve kültürel mirasına sahip çıkamıyor? Unesco’nun tarihi miras listesine aldığı alanlar özel miras değerleri barındırıyor. Bu nedenle de bu alanlara dünya ülkeleri adına, uluslararası platformda sahip çıkmak, bir izleme süreci oluşturabilmek önem taşıyor. Böylesi bir sorumluluk tahmin edeceğiniz gibi, belirli kriterleri gerektiriyor. Türkiye de Unesco’nun kurucu üyelerinden. Bildiğiniz gibi, doğa ve kültür varlıkları açısından topraklarımız inanılmaz derecede zengin ve bildiğiniz gibi bu zenginlik sürekli yeni Sanırım bizim buluntularla arsorunumuz koruma tıyor. Ancak kültürünü henüz böylesi bir c o ğ r a f y a d a toplumda bulunmamıza yaygınlaştıramamış karşın, koruma olmamız ve kültüründe yönetim önemli eksikliklerimiz var. birimlerinin de Koruma, çok aceleci ve sorunu aktörlü gelişkısa vadeye dönük mesi ve paylaşılması gereolarak görmeleri. ken bir süreç. Öncelikle toplumla, bölge sakinleriyle, her aşamada yönetim birimleriyle, ve tabii ki uzmanlarla yoğun işbirliği gerektiriyor. Sürece, kısa vadeli değer yaratma olarak bakılmamalı. Sanırım bizim sorunumuz koruma kültürünü henüz toplumda yaygınlaştıramamış olmamız, yönetim birimlerinin de aceleci ve sorunu kısa vadeye dönük olarak görmeleri. Bu nedenle, bilimsel kriterlere uygun ve çağdaş olmayan örnekler verebiliyoruz. Koruma süreçlerinde rant yaklaşımı belirleyici olabiliyor, kısa vadede planlanan süreç daha çok yüzeysel bir mimari/kentsel tasarım yaklaşımını, doğal alanda yüzeysel çevre değerlendirmesini beraberinde getirebiliyor. Siz, UNESCO Dünya Mirası İzleme Komitesi üyelerindensiniz... Bu komitenin görevleri ne? 2006 Temmuz ayında Litvanya’nın Vilnius kentinde yapılan Dünya Mirası Komitesi’nin 30. dönem toplantısında, İstanbul’un listeye kayıtlı tarihi alanları için bir izleme süreci önerilmişti. 20062008 döneminde koruma çalışmaları kurulacak “İzleme Komitesi”yle işbirliği içinde yürütülecek ve koruma alanları için “alan yönetim planı” hazırlanacaktı. Bu çalışmaların başarıyla sürdürülmesi için İstanbul Valiliği başkanlığında oldukça katılımlı, farklı kurumların, yönetim birimlerinin, üniversitelerin ve sivil toplum örgütlerinin temsil edildikleri bir komite kuruldu. Komitenin temel görevi, listeye kayıtlı alanlardaki uygulama ve yaklaşımları sorumlu olarak izlemek, koruma sorunlarını tartışarak paylaşmak, süreci destekleyerek kolaylaştırıcı olmaktı. İzleme süreci çeşitli toplantılarla ve tartışmalarla yürütüldü. Olumlu gelişmelerin yanında belirli alanlarda olumsuz notlar da 2008 raporuna eklendi. Sonuçta, Temmuz 2008’de Kanada’nın Quebec Şehri’nde yapılan 32. dönem toplantısında İstanbul için bir yıllık yeni bir izleme süreci kararı alındı. Ayrıca, Unesco’nun 2009 dönem toplantısı öncesinde, Şubat 2009 başında Unesco tarafından çok önemsenen, kayıtlı alanlara ait “alan yönetim planı”nın hazırlanması ve gönderilmesi bekleniyor. İstanbul'un "Risk altındaki miras listesine" alınma tehlikesi ne anlama geliyor? Bunu önlemek için ne yapmak gerekiyor? Evet, “risk altındaki miras listesi”ne alınma tehlikesiyle karşı karşıyayız. Bunu engellemek için, Şubat 2009’da sözünü ettiğim “alan yönetim planı”nın Unesco kriterlerine uygun biçimde hazırlanması, kurumlar arası ve çok aktörlü bir koruma sürecini tanımlar biçimde sunulması gerekiyor. Birçok batı ülkesinde benzer alan yönetimi çalışmaları, planlamaları var. Ayrıca son 33. dönem toplantısı için hazırlanacak olan raporda listedeki alanlarda olumlu gelişmelerin izlenmesi, belirtilmeleri, koruma sürecinin uluslararası bilimsel kriterlere uygun biçimde yürütülmesi gerekiyor. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti İronilerle dolu bir hazırlık süreci.... Bir yandan UNESCO’nun uyarıları öte yandan 2010 yılında İstanbul'un Avrupa’nın kültür başkenti olması. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? 2010 projesi kapmasında yapılanları yeterli buluyormusunuz? Farklı ne yapılabilir? Haklısınız, bu alanda ciddi bir çelişki yaşanıyor. 2010 yılında AKB’ne hazırlanan bir kentte diğer taraftan uluslar arası kabul edilmiş kültür değerlerinin bilimsel, çağdaş, Almanya’nın Essen ve etik değerlere bağlı kalarak Macaristan’ın Pecs korunamaması ironik bir şehirleriyle birlikte durum yaratıyor. Mekanların hazırlanması amacıyla, Avrupa’nın 3 “Kültür mimari kentsel stratejileBaşkenti”nden biri rin yeterince araştırılmaolacak olan İstanbul, dan, aceleci gelişen dönüşüm projeleri, mekanın özhazırlıklarını günlüğünün kaybına nesürdürüyor. İncedayı, den olabilecek uygulama"2010 hazırlıklarının, lar. 2010 hazırlıklarının, külkültürü yücelten, türü yücelten, kültür değerlerine saygıyı, çağdaş çağdaş korumayı ve korumayı ve dönüşümü dönüşümü destekleyen bir süreci yadestekleyen bir süreci ratması beklenirken, diğer taraftan süreç, zaman sını yaratması beklenirken, rı kullanılarak belirli rant zaman sınırı projelerinin uygulama ala kullanılarak belirli rant nına da dönüşebiliyor. Bu projelerinin uygulama konularda daha şeffaf, araştırıcı ve kamusal tartışalanına da ma alanları açan bir tutum dönüşebiliyor" diyor. kalıcı kazançlar getirecektir. Gelinen aşamada, yalnızca kent siluetine, çehresine yeni binalar eklemek ya da mevcut doku ve de binaları yeni çehrelere (imajlara) büründürmek değil; belirli bir yaklaşımı, çevre ve koruma kültürünü yaratabilmek, bu noktalarda sorgulayıcı olabilmek de kent için en az fiziksel katkılar kadar değerli olacaktır. İstanbul sürekli bir değişim içinde..Yeni yollar, köprüler, devasa alışveriş merkezleri...Öte yandan kentsel dönüşüm projeleri adına yapılanlar. Avrupa’ da kentler büyüyor ama kontrollü bir şekilde... Ülke olarak birçok kentsel sorunu bir arada yaşıyoruz, göç sorunumuz, kültür süreçlerine ait sorunlarımız, ulaşım ve nüfus sorunlarımız var. “Dönüşüm” adına belirli alanların kimliğini yitirmesi, sakinlerinin o alanlardan uzaklaştırılmaları, rant kriterinin ön plana çıkartılması bugün batıda kolay rastlanmayan bir yöntem.Avrupa’da kamu hakları, entegrasyon çözümleri, bölge sakinlerinin konumu ve yabancılaşma sorunları da birlikte değerlendiriliyor. 5 Türkiye'deki Dünya Miras Listesi * Nevşehir, Kapadokya Peri Bacaları ve Göreme Milli Parkı * Sivas, Divriği Büyük Camii ve Hastanesi * İstanbul Kenti tarihi alanları * Çorum, Hitit medeniyeti başkenti Hattuşaş * Adıyaman, Nemrut Dağı Taş Kral Başları * Denizli, Pamukkale Hierapolis * MuğlaAntalya, XanthosLetoon * Karabük, Safranbolu Evleri * Çanakkale, Truva Antik Kenti
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle