Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 “Bu akşam,” demiş herkes, “bu akşam pırıl pırıl parlayacak!” Hepsi sevinç içindeymiş. “Ah, bir an önce akşam olsa!” diye düşünmüş ağaç. “Mumlar yakılır tabii! Sonra ne olur acaba? Ormandaki ağaçlar beni görmeye gelirler mi? Serçeler pencerelerin önünde uçuşur mu? Ben burada böyle kök salar, yazkış böyle süslüpüslü durur muyum?” Evet, öyle olacağını çok iyi biliyormuş! Ama kabuğundaki ağrı da, duyduğu özlemden daha fazla canını yakıyormuş; biz insanlar için baş ağrısı neyse, ağaçlar için de gövdelerindeki ağrı aynı şeydir. Derken mumları yakmışlar. Ne güzellik, ne parıltı o öyle! Ağaç sevinçten öyle bir titremiş ki, dalları mumlardan birine değip tutuşuvermiş. “Aman Tanrım!” diye bağrışmışlar hizmetçiler ve hemen söndürmüşler alevi. Ağaç artık kıpırdayamaz olmuş. Bütün bu güzellikleri kaybedeceğinden öyle korkuyormuş ki... Derken salonun iki kanatlı kapısı açılmış, bir sürü çocuk içeri öyle bir doluşmuş ki, ağacı devireceklermiş neredeyse. Onların peşinden büyükler gelmiş yavaş yavaş; çocuklar birden seslerini kesmişler, ama sadece bir an, sonra yine ortalığı birbirine katarak, sevinçle bağrışmaya başlamışlar. Ağacın çevresinde hoplayıp zıplıyorlar, hediyeler birbiri ardına koparılıyormuş.