Katalog

inleyerek yere devrilmiş. Bir acı hissetmiş, bir baygınlık... Ancak, çiftlikte diğer ağaçlarla birlikte arabadan indirildiğinde kendine gelmiş... Sonra, alımlı çalımlı iki uşak gelip çam ağacını kocaman, gösterişli bir salona götürmüşler. Duvarlarda çepeçevre yağlıboya portreler asılıymış, kocaman sobanın yanında, kapakları aslan başına benzeyen Çin vazoları duruyormuş. Salıncaklı koltuklar, ipek kumaşlarla döşeli kanepeler, üzeri resimli kitaplar ve paha biçilmez oyuncaklarla dolu büyük masalar. Çam ağacı, kumla dolu büyük bir fıçıya dikilmiş, ama bunun fıçı olduğu anlaşılmıyormuş, çünkü etrafı yeşil bir şeyle kaplanmış ve altında da renkli bir halı varmış. Ah, nasıl da titriyormuş ağaç, şimdi ne olacak acaba diye... Uşaklar, hizmetçiler etrafında dört dönüyor, süslüyorlarmış onu. Dallarına renkli kâğıtlardan kesilmiş küçük torbacıklar asmışlar; her torba şekerlemeyle doluymuş. Sanki ağaçta yetişmiş gibi altın yaldızlı elmalar ve cevizler sarkıyormuş her tarafından; dallarına yüzlerce kırmızı, mavi, beyaz mum tutturmuşlar; en tepesinde ise altın yaldızdan yapılmış bir yıldız parlıyormuş. 7