Katalog

gelince, ağaç onlara sormuş: “Siz biliyor musunuz bu ağaçların nereye götürüldüğünü? Hiç rastlamadınız mı onlara?” Kırlangıçlar bilmiyorlarmış, leylek ise oldukça düşünceli görünüyormuş, başını sallamış ve, “Evet, ben galiba biliyorum; Mısır’dan dönerken pek çok yeni gemiye rastladım. Gemilerde çok gösterişli direkler vardı; galiba bu direkler, senin sözünü ettiğin ağaçlardı; çam kokuyorlardı,” demiş. Yılbaşına doğru, bu bizim içi içine sığmayan, hep uzaklara gitmek isteyen çam ağacı kadar büyümüş olanları değil sadece, çok daha genç ağaçları bile keserlermiş. Bu genç ağaçlar –hem de en güzelleri– dalları kesilmeksizin arabalara yüklenir, atlar tarafından çekilerek ormandan alınıp götürülürlermiş. “Nereye gidiyorlar?” diye sormuş çam ağacı. “Benden daha büyük değiller ki, hatta bir tanesi benden bile küçüktü? Niye hiçbirinin dallarını kesmediler? Nereye gidiyor bunlar?”